CHP'Lİ KARACA'DAN BAKAN GÜL'E TEPKİ: "20 YILDIR ŞAHA KALKTIĞI GİBİ KALKACAK HERHALDE"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, İzmir’de; "Adalet Bakanı dedi ki, ‘Sayın Cumhurbaşkanı bir kez daha seçilirse, insan hakları ve hukukun...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, İzmir’de; "Adalet Bakanı dedi ki, ‘Sayın Cumhurbaşkanı bir kez daha seçilirse, insan hakları ve hukukun üstünlüğü şaha kalkacak.’ 20 yıldır kalktığı gibi kalkacak herhalde” açıklamasını yaptı.
İzmir'de CHP Karabağlar İlçe Teşkilatı'nca düzenlenen "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde İnsan Hakları ve Demokrasi" konulu panelde; CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, avukatlar Murat Aydın ve Ali Deman Güler ile CHP Karabağlar İlçe Başkanı Mehmet Türkbay konuşmacı olarak yer aldı. Mustafa Necati Kültür Merkezi'ndeki paneli, CHP İl Başkanı Deniz Yücel ve Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu da takip etti.
"AMAÇ KORKU İMPARATORLUĞU YARATMAK"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, konuşmasında; özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret davalarına dikkati çekti. Polis, hakim ve savcıların bu davalardan çekindiğini belirten Karaca, şunları söyledi:
"Tarafı olduğumuz sözleşmeler… O sözleşmenin denetleyicisi ve uygulayıcısı AİHM diyor ki; ‘siyasetçi eleştiriden beslenir. Siyasetçi en ağır eleştirilere bile hoşgörüyle yaklaşmak zorundadır’ diyor. Ve bu kararlar, Anayasa'nın 90'ncı maddesine göre bizim uygulamak zorunda olduğumuz kararlar. Ama en basit eleştiriye bile tahammülsüzlükle, 12 yaşındaki bir çocuğu savcılık kapısına, sabahın kör karanlığında evinden alarak götürebiliyorlar. Biz diyoruz ki karakolda bunu niye böyle yaptınız, davet etseydiniz gelirdik. Ama yapamıyorlar. Ardından savcılığa sevki yapılıyor. Karakolda ifadesi alınıp serbest bırakılabilir aslında. Yapamıyorlar. Ben üzerimden yükü atayım, savcı baksın diyor. Savcının önüne geliyor. Savcı korkuyor. Hakim ve Savcılar Kurulu'nun başında Adalet Bakanı, onun tepesinde de tek kişilik hükümet var. Kabul edemiyor. Ve savcı diyor ki ben bunu buradan serbest bırakamam. Serbest bırakırsam başka şeyler olur, başım belaya girer, hakim halletsin diyor, mahkemeye sevk ediyor. Mahkeme de benden de bir şey gelmesin deyip cezaevine sevk ediyor. Ve bugüne kadar 3 yıllık süreçte Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla hakkında soruşturma açılanların sadece 3'te 1'i ceza aldı, 3'te 2'si beraat aldı ya da takipsizlik verildi. Peki burada amaç ne! Bir korku imparatorluğu yaratmak, özgürlükleriniz benim elimde demek. Ben istediğim kadar özgürsünüz, ben istemezsem özgür değilsiniz algısını bu topluma yerleştirmek. İşte o yüzden HSK bir kişinin değil tüm hukukun üstünlüğüne inanmış, nitelikli yargıçların, savcıların olacağı, temsil edileceği bir kurul haline getirilebilmelidir.”
Karaca, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün sözleri ile ilgili olarak da şunları söyledi:
"Dün Adalet Bakanı, bir açıklama yaptı. İnsan Hakları Günü’ydü. Dedi ki, ‘Sayın Cumhurbaşkanı bir kez daha seçilirse, insan hakları ve hukukun üstünlüğü şaha kalkacak.’ 20 yıldır kalktığı gibi kalkacak herhalde. İşte biz diyoruz ki; güçlendirilmiş parlamenter sistemde bir adalet bakanı haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe imza atan Cumhurbaşkanını bile eleştirebilecek bakanlar olmalıdır. Varlığını, koltuğunu bir kişiye değil millete borçlu olduğu bir anlayışın hakim kılınması demektir. İnsan hakları eylem planı yaptık, şu kadar yargı paketi yaptık diyorlar. Evet yaptılar. Yargı paketleri getirdiler. Ama Türkiye'de giderek derinleşen hak ihlallerinin üstünü bir çarşaf gibi örtmek, gizlemek için getirdiler. Başka bir şey yok."
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İÇİN 800 BİN EURO ALDILAR, SONRA KALDIRDILAR, PARA NEREDE O ZAMAN"
Karaca, yürürlükten kaldırıldığı açıklanan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili de dikkat çeken ifadeler kullandı. Avrupa Konseyi'nin, AİHM kararları uygulanmadığı için yaptırım uygulayacağı açıklamasına rağmen, sözleşmedeki yeniliklere ilişkin çevirilerin yapıldığını vurgulayan Karaca, buradaki tek amacın ise "denetlenmemek ve "yapmadıklarının görünür kılınmasını engellemek" olduğunu belirtti.
Karaca, şunları ekledi:
"Ama başka bir şey daha yaptılar. 2019 Kasım'ında gittiler AB ve Avrupa Konseyi'ne "Biz İstanbul Sözleşmesi'nin daha etkin kullanılması için bir proje yaptık, bize hibe verin" dediler. Ve 800 bin euro aldılar. Bu 800 bin euro aldıkları projenin uygulama süresi ne zaman bitiyor biliyor musunuz? 2022 Mayıs'ında... İstanbul Sözleşmesi ne zaman yürürlükten kalktı. Ülkelerin itibarının düşürülmesinin en net örneklerinden biridir bu. Kasım 2019'da İstanbul Sözleşmesi'ni çok daha etkin uygulayacağım deyip 800 bin euro alıyorsunuz... 2022'de uygulama projesi bitecek ama 2021 Mart'ında diyorsunuz ki "ben sözleşmeden çıktım'. Para nerede o zaman?
"ATATÜRK'ÜN ÇİZDİĞİ YOLA DÖNMEK GEREKİYOR..."
Az önce bir takım veriler sundum. Sormuşlar, peki Türkiye neden bu hale geldi diye? Yüzde 71'i 3 yılda daha da derinden yoksullaştık demiş; yüzde 83'ü yaşam tarzımıza müdahale var, istemiyorum demiş; yüzde 73'lük kesim de çok ağır insan hakları ihlalleri yaşanıyor bu ülkede demiş. Peki neden oldu diye sormuşlar. Yüzde 68'i demiş ki; Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan ve yönünden çıkıldığı için oluyor demiş. Yani toplum, bu özgürlüklerin elinden alındığı, giderek derinleşen yoksulluğun sebebini ve ülkede tek kişilik şahsım iktidarının ülkeyi getirdiği durumun sebebini burada görmüş. O zaman ne yapmak lazım. Yeniden Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği yöne yola, yani güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek gerekiyor."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.