CHP'Lİ BELEDİYELERDEN SU MANİFESTOSU
Türkiye nüfusunun yüzde 65'ini yöneten CHP'li 11 büyükşehir ve 11 kent belediye başkanı, İzmir'den "Başka Bir Su Yönetimi Mümkün" başlıklı manifestoyu imzaladı. CHP'li başkanlar, kuraklığa...
Türkiye nüfusunun yüzde 65'ini yöneten CHP'li 11 büyükşehir ve 11 kent belediye başkanı, İzmir'den "Başka Bir Su Yönetimi Mümkün" başlıklı manifestoyu imzaladı. CHP'li başkanlar, kuraklığa giden Türkiye'de yeni su politikaları ve alınması gereken önlemleri sıraladı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in öncülüğünde başlatılan "Su Yönetiminde Liderlik ve Politikalar Başkanlar Zirvesi" İzmir Fuar Alanı'nda başladı. CHP Genel Başkan Yardımcıları Ali Öztunç, Seyit Torun ve çok sayıda milletvekili, belediye başkanı, CHP'li yönetici, bilim adamlarının katıldığı zirve Soyer'in sunumu ile başladı.
Başkan Soyer, zirveyi Türkiye'nin yeni su politikasının temellerinin atıldığı "tarihi bir buluşma" olarak nitelerken, "Son 60 yılda Marmara denizinden daha büyük sulak alan kurutuldu. Doğal karakterini koruyan eko sistem neredeyse hiç kalmadı. Yeraltı suları yüzlerce metre derinlere çekildi.. Ülke susuzluk nedir bilmezdi kuraklıkla tanıştı. Her yıl bu yıl su yetecek mi kaygısını yaşıyoruz" dedi.
Yarım asrı aşkın süredir su politikalarının yanlış yönetilmesinin iklim krizi tehlikesi ve susuzluğu her geçen gün büyüttüğüne işaret eden Soyer, "Artık bu eskimiş politika terk edilmeli. Fay hatlarını derinleştiren politikalardan vazgeçilmelidir. Ancak ne yazık ki daha 3 gün önce, 19 Mart'ta dünya susuzlukla pençeleşirken sulak alanların korunması yönetmeliğinde bir değişiklik yapıldı.. Yıllardır korunan sulak alanlarda büyük altyapı projelerine izin verildi" diye konuştu.
"SUSUZLUK KADER DEĞİL"
2019 verilerine göre su kaynaklarının yüzde 70'inin tarımsal sulamada kullanıldığını ancak vahşi sulamanın önüne bir türlü geçilemediğini vurgulayan Soyer, şunları söyledi:
"Akılcılığı terk edince kuraklık ve yoksulluk tohumları serpiliyor. İzmir'de başka bir tarım mümkün diyerek güçlü bir tarım stratejisi ile yola çıktık. Susuzluğun kader olmadığını biliyoruz. 22 belediye başkanının imzasını taşıyan bu metin de bunu ifade ediyor. Başkanlarımız her biri kendi kentinde başarı hikayeleri yazıyor. Aynı zamanda Türkiye'nin gelecek umudunu koruyan ve inşa eden belediye başkanlarımız burada. Hepsine şükranlarımı sunuyorum."
ZEYDAN KARALAR: CİDDİ SIKINTI ÇEKMEYE BAŞLADIK
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Türkiye'de son derece gereksiz tartışmalar yaşandığını belirtirken, "Oysa ki susuzluk ve kuraklık dünyayı ilgilendiren bir konu. Su ve verimli toprak 40 sene sonra dünya için değerli şey olacak. Bugünden ciddi sıkıntısınıçekmeye başladık. Bunun daha da çok artacağı belli. Öncesini görüp tedbir alıp başka bir su yönetimini tartışmak son derece önemli" dedi.
MANSUR YAVAŞ: 25 YILDA ÇÖLLEŞECEK
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da özellikle Orta Anadolu'nun çok değil 25 yıl içinde çölleşeceğini belirtirken, "Ama hiçbir tedbir alınmıyor. Şu anda Ankara'da o kadar çok hobi bahçesi var ki, suyun yüzde 70'lik kısmını yüzde 15'lik bir azınlık kullanıyor. Toprağımız çölleşiyor. Çevre bakanlığına kademeli tarifeye geçilmesini söylüyoruz. Çağımızın elması olan suyumuzu korumak için bir manifesto yayınlamaya karar verdik. Dünyaya bir çağrıda bulunacağız. İnşallah kulak verilir, tedbir alınır. Biz bir şeyi kaybettikten sonra tedbir alan bir milletiz. İnşallah bu kez kaybetmeden tedbir alacağız" diye konuştu.
