BABACAN: BU BÜYÜME ÖYLE HALKIN CEBİNE YANSIYAN BİR BÜYÜME DEĞİL
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Geçen senenin Nisan, Mayıs, Haziran ayına bakıyorlar; bu senenin Nisan, Mayıs, Haziran ayına bakıyorlar ve ekonomik aktivite...
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Geçen senenin Nisan, Mayıs, Haziran ayına bakıyorlar; bu senenin Nisan, Mayıs, Haziran ayına bakıyorlar ve ekonomik aktivite yüzde 20 arttı diyorlar. Geçen sene Nisan, Mayıs, Haziran’da her yer kapalıydı. Fabrikalar kapalıydı. Dükkanlar kapalıydı. Sokağa çıkma yasağı vardı. Kapanan bir ülke bu yıl Nisan, Mayıs, Haziran’da biraz açıldı. Açılınca tabi ki ekonomik aktivite artacak. ‘Yüzde 20 büyüdük’ diye övünüyorlar da bu büyüme öyle halkın cebine yansıyan bir büyüme değil” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin İstanbul’daki ilk ilçe başkanlığı binasının açılışını Sultanbeyli’de yaptı.
Gündeme ilişkin açıklamalar yapan Babacan seçim barajı tartışmalarına ilişkin, “Hangi iktidar olursa olsun, oyunun kurallarını değiştirmeye başladığı zaman, seçim kanunlarını değiştirerek tekrar seçilebilme hesabını yapmaya başladığı zaman artık o iktidarın gitme zamanı gelmiştir. Hiç boşa uğraşmasınlar. Yolun sonu göründü artık” diye konuştu.
Babacan, özetle şunları söyledi:
SİZ GÖNÜLLERİ KAZANIN: Hep hesap. İster yüzde beş yapsınlar ister yüzde yedi yapsınlar DEVA damlalarının önünde, karşısında hiçbir baraj durmayacak. O barajları biz yıkacağız. Hiç uğraşmasınlar. Bakın siyaseti bir hesap alanı zannediyorlar. Böyle hesapla, kitapla, mühendislikle bir sonraki seçimi hala kazanabilmenin derdindeler. Siyaset bir mühendislik alanı değildir. Siyaset bir gönül alanıdır. Siz gönülleri kazanın ondan sonra seçimi zaten kazanırsınız.
YOLUN SONU GÖRÜNDÜ ARTIK: Mevcut kanunla ‘Seçimi galiba kazanamayacağız’ deyip de rakamlarla oynayıp, barajla, seçim bölgesiyle oynayıp ‘Acaba seçimi kazanabilir miyiz?’ derdine düştü bu iktidar ya, tarihimizde çok örneği var çok. Hangi iktidar olursa olsun, oyunun kurallarını değiştirmeye başladığı zaman, seçim kanunlarını değiştirerek tekrar seçilebilme hesabını yapmaya başladığı zaman artık o iktidarın gitme zamanı gelmiştir. Hiç boşa uğraşmasınlar. Yolun sonu göründü artık.
TÜİK’in açıkladığı büyüme verileri için Babacan, şöyle konuştu:
HALKIN CEBİNE YANSIYAN BÜYÜME DEĞİL: Yüzde 21 büyüme ne? Geçen senenin Nisan, Mayıs, Haziran ayına bakıyorlar; bu senenin Nisan, Mayıs, Haziran ayına bakıyorlar ve ekonomik aktivite yüzde 20 arttı diyorlar. Geçen sene Nisan, Mayıs, Haziran’da her yer kapalıydı. Fabrikalar kapalıydı. Dükkanlar kapalıydı. Sokağa çıkma yasağı vardı. Kapanan bir ülke bu yıl Nisan, Mayıs, Haziran’da biraz açıldı. Açılınca tabi ki ekonomik aktivite artacak. Yüzde 20 civarında büyümeyi İngiltere de yaptı. Meksika da yaptı. İspanya da yaptı. ‘Yüzde 20 büyüdük’ diye övünüyorlar da bu büyüme öyle halkın cebine yansıyan bir büyüme değil. Kendi hanenizin ekonomisi büyüdü mü? Yok. Cüzdanda büyüme var mı? Yok. Çarşıya pazara markete gittiğiniz de alışverişinizi rahat yapabiliyor musunuz? Büyüyen hangi ekonomi?..Bu kurum biliyorsunuz. Zamanında onca emek harcadığımız, özerk kanunu çıkarttığımız, tam bağımsız yaptığımız TÜİK bugün maalesef güven noktasında bambaşka yere geldi. TÜİK rakam açıklayınca vatandaş bazen iki ile bazen üçle çarpıyor.
