BAKAN SOYLU: GÖREVDEN ALDIĞIMIZ BELEDİYE BAŞKANLARININ ALDIKLARI CEZALAR 694 YIL 988 AY 338 GÜN

BAKAN SOYLU: GÖREVDEN ALDIĞIMIZ BELEDİYE BAŞKANLARININ ALDIKLARI CEZALAR 694 YIL 988 AY 338 GÜN

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumda; “Belediyelerin kaynaklarını terör örgütüne aktaran, hem fiziki ve...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumda; “Belediyelerin kaynaklarını terör örgütüne aktaran, hem fiziki ve lojistik destek sağlayan, hem eleman temin eden, hem de şehirlerde örgüt lehine bir baskı unsuru olan belediyelere, görevlendirme yaptık. Görevden aldığımız belediye başkanlarının ilk derece mahkemelerinden aldıkları cezalar 694 yıl 988 ay 338 gündür. Bu belediyeleri vatandaşına hizmet üretir hale getirdik” dedi. Soylu, uyuşturucu ile mücadele konusunda da “Türkiye’de uyuşturucu sebebiyle 2017 yılında 941 kişi hayatını kaybetmiş, 2020 yılında bu sayı 314’e düşmüştür. Halen cezaevlerinde bu suçtan tutuklu sayısı 98 bindir. Gerçekten ciddi bir saha baskısı uyguluyoruz. Burada torbacıya da baronlara da nefes aldırmıyoruz” diye konuştu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, İçişleri Bakanlığı’nın 2020 kesin hesabı ve 2022 bütçe görüşmeleri sürüyor. Komisyon tartışmalı başladı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sunumu sırasında, tartışmalar nedeniyle sık sık ara verildi. Soylu ile CHP milletvekilleri arasında çıkan tartışma sırasında CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Soylu’ya; “Kaçamayacaksın, gözüm üzerinde” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sunumundan öne çıkanlar şöyle:

“BATIDA ŞAŞKINLIKTAN BAŞKA TAVIR GÖREMEDİK: Bulunduğumuz yüzyılın son on yılı, bize çok farklı bir küresel okuma sundu. Vietnam’da, Afganistan’da, 20. yüzyıldaki küresel güç mücadelesinin başarısızlığını, ancak üç ay önce, Afganistan’dan kalkan ABD uçağı sahnesiyle hatırlayabildik. Küresel askeri harcamanın yüzde 39’unu tek başına yapan aynı ülkenin sağlık sistemi, Covid-19 virüsüne teslim oldu. Salgında, Avrupa Birliği içinde yaşananlar, zaten hala hafızamızdadır. 2008 global krizinden, göç krizine kadar hiçbir küresel sorunda, batıda şaşkınlıktan başka bir tavır göremedik… Coğrafyamız ve burada yaşayanlar, batının bu beceriksizliğinin maliyetini tarihleriyle, medeniyetleriyle, ekonomileriyle ve canlarıyla ödemektedir. Bütün bu tablonun oluşturduğu; içeride 15 Temmuz ihanet girişimi; sınırın ötesinde şubesi YPG’yi açan PKK yatırımcılarının, Kandil’den güney sınırı boyunca Akdeniz’e kadar bir terör koridoru açma ve bir terör devleti kurma gayreti; DAEŞ’in sınırımıza gelmesi, tarif ettiğim küresel sebeplerin ürettiği ve bize yönelen sorunlardır. Türkiye bütün bu tabloyu büyük bir soğukkanlılıkla ve olgunlukla karşılamış; 21. yüzyılın başından itibaren, uyguladığı politikalardan taviz vermeden bu iklimi yönetebilmiştir.

BENZİN BULAMAYAN BİR TÜRKİYE’DEN KOYUNLARI BİLE İHA’LARLA ARAYAN BİR TÜRKİYE TABLOSUNA: Yıllarca batının teknolojisine, savunma sanayiine muhtaç olan Türkiye’den, polis araçlarına göreve gitmeleri için benzin bulamayan Türkiye’den, bugün vatandaşın kayıp koyunlarını bile İHA’larla arayan bir Türkiye tablosuna gelebilmek, bana göre takdiri hak eden bir iştir. İçişleri bakanlığı, 21. yüzyılda, faaliyetlerinin odağına önleyiciliği oturtmuştur. Bütün stratejisinde, tedbirlerinde, konvansiyonel kapasitesinde; vatandaşın güvenliğine ve memnuniyetine yönelik attığı adımlarda insan haklarına saygı temelli demokratik hukuk kuralları çerçevesinde tehdidi uzakta tutma ve oluşmadan önce önleme yaklaşımı vardır.

