BALIKÇILAR: "LÜFER OLMASA MARMARA'DA TUTABİLECEK ÇOK BİR BALIK YOK"
Denizlerde av sezonunun başlamasının üzerinden bir aydan fazla süre geçti ancak balıkçılar, Marmara Denizi'nde geçen yıllara kıyasla balık çeşitliliğinde...
Haber: DİLAN AYIRKAN - Kamera: ADEM KARABAYIR
Denizlerde av sezonunun başlamasının üzerinden bir aydan fazla süre geçti ancak balıkçılar, Marmara Denizi'nde geçen yıllara kıyasla balık çeşitliliğinde düşük bir sezon geçirdiklerini belirtiyor. İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Erdoğan Kartal, hamsi ve zargana türlerinde eksiklik olduğuna dikkat çekerek "Lüfer olmasa belki de tutabilecek çok bir balık yok" dedi. Üsküdar Su Ürünler Kooperatifi Başkanı Ahmet Erol Domaç da palamutta eksiklik yaşandığını vurgulayarak, "Balık tersine gitmiş de olabilir. Rusya tarafına doğru, açık denize gitmiş olabilir" diye konuştu.
Marmara Denizi'ni etkisi altına alan müsilaj sorunu nedeniyle balıkçılar geçen av sezonunu tamamlayamadı. İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Erdoğan Kartal ve Üsküdar Su Ürünler Kooperatifi Başkanı Ahmet Erol Domaç, müsilajın 1 Eylül'de başlayan yeni av sezonuna etkilerini ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi.
"MÜSİLAJLA 20 SENE ÖNCE TANIŞTIK"
Kendileri de balıkçılık yapan Erdoğan Kartal ve Ahmet Erol Domaç, vatandaşların geçen aylarda fark ettiği müsilaj ile yaklaşık 20 sene önce tanıştıklarına dikkat çekti. Ağlarına ve gırgırlarına o zamanlarda da müsilaj takıldığını belirten balıkçılar, bunu dile getirdiklerini, ancak özellikle devletin yüzeye çıkınca bu sorunla ilgilendiğini söyledi. Bu nedenle vatandaşların şu anda da korkmadan balık yemelerinde bir sorun olmadığını belirten balıkçılar, "Müsilajın içinde balık olur mu? Hayvan kendini temiz suya yöneltir. Korkmadan yenebilir" diye konuştu.
"SUYUN ÜSTÜNE ÇIKMADIĞI İÇİN KİMSE İLGİLENMEDİ"
İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Erdoğan Kartal, müsilajın Marmara’da çok uzun yıllardır bulunduğunu belirterek, "Siz yeni tanıştınız, bizim müsilajla ilk tanışmamız 2007-2008 yıllarında oldu. Ama o müsilaj denizin altında olan bir müsilajdı. Doğal olarak suyun üstüne çıkmamıştı. Onun için de hiç kimseyi etkilememişti, hiç kimse de duymamıştı. Aslında biz duymuştuk. Balıkçılar olarak ama maalesef onunla da çok ilgilenen olmamıştı o dönemde. Üniversitelerin araştırmaları haricinde, birkaç hocamız bununla ilgili araştırmalar yapmıştı o dönemde" dedi.
"HAMSİ EKSİK, ZARGANA BALIĞI HİÇ YOK"
Şu anda deniz yüzeyinde görünmeyen müsilajın balık tutmayı de engelleyecek bir durum yaratmadığını söyleyen Kartal, geçen yıla oranla bazı bazı balık türlerinde eksiklikler yaşandığını da belirtti. Kartal, şöyle konuştu:
"Şu anda Marmara'da müsilajın ağ ve olta balıkçılığına hiçbir şekilde bir etkisi yok. Şu anda görünmüyor. Sadece dipte çamurumsu şeyi var. Balıkçının balık tutmasınışu anda engelleyen hiçbir durum yok. Bazı türlerde eksiklik var ama tamamen eksik mi, onu tam bilmiyoruz. Nisan sonuna kadar, sezon sonuna doğru bu konuda daha çok bilgimiz olacak. Ama şöyle mesela hamside bir eksiklik var, öyle görünüyor. Dip balıklarında bir eksiklik var. O görünüyor. Zargana balığı Marmara'da şu anda hiç yok. Onlarda eksiklik görünüyor. Onun nedeninin tespit edilmesi lazım. Ama bunun dışında yeni türlerin de yeni dip balıklarının da Marmara Denizi'ne geldiğini tespit edebiliyoruz. Örneğin uskumru şu anda bir miktar Marmara Denizi'nde var. Bu da çok olumlu, uskumru kirli suları kesinlikle sevmez. Orada asla olmaz ama şu anda balıkçılarımız rast geldikçe uskumru tutuyor. O yönden dediğim gibi sezon sonunu beklememiz lazım ki neyimiz eksik, neyimiz fazla olduğunu bir görmemiz lazım. Marmara Denizi'nde şu anda önceki yıla göre balık çeşitliğinde oldukça bir düşük sezon geçiriyoruz. Lüfer olmasa belki de tutabilecek çok bir balık yok, ekonomik olarak baktığınız zaman. Dediğim gibi ama nedenini bulmamız lazım. O da sezon sonu bize her şeyi gösterecek.
"UZMANLAR "BALIĞI PİŞİRMEDEN YEMEYİN" DİYORLAR, ÇİĞ Mİ YİYORDUK?"
