BABACAN'DAN MECLİS BAŞKANI ŞENTOP'A: "HANİ BAŞKASI ADINA UTANMAK DİYE BİR TABİR VARDIR YA İNANIN UTANIYORUZ"
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un "Cumhurbaşkanı isterse Montrö gibi Sözleşmelerden de çıkar" açıklamasını sert bir dille eleştirdi....
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un "Cumhurbaşkanı isterse Montrö gibi Sözleşmelerden de çıkar" açıklamasını sert bir dille eleştirdi. Babacan, Şentop'a Anayasayı okuması ve Meclis'in onurunu koruması için çağrıda bulunarak, "Lafa bakın. Gerçekten hayretler içerisinde izliyoruz. Ne günlerden geçiyoruz. Bu sözleri duyunca aklımız almıyor. Hani başkası adına utanmak diye bir tabir vardır ya inanın utanıyoruz. Ülkemizi içine düşürdükleri bu durum utanç verici" dedi.
Babacan, Adana’da bugün yapılan Seyhan İlçe Kongresi’nde, Meclis BaşkanıŞentop'un Cumhurbaşkanı yetkilerine dair yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Babacan, "Bugün Cumhurbaşkanı isterse neyi yapamaz? Bugün Cumhurbaşkanı’nın önünde nasıl bir engel olabilir? Cumhurbaşkanı ne yaparsa siz Meclis olarak karşısında duracaksınız? Bakın Sayın Başkan, devlet protokolünün tepesindeki iki isimden birisiniz. Sıfır sıfır sıfır 1 nolu plakayı kullanıyorsunuz. Cumhurbaşkanı Anayasayı ihlal ediyor, siz de onun önünü açıyorsunuz, destek oluyorsunuz, yol yöntem gösteriyorsunuz. Daha da fazlasını yap diyorsunuz. Bu yakışıyor mu?" diye sordu.
Babacan, şunları söyledi:
"ÜLKEMİZİ DÜŞÜRDÜKLERİ BU DURUMUTANÇ VERİCİ:Ülkemizde kuvvetler ayrılığı kalmadı. Ne yazık ki kuvvetler ayrılığı yerini kuvvetler birliğine bırakmış durumda. Bütün kuvvetler tek kişinin keyfine bırakılmış durumda. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyamıyor. Yargıçlarımız ve savcılarımızın vicdanları yasalar, anayasa, evrensel hukuk ilkeleri hükümetten gönderilen talimatlar, bakıyoruz iki arada bir derede kalıyorlar iki konu arasında sıkışıp kalıyorlar. Sadece yargı değil, Gazi Meclis’imizin yetkileri gasp ediliyor. Meclis’imizin yetkisini gasp edenler, Meclis’i adeta bir kukla haline getirmeye çalışıyor. Merkez Bankası’ndan TÜİK’e, RTÜK’ten TRT’ye kadar tüm kurumlarışamar oğlanına çevirdikleri yetmiyormuş gibi milletin egemenliğinin simgesi olan Meclis’imiz de gün geçtikçe aşağılanıyor ve etkisi, gücü azalıyor. 100 yılı aşkın süredir ayakta duran Meclis’imizde komisyonda görüşülen, Meclis’imizin Genel Kurulu’nda onaylanan ve yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerden tek bir kişinin keyfine göre çıkılabiliyor. Üstelik bunun gerekçesini izah etmek zorunda bile kalmıyor. Yüce Meclis’in onurunu korumakla görevli olan Meclis Başkanı‘Cumhurbaşkanı isterse Montrö gibi Sözleşmelerden de çıkar’ diyor. Lafa bakın. Gerçekten hayretler içerisinde izliyoruz. Ne günlerden geçiyoruz. Bu sözleri duyunca aklımız almıyor. Hani başkası adına utanmak diye bir tabir vardır ya inanın utanıyoruz. Ülkemizi içine düşürdükleri bu durum utanç verici.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KARARI SÖZDE FESİH: Ben şimdi buradan soruyorum. Meclis ne zaman kendi tartıştığı, onayladığı sözleşmelerin fesih yetkisini tek bir kişiye devretti? Böyle bir yetki devri var mı? Bu nerede yazıyor? Böyle bir yetki devri olsa dahi bunun Meclis’te konuşulması tartışılması lazım. Yetkiyi alan kim bir kararname ile Cumhurbaşkanı, o yetkiyi kullanan kim yine Cumhurbaşkanı. Ve o Meclis’in Başkanı sadece izliyor hatta destek veriyor buna. O yüzden ben bu geçen hafta alınan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmama kararını, fesih kararını‘Sözde fesih’ diye niteliyorum. Ve hukuki olmadığını biz DEVA Partisi olarak iddia ediyoruz. Bununla ilgili de Danıştay’da yargı sürecimizi başlattık.