TOPLAM TERÖRİST SAYISI 180 ALTINA DÜŞMÜŞTÜR: Türkiye tam 40 yıldır terörle sınanmaktadır. Yıllarca Avrupa’nın en büyük derdi olan ETA terör örgütünün, 43 yıllık tüm eylemlerinde hayatını kaybeden insan sayısı 829; PKK’nın sebep olduğu can kaybı sayısı ise 40 bin civarındadır. Yalnız 2016’dan bugüne kadar katlettiği sivil vatandaş sayısı 408’dir; bu sayıya Bedirhan bebek ve annesi de dahildir. Terörün, kalkınmamıza kentilyonlarca lira zararı olmuştur. Türkiye’yi dünya liginde görmek istemeyenlerin bugün de desteği ve beklentisi, terör ve terörizmdedir. PKK, DEAŞ, FETÖ bu toprağın imalatı değildir. Geçtiğimiz günlerde Hakkari’de yakaladığımız, zırh delici özelliği bulunan ve neredeyse fabrikadan yeni çıkmış AT-4 füzelerini kim gönderdiyse, bu örgütleri imalatçısı da onlardır… Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 21. yüzyıla, işte böyle bir başlangıç yapmıştır. Doğru; 2014’te 5 bin 558 kişinin katıldığı terör örgütüne bugün 48 katılım vardır. Doğru; terör örgütü eskiden sadece Tunceli kırsalında, 2000-2500 kişiyle kamp yaparken, bugün Türkiye’nin tamamında, toplam terörist sayısı 180’in altına düşmüştür. Doğru terör eylemleri sayısı 2 bin 817’den, yüzde 90’ı sınır ötesi tacizleri, bir kısmı da masum sivil insanları hedef alan, 135 sayısına inmiştir.

GÖREVDEN ALDIĞIMIZ BELEDİYE BAŞKANLARININ ALDIKLARI CEZALAR 694 YIL: Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye, kendisine karşı kurulan tuzağı görmüş, bir daha bu ülkenin aynı bedelleri ödememesi için terörle mücadele politikasını değiştirmiştir. Yeni stratejimizin bir başlığı; silahlı terörle mücadelenin yanı sıra terörizmin tüm unsurlarıyla da mücadele etmektir. Eskinin red-inkâr politikalarını terk ettik. Öte yandan, oradaki kültürel yapıyı, gelenekleri, örgüte eleman temininin önündeki en büyük engel olarak gördükleri aile yapısını hedefleyen, inançlarımıza saldıran, kültürel terörizmin önüne geçtik. Bunun yanı sıra teröre karşı acımasız, vatandaşa karşı hizmetkar olan yeni bir güvenlik konseptiyle; tecrübeli valisi tecrübeli kaymakamı, tecrübeli yöneticisiyle sorun çözen ve katma değer üreten bir yaklaşım ortaya koyduk. Belediyelerin kaynaklarını terör örgütüne aktaran, hem fiziki ve lojistik destek sağlayan, hem eleman temin eden, hem de şehirlerde örgüt lehine bir baskı unsuru olan belediyelere, görevlendirme yaptık. Görevden aldığımız belediye başkanlarının ilk derece mahkemelerinden aldıkları cezalar, 694 yıl 988 ay 338 gündür. Bu belediyeleri vatandaşına hizmet üretir hale getirdik.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YUVALANMASINA İZİN VERMEKTİR: 6-8 Ekim ve ‘çukur barikat olayları’ sırasında harabeye dönen şehirleri, mahalleleri; bugün çocuk oyun parklarıyla, sıcak asfaltla, kanalizasyon ve içme suyu şebekeleriyle, turizm destinasyonlarıyla, kütüphaneler, gençlik ve kadın kültür merkezleriyle, spor alanlarıyla donattık. 5.7 milyar borç ödemesi yapıldı. 7.5 milyar yatırım gerçekleştirildi. Kimse kusura bakmasın, Fransa betonunu satarken, ABD silahını verirken; her ikisi kafa kafaya verip oradaki sosyolojiyi planlarken, demografiyi değiştirirken, biz karşıdan seyredemezdik. Sınır ötesi operasyonlarımız yapılmadan önce PKK/PYD ve DEAŞ tarafından sınırımızın karşı tarafından sınır ilçelerimizi, illerimizi taciz eden tam 549 saldırı yaşandı. İl ve ilçelerimize atılan havan, roket, silahlı maket uçak ve benzeri unsurların toplamı bin 125, verdiğimiz şehit sayısı 30’u sivil olmak üzere toplam 36; yaralanan güvenlik görevlisi ve vatandaş sayısı da toplam 294’tür. Kimse kusura bakmasın, gazi meclisin çatısının altında tezkereye hayır oyu vermenin anlamı, orada terör örgütünün tekrar yuvalanmasına izin vermektir.

