ABDÜLLATİF ŞENER, ERDOĞAN BAYRAKTAR'IN AÇIKLAMASINI DEĞERLENDİRDİ: “MECLİS KOMİSYONU'NUN TEKRAR ÇALIŞMAYA BAŞLAMASI LAZIM"
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın 17-25 Aralık Yolsuzluk soruşturması kapsamında çıkan ses kayıtlarının kendisine ait olduğunu...
ÖMER FARUK KARABULUT
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın 17-25 Aralık Yolsuzluk soruşturması kapsamında çıkan ses kayıtlarının kendisine ait olduğunu kabul etmesini; “Tekrar Meclis Komisyonu’nun çalışmaya başlaması lazım. O karanlık dönemin aydınlatılmasına ihtiyaç vardır. Yine engellemeye çalışacaktır. Türkiye’nin aydınlatılmasına ihtiyaç vardır. Bu Meclis’in görevidir” sözleri ile değerlendirdi.
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, partisinin Konya’da düzenlediği 30 Ağustos Zafer Yürüyüşü’ne katıldı. Şener; 17-25 Aralık soruşturması sırasında istifa eden eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın "Dosyamda ne varsa hem tapeler hem teknik takip doğrudur" sözlerini ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Şener, şunları söyledi:
“SORUŞTURMA ÖNERGELERİNİN GÖRÜŞÜLMESİNİ SAYIN ERDOĞAN ENGELLEDİ”
“Erdoğan Bayraktar, 17-25 Aralık'taki hükümete yönelik yolsuzluk iddiaları, tapeleri, ses kayıtları, yargı ve idari süreçleri arasında suçlanan bakanlardan biriydi. Dört bakan hakkında biliyorsunuz o dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde soruşturma önergesi verilmişti. Ancak bu soruşturma önergelerinin görüşülmesini Sayın Erdoğan, o dönemde engelledi ve konuyla ilgili herhangi bir süreç başlatılamadı. Olayların üzeri de örtülmeye çalışıldı. O kadar tapeye ve ifadelere rağmen...
Ancak o dönemde Erdoğan Bayraktar, bakan olarak demişti ki; ‘Ben kendi isteğimle hiçbir şey yapmadım. Ben ne yaptıysam Başbakan Erdoğan'ın talimatıüzerine yaptım’ demişti. Ama buna rağmen soruşturma önergesinde adı geçmişti. Şimdi aradan yıllar geçti. O konuların üzeri kapatıldı, yayın yasakları getirildi. Konuşulması engellendi. Ama hiçbir hukuki süreç de işletilmedi. İktidar, Meclis’teki çoğunluk gücüne dayanarak bütün süreçlerin önünü kapattı.
“SES KAYITLARI DOĞRUYMUŞ”
Şimdi Sayın Erdoğan Bayraktar'ın açıklaması son derece ilginçtir. Hangi açıdan ilginçtir? Sayın Erdoğan, kendisinin milyonlarca, yüz milyonlarca Euro’nun sıfırlanmasıyla ilgili süreçler, konuşma bantları, kayıtlarına hepsine ‘Bunlar düzmecedir, vesairedir’ diyerek iktidar gücünü kullanarak üzerini örtmeye çalışmıştı.
Ama şimdi Erdoğan Bayraktar diyor ki; ‘Benimle ilgili iddiaların tapelerin, kayıtların, ses cihazlarının hepsi doğrudur’ diyor. ‘Ama benim durumum diğer bakanların durumundan farklıdır’ diyor. ‘Hepsi yolsuzluk, rüşvet iddialarına muhataptırlar’ diyor. ‘Ama ben yolsuzlukla suçlanmadım sadece, Türk Ceza Kanundaki görevi kötüye kullanmayla suçlandım. Hakkımdaki tapeler, kayıtlar zaten bu iddiayı içeriyor. Yani görevi kötü kullanmayı içeriyor. Onun için benimle ilgili yolsuzluk iddiası yoktur’ diyor.
