CHP Lideri Kılıçdaroğlu, TBMM’nin Açılışının 102. Yıldönümü-Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumunda Konuştu
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, TBMM’nin Açılışının 102. Yıldönümü-Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumunda Konuştu
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 102’nci yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu Özel Gündemli Toplantısında yaptığı konuşma şöyle:
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; televizyonları başında bizleri izleyen saygıdeğer vatandaşlarım, sevgili çocuklar, sevgili gençler; Cumhuriyet Halk Partisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102'nci yılını ve 23 Nisan 1920 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nızı yürekten kutluyorum.
Sayın Başkan, ve değerli üyeler; Meclisinin açılışının 102'nci yıl dönümünde sizleri bir tarih yolculuğuna çıkarmak istiyorum. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, bu yolculuğumuzda bize rehberlik edecek, Tarih, 1 Mart 1922. Atatürk Türkiye Büyük Millet Meclisinin Üçüncü Yasama Yılının açılış konuşmasını yapıyor. Konuşma şöyle: "Yüce Meclisin bir yılda yaptığı bileşim 167'dir. Bu birleşimlerde 271'i açık ve 69'u gizli ve 19'u kısmen gizli, kısmen açık olmak üzere toplam 359 oturum yapılmıştır. Yüce Meclis bu geçen yıl içinde 177 kanun tasarı ve teklifini Birinci Yasama Yılından devralmıştır. İkinci Yasama Yılında da 355 kanun tasarı ve teklifi geldi, 10 tane de tezkere ve önerge olarak geldikten sonra kanun işlemine tabi tutuldu. Böylece 542 kanun tasarı ve teklifinden bu yıl içinde 94'ü kanunlaştı, 65'i reddedildi." Bir daha ifade edeyim "94'ü kanunlaştı, 65'i reddedildi. 30'u Bakanlar Kuruluna gönderildi. 15'i Bakanlar Kurulu veya sahipleri tarafından geri alındı. 18 kadarı ilgili kanunlarla birleştirildi. 6 adedi karar şeklinde kabul edildi ki toplam 228 eder, 106 tasarının da komisyonlarca işlemi tamamlanmış ve Genel Kurula gönderilmiştir. Geri kalan 208 tasarı ve teklif komisyonlarda bulunmaktadır ki bu yıl tamamlanacaktır." Gazi Mustafa Kemal Atatürk bunları ifade eder.
Değerli milletvekilleri, dikkat buyurunuz; Türkiye Büyük Millet Meclisi bu görevi yaparken Bakanlar Kurulundan ya da milletvekili grubundan gelen kanun tasarılarını, tekliflerini kayıtsız şartsız kabul etmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, hâkimiyetin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğu ilkesinden aldığı güçle cephede de savaşmış, Bakanlar Kurulunun isteklerine de karşı çıkabilmiştir. Atatürk'e "Gazi"lik unvanını veren Meclis, Millî Kurtuluş Savaşı'nın ana karargâhı olduğu için "Gazi Meclis" olarak nitelendiriliyor. Kaldı ki Türkiye Büyük Millet Meclisi, bazı mensuplarının bizzat cephede savaşmış olması nedeniyle de Gazi Meclistir. Cephede de mücadele ettikleri için kırmızı yeşil şeritli istiklal madalyasına sahip, asker kökenli olmayan milletvekillerinin sayısı yaklaşık 50'dir.
Değerli Başkan, yüz yıl önce bu yüce Meclisin, Gazi Meclisimizin çalışma koşul ve prensipleri ve başarıları bu şekildeyken, bugün üzülerek ifade edeyim ki yetkileri kısıtlanan, milletvekillerin denetim ve yasama görevlerini tam olarak yerine getiremediği, sınırlandığı hatta engellendiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Yürütme organı tarafından getirilen kanun tasarılarını veya milletvekillerine verdirtilen kanun tekliflerinin tek bir merkezden hazırlanması, hazırlanan tasarı ve tekliflerin büyük bir bölümünün sorgusuz sualsiz, yapılan tüm uyarılara ve önerilere rağmen, neredeyse virgülüne dahi dokunulmaksızın kabul edilmesi, muhalefet tarafından verilen kanun tekliflerinin ahlaki, vicdani ve hukuki dayanaktan yoksun bir biçimde reddedilmesi bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Milletvekillerinin yazılı ve sözlü önergelerinin yanıtlanmaması, cevapların ise büyük bir bölümünün içerikten yoksun olması ayrı bir sorun olarak Parlamentonun gündemindedir. Oysa yüzyıl önce yani yüz yıl önce bu Meclis, az önce Mustafa Kemal Atatürk'ün konuşmasından yaptığım alıntılarda da görüleceği üzere, tüm fikirlerin özgürce tartışıldığı, ortak görüşün oluşması için azami düzeyde çalışıldığı bir Meclisti. Üstelik o Meclis, bir yandan özgürce tartışıp yasa yaparken, öte yandan işgal güçlerine karşı bizzat savaşan bir Meclisti.