CUMHURBAŞKANINA ‘ANAYASA’YI AZ ÇİĞNEDİN, BİRAZ DAHA ÇİĞNE’ DİYE AKIL VERİYOR: Diyoruz ki hukuk çiğnendi, Meclis iradesi çiğnendi diyoruz. Ama Gazi Meclis’in başındaki kişi bırakın Meclis’in haysiyetini korumayı, Cumhurbaşkanı’na Meclis’i çiğnemesi için cesaret veriyor. Önünü açıyor. Yolunu gösteriyor. Kalkmış Cumhurbaşkanına Anayasa’yı az çiğnedin, biraz daha çiğne diye akıl veriyor. İnanın endişe duyuyoruz. O kadar önemli mi bu makamlar. Çok mu kıymetli o koltuk. Meclis kendi başkanını seçmezse, Meclis Başkanı’nı Cumhurbaşkanı seçerse, o işaret ederse o Meclis’in Başkanı da kendisini Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu tutuyor. Halka değil, Meclis’e değil, Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu hissediyor. İşte tam da şu andaki sistemin en önemli sorunu bu işte. Güçler ayrılığının kalmaması.
HEDEFTE AİHS’Yİ FESHETMEKTE Mİ VAR?: Dün ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık’ dendi. Bugün Montrö’yü ortaya atıyorlar. Acaba diyorum hedefte, yine tek bir imza ila Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni feshetmekte var mı diye aklımıza geliyor. Biliyorsunuz insan hakları deyince bunlar hemen huzursuz oluyor. Sayın Meclis Başkanı’na soruyorum. Yanıtını verin siz de kurtulun, biz de çenemizi boşuna yormayalım. Milletin kafasındaki karışıklığı da giderelim. Bugün Cumhurbaşkanı isterse neyi yapamaz. Bugün Cumhurbaşkanı’nın önünde nasıl bir engel olabilir. Cumhurbaşkanı ne yaparsa siz Meclis olarak karşısında duracaksınız.? Bakın Sayın Başkan, devlet protokolünün tepesindeki iki isimden birisiniz. Sıfır sıfır sıfır sıfır 1 no’lu plakayı kullanıyorsunuz. Cumhurbaşkanı Anayasayı ihlal ediyor, siz de onun önünü açıyorsunuz, destek oluyorsunuz, yol yöntem gösteriyorsunuz. Daha da fazlasını yap diyorsunuz. Bu yakışıyor mu? Anayasayı ihlal etmesi için Cumhurbaşkanı’na cesaret vermek bir Meclis Başkanı’na yakışır mı?
MECLİS'İÇİĞNETMEYİN: Hukuku anayasayı tek bir kişi için eğip bükmek bu Gazi Meclis’imizin başındaki kişiye yakışmıyor. Bunu ben buradan tekrar ifade ediyorum ve kendisine çağrı yapıyorum. Şu Anayasayı alın bir okuyun. Ve bu Meclis’in milli iradenin en yüksek siyasi meşruiyetle temsil edildiği Meclis’in itibarını onurunu koruyun. Bu Meclis’i çiğnetmeyin.
İSTİKRAR YERİNE ÖZÜR DİLİYORUZ: Sayın Erdoğan’a çok basit bir tavsiyede bulunacağım. Kurun, faizlerin düşmesini istiyor mu? Ekonomik sistemin nefes almasını istiyor mu? O zaman iki üç dakikalık bir basın toplantısı yapsın, ‘Alanım ekonomi diyordum ama yanlış bir tezi dayattım’ diye hatasını kabul etsin. Kongrede arkaya yazmışlar ya ‘güven ve istikrar’. Onun yerine şunu öneriyorum: ‘Özür diliyoruz’. İki kelime ya. İnanın ülke rahatlar.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.