YAŞADIĞINIZ ŞATAFATLI HAYATTAN TABLOYU GÖREBİLİYOR MUSUNUZ: Gönül isterdi ki bu okula dönül neşeyle, şenlikle bir şölen havasında olsaydı. Ama çocuklarımız bunca zaman evlerinde bunalmışken hem onların hem de ailelerin yüzleri gülmüyor. Ailelerin yüzünü güldürecek adımlar keşke atılsaydı diyoruz. Ancak aileler çocuklarını okullarına gönderirken bakıyoruz, kara kara düşünüyorlar. Bir çocuğu okula yazdırmanın bir okul çantasının doldurulmasının ne kadar arttığını en iyi de anneler babalar biliyor. Soruyorum şimdi, bu şartlarda anne babaların gece yatarken başlarını yastığa huzurla rahat bir şekilde koyabilmeleri mümkün mü? Daha dün enflasyon rakamlarını gördük. Gıdadaki artış ortalama enflasyonun da çok üstünde. Bir yandan insanların satın alma gücü düşüyor. Bir yandan işsizlik hızla yükseliyor ülkede. Hal böyleyken insanlar, üstünden, başından, yemeden, içmeden çocuğunun okuluna para ayırmak zorunda kaldı. Bu kadar özel bir dönemde biz isterdik ki hükümet çok daha fazla şeyler yapsın. Bir okul çantasını doldurmanın bugün maliyeti 300 liradan başlıyor, 2000 liraya çıkıyor. Rakama bakın. En ucuz kalem iki lira üç lira. Doğalgaz, elektrik hızla artıyor. Şimdi buradan ben Sayın Erdoğan’a sormak istiyorum o yaşadığınız şatafatlı hayattan acaba bu tabloyu görebiliyor musunuz? Ailelerin eğitim masraflarını nasıl karşılayacaklarını acaba hiç düşünüyor musunuz?...Şimdi ben bugünlerde bekliyorum. Ya Sayın Erdoğan çıkıp söyleyebilir ya gazetesine manşet attırabilir. ‘Kırtasiyeye giderken çocukları götürmeyin mi?’ diyeceksiniz. Gerçekten yazık çok yazık.
ATANAMAYAN ÖĞRETMEN: “TÜRKİYE’DE ELON MUSK YETİŞTİRMEK İSTİYORUM”
Babacan, konuşması sırasında atanamayan bir öğretmeni kürsüye davet etti. Atanamayan öğretmen şunları söyledi:
“Hacettepe Üniversitesi mezunuyum. Türkiye 59’uncusuyum. Ve atanamadım. Genel sıralamada Türkiye’de 2700’üncüyüm. Branşımda Türkiye 59’uncusuyum. KPSS tarihinde bu puana atanamayan hiçbir bilgisayara öğretmeni yok. 21. Yüzyılda bilişimin, teknolojinin ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek bile yok. Ben çocuklara yazılım, teknoloji öğretmek istiyorum. Türkiye’de Elon Musk yetiştirmek istiyorum. Neden bunun önüne geçiyorsunuz? Daha ne yapmam lazım?”
"SINAVI SPOR OLSUN DİYE Mİ YAPIYORSUNUZ?"
Öğretmenin ardından tekrar konuşan Babacan, "Ehliyet ve liyakatı baz almayan bir devlet iyi yönetilemez. Devletin en iyi görevi hakkı hak eden teslim etmektir… Madem öyle bu sınavı niye yapıyorsunuz? Yani en sonunda zaten kendi istedikleriniz alıp kendi istemediklerinizi almıyorsanız, bu sınavı niye yapıyorsunuz? Sınav mınav yapmayın, ‘keyfimin istediğini atarım’ deyin, bitirin işi. Sınavı spor olsun diye mi yapıyorsunuz. Yazıktır günahtır" diye konuştu.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.