CHP’Lİ TOPRAK: “RTÜK BAŞKANI VE KURULDAKİİKTİDAR İTTİFAKI TEMSİLCİLERİ, AK PARTİ VE ERDOĞAN’IN GOEBBELSLERİ OLARAK ANILACAK”
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi İlhan Taşçı’nın AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla kurul toplantısından çıkartılmasına...
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi İlhan Taşçı’nın AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla kurul toplantısından çıkartılmasına ilişkin, “Keyfi yasak ve sansür kararları almak, para cezaları yağdırmakla iktidara yaranmaya çalışan, İletişim Başkanı’nın gözüne girmeye, talimatları yerine getirmeye çalışan RTÜK Başkanı ve kuruldaki iktidar ittifakı temsilcileri, medya tarihinde AK Parti ve Erdoğan’ın Joseph Goebbelsleri olarak anılacaktır” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Türkiye ve dünya gündemini ele aldığı haftalık değerlendirme raporunu yayınladı. Toprak’ın raporundan öne çıkan başlıklar şöyle:
SANSÜRCÜBAŞI:“Padişahların ibrikçibaşı, çeşnicibaşı gibi RTÜK Başkanı da kendisini Saray’ın ‘sansürcübaşı’ olarak görmektedir. İktidar bir tarafta afetlere karşı halktan para ve yardım isterken diğer tarafta RTÜK, yangın ve sel haberlerine yasak getiriyor. Acizliğinin görülmesini istemeyen iktidar ve sözde özerk RTÜK Başkanı, halkın haber alma hakkını elinden alarak en büyük kötülüğü felaketzedelere yapıyor.
YASALARA AYKIRI: RTÜK Yasası’nda öngörülen yetkilerini aşarak, yasalara aykırışekilde sadece görüntüleri değil, muhalefete mensup siyasilerin basın toplantılarının, açıklamalarının radyo ve televizyonlarda yayınlanmasını, haberleştirilmesini de yasaklamaya, yaptırım nedeni saymaya yönelen RTÜK Başkanı ve kuruldaki iktidar ittifakının bu tutumları gerçeklerden korkmalarının hangi boyutlara yükseldiğini de apaçık göstermektedir.
DEVEKUŞU MİSALİ KAFASINI KUMA GÖMMEKTEN İBARET: Türkiye’nin yaşadığı felaketler karşısında halkın en temel ihtiyacı, doğru, gerçek ve şeffaf biçimde haber almak, bilgi edinmektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, karar çıkartıp yaşanan afetler için halkı yardıma, bağış yapmaya çağırırken olan biteni tam olarak bilmesi engellenen halk, felaketin gerçek boyutlarını bilemezse ne diye yardım ya da bağışta bulunsun. Kaldı ki tüm dünya medyasıülkemizin yaşadığı felaketleri anında ekranlarına taşırken RTÜK Başkanı’nın muhalif diye bazı kanallara getirdiği yasaklar, sansür ve para cezaları, dijital medya ve teknoloji çağında devekuşu misali kafasını kuma gömmekten ibarettir.
AK PARTİ VE ERDOĞAN’IN GOEBBELSLERİ: RTÜK’teki oy çokluğuna dayanarak muhalefet temsilcisini toplantıdan çıkartmak, keyfi yasak ve sansür kararları almak, para cezaları yağdırmakla iktidara yaranmaya çalışan, İletişim Başkanı’nın gözüne girmeye, talimatları yerine getirmeye çalışan RTÜK Başkanı ve kuruldaki iktidar ittifakı temsilcileri, medya tarihinde AK Parti ve Erdoğan’ın Joseph Goebbelsleri olarak anılacaktır.
TALİBAN KABİL’E GİRDİ: Taliban Afganistan’ın Başkenti Kabil’e girdi. NATO’nun eğitip donattığı Afgan ordusu Taliban karşısında hiçbir varlık göstermeksizin geri çekiliyor. Devlet Başkanı Eşref Gani ‘vatanı sonuna kadar savunacağız’ derken Taliban’ın Kabil’e girmesi ardından istifa ettiği bildirildi. Erdoğan’ın Taliban lideriyle görüşebileceğini açıklaması, meşru seçilmiş hükümete karşı asileri, terör estirenleri meşru muhatap kabul etmekle eş anlamlıdır.
