BOĞAZİÇİ'Nİ ABLUKAYA ALAN POLİS, BASINI ENGELLEMEYE ÇALIŞTI. YENİ GÖZALTILAR VAR
Boğaziçi Üniversitesi'nde Rektör Prof. Dr. Naci İnci'yi protesto ettikleri için gözaltına alınan öğrencilerden ikisinin tutuklanmasına tepki gösteren öğrencilere...
GAYE ŞEYMA CAN - EDDA SÖNMEZ
Boğaziçi Üniversitesi'nde Rektör Prof. Dr. Naci İnci'yi protesto ettikleri için gözaltına alınan öğrencilerden ikisinin tutuklanmasına tepki gösteren öğrencilere polis müdahale etti. Polis, müdahale sırasında basının görüntü ve bilgi alması da engellenmeye çalıştı. Protestocu öğrencilerden bazıları gözaltına alındı.
Boğaziçi Üniversitesi'nde 4 Ekim Pazartesi günü Rektör Prof. Dr. Naci İnci'yi protesto eden öğrencilerden 10’u dün gözaltına alınmış, bunlardan 2'si dün akşam tutuklanmıştı.
Boğaziçili öğrenciler, bugün de kampüste arkadaşlarının tutuklanmasına tepkilerini dile getirmek için basın açıklaması yapmak istedi. Kampüs alanında yürüyüş yaparak çıkış kapısına gelen öğrencilere polis engel oldu. Bu sırada yaşanan arbedede çok sayıda öğrenci gözaltına alınırken bazıöğrenciler yerlerde sürüklenerek götürüldü.
Boğaziçi Üniversitesi’ni adeta ablukaya alan ve protestocu öğrencileri dışarıçıkarmayan polis, basının çalışmasını da engellemeye çalıştı. Zaman zaman polis ve gazeteciler arasında tartışma çıktı. Bir gazeteci, polise, "Bizi köşeye sıkıştırdınız, çalışmamızı engelliyorsunuz. Adeta gözaltındayız" diye tepki gösterdi.
"TUTUKLU ARKADAŞLARIMIZIN SERBEST BIRAKILMASINI İSTİYORUZ"
Polis ablukası arasında bir köşeye sıkışan gazetecilere açıklama yapan protestocu bir üniversiteli, tutuklu arkadaşlarının serbest bırakılmasını istediklerini belirterek şunları söyledi:
"Dün iki arkadaşımız tutuklandığı için buradayız, tepkimizi ortaya koymak için, bunun bir zülüm olduğunu ortaya koymak için buraya toplandık. Ama buraya geldiğimizde her taraf polislerle çevrildi. Bütün mekanları kapatmışlar. Güçlerini, devlet mekanizmalarını kendi lehlerine kullanan; özgürlükleri, demokrasiyi, çoğulculuğu bitirmeye çalışan bir tutumla karşı karşıyayız. Okulumuz Boğaziçi’ne; özgürlüğün, çok renkliliğin, neşenin, güzel insanların, özgür ifadenin rahatça dile getirildiği yere kilit vurmaya çalışan bir rejim ile karşı karşıyayız. Bu rejime karşı da elimizden geleni, özgür insanlar olarak devam etmek istiyoruz. Tutuklu arkadaşlarımızın serbest kalmasını diliyoruz. Gördüğünüz gibi fiilen dediklerim uygulanıyor.
"ÇOK CİDDİŞEKİLDE POLİS ŞİDDETİNE MARUZ KALDIM"
Ben de daha önce kampüste dayak yedim. Çok ciddi bir şekilde polis şiddetine maruz kaldım. Daha sonra gözaltına alındım. Üç gün bizi aç bıraktılar, 2 Şubat 2021 olaylarında. Çok ciddi olaylar yaşadık. Bunlar devam ediyor, gördüğünüz gibi. Biz öğrenciyiz. Bu kadar insan neden okuyor? Ben kampüsün ortasında dayak yiyeceksem ben neden okuyorum? Şaka mı bu? Ben neyle karşı karşıyayım? Benim devletim, benim polisim, hakimim, savcım, benim böyle canımı emanet edeceğim insanlar yok mu? Ben kalemimi bırakmayan, kalemime tutunan bir insanım."
“BİZİ SİNDİREBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR AMA YAPAMAYACAKLAR"
Boğaziçi Üniversitesi eylemleri nedeniyle şubat ayında tutuklanan ve annesi AKP Sarıyer Belediye Meclis üyeliğinden istifa eden Doğu Demirtaş da şöyle konuştu:
"Biz bu ülkenin geleceğiz. Şubat ayında ben de tutuklandım. Hiçbir şey olmadan tutukluyorlar, sonra bırakmak zorunda kalıyorlar. Bu diktatörlük altında hepimiz zordayız. Biz burada bilim, fikir üretiyoruz. Yanlışlara ‘yanlış’ diyoruz. Yanlış dememize bile izin vermiyorlar. Biz ne zaman eylem yapıp sesimizi duyurmak, ülke için yanlış olan şeyleri söylemek istesek bize izin vermiyorlar ve kaymakam yasaklıyor. Biz ne zaman protesto yapacağız, biz ne zaman eylem yapacağız? Bu ülkede eylem hakkı kalmadı. Bir gün bize izin versinler, görecekler o zaman ne kadar kalabalığız. Biz çok daha kalabalığız, ama korkuyorlar. Bizi böyle sindirebileceklerini düşünüyorlar. Ama bunu yapamayacaklar. Az önce gördünüz, gözaltına aldılar."
