BAKAN ELVAN: "FAİZLERDE VE DÖVİZ KURUNDA YAŞANAN HAREKETLİLİĞİN FARKINDAYIZ"
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan, “Son iki aydır, küresel gelişmelerin de etkisiyle finansal piyasalarda dalgalanmalar yaşandı. Piyasa faizlerinde, varlık...
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan, “Son iki aydır, küresel gelişmelerin de etkisiyle finansal piyasalarda dalgalanmalar yaşandı. Piyasa faizlerinde, varlık fiyatlarında, döviz kurunda ve beklentilerde yaşanan hareketliliğin farkındayız. Tüm bu unsurlar, entegre bir şekilde enflasyon görünümünü şekillendiriyor. Dolayısıyla burada, hiçbir ilgili dinamiğin göz ardı edilemeyeceği kanaatindeyim. Hükümetimizin ihracatı desteklemek amacıyla yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil. Türkiye dalgalı kur rejimi uygulamaktadır, kurun değeri de piyasada belirlenir” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2020 kesin hesabı ve 2022 bütçesi görüşmeleri başladı. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan, kesin hesap ve bütçeye ilişkin sunum yaptı. Lütfü Elvan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İSTİHDAM KAYBINDAN EN ÇOK DEZAVANTAJLI GRUPLAR ETKİLENDİ: “Küresel salgın ile birlikte son iki senedir olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Yaşanan sağlık krizi, sosyal hayata getirdiği tahribatın yanında, makroekonomik dengeleri de ciddi ölçüde sarstı. 2020 yılında, küresel ekonomi yüzde 3’ün üzerinde ve küresel ticaret hacmi yüzde 8'in üzerinde daralırken dünya genelinde 255 milyon tam zamanlı istihdam kaybı yaşandı. İstihdam kaybından en çok etkilenen kesim, kadınlar, gençler ve diğer dezavantajlı gruplar oldu. Bu durumun sonucu olarak, küresel yoksulluk oranları, son çeyrek asırda ilk defa 2020 yılında arttı. Salgının ekonomik etkilerine cevaben pek çok ülke, genişletici para ve maliye politikalarını hayata geçirdi.
KARŞIMIZDA ÖNEMLİ BELİRSİZLİKLER VAR: 2021 yılında küresel ekonominin yaklaşık yüzde 6 büyümesi beklenirken küresel ticaret hacminin yüzde 9'un üzerinde artması öngörülüyor. Her ne kadar dünya genelinde bir canlanmaya şahit olsak da karşımızda hala önemli belirsizlikler var. Virüsün yeni varyantı ve aşılama hızının ülkeler arasında farklılaşması, toparlanmanın ülkeler arasında ayrışmasına neden oluyor. Arz-talep dengesizlikleri, başta enerji olmak üzere emtia fiyatlarını artırıyor. Yükselen emtia fiyatları, kuraklık nedeniyle artan gıda fiyatları, tedarik zincirlerindeki aksamalar ve lojistik sorunlar, küresel enflasyonu besliyor.
YURT DIŞI KAYNAKLI OYNAKLIĞIN ARTACAĞI BİR DÖNEME GİRİYORUZ: 2010 yılında yüzde 3,2 olarak gerçekleşen küresel enflasyonun, 2021'de yüzde 4,3 ile son on yılın en yüksek seviyesine ulaşması bekleniyor. Almanya, İspanya ve ABD gibi gelişmiş ekonomilerde ise son 25-30 yılın en yüksek enflasyonu yaşanıyor. Dolayısıyla 2022 yılında, küresel piyasalarda, gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarında etkili olacak yurt dışı kaynaklı oynaklığın artacağı bir döneme giriyoruz. Gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları da bu dönemde olumsuz etkilenebilir. Küresel borçluluğun yüksek seviyesi de bir diğer risk unsuru olarak dikkat çekiyor. Küresel borçluluk, 2020 yılında küresel hasılanın yaklaşık yüzde 360’ına ulaşırken küresel bütçe açığı da yine milli gelire oran olarak yüzde 10'un üzerine çıktı. Kamu maliyesi görünümündeki bu bozulma, gelecek dönemde ülkeler açısından ciddi bir kırılganlık unsuru taşıdığı gibi, kısa vadede çözülecek bir problem gibi de görünmüyor.
DÖVİZ KURUNDA YAŞANAN HAREKETLİLİĞİN FARKINDAYIZ: Yüksek enflasyon, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde önemli bir sorun olmaya başladı. Ülkemizdeki enflasyon dinamiklerine baktığımızda; küresel gelişmeler, birikimli döviz kuru etkileri, artan gıda fiyatları ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın etkili olduğunu görüyoruz. Enflasyonla mücadelede, 2020'nin son çeyreğinden itibaren para ve maliye politikalarında kritik adımlar attık. Son iki aydır, küresel gelişmelerin de etkisiyle finansal piyasalarda dalgalanmalar yaşandı. Piyasa faizlerinde, varlık fiyatlarında, döviz kurunda ve beklentilerde yaşanan hareketliliğin farkındayız. Tüm bu unsurlar, entegre bir şekilde enflasyon görünümünü şekillendiriyor. Dolayısıyla burada, hiçbir ilgili dinamiğin göz ardı edilemeyeceği kanaatindeyim. Küresel konjonktür ve yurt içi enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor.
TÜRKİYE DALGALI KUR REJİMİ UYGULAMAKTADIR: Döviz kuruna ilişkin son dönemde yapılan yanlış yorumlara değinmek istiyorum. Hükümetimizin, ihracatı desteklemek amacıyla yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil. Türkiye dalgalı kur rejimi uygulamaktadır, kurun değeri de piyasada belirlenir. Bir ülkedeki rekabet artışı, üretkenlik artışından, inovatif kabiliyetlerden ve teknolojiyi kullanma becerisinden gelir. Verimlilik artışıyla desteklenmeyen bir büyüme modeli, sürdürülebilir bir model değildir. İthalatımız, artan ithalat fiyatları ve ekonomik canlanmanın etkisiyle 2021 yılı ekim ayı itibariyle yıllık 259 milyar dolar oldu. Altın ithalatına yönelik hayata geçirdiğimiz önlemler, etkisini kayda değer şekilde ortaya koydu. Böylece diş ticaret dengesi, güçlü ihracat performansı ve altın ithalatındaki gerileme ile iyileşme kaydetti.
İHTİYATLI BİR BORÇLANMA PROGRAMI UYGULADIK: Küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmaları dikkate alarak, 2021 yılında ihtiyatlı bir borçlanma programı uyguladık. 2020 yılı içerisinde 29 aya kadar düşen iç borçlanmanın ortalama vadesini, 2021 yılı ekim ayı itibariyle 56 aya yükselttik. Borç stokunun yapısını iyileştirmek için yurt içi borçlanmada döviz cinsi senetlerin payını azalttık. 2021 yılında yurt içinde gerçekleştirilen döviz cinsi ödemelerin yaklaşık yarısı kadar döviz cinsi borçlanma gerçekleştirdik. Piyasa koşullarına bağlı olmakla birlikte, önümüzdeki yıl yurt içinde döviz cinsi borçlanma yapmayı planlamıyoruz. Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı, 2021 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 38,4'e geriledi. AB üyesi ülkelerde bu oran, ortalama yüzde 91 seviyesindedir. Bu kapsamda ülkemiz, genel yönetim borç stoku açısından en az borçlu ülkeler arasında yer almaktadır.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.