Sayın Başkan, gelecek yıl bu sıralarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 103'üncü yılını kutlayacağız. 29 Ekim 2023'te cumhuriyetin 2'nci yüzyılına ilk adımı atmış olacağız. İnanıyorum ki gelecek yılki kutlamalarımız cumhuriyetin, cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlandırılacağı bir sürecin yarattığı atmosfer içinde gerçekleşecektir.
Tek adam rejimini dünyaya örnek olacak şekilde, demokrasinin sınırları içinde ve sandık yoluyla ortadan kaldıracağız. Yüz yıl öncesinden aldığımız ilhamla güçlendirilen ve tüm vesayetleri reddeden bir parlamenter sistemin çalışmalarına başlamış olacağız, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli milletvekilleri, güçlendirilmiş parlamenter sistemde ve bu sistemin inşa sürecinde hep birlikte hareket edeceğiz. Bu ülkeyi hep birlikte yöneteceğiz. Bunu başardığımızda Türkiye'nin temel problemlerinin büyük bir bölümünü de kısa süre içinde çözmüş olacağız. Evlatlarına bir bardak süt dahi içiremeyen kadınların; hangi düşünceden, hangi inançtan olursa olsun sadece kendisinin değil, herkesin özgürce yaşamasını talep eden gençlerin; kamudaki iş hakkı mülakat yoluyla engellenen gençlerin; irfanı, fikri, vicdanı hür yaşamaktan başka gayesi olmayan gençlerin şüphesi olmasın. Topraklarından uzaklaştırılan çiftçilerin, hak ettiği ücreti alamayan, üstüne bir de işsiz bırakılma tehdidiyle çalışmak zorunda bırakılan işçilerin şüphesi olmasın. Çocuklarına bir kahve parası verecek kadar harçlık veremeyen babaların şüphesi olmasın. Sadece 2021 yılında faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen, karanlığa mahkûm edilen yaklaşık 4 milyon abonenin şüphesi olmasın. Bir kez daha ifade ediyorum: Başta ekonomik sorunlar olmak üzere ülkemizin tüm sorunlarını birlikte çözeceğiz. Bu güzel ülkeye bolluk ve bereket getireceğiz.
Değerli milletvekilleri, hakkın, hukukun, adaletin bir kişinin iki dudağı arasında olduğu bu baskıcı dönemin sonu yaklaşmaktadır.
Merkez Bankasındaki 128 milyar doların nerelere ve kimlere peşkeş çekildiğinin ortaya çıkartılacağı dönem yakındır.
Barış akademisyenlerinin kürsülerine döneceği günler yakındır.
İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe gireceği günler yakındır.
Hayat pahalılığının sona ereceği günler yakındır.
Tank Palet Fabrikasının geri alınacağı, Süleyman Şah Türbesi'nin tekrar vatan toprağına götürüleceği günler yakındır.
Hangi görüşten, inançtan ve kimlikten olursa olsun herkesin bu ülkede huzur ve barış içinde yaşayacağı, kimsenin ötekileştirilmeyeceği, yönetim erkinin hesap vermekten çekinmeyeceği, hesap vermenin de hesap sormanın da hukuki ve ahlaki bir zorunluluk olacağı günler yakındır.
İçinden geçtiğimiz bugünler geride kalmak üzeredir. Dolayısıyla gelecek tahayyülümüzde umutsuzluğa yer yoktur. Mücadelemiz, tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği ve karanlıkta kalmayacağı adaletli bir düzeni kurma mücadelesidir.
Sayın Başkan, evet, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci kuruluş yıl dönümündeyiz. Yaklaşık yüz yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tüm mazlum milletlere örnek olan cumhuriyetimizi nasıl kurdularsa yüz yıl sonra, hep birlikte, bu Parlamento cumhuriyetimizi gerçek anlamda demokrasiyle taçlandıracaktır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem yoluyla ulusal egemenlik kayıtsız şartsız gerçek anlamda, gerçek manada milletin olacaktır. Bir kişiye millî egemenlik teslim edilmeyecektir.
Bu duygularla Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi şükranla ve rahmetle anıyorum. Tüm çocuklarımızın Atatürk'ün kendilerine armağan ettiği 23 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı ve vatandaşlarımızın önümüzdeki Ramazan Bayramı'nı yürekten kutluyorum.
Selamlar, saygılar sunuyorum.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.