Kuşların tehlike kategorilerini belirleyen ve neden yok olduklarını ortaya koyan, Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi güncellendi. Dünya Kuşları Koruma Kurumu, Avrupa’daki her beş kuştan birinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Avrupa genelinde 54 ülke ve bölgeden binlerce uzman ve gönüllünün katkılarıyla hazırlanan rapor kapsamında kuzeyde Grönland, İzlanda, Svalbard, Kanarya Adaları, Malta, Kıbrıs, Azorlar, Kafkasya ve Ural dağları arasında kalan bölgede yaşayan 544 kuş türü için kırmızı liste kategorileri yeniden değerlendirildi. Raporda her türün kırmızı liste kategorisi güncellendi ve nesillerinin tükenme riskleri belirlendi.

ÖRDEK VE KIYI KUŞLARI BİRİNCİ SIRADA

Ulusal ve uluslararası doğa politikaları ve yerelden koruma çalışmaları için önem taşıyan rapora göre Avrupa’daki kuşların yüzde 13’ü yani 71 kuş türü yok olma tehlikesi altında iken Avrupa’daki her 3 kuştan 1’inin nüfusu son yüzyılda ciddi ölçüde yok oldu. Ayrıca her 5 kuştan 1’inin yok olma tehlikesi ile kaşrı karşıya. Avrupa’da en hızlı yok olan grupların başında yüzde 40’lık oranla ördekler ve kıyı kuşları yer alırken deniz kuşlarının yok olma oranı yüzde 30, yırtıcı kuşların yok olma oranı ise yüzde 25 olarak belirlendi. Bu türlerin yanı sıra tarla kuşları, örümcek kuşları ve kiraz kuşları gibi açık habitatların yaygın türleri de hızla yok oluyor.

Hazırlanan raporda kuş popülasyonlarının düşme nedenleri ise büyük ölçekli arazi kullanım değişikliği, tarımsal uygulamaların yoğunlaşması, altyapı projeleri, deniz kaynaklarının yoğun kullanılması, iç suların kirlenmesi ve yaygın olarak kullanılan ormancılık uygulamaları olarak belirlendi. 

“KUŞLARIN YAŞAM DÖNGÜSÜ HIZLA YOK EDİLİYOR”

Kırmızı Liste güncellemesi hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Biyoçeşitlilik Araştırma Koordinatörü Şafak Arslan “Bir yandan kuşların yaşam döngüsü hızla yok ediliyor, bir yandan da elmabaş patka ve üveyik gibi tehlike altında olan türler ava açılıyor. Bu durumu tersine çevirmek için var olan politikalar ve uygulanan eylemler yeterli değil. Kuşların yaşam döngüsünün sürmesi için bir doğa hukuku ve bu hukuk çerçevesinde yeni düzenlemeler olması gerekiyor” dedi.