HALA CEZAEVİNDE OLAN KİŞİ SAYISI 22 BİN 340: Terk ettiğimiz eski sistemler değildir, eski Türkiye’nin kabulleri değildir. Terör örgütlerinin beta versiyonu olarak adlandırdığımız FETÖ ile mücadelemiz, son FETÖ’cüye ulaşma hedefiyle sürmektedir. Bu kapsamda bugüne kadar 319 bin kişi gözaltına alınmış, 99 bin kişi tutuklanmıştır. Halen cezaevlerinde bulunan tutuklu/hükümlü sayısı 22 bin 340’tır. Bugüne kadar bakanlığımızdan; 45 bin kişi ihraç edilmiş, 12 bin 847 kişi de görevden uzaklaştırılmış, 13 bin 509 kişi de görevlerine iade edilmiştir. Mahrem yapılanma, büfe ankesör, örgüt evi, sınav soruşturmaları ve kurum yapılanmalarına yönelik olarak 77 bin operasyon yapılmış; Bylock’ta 99 bin tekil kullanıcı tespit edilmiştir.

TORBACIYA DA BARONLARA DA NEFES ALDIRMIYORUZ: Türkiye devletini, uyuşturucuyla mücadelemizi hedef alan yalanlar, iftiralar, FETÖ’nün aylar önce servis ettiği yalan ve iftiraları TBMM çatısı altına getirmek, Türkiye Cumhuriyeti’ne devletine bühtan yapmak, sadece Türkiye’nin bu mücadeledeki kararlılığına iftira atmak değil, Türkiye Cumhuriyeti devletine her fırsatta kara çalmaya çalışanlara omuz vermek, destek olmaktır. 2021 dünya uyuşturucu raporuna göre, 2019 yılında dünya genelinde yakalanan eroinin yüzde 21’i, kolluk birimlerimizce ele geçirilmiştir. Türkiye’de uyuşturucu sebebiyle 2017 yılında 941 kişi hayatını kaybetmiş, 2020 yılında bu sayı 314’e düşmüştür. Halen bu yıl için ilk 10 ay itibarıyla can kaybı sayımız 142’dir. Avrupa uyuşturucu raporuna göre milyon kişi başına düşen madde bağlantılı ölümler, 2017-2019 arasında sırasıyla: Avrupa’da 23, 23.7 ve 15; Türkiye’de ise 17, 12 ve 6’dır. Türkiye için 2020’de bu sayı 5.5 olmuştur. Dünya ortalaması ise 2017 için 35’tir. Bu sonuçlar, bilinçli ve doğru bir politikanın neticesidir… 2020 yılında 114,5 milyon kök kenevir yakalamıştık, bu yılki sayımız halen 70 milyondur. Geçen yılın tamamında 13.2 ton yakaladığımız eroin miktarı, bu yıl 15 Kasım itibarıyla 18.1 ton; esrar 51 ton; geçen yıl 2.7 milyon adet olan captagon tabletten de bu yıl 5.2 milyon adet ele geçirilmiştir. Geçen yılın tamamında 158 bin olan uyuşturucu operasyon sayımız bu yıl halen 183 bin olmuştur. 2020’de yakaladığımız uyuşturucu maddelerin geçen yılın tamamında 165 milyar TL idi. Geçen yılın 229 bin olan gözaltı sayımız, 15 Kasım itibarıyla 251 bine ulaşmıştır. Bu halen cezaevlerinde bu suçtan tutuklu sayısı 98 bindir. Gerçekten ciddi bir saha baskısı uyguluyoruz. Burada torbacıya da baronlara da nefes aldırmıyoruz. Nefes aldırmadığımız gibi, özellikle okul çevrelerinde, parklarda, metruk binalarda, boş arazilerde, kullanıma uygun her yerde adım attırmıyoruz.  