MUHİTTİN BÖCEK'TEN VİDEOLU MESAJ
Videolu mesaj yollayan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ise sadece bugünün suyunu değil yarının suyunu da koruyacak su yönetimi politikalarını hayata geçirmenin zorunlu olduğuna işaret ederken, "Antalya'da 122 su kaynağını korumaya aldık. Bilinçsiz ve aşırı su tüketiminin önüne geçmek üzere kademeli tarifeyi başlattık. Kapalı devre sulama sistemine gittik. Ancak bu konuda sadece yerel yönetimlerin çabalarının yeterli olmacağının farkındayız. Tüm paydaşların aynı sorumlulukla hareket etmelerini bekliyoruz" dedi.
ÇERÇİOĞLU TARIMSAL SULAMAYA DİKKAT ÇEKTİ
Aydın Büyükşehir Belediye BaşkanıÖzlem Çerçioğlu da özellikle yeraltı kaynaklarının vahşi kullanıldığını belirtirken, "Kaçak açılan sondaj kuyularına ilişkin acilen önlem alınmalı ve denetimler en üst noktada yapılmalı. Tarımda modern sulama yöntemine geçilmeli. Susuzluk bizi yönetmeden biz suyu yönetelim" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE SU ZENGİNİ DEĞİL"
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ise evlerde zaman zaman yaşanan birkaç saatlik su kesintisinin bile hayatı mahvettiğini vurguladı. Bilinenin aksine Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını aktaran Büyükerşen, şunları söyledi:
"Parasınıödediği müddetçe istediği kadar istediği miktarda su kullanabilme algısını değiştirmeliyiz. Okullarda çocuklardan başlayarak halkın her kesimine su sıkıntısının ne denli tehlikeli olduğunu anlatmalıyız.. Suyun verimli kullanımı konusunda da tarımla uğraşan kesimi aydınlatmalıyız... Hükümetler bu konulara yeterince önem vermediği için biz Eskişehir'de bunun büyük sıkıntısınıçekiyoruz. Porsuk Çayı, Kütahya'nın kullanımının ardırdan Eskişehir'e geliyor.. Haziran ve temmuz aylarında Ankara Polatlı ile adeta psikolojik savaş yaşarız. Öylesine suya ihtiyaç duyan bitkiler ekiyorlar ki anlatamam... Vahşi sulamayla Porsuk'un sularını kullanmak istiyorlar. Porsuk'un Sakarya'ya ulaştığı noktada ciddi sıkıntı yaşanıyor. Onları her mevsim uyarırız.. Kuraklık olacaksa ne olur az su gerektiren ürün ekimi yapın diye tavsiye ederiz. Fakat dinlemezler.. Porsuk'un suyunu illa kullanacaklar.. Yaz aylarında da su zaten azalır.. Porsuk çayı kentin ortasından geçer, suyu kesince de kent kokmaya başlar. Bu tabloyu değiştirmeliyiz."
LÜTFİ SAVAŞ: KURAKLIĞA YÜRÜYORUZ
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, "Bazı problemler vardır ki çat kapı gelir ve hayatımızı alt üst eder. Yıllardır bağıra bağıra gelir sizi çaresiz bırakır.. Covid öyle.. Kapıyıçalmadan girdi hayatımızı alt üst etti.. Su konusunda ise durum farklı. Yıllardır kuraklığa emin adımlarla gidiyoruz. Dünyanın dörtte üçü su ancak sadece yüzde 2'sini içebiliyoruz.. Güvenli gıda ve teknolojiye ulaşmak önemli. Alacağımız kararlar ortak hedef ve yürüyüşümüzü belirleyecek. Sağlık ve bilim olduğu zaman siyasetin başka tarafta olması lazım" dedi.
VAHAP SEÇER: SU BİTMEYECEKMİŞ GİBİ HAREKET EDİLİYOR
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, sanki dünyada su bitmeyecekmiş gibi insanların rahat hareket ettiğini belirtirken, "Ülkemizde de merkezi hükümetin bazı lobilerin etkisiyle yaptıkları düzenlemeler bu sorunu kucağımaza getiriyor. Merkezi ve yerel yönetimler ile STK'lara ve vatandaşlara, bilim insanlarına büyük görevler düşüyor. Görevimizi yapmaya çalışıyoruz ama sadece yasalar çerçevesinde bazı işlemler yapabiliyoruz. Yasa koyucu TBMM, yeni sistemde Cumhurbaşkanının kararları bizi direkt etkileyen unsurlar.. Başta tarım olmak üzere, sanayide ve insanların temiz suya erişiminde mutlaka bilimin ve çağın gerçeklerine uygun politikalar izleme zamanıdır" diye konuştu.