Bu son derece önemli. O günden bugüne kadar, Sayın Erdoğan ısrarla ve ısrarla; ‘Bunlar yalandır palavradır, bu iddialar gerçek dışıdır’ diye, ‘Bunlar bir kumpastır’ diye hiç soruşturmadan, incelettirmeden Meclis süreçlerinin işlemesini engellemek suretiyle üzerine kapatma çabasındaydı.
“BİRİNİN DOĞRU OLMASI DİĞERLERİNİN DE DOĞRU OLDUĞUNA KARİNEDİR”
İlk defa, suçlanan bakanlardan biri diyor ki ‘Benimle ilgili bütün kayıtlar, tapeler, ses kayıtları hepsi doğrudur’ diyor. ‘Hepsi gerçektir’ diyor. Peki, bir bakan hakkında ortaya çıkan 17/25 Aralık kayıtları doğruysa, gerçeği ifade ediyorsa, Sayın Erdoğan'ın yıllardır iddia ettiği o dönemdeki ‘kayıtların sahte olduğu’ iddiası gerçek dışıdır. Kendisiyle ilgili piyasaya dökülen ses kasetleri, kayıtlar da diğer bakanlarla ilgili ses kayıtları, kasetler de demek ki doğruymuş. Birinin doğru olması diğerlerinin de doğru olduğuna karinedir. Hukukta buna karine denir. Üstelik, ‘Benim hakkımda olanlar doğrudur’ diyen bakan, kendisinin de suçlandığı kasetlere doğrudur diyor.
“ERDOĞAN BÜTÜN SÜREÇLERİ ENGELLEDİ“
Peki, şimdiye kadar bu iş niye incelenemedi? Sayın Erdoğan kendisini bu işten sıyırabilmek için, iddiaların baskısından kurtarabilmek için devlet gücünü kullanmak suretiyle bütün süreçleri engelledi. Meclis’te soruşturma önergesinin görüşülmesini bile engelledi. Demek ki, verilen soruşturma önergeleri Meclis’te görüşülseymiş kurulacak komisyon; hem iktidar partilerinden hem muhalefet partilerinden oluşan milletvekillerinin oluşturacağı komisyon, bütün iddiaları araştırırsa kamu kuruluşlarıyla bilgi alışverişine girse bu işlerin nasıl olduğu, nasıl bittiği anlaşılacak. Kendi partisinin milletvekillerinin çoğunlukta olduğu Meclis komisyonunu dahi işletmemiştir, Sayın Erdoğan. Öylesine baskın bir durumda yakalandı ki bunun önünü kesmekten başka, bunun incelenmesini engellemekten başka bunların, iddiaların yayınlanmasını engellemekten başka yapabileceği hiçbir şey yoktu ve bunu yapmıştır. Yayın engeli olduğu için de o günden sonra bu konu konuşulamaz hale gelmiştir.
“O KARANLIK DÖNEMİN AYDINLANMASINA İHTİYAÇ VARDIR”
Şimdi bu olayla birlikte Erdoğan Bayraktar'ın yaptığı açıklama ile birlikte tekrar, Meclis komisyonunun çalışmaya başlaması lazım. Olup biteni araştırması lazım, yayın yasaklarının ortadan kalkması lazım. O karanlık dönemin aydınlanmasına ihtiyaç vardır diye düşünüyorum.
Yine engellemeye çalışacaktır. Ama buradan tüm milletvekillerine hangi partiye mensup olurlarsa olsun, doğrunun ortaya çıkmasına engellemekten uzak durmaya çağırıyorum. Çoğunlukta zaten siz olacaksınız, komisyon niye çalışmaz? Komisyon çoğunluğu zaten Sayın Erdoğan’ın genel başkanı olduğu partide olacaktır. Ama komisyonun çalışmasını istemiyor. Olayları, tapeleri araştırmasını istemiyor. Niye istemez?
Onun için Meclis’te hangi partiye mensup olursa olsun bütün partilere çağrım; bu ‘17/25 Aralık’ın’ tekrar ele alınması, incelemelerin yapılması, komisyon çalışmasının tamamlanmasına fırsat verilmesi ve tüm kamuoyunun Türkiye'nin olup bitenler konusunda aydınlatılmasına ihtiyaç vardır. Bu Meclis’in görevidir.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.