“BASIN ABLUKAYA ALINIP SUSTURULMAYA ÇALIŞILIYOR"
Bu arada HDP İstanbul milletvekilleri Zeynel Özen ile Musa Piroğlu da öğrencilere destek olmak için Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü'nün önüne geldi. Piroğlu, burada yaptığı açıklamada, hakkını arayan herkesin ağır polis baskısıyla ezildiğini, bunun Türkiye ve dünya kamuoyu tarafından duyulmaması için de basının ablukaya alınıp susturulmaya çalışıldığını söyledi. Piroğlu, şöyle konuştu:
"Bu iktidarın en büyük korkusu, gerçeğin halka ulaşmamasıdır. Bu yüzden de en büyük saldırı, özgür basına, yandaş basının etkileyemediği, iktidarın güdümüne girmemiş basın kanallarına yapılıyor. Hem para cezalarıyla hem polis zoruyla hem darp ederek yapılıyor. Bir tek kaygıları ver, ülkeye her çeşit zulmü yapacaklar ne dünya kamuoyu ne ülke kamuoyu bunu duyacak. Bunu bekliyorlarsa yanılıyorlar, aldanıyorlar. Çünkü biz nasıl ki bu duvarları, bu ablukaları geçmişte aşmışsak basın da bu mücadeleyi verdi. Ne basın tarihini biliyorlar ne bizim mücadele tarihimizi biliyorlar. Onlar kaybedecekler, kaybediyorlar, kazanan biz olacağız. Kazanan gerçek olacak. Kazanan özgürlük olacak. Boğaziçi’nin direnişi, bu ülkenin onurudur. Boğaziçi'ndeki direniş, kararlılığın, diz çökmemenin göstergesidir. Hepsini, bütün mücadeleyi onurla selamlıyoruz, sahipleniyoruz. Basına da özellikle bu direnişlerin içinde her şeyi göze alarak durduğu ve gerçeği taşımaya çalıştığı için teşekkür ediyorum."
Boğaziçi Üniversitesi kampüsü önünde, uzun süren polis ablukasının ardından öğrenciler adına ortak açıklama yapıldı. Açıklamada şunlar kaydedildi:
TAYYİP ERDOĞAN VE ONUN KUKLA TAKIMI BİLSİN Kİ DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ:“Boğaziçi Üniversitesi kayyumu Naci İnci’yi protesto eden sıra arkadaşlarımız, kayyum İnci'nin ihbarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ortağı Bahçeli’nin hedef göstermesi sonucunda polis saldırısıyla gözaltına alındılar. Bu olayları takiben, arkadaşlarımız Berke Gök ve Caner Perit Özer hakkında apar topar tutuklama kararı verildi. Cumhurbaşkanı'nın bu gayrimeşru söylemlerine, esir pazarlığı hevesine ve onun piyonlarının gerek açıktan gerekse gizli saldırılarına aşinayız. Evet aşinayız, fakat alışmıyoruz! Bize biçilen "mağdur edilmişöğrenciler" kaftanını giymeyeceğimizi tekrar ilan ediyoruz. Tayyip Erdoğan ve onun kukla takımı bilsin ki direnmeye devam edeceğiz. Kendisini, kendi efradı tarafından yazılan derme çatma hukuktan bile üstün gören Cumhurbaşkanı'nın şimdiki uğraşı bilirkişilik oldu. "Böyle öğrenci olmaz" diyerek bizlere parmak sallayan baş kayyum Erdoğan bilsin ki biz neysek oyuz, savunmaya çekilmeye, kendimizi açıklamak için düşman hukuku ile üstümüze gelenlere dil dökmeye razı değiliz.
Boyun eğmiyoruz, Erdoğan ve kayyum siyasetine karşı direnişimize aynen devam ediyoruz. Arkadaşlarımızın, onların şahsında da atadığı kayyuma tabi olmayan herkesin "üniversiteye sızmış kişiler" olduğunu iddia eden Cumhurbaşkanı’na, "üniversiteye sızmak" fiilinin daha önce atadığı kayyum tarafından her sabah gizlice rektörlük binasında konuşlanmak biçiminde uygulandığı gerçeğini hatırlatmakta fayda görüyoruz.
KRİZİNİZ BÜYÜYOR, SONUNUZ YAKLAŞIYOR: Bulduğu her fırsatta düzmece "üyelik listeleri" yayınlama yarışına giren Cumhurbaşkanı’nın ve onun partili piyonlarının ülkede üyelikleri ve aidiyetleri en çok tartışma konusu olan kişiler olması bir tesadüf değil. Kendi zayıflıklarını ve meşruiyet tartışmalarınıöğrencilere ve tüm gayrimemnun kesimlere "terörist" niteliği atfederek aşabileceğini düşünen bu tartışmalı iktidar, fena halde yanılıyor. Kriziniz büyüyor, sonunuz yaklaşıyor. Ülkede demokrasi mücadelesine yönelik bu tip saldırılar tüm hızıyla sürmekteyken bu mücadelenin içinde yer alan Boğaziçi’ne yeniden saldırılmasını bir sürpriz olarak görmüyoruz. İki arkadaşımızın bir gecede tutsak edildiği Türkiye zindanlarında, henüz yargılamaları bile tamamlanmamış on binlerce siyasi mahkûmun olması bunun açık delilidir.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.