"SU BAKANLIĞI KURULMALI"
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ise şunları söyledi:
"Ne yapmalı dendiğinde sistematik olarak öncelikle su kaynaklarını korumakla ilgili mutlak suretle bir protokol hazırlanmalı.. Maden ruhsatları verilirken su havzalarının dikkate alınması lazım. Su kullanımıyla ilgili tüketim protokolleri yapmak gerekiyor. Suyumuzun yüzde 70'i vahşi sulama ile tarımda kullanılıyor. Topraklarımızı tuzlandırıp heba ediyoruz. Çağdaş bir sulama sistemine geçilmesi gerekiyor. Kullanılmış suyun dönüştürülerek tekrar kullanılması gerekiyor.. Muğla'daki tüm arıtma tesislerindeki suyu yeşil alan ve ağaçları sulama için kullanıyoruz.. Muğla'da yeşil alanların sulanmasında kullanılan suyun yüzde 85'i arıtma suyundan geliyor. Evlerden elde ettiğimiz suyun da rezarvuarda kullanılmasına ilişkin yeni projeleri hayata geçirebiliriz. Acilen su bakanlığının kurulması gerekiyor.. Umarız ileride böyle bir bakanlığı bizler kurarız."
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, artan sanayileşme nedeniyle Ergene Nehri'nin zehir akıttığını, yeraltı sularının aşırı kullanımı nedeniyle nehrin debisinin iki katına çıktığını belirtirken, "Büyük hastalıkların sonucunu da görüyoruz. Ergene'nin acilen temizlenmesi gerekiyor" dedi.
MANİFESTOYA İMZA ATANLAR
Zirveye, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Aydın Büyükşehir Belediye BAşkanıÖzlem Çerçioğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer katıldı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek mazereti nedeniyle affını istedi. Böcek'in zirveye yolladığı görüntülü mesajı yayınlandı. Ardahan, Burdur, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Sinop, Artvin, Bilecik, Bolu, Kırşehir ve Yalova belediyeleri de manifestoya imza attı.
İŞTE O MANİFESTO METNİ
Başka bir su yönetimi mümkün!
Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Yaşam suda başlayıp serpilmiş, dünyadaki tüm varlıklar suyla birbirine bağlanmıştır. Su olmazsa yaşam da olmaz.
Türkiyemiz’in çok büyük kısmı“kurak iklim coğrafyası” olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su İşleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarının %77’si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok %10’u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir.
Bizler Türkiye’nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün, 22 Mart 2021’de, Dünya Su Günü’nde İzmir’de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak Türkiye için başka bir su politikasıönermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır.
İklim krizinin su kaynaklarıüzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için, su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılmasışarttır:
1) Katılımcı bir su yönetim modeli oluşturmak. Su yönetimi, şehir, havza ve ülke ölçeğindeki su kullanıcısı tüm paydaşların; tarım örgütleri, sanayiciler, evsel su kullanıcıları, meslek örgütleri, doğa ve çevre örgütlerinin içinde yer alacağı yepyeni, katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.
2) Tüm kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir.
3) Su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Su kaynaklarının, yerüstü ve yeraltı sularının miktarının, su bütçesinin hangi kullanımlara tahsis edileceği havza ölçeğinde belirlenmelidir. Verilen tahsisler denetlenmeli, su kullanımlarının sektörel tahsis miktarlarını aşmasına izin verilmemelidir. Her bir havzada planlanan su yatırımlarının birbirini nasıl etkilediği kümülatif olarak ölçülmeli, yatırım kararları havza ölçeğinde bu stratejik değerlendirme yapıldıktan sonra alınmalıdır. Asgari harcama ile azami verim esas olmalıdır.
4) Doğanın su döngüsünün korunması. 1960’lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Ülkemizdeki su kullanım hedefleri, iklim krizi dikkate alınarak yeniden tarif edilmelidir. Yatırımlar planlanırken yer altındaki, sulak alanlar ve nehirlerdeki ekolojik su varlığının sürdürülebilirliği dikkate alınmalıdır. Canlıların ihtiyacı olan suyun, ekolojik dengeyi ve su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama, yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir.
5) Suyun ekosistem ve sektörler arası döngüsel kullanımı. Tarımda, sanayide ve evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler ve ekosistem arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda, aşağıdaki 10 somut adım hemen atılmalıdır:
1. Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir.
2. Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su havzası planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir.
3. Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atık su master planlarına göre yapılmalı; kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır.
4. İklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı; iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan İklim Değişikliği Kanunu Tasarısıüzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.
5. Kuruyan göllerin, Salda Gölü, Burdur Gölü, Tuz Gölü, Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su döngüleri korunmalıdır.
6. Su havzalarındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı; merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir.
7. Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfıönlenmeli, tarımsal sulama en az %50 oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir.
8. İstanbul’a yapılmak istenen “Beton Kanal” gibi suyun doğal döngüsüne zarar veren tüm israf projeleri iptal edilmelidir.
9. Güncelliğini yitiren su ve kanalizasyon idaresi mevzuatı yeniden düzenlenmeli; büyükşehir statüsünde olmayan diğer illerde de su ve kanalizasyon idareleri kurulmalıdır.
10. Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır.
Biz Türkiye’nin 22 belediye başkanı, yetki, görev ve sorumluluklarımız doğrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini yukarıdaki ilkeler doğrultusunda gerçekleştireceğimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikasıülkemizde tesis edilene kadar, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye ve hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz: Başka bir su yönetimi mümkün!
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.