CHP GRUP BAŞKANVEKİLLERİNDEN, SÖZLEŞMELİ PERSONELİN MEMUR KADROSUNA ATANMASI İÇİN KANUN TEKLİFİ

CHP GRUP BAŞKANVEKİLLERİNDEN, SÖZLEŞMELİ PERSONELİN MEMUR KADROSUNA ATANMASI İÇİN KANUN TEKLİFİ

CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç sözleşmeli kamu personelinin memur kadrolarına atanabilmesi için TBMM’ye kanun teklifi sundu....

CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç sözleşmeli kamu personelinin memur kadrolarına atanabilmesi için TBMM’ye kanun teklifi sundu. Teklifin gerekçesinde, “Bir istisnai istihdam biçimi olarak tasarlanan kamuda sözleşmeli personel istihdamının amacından saparak asli istihdam biçimi halini alması kamu görevlileri arasında doğurduğu ayrımcılıklar nedeniyle tepki görmektedir” açıklaması yapıldı.

CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç; Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifini TBMM’ye sundu. Teklifte; sözleşmeli personel uygulamasının ayrımcılığa neden olduğu vurgulandı. Kanun teklifinin gerekçesi, özetle şöyle:

“Türkiye’de kamu personel rejiminin en önemli sorunlarından birisi farklı statülerde kamu görevlilerinin bulunmasıdır. Özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında devlet memurlarının yanı sıra sözleşmeli personel olarak tanımlanan personelin de bulunması, statü hukuku açısından olduğu kadar kamu yönetimi açısından da birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Sözleşmeli personel istihdamı, istisnaî bir model olarak ortaya çıkmış ancak zamanla bu durum göz ardı edilerek ve mevzuata aykırı olarak kadrolu memur istihdamının yerine ikame edilmeye başlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre; 3 milyon 487 bin 629 kamu görevlisinin 523 bin 47’si sözleşmeli personeldir.

“AYRIMCILIKLAR YARATIYOR”

“Esasen sözleşmeli personel statüsünün statü hukukuna girmesinin temelinde, kamu tarafından istihdam edilme beklentisi ve hedefi olmayan ihtisas sahibi kişilerin kamu görevlisi statüsünün ürettiği sınırlamalara ve yasaklara tabi olmaksızın kamu hizmeti üretebilmesine imkân sağlama hedefi telaffuz edilmiştir. Ancak, bu statünün ortaya çıkışında devlet memurlarının anayasal ve yasal güvencelerinin ortadan kaldırılmasına, devlete değil, mevcut siyasi iktidarlarla uyum içinde çalışabilecek bir kategori yaratma hedefi bulunmaktaydı. Bir istisnaî istihdam biçimi olarak tasarlanan ve uzun yıllar o amaçla uygulanan kamuda sözleşmeli personel istihdamının amacından saparak asli istihdam biçimi halini alması kamu görevlileri arasında doğurduğu ayrımcılıklar nedeniyle tepki görmektedir.

“SÖZLEŞMELİİSTİHDAM KAMU PERSONEL REJİMİYLE ÇELİŞİYOR”

Geldiğimiz noktada sözleşmeli personel istihdamıçok çeşitli ve çok katmanlı sorunlara neden olmakta, kamu yönetimi ve hizmeti ile kamu personel sistemine dönük riskler ve yüksek düzeyde insani, idari ve sosyal maliyet üretmektedir. Hem kişisel hem de kitlesel hoşnutsuzluk ile çok katmanlı ve karmaşık sorunlara neden olan sözleşmeli personel istihdamı, çözüme kavuşturulması ertelenemez bir mesele haline gelmiştir. İstisnaî istihdam modeli olmaktan çıkıp genel istihdam modeline dönüşmesiyle çok büyük kitleye ulaşan sözleşmeli personelin mali, özlük ve sosyal hakları bakımından ikincil bir personel statüsü oluşturduğu, bir ayrımcılığa neden olduğu, statü hukukuna dayalı kamu görevlisi sisteminde büyük delikler açtığı, bu durumun statü hukukuna ve statü hukukunun dayandığı anayasal ilkelere ters düştüğü ortadadır. Sözleşmeli personel modelinin ortaya çıkışındaki tâlî ve istisnaî niteliğinden uzaklaşarak asli nitelik kazanması; kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar eliyle görüleceğini ifade eden Anayasanın 128’inci maddesi ile 129. maddesi açısından memurun güvencelerinin kaldırılmasına neden olan bir personel rejimi halini aldığını da söylemek mümkündür.  Sözleşmeli istihdam, statü hukukuna dayalı genel kamu personel rejimiyle çelişmekte, hukuk devleti prensibiyle de çatışmaktadır. Tek tip bir sözleşme olmaması nedeniyle sözleşmeli personelin mali, sosyal ve özlük haklarıçalıştıkları birim, kurum ve kuruluşlara göre çeşitlilik/farklılık arz etmektedir.

“MEMUR STATÜSÜNÜ ZAYIFLATMAKTA, ORTADAN KALDIRMAKTADIR”

Bu farklılıklar, kurumlar arası geçiş taleplerini artırmakta, sözleşmeli personelin KPSS yoluyla kadroya geçme çabalarına gerekçe oluşturmakta, kurumlarda iş barışına tehdit riski oluşturmakta ve verimliliği düşürmekte, personel sirkülasyonundaki yoğunluk nedeniyle personel açıkları meydana gelmekte, kurumsal aidiyet ve kurumun hizmet alanı odaklı ehliyet yönüyle telafisi mümkün olmayan sonuçlara sebebiyet vermektedir. Özlük hakları noktasında ise sözleşmeli personelin bir kısmı, mülga edilen emekli sandığına tabi tutulurken bir kısmı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında değerlendirilmediği gibi görevde yükselme, unvan değişikliği hakları da sağlanmamaktadır. Sosyal, refah ve hukuk devleti anlayışının benimsendiği bir sistemde, istihdam politikasının kadrolu ve güvenceli istihdam dışında farklı statülere evrilmesi; liyakat, kariyer, iş güvencesi, statü hukuku ve memurluk güvencesi gibi temel kavramlar üzerine oturmuş olan memur statüsünü zayıflatmakta hatta ortadan kaldırmaktadır.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.