ALMANYA'DA SEÇİME GÜNLER KALDI. PARTİLERİN TÜRK KÖKENLİ ADAYLARI, TÜRKİYE VE GÖÇ POLİTİKALARINI ANLATTI
Almanya, 26 Eylül’de sandık başına gidecek. Kamuoyu araştırmalarına göre seçimi önde götüren Sosyal Demokrat Parti’nin (SDP) Federal Meclis adayı Macid...
TUĞÇE BİÇER
Almanya, 26 Eylül’de sandık başına gidecek. Kamuoyu araştırmalarına göre seçimi önde götüren Sosyal Demokrat Parti’nin (SDP) Federal Meclis adayı Macid Karaahmetoğlu, partinin Türkiye ve göç politikası ile ilgili, “Avrupa’da Türkiye ile ilgili çok ciddi bir güven krizi yaşandı. Suriye’nin göç yaşamasıyla ilgili Türkiye’nin direkt siyasi sorumluluğu var. Orada savaşın o duruma gelmesinde Türkiye aktif rol aldı” derken diğer bir SPD adayı Hakan Demir, “Ölümden kaçanlar varsa Almanya sorumluluğunu alır” dedi.
Almanya’da parlamento seçimlerine günler kaldı. Almanya’da seçime katılan partilerin milletvekili adayları, Almanya’nın Türkiye politikasını ANKA Haber Ajansı’na anlattı.
Kamuoyu araştırmalarına göre seçimi önde götüren SPD Federal Meclis adayı Macid Karaahmetoğlu, SPD’nin Federal Meclis için aday gösterdiği Hakan Demir, Sol Parti’nin Federal Meclis adayı Ezgi Güyildar, partilerinin Türkiye ile ilişkilerinin geleceğini, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) sürecini, göç sorununu, insan hakları, yargının bağımsızlığı ve Türkiye ile kuracakları ekonomik ilişkileri değerlendirdi. Yeşiller Partisi de seçim planında Türkiye’ye geniş yer verdi.
“AVRUPA’DA TÜRKİYE İLE İLGİLİ CİDDİ GÜVEN KRİZİ YAŞANDI”
SPD’nin Federal Meclis adayı Macid Karaahmetoğlu, “Avrupa’da Türkiye ile ilgili çok ciddi bir güven krizi yaşandı. Türkiye’nin ‘İstediğimizi yapmazsanız mültecileri size göndeririz’ tehdidi, Avrupa’da geniş halk kitlelerinin Türkiye’ye karşı tavrını olumsuz etkiledi” dedi. Karaahmetoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmaması ile ilgili, “Bugünkü hükümete sahip olan, iktidarda olan birçok kişi, zamanında AİHM’e gitmişti. Şimdi aynı kişiler AİHM kararlarını kabullenmiyorlar. Avrupa siyaseti açısından pek anlaşılır bir mantık değil. AİHM kararlarının yerine getirilmemesi, Türkiye’nin hukuk devleti olması açısından çok ciddi şüpheleri uyandırıyor” değerlendirmesini yaptı.
“SURİYE’NİN GÖÇ SORUNUNDA TÜRKİYE’NİN DİREKT SİYASİ SORUMLULUĞU VAR”
Karaahmetoğlu, Türkiye’nin Afgan ve Suriyeli göçmenler konusunda Avrupa’nın sorumluluk almadığı yönündeki söylemlere, “Suriye’nin göç yaşamasıyla ilgili Türkiye’nin direkt siyasi sorumluluğu var. Orada savaşın o duruma gelmesinde Türkiye aktif rol aldı” dedi ve şunları söyledi:
“Türkiye’ye göçmenler için ciddi milyarlar ödendi. Dünyanın her tarafında kriz çıktığında insanların Almanya’ya, Avrupa’ya gelmesi doğru değil. Belli bir sayıyı biz de alabiliriz ama 10 binleri aşması mümkün değil. Bütün dünyanın göç sorununu bir bölgenin alması doğru ve mümkün değil. Türkiye’ye maddi yardım yapılacaktır. Türk hükümetinin maddi açıdan çok zor bir durumda olduğu ve bu yüzden, içe doğru ‘Biz Afganları almayız’ deseler de maddi yardıma ihtiyaçları oldukları için ciddi bir kitleyi alacaklarını ve bunu da Avrupa’nın bildiğini söyleyebilirim.”
“TÜRKİYE, YUNANİSTAN GİBİÜLKELERİ GÖÇ KONUSUNDA YALNIZ BIRAKMAK İSTEMİYORUZ”
SPD’nin Federal Meclis adayı Hakan Demir, “Türkiye’nin AB’ye girmesini, bir yönden Türkiye de istemiyor. Şu an Türkiye’de koşullar iyi değil, AB’nin de genişleme politikasışu an yok” dedi. Demir, Türkiye’de gelecek seçimlerde sosyal demokrat bir partinin iktidar olmasının ilişkileri daha iyi hale getireceğini vurguladı ve “Sosyal Demokrat Parti ve CHP’nin bağlantısı daha iyi. Onlarla ortak noktalarımız daha fazla” diye konuştu.
