CHP, GÜNDEMİNE “İNSAN HAKLARINI” ALDI: "ADİL YARGILANMA HAKKI İHLAL EDİLİYOR"

CHP, GÜNDEMİNE “İNSAN HAKLARINI” ALDI: "ADİL YARGILANMA HAKKI İHLAL EDİLİYOR"

CHP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK), insan hakları ile ilgili hazırlanan rapor ele alındı. Rapora göre; 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Anayasa Mahkemesi’ne...

ŞEYMA PAŞAYİĞİT

CHP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK), insan hakları ile ilgili hazırlanan rapor ele alındı. Rapora göre; 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan bireysel başvuru sayıları arttı. 2016’ya kadar toplamı 52 bin 193 olan bireysel başvuru sayısı, sadece 2016 yılında 80 bin 756’ya çıktı. En çok ihlal edilen hak, adil yargılanma hakkı oldu.

CHP MYK’de; ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı başta olmak üzere istatistikleriyle insan hakları incelemeye alındı. İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, İnsan Hakları Raporu hazırlandı. Gülizar Biçer Karaca, “Hak ihlalleri artık Türkiye için alışıldık bir kavram olmuştur. Yargıya güvenin temellerinden olan bu hakkın ilk sırada ihlal ediliyor olması devletin yargısına ne kadar güven duyulduğu konusunda şüphe uyandırmaktadır” değerlendirmesini yaptı.

Raporda dikkat çeken istatistik, tespit ve değerlendirmeler şöyle:

"DARBE GİRİŞİMİ SONRASI BİREYSEL BAŞVURU SAYISI ARTTI: Hak ihlalleri 23 Eylül 2012 yılında getirilen düzenleme ile bireysel başvuru yoluna gönderilme imkânı bulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) bireysel başvuru yolunu 1987’de kabul eden Türkiye’nin; Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolunu 2012 yılında hayata geçirmiş olması geç kalınmış ancak yerinde bir düzenleme olmuştur. Bireysel başvuru yolu kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine yönelik olarak kullanılabilmektedir. AYM tarafından bireysel başvuru yolu için tutulan istatistiklerde dikkat çeken nokta ise 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası bireysel başvuru yoluna giden olay sayısında yaşanan artış olmuştur. 2016 yılına kadar AYM’ye yapılan bireysel başvuru sayısı toplamda 52 bin 193 iken; sadece 2016 yılında AYM’ye yapılan başvuru sayısı 80 bin 756 olmuştur.

ADİL YARGILANMA HAKKI İLK SIRADA: Daha sonra Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun (OHAL Komisyonu) kurulması ile iç başvuru yollarının tüketilmesi için AYM’ye başvurmadan önce OHAL Komisyonu’na gitmiş olma şartı oluşmuştur. OHAL Komisyonu kararlarının zamanında açıklanmaması istatistiklere de yansımış ve 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 50’ye yakın azalma yaşanmıştır. Her ne kadar OHAL Komisyonu’nda dosyaların bekletiliyor olması AYM’nin işini kolaylaştırmış gibi gözükse de son dört yıldır bireysel başvuru sayıları 40 bin civarında gerçekleşmektedir. 2016 – 2020 yılları arasında toplam yapılan bireysel başvuru sayısı 242 bin 845 olarak gerçekleşmiştir. En çok ihlal edilen haklar istatistiklerine bakıldığında ise adil yargılanma hakkının yüzde 62,3 ihlal edilme oranı ile ilk sırada geldiği görülmektedir.

AİHM, 97 KARARIN 85’İNDE HAK İHLALİ TESPİT ETTİ: Suç ve cezaların şahsiliği, masumiyet karinesi ve benzeri birçok hukukun temel ilkesinin unutulduğu son yıllarda yaşanan adil yargılanma hakkı ihlalleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) istatistiklerine de yansımıştır. AİHM, 2020 yılında Türkiye hakkında verdiği 97 kararın 85’inde bir hak ihlali tespit etmiştir. Yine aynı istatistikler çerçevesinde 2020 yılı içerisinde en çok ihlal edilen haklar 31’le ifade özgürlüğü, 21’le adil yargılanma hakkı ve 16’yla özgürlük ve güvenlik hakkı olmuştur.  AİHM tarafından yayınlanan 1959 – 2020 yılları arasındaki istatistiklere bakıldığında; 953’le adil yargılanma hakkı, 787’yle özgürlük ve güvenlik hakkı ve 688’le mülkiyetin korunması; en fazla ihlale yol açan konular olmuştur. Türkiye yine aynı yıllar arasında toplamda 3 bin 309 hak ihlali ile en çok hak ihlal edilen ülke konumundadır. Türkiye Cumhuriyeti; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne 1954 yılında taraf olmuş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını 1987’de, zorunlu yargılama yetkisini ise 1990 yılında kabul etmiştir. 2004 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle de başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere, Türkiye’nin taraf olduğu temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere, kanunların üzerinde bir değer atfedilmiştir. Temel haklarla ilgili evrensel ölçütlere atıf yapan değişikliklerin son halkasını ise, 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle AYM’ye bireysel başvuru yolunun açılması oluşturmuştur. Bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle, kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine karşı 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren anayasal yargı denetimi başlatılmıştır. Buna göre; 23 Eylül 2012 tarihi itibarıyla herkes, Anayasa’mızda güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye başvurabilmektedir. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında insan hakkı ihlallerinde yaşanan artış, AYM kararlarına da yansımıştır. 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren sonuçlandırılan 271 bin 727 kararın yüzde 89,2’si hakkında kabul edilmezlik, yüzde 5,4’ü hakkında en az bir hakkın ihlali, yüzde 4,6’sı hakkında idari ret, yüzde 0,5’i düşme, dosya kapatma, başvurunun reddi, yüzde 0,3’ü hakkında hakkın ihlal edilmediği kararı verilmiştir.

AVRUPA KONSEYİ BAKANLAR KOMİTESİ’NİN DEMİRTAŞ VE KAVALA KARARLARI: AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığı değerlendiren Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısı 17 Eylül 2021 tarihinde gerçekleştirilmiştir. AİHM kararına rağmen serbest bırakılmayan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili kararlarını açıklamıştır. Toplantıda çıkan kararlarda; Bakanlar Komitesi, bir kez daha Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını ve mahkumiyet kararlarının bozulmasını talep etmiştir. Komite, Demirtaş’la ilgili kararında ayrıca propaganda suçundan verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasının, Demirtaş’ı cezaevinde tutma ve seçimlere katılmasını engelleme amacı taşıdığını kaydetmiştir. Komite AİHM Büyük Daire kararı doğrultusunda Türkiye hükümetine eylem planı sunması için 22 Haziran’a kadar süre vermişti. Türkiye hükümeti ek süre talep etmediği halde Komite, 30 Eylül’e kadar ek süre vermişti.  Bakanlar Komitesi, Osman Kavala ile ilgili olarak serbest bırakılması talebini yinelemiştir. Bakanlar Komitesi’nin bu oturumunda Türkiye’ye bu konuda ihtarda bulunulması bekleniyordu ancak Komite, aralık oturumuna kadar Kavala’nın bırakılmasını bekleme kararı almıştır.”

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.