KADES’İ 2 MİLYON 758 BİN 120 KADIN İNDİRDİ: Kadına yönelik şiddette bir sayısına bile tahammülümüz yoktur. Dünya, kadına karşı şiddet konusunda bir sınamayla karşı karşıyadır. Birleşmiş Milletler uyuşturucu ve suç ofisinin verilerine göre, dünyada 2017'de kasıtlı olarak öldürülen 87 bin kadının yüzde 58’i eşleri veya diğer aile üyeleri tarafından öldürüldü. Gelişmişlik, gelir veya eğitim seviyesiyle net bir bağı olmayan bu soruna karşı Türkiye’de, bütüncül bir yaklaşım ve politika izledik. 2015’te kadın cinayeti sayımız 360, 2020’de 268, bu yıl için 15 Kasım itibarıyla 251’dir. Buradaki politikamızın genel çerçevesi mevzuat adımları atmak, şiddeti oluşmadan önlemek, ihbar ve şikayet mekanizmalarını geliştirmek, devletin bu konudaki birimleri arasındaki koordinasyonu sağlamak, kamu otoritesi içinde bu konuda sahayı daha iyi izleyen bir yapı ortaya koymak ve özellikle bu konuda çalışan personelin eğitimine ağırlık vermek oldu. 75 maddelik bir eylem planı hazırladık. İl ve ilçelerde vali ve kaymakamlarımızın başkanlığında ‘aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadele komisyonları’ kuruldu. Sadece bu yıl 57 bin personelimize eğitim verdik, 2018’den bugüne kadar eğitimlerimize 309 bin personel katılımı oldu. Polis ve jandarma akademilerimiz önemli saha araştırmaları yaptılar. Polis merkezi amirliklerinde bin 5, jandarmada 97 olmak üzere toplam bin 102 aile içi ve kadına şiddetle mücadele birimi kuruldu. Bunun yanı sıra jandarma karakollarına ve polis merkez amirliklerine toplam bin 497 güven masası kuruldu, buralara kadın polis görevlendirilerek, göreve başlamadan önce bu arkadaşlarımıza aile içi ve kadına yönelik şiddet eğitimi de verildi. Acil durumlara hızlı müdahale için KADES programını tamamen yerli ve milli imkânlarla yazdık. İtalya’da da Akdeniz Parlamenter Asamblesi tarafından geçen hafta ödüle layık görülen bu uygulamayı, şu ana kadar 2 milyon 758 bin 120 kadın indirdi, gelen ihbarların toplamı ise 242 bin 473’tür. Bu ihbarların hepsine gidildi ve bunların 138 bini gerçek ihbarlardı.

TÜRKİYE GÖÇ DEPOSU DEĞİLDİR: Türkiye kimsenin göç deposu değildir... Türkiye, tüm dünyada dengeleri değiştiren göç meselesinin, göçün sorumlusu değildir. Göçün hedef ve Batı’ya geçiş ülkesiyiz. Göçe kaynaklık eden coğrafyayla sadece sınır komşusu değiliz; ortak bir mazimiz, ortak değerlerimiz, akrabalık ilişkilerimiz var. Dolayısıyla meseleye batılıların veya batıya tapan zihniyetlerin kriterleriyle bakmadık, bakamayız. Yabancı düşmanlığı, batının Afrika’yı sömürürken ürettiği bir kavramdır. Bizim yabancı düşmanlığı gibi bir karakterimiz yoktur. Bizim 2011’den beri yönettiğimiz ve dünyaya çağrı yaptığımız, Suriye iç savaşı kaynaklı bu meseleye Avrupa, 2015’te ve son derece çağdışı, akıldışı, gayrı vicdani, çözüm odaklı olmayan ve ‘mış’ gibi önerilerle cevap verdi. Oysa Türkiye, 2011 yılı Suriye iç savaşı başladığı andan itibaren aşağıda sıralayacağımız politikaları ve adımları sırasıyla hayata geçirdi… 2016’dan beri yakaladığımız kaçak göçmen sayısı da 1 milyon 329 bin 226’dır. Bu yıl yakalanan kaçak göçmen sayısı şu an için 134 bin 041, organizatör sayısı ise 6 bin 541’dir. Tabi bu işin bir de denizler ayağı var. Üç denizde bu işi kontrol ediyoruz ve sahil güvenlik komutanlığımızın kapasitesinin yüzde 70’i bu konuya ayrılmış durumdadır. Profesyonellik oranını yüzde 100’e çıkarttık, personel sayısını arttırdık ve yeni botlar, hava araçları ve ekipmanlar aldık, almaya da devam ediyoruz.”

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.