Demir, göç krizi ile ilgili, “Ölümden kaçanlar varsa Almanya sorumluluğunu alır. 2015’te yaptığımız gibi insanlar yeniden gelir. Yunanistan, Türkiye gibi ülkeleri bu konuda yalnız bırakmak istemiyoruz ama bir yönden de Türkiye ile anlaşmamız var” dedi.
“AVRUPA’NIN TÜRKİYE’YE DESTEKLERİNİ KALDIRMASINI İSTİYORUZ”
Sol Parti’nin federal parlamento için yarışan adayı Ezgi Güyildar, Sol Parti’nin Türkiye ile ilişkilerde daha sert olduğunu belirtti. Güyildar, “Sol Parti koalisyon ortağı olursa Türkiye’ye silah satışlarını durduracağız. Avrupa’nın Türkiye’ye desteklerinin kaldırılmasını talep ediyoruz. Çünkü bir şekilde ülkedeki rejimi desteklemiş oluyoruz” diye konuştu.
Güyildar, AKP ile ilgili, “Koalisyon ortaklarından biri olursak Alman hükümetinin AKP’yi desteklemesine ve AKP iktidarı tarafından tehdit ettirilmesine izin vermeyeceğiz. İnsan haklarını ezenleri desteklemeyi önlemeye çalışıyoruz; bu sadece AKP değil, birkaç farklıülke için de geçerli” değerlendirmesini yaptı.
“ALMANYA, TÜRKİYE’YE BASKI YAPMALI”
Güyildar, “Türkiye’de AİHM kararlarının uygulanması için, kadınların durumu için, işçi ve emekçilerin durumunda baskı yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Almanya gibi ülkelerin baskı yapması gerektiğini savunuyoruz” diye konuştu ve göç krizi ile ilgili şunları söyledi:
“Şu an sadece Afgan ve Suriyeli göçmenler değil, dünya çapında bir göç hareketi var. Göçün nedenlerine baktığımızda, Almanya’da iltica hakkının özellikle kriz, savaş bölgelerinden gelen insanların iltica hakkını savunuyoruz. İltica hakkı bir insan hakkıdır. Sol parti olarak mültecilerin ortaya çıkma nedenlerinin, yani savaş nedenlerinin ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Almanya, dünyanın en zengin ülkelerinden biri, yeterince mülteciyi alabileceğimizi düşünüyoruz. Dışülkelerdeki Alman askerlerinin geri gelmesini ve ABD’nin üstlerinin kapatılmasını istiyoruz. İltica hakkının sınırsız uygulanmasını istiyoruz.”
“TÜRKİYE’NİN SALDIRGAN DIŞ POLİTİKASINI REDDEDİYORUZ”
Yeşiller Partisi, seçim planında Türkiye’ye geniş yer veren partilerden biri. Partinin seçim planının Türkiye kısmında, Almanya ve Türkiye ilişkilerine dair, “İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü ihlallerini kınıyoruz, tüm siyasi tutsakların derhal serbest bırakılmasını ve Kürt sorununda siyasi diyalog ve barış sürecine geri dönülmesini talep ediyoruz” denildi ve şunlar aktarıldı:
TÜRKİYE’NİN SALDIRGAN DIŞ POLİTİKASINI REDDEDİYORUZ:“Türk hükümetinin saldırgan dış politikasını kesinlikle reddediyoruz ve çok taraflı bir dış politikaya geri dönmesi için çağrıda bulunuyoruz. AB'ye katılımla ilgili müzakereleri sürdürmek siyasi hedefimizdir. Ama bu ancak Türkiye demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne dönerse var olabilir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLMESİNİ KINIYORUZ: Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini kınıyor ve sözleşmeyi yeniden uygulamaya çağırıyoruz.
YENİ BİR GÖÇ ANLAŞMASI YAPILMALI: Türkiye, AB'nin 27 ülkesinin toplamından daha fazla -özellikle Suriye'den- mülteci aldı. Ancak mevcut ‘AB-Türkiye Anlaşması’ uluslararası iltica hukukunu baltalıyor, başarısız oldu ve sonlandırılmalı. Yeni federal hükümet ile yeni bir anlaşma yapılmalı. Yeni anlaşma, uluslararası hukuka ve hukukun üstünlüğüne uygun olmalı ve kaçışla mücadele etmemelidir. Sözleşme, insanların beklentilerini iyileştirmelidir. Bu nedenle Avrupa, gerekli mali ve lojistik desteği garanti etmeli, Türkiye'yi mültecileri kabul etmesinde desteklemeli ve hassas durumdaki mültecilerin AB'ye yeniden yerleştirilmesi için bağlayıcı kota taahhütleri yapmalıdır. Bunun karşılığında Türkiye, mültecilere iyi bakıldığını garanti etmelidir. Mülteciler oyuncak haline getirilmemelidir.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.