İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Ben, bu dükkânlarda çiftçiyi öğrendim. Mazotun nasıl yükseldiğini; Güneydoğu’da, İç Anadolu’da elektrik şirketlerinin çiftçiyi nasıl bir eziyet haline getirdiğini; besicilerin üç aylık, beş aylık danalarını kesime gönderdiğini; süt üreticilerinin ineklerini kesime gönderdiğini, bu sene buğday ekenlerin gübre atamadığını öğrendim. Beş maaşlı, on maaşlı insanların cebini doldurmaktan vazgeçin; bedava gübre verin çiftçiye” dedi.

Meral Akşener, bugün esnaf ziyareti için gittiği Uşak’ın Banaz ilçesinde halka seslendi. Akşener, “Tam 2 yıldır esnaf esnaf geziyorum. Uzun bir zamandır şuculuk buculuk üzerinden kutuplaştırılan, birbirine kavga ettirilen bir Türkiye’de çok kolay oy alan siyasetçiler, sizleri çırak çıkardı. Bunun değişmesinin yolu da gerçek dertlerin konuşulduğu, gerçek dertlere çözümler üretilerek rekabet edildiği ve milletimizin velinimet olduğu bir Türkiye’nin yeniden inşa edilmesi anlamına geliyor” dedi ve şunları söyledi:

VATANDAŞIN PARASI YOKSA TÜM ESNAF BATAR: “Ben, Antalya’da bir dükkâna ilk girdiğimde, ilk Antalya’da başlamıştım, ‘İşleriniz nasıl’ dedim. Önce çok korkarak başladılar. ‘Her şey harika, çok iyi Meral Abla’ dediler, tam kapıdan çıkarken ‘Abla bir gelir misin’ diye sesleniyorlardı, o sırada basın dükkândan çıkmış oluyordu. O esnafın son derece vicdanlı şekilde sadece dertlerini anlattığı, gerçekten çok şey öğrendiğim bir süreç geçti. Ben bunları grup toplantıma koydum, milletvekili arkadaşlarımız kanun teklifleri verdiler. Sonra pandemiyi birlikte yaşadık, orada da çok güzel önerileriniz oldu. Biz, onları aynı şekilde kamuoyuyla paylaştık. Bir kısmını gündeme getirdiler yaptılar, bir kısmına muhalefetten geldiği için kulak tıkadılar. Arkasından pandemi kararlarının kalktığı, esnafın yavaş yavaş hareketlendiği bir döneme girdik derken doların inmesi çıkmasıyla başka bir problemle karşı karşıya kaldık. Kuyumcular zengin zannedilir, hiç alakası yok. Vatandaşın parası yoksa bütün esnaf batar. 1974’te basılmış çeyrek altınını getirip torunu için bozduran anneanneler, babaanneler, dedeler gördüm. Bu yolculuğu beraber yapmak zorundayız. Nasıl onlar için müşteri velinimetse sizin de siyasetçiler için velinimet olmanızı birlikte sağlamalıyız.

BEN BU DÜKKANLARDA ÇİFTÇİYİ ÖĞRENDİM: Ben, bu dükkânlarda çiftçiyi öğrendim. Mazotun nasıl yükseldiğini; Güneydoğu’da, İç Anadolu’da elektrik şirketlerinin çiftçiyi nasıl bir eziyet haline getirdiğini; besicilerin üç aylık beş aylık danalarını kesime gönderdiğini; süt üreticilerinin ineklerini kesime gönderdiğini, bu sene buğday ekenlerin gübre atamadığını öğrendim. Buğdaya gübre atarsanız 8-9 filiz çıkar, atmazsanız 1, 1 buçuktur. Beş maaşlı, 10 maaşlı insanların cebini doldurmaktan vazgeçin; bedava gübre verin çiftçiye. Çiftçinin yetiştirdiği her şey, yani bu da bir güvenlik meselesiymiş. ‘Beka, beka’ diye geziyorsunuz, beka burada.

‘15 GÜNDÜR YEMEK PİŞİRMEDİM’ DİYEN KADINLAR GÖRDÜM: ‘15 gündür yemek pişirmedim’ diyen yaşlı kadınlar gördüm. Beş maaş alanlar, doymadınız be doymadınız. Ben diyorum ki vatandaş aç. Şişman vatandaşın biri çıkmış diyor ki ‘Bir tane domates alsınlar’. Sen al da göreyim. Atanamamış gençler gördüm. ‘86 puanla atanamadım’ diyenin yanında biri çıkıp diyor ki ‘Ben 92 puanla atanamadım’. Bunun yanında 50 puanla atanan var. Senin oğlun kızın işsizken, üniversite mezunu gençler zeytin toplamaya giderken sen beş maaş, on maaş alan insanlarla çalışıyorsan haram olsun.

BU HARAMİ DÜZENİ BİRLİKTE DEĞİŞTİRMELİYİZ: Bu harami düzeni helal oylarınızla, sandıkla, demokrasiyle birlikte değiştirmeliyiz. Ben, eski İçişleri Bakanı’yız, polislerin 3600 ek göstergesini içerden bilen, bunu konuşan bir siyasetçiyim. Her şeyi söylediler, yaptılar mı, hayır. Yalan söyleyenleri cezalandırın. Siz asilsiniz, siz asılsınız. Eğer bir siyasetçi vatandaşını nankör görüyorsa orada bir problem var demektir."