AVUKATINDAN TÜRKAN SAYLAN’A DOĞUM GÜNÜ İÇİN AÇIK MEKTUP: "UMUDUMUZU KAYBETMİYORUZ. KAYBETMEYECEĞİZ. İYİ Kİ DOĞDUNUZ"
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Onur Kurulu Üyesi ve Türkan Saylan’ın avukatlığını yapmış olan Hüseyin Karataş Türkan Saylan’ın doğum...
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Onur Kurulu Üyesi ve Türkan Saylan’ın avukatlığını yapmış olan Hüseyin Karataş Türkan Saylan’ın doğum günü dolayısıyla yazdığı açık mektubu, ANKA Haber Ajansı aracılığı ile paylaştı. Karataş, “Hukuk yoksa üstünlüğü de olmaz tabii ki. Ancak, ülkemiz ‘Güneş umuttan doğar’ sözlerinizden hareketle çağdaşlık yolunda yürüyecek ve ‘Umutlarıyla güneş doğacak’. Umudumuzu kaybetmiyoruz. Kaybetmeyeceğiz. İyi ki doğdunuz" dedi.
Saylan’ın kumpas davalarında yargılandığı zaman avukatlığını da yapmış olan ÇYDD Onur Kurulu Üyesi, avukat Hüseyin Karataş, Türkan Saylan’ın 86’ncı doğum gününde ona açık mektup yazdı. Karataş, Saylan’ın yargılanma sürecinde çektirdikleri fotoğrafı da mektubuna ekledi. Karataş mektubunda İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasından artan kadın cinayetlerine, iktidar politikalarından ekonomi ve pandemi sürecine kadar çeşitli konulara değindi.
“ÇAĞDAŞLIK YOLUNDA CESARETİYLE HEP ANILACAK OLAN SEVGİLİ HOCAM...”
Karataş’ın; “Çağdaşlık yolunda cesaretiyle hep anılacak olan Sevgili Hocam, eğitim yolunda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden destek alan gençler, gönüllerinde artan özlemle anıyor seni” diyerek başladığı Saylan’a açık mektubu şöyle:
“Demokrasinin ve laikliğin yok sayıldığı, kadın haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığı günlerdeyiz çünkü.
Anadolu’da bir kızımız var öğretmen olacak demiştiniz.
Binlerce genç sizin ışığınızla aydınlandı ve yaşam farkındalığı edindi. Ancak bu farkındalığı yaşayacak ortam kalmadı ülkemizde. Doktorlar, mühendisler, hukukçular beyin göçü hızlandığı gibi, binlerce genç, geleceğini başka ülkelerde arıyor. Her ne yoldan olursa olsun gitme planları yapıyor.
Ülke yönetiminden memnun olan olmayan her gencin hedefi yurtdışı.
Hedef ülkeler de uçuşları durduruyor. Yabancıların girişine izin vermiyor. Amaç, beyinleri uzak tutmak değil, Covid denen bir virüsü uzak tutmak.
Cüzzam gibi ortaya çıkan ama cüzzamın bulaşırlığını trilyonlarca kat aşan hızla ilerleyen ve kısa zamanda maske değiştiren Covid-19. Yeni maskelere varyant diyoruz. Bulaştığında can güvenliğini sağlamak çok zor.
Yaşasaydınız mücadele etmek ne demektir anlatırdınız.
Sadece sağlık mı? Her şey altüst durumda.
Bir suç örgütü lideri ‘telesavaş’ açtı yönetime. Sosyal medyada milyonlar takip ediyor. Derin Devlet mi dersiniz, siyasi cinayetler mi dersiniz, limanlara çökmeler ve uyuşturucu ticareti mi dersiniz her şey gündem oluyor birkaç gün. Anlatılanlar delilli ispatlı ama bir yargı yolu açılmıyor.
Demokrasilerin varlığı hukuka bağlıdır. Hukukun denetlemediği bir yönetim demokrasi değildir.
MÖ 1.700’lerde çıkartılan Hammurabi Kanunlarından tutun 1215 te çıkan Magna Carta ilkelerine kadar tüm hukuksal çabalar insan varlığı ve hukuk önünde eşitliği üzerine idi.
Şimdilerde hukuk önünde cinsiyet, ırk, din, dil ve eşitliği olduğu tartışmalı. Dahası hukukun varlığı tartışmalı.
Eğitim fırsat eşitliği ve kız çocuklarımızın eğitimi üzerindeki emeklerinizi düşündükçe bugünleri yıllar önce gördüğünüzü anlıyor insanlar.
İnanılır gibi değil ama; kızına, torununa cinsel tacizler, cinayetler ve ikinci eşler günlük sıradan haberler olmaya başladı.
Ülkemiz, maalesef kadın haklarını koruyan ve -ilk imza sahibi olmamıza rağmen İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Tartışmalar sürerken, 17 Kasım 2021 de Cumhurbaşkanı ‘bu konu kapanmıştır’ dedi.
2017'de 353, 2018'de 279, 2019'da 336 ve 2020'de 268, 2021 yılında ise ‘şimdilik’ 251 kadın cinayeti işlendi. Bugünlerde günde iki kadın öldürüldüğü haberleri var. Kadına karşı şiddet katlanarak artmıyor. Kutlanarak artıyor maalesef.
İktidar, elindeki erki bırakmamak için çaba içinde. Seçimle iktidar değişikliği olacağı haberleri bile darbe olarak anlatılıyor.
Simge, Slogan üzerinden siyaset, Sövme Sayma siyaseti oldu. Muhaliflere ağza alınmayacak sözler söylenmesi ve tehditler sıradan artık.
Ekonomiye gelince;
Partili Cumhurbaşkanı, ekonominin kitabını yazdığını söylese de ülkemizde Türk lirası yabancı paralar karşısında erimekte, hatta yok olmakta. 2002 yılında 1 Amerikan doları 1.67 TL iken bugünlerde 14TL düzeylerine geldi.
Bir zamanlar darbe destekçisi diye yandaş basında ‘şerefsiz’ ilan edilen BAE, biraz dolar göndermeyi düşündüğünü söyleyince kırmızı halılarda karşılandı.
Hukuk tamamen ayaklar altında. Ne AİHM kararları ne de AYM kararları uygulanıyor. Bu kararlara ne uyuluyor ne de saygı duyuluyor. Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş AİHM kararlarına rağmen hala tutuklu. Avrupa Birliği, hukukun üstünlüğü ilkesini hatırlatıyor ülkemize.
‘Hukuk’ yoksa üstünlüğü de olmaz tabii ki.
Ancak, ülkemiz, ‘Güneş umuttan doğar’ sözlerinizden hareketle çağdaşlık yolunda yürüyecek ve ‘Umutlarıyla güneş doğacak’.
Umudumuzu kaybetmiyoruz. Kaybetmeyeceğiz.
İyi ki doğdunuz."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.