Vatandaşların, balık tüketmeleri konusunda müsilajdan kaynaklı bir sorun olmadığını dile getiren Kartal, şöyle devam etti:
"Hiçbir bilim insanı müsilajın içinde kimyasal bir şey olduğunu söylemedi. Yapılan bunca o araştırmalar var, hiçbirinde ben balığa bir etkisi olduğunu balıklarda bunun bu nedenle bir şey olduğunu duymadık. Biz de bu bütün araştırmaların içindeyiz. Balık temin ediyoruz. Gerektiğinde Bakanlığa, gerektiğinde üniversitelere, ben yeterli bir şey duymadım ama piyasada bazı bilim adamlarından enteresan şeyler duydum. ‘Balık yemeyelim, yemeyin ama yıkayınca, pişirince yiyelim’ diyor. Biz o kısmını da anlamadık zaten. Nasıl oluyorsa biz çiğ mi yiyorduk balıkları? Müsilajla ilgili şöyle bir algı var diyebilirim: O dönemi hatırlayın; insanlar, "Müsilaj korkunç, çirkin, kokulu bir ortam, bunun altından balık da yenmez" psikolojik olarak çok etkilendi. Böyle düşünüyorum. Bunun dışında, verilerde kesinlikle zararlı bir şey bulunmadığına ben inanıyorum ama hocalarımız diyorsa ki yıkamadan yenmez, zaten yıkamadan, pişirmeden yemiyoruz."
"BALIKÇIMIZ DİLE GETİRDİ AMA DEVLET YÜZEYE ÇIKINCA İLGİLENDİ"
Üsküdar Su Ürünler Kooperatifi Başkanı Ahmet Erol Domaç ise 50 yıldır balıkçılık yaptığını, müsilajın ise yaklaşık 20 yıldır olduğunu söyledi. Domaç, "20-25 sene önce de vardı denizlerimizde, bu kirlilikten dolayı. Ama çok böyle yüzeysel görüntü şeklinde olmuyordu. Bu, gırgır ağlarımızda, dip ağaçlarında böyle bir yoğunluk yaşanmıştı. Onlar da etkilenmişti. O zaman fazla pek üstünde durulmadı. Tabii ki balıkçımız dile getirdi ama şimdi yüzeysel olarak hat safhaya çıktığı için ondan sonra devletin bu işle ilgilenmesi biraz daha yoğunlaştı" dedi.
"OLTACILAR FAZLA ETKİLENMEDİ"
Domaç, balık türlerinde yaşanan eksiklik ile ilgili de "Palamut, sezonun başında iyiydi. Bu aralar biraz azaldı" diyerek, şunları söyledi:
"Bu av sezonunda müsilaj olayında denizlerimizde öyle bir yoğunluğu kalmadı. Yine lüfer bu sene iyi. Oltacımız da tutuyor, gırgırcımız da tutuyor. Palamut sezonun başında iyiydi, ama bu aralar biraz azaldı. Artık havalarla ilgili de olabilir. Çünkü hava çok sert gitti. Karadeniz'de birçok sert poyraz var. Balık tersine gitmiş de olabilir. Rusya tarafına doğru açık denize gitmiş olabilir. Yeniden bir palamut akını olabilir. Bizim kendi verilerimize göre, biz bir oltacı olarak fazla etkilemedi. Yani bizdeki etkisi tonaja vurursak senelik miktara 1 ton iken 800 olmuştur. Ama dört yüz olmamıştır yani o kadar çok abartılışekilde bir düşüş görülmedi."
"BALIKTA HİÇBİR ŞEY YOK, KORKMADAN YENEBİLİR"
Müsilajın seneler öncesinde de olduğunu hatırlatan Domaç, bu nedenle vatandaşların şu anda balık yemelerinde bir sorun olmadığını söyledi. Balıkların içgüdüsel olarak temiz sulara kaçtığına vurgu yapan Domaç, şunları söyledi:
"Bazı hocalarımız, profesörlerimiz böyle televizyonlarda konuşmalar yaparak halkı etkilemiş olabilirler. Biz senelerdir balık yiyoruz. Bu müsilaj oldu biz balıkçılık yaptık. Çocuklarımız da yiyor. Torunlarımız da yiyor. Bir kere balığın içine girme şansı var mı? O canlıda da görüş var, zekâ var. O zaman balık taşlara çıkar. O zaman ağ atmaya gerek yok. İçgüdüsü yoksa taşa çıkar. Balığı elinle alırsın taşla. Demek ki onda da bir zekâ var. Müsilajın içinde balık olur mu? Hayvan kendini temiz suya yöneltir. Temiz suda olur. E zaten avcılık da orada olur. Bu gözle görünür hale geldikten sonra bu dile geldi. Bunun altı vardı senelerce dibi vardı. Su üstüne çıkmadığı için fazla duyulmuyordu, ilgilenmiyordu. Yani devletimizin kendi kanalları da hocalar da üniversite de ilgilenmiyordu çok fazla. Geçiştiriyorlardı. Ne zaman yoğunluk suyun üstüne çıktığı zaman, görüntü kirliliği olduktan sonra bu dile getirilmeye başlandı. Olay bu. Korkmadan yiyebilir, hiçbir şey yoktur balıkta."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
1.video: Röportajlardan özet görüntüler
2.video: İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Erdoğan Kartal röportajı
- video:Üsküdar Su Ürünler Kooperatifi Başkanı Ahmet Erol Domaç röportajı
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.