TALİBAN, TSK’YI ‘DÜŞMAN GÜÇ’ GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLEMEYE DEVAM EDİYOR: Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Pakistan’a yaptığı ziyarette, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kabil havaalanının savunulması ve işletilmesi konusundaki müzakerelerde yakında somut sonuçlar beklendiğini söyledi. Mehmetçiği Afganistan’da tehlikeye atmalarının söz konusu olmadığını kaydeden Akar’ın bu açıklamalarına karşılık Taliban, TSK’yı‘düşman güç’ gördüğünü söylemeye devam ediyor. Ülkenin önemli eyaletlerini peş peşe ele geçirerek hızla ilerleyişini sürdüren Taliban’a bağlı milisler, hafta sonu dört koldan başkent Kabil’e girmeye başladı. Afganistan İçişleri Bakanlığı, yönetimin barışçıl şekilde devri ve bir geçiş hükümeti için müzakerelere başlanabileceğini açıkladı. ABD istihbaratının açıkladığı raporlarda, Kabil’in düşmesinin daha önce 6 ay-1 yılı bulabileceği öngörüsünden vazgeçilerek 60-90 içinde Kabil’in Taliban kontrolüne girebileceğinin tahmin edildiği dile getirilmişti. Bu tahminler tutmadı, Kabil bir haftada düştü. Taliban, yönetimin kendilerine devrini beklediklerini ilan etti. Katliamlar yaparak kafa kesen Taliban’dan ABD Büyükelçiliği’ne dokunulmamasını isteyen Biden yönetimi, elçiliği tahliye ederken ABD vatandaşlarının ve ABD ile iş birliği yapan Afganların güvenli şekilde tahliyesi için acil koruma birliği gönderilmesi talimatı verdiğini duyurdu.
TALİBAN’A DEVREDİLECEĞİ BELİRTİLİYOR: Afganistan’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Eşref Gani, ülkedeki tablonun sorumlusunun ABD-NATO olduğunu belirterek, ‘Son damla kanımıza kadar vatanı savunmaya devam edeceğiz’ açıklamasını yaptı. Gani’nin bu açıklamalarına karşılık ortada bir Afgan ordusu yok, Afgan Hava Kuvvetleri de ortada görünmüyor. Taliban’ın, öncelikle Afgan pilotları tespit ederek tutukladığı ya da öldürdüğü kaydediliyor. Afganistan’daki güçlü aşiret, kabile, etnik gruplaşmalar nedeniyle Afgan ordusunun da bu tür kamplaşmalarla dağıldığı, binlerce Afgan asker ve subayın ordudan kaçtığı vurgulanıyor. Eşref Gani’nin istifa ettiği, bir geçiş hükümeti çerçevesinde yönetimi Taliban’a devredileceği belirtiliyor.
İKTİDAR, TALİBAN İLE GÖRÜŞMEYE HAZIRLANIYOR: TSK’yı Kabil havaalanında tutmakta ısrarcı görünen iktidar, Afganistan’daki seçilmiş meşru yönetimi devirmek üzere kanlı bir savaş yürüten Taliban ile görüşmeye, masaya oturmaya hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta yaptığı açıklamada; ‘Taliban’la bazı görüşmelere varıncaya kadar şu anda ilgili kurumlarımız çalışıyor. Hatta belki benim bile onların lideri durumunda olacak olanı kabul etme durumum olabilir’ dedi.
ÇOK YANLIŞ: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta Taliban ile görüşeceğini açıklaması kanımca çok yanlıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bir terör örgütünü muhatap alması, makamına kabul ederek görüşeceğini beyan etmesi, iktidarda tam bir kafa karışıklığının, politikasızlığın, öngörüsüzlüğün, Afganistan bataklığına saplanıp ne yapacağını bilmezliğin hüküm sürdüğünün işaretleridir.
ERDOĞAN, LAİK-DEMOKRAT CUMHURİYET İLE ŞERİATÇI TALİBAN’I AYNI GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce ‘Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum’ diyerek laik-demokratik Cumhuriyet ile şeriatçı Taliban’ı aynı gördüğünü söylemişti. Şimdi de Afganistan’ın seçilmiş yönetimini yok sayarak, terör estiren, muhaliflerin başını kesen Taliban ile görüşme isteğini dile getirmesi, iktidarın Afganistan politikasında nasıl bir yalpalama içinde olduğunu sergiliyor.
HEPSİ SUSPUS KALDILAR: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri üzerine Afganistan’ın Ankara Büyükelçisi Amir Muhammed Ramin’in yaptığı resmi açıklama, iktidara net bir mesaj ve yanıt niteliğindedir. Afgan Büyükelçi, ‘Taliban, terör örgütü DEAŞ-IŞİD ile aynıdır. İdeolojik olarak bir farklılıkları yoktur’ dedi. Bu açıklamaya ne Cumhurbaşkanı Sözcüsü ne Dışişleri Sözcüsü ne Cumhurbaşkanıİletişim Başkanı ve ne de Dışişleri Bakanı karşılık verdi. Hepsi suspus kaldılar.
TÜRKİYE’Yİ ZORA SOKAN BİR GÖRÜNTÜ: Afganistan’daki mevcut meşru hükümetin Türkiye başkentindeki temsilcisi ve büyükelçisi Amir Muhammed Ramin’in Taliban’ı‘terör örgütü’ olarak nitelendirip, IŞİD ile farkının olmadığını söylerken Erdoğan’ın Taliban lideriyle görüşmeye, Cumhurbaşkanı sarayında ağırlamaya talip olması, hiçbir diplomatik teamülle bağdaşmayan, iktidarı ve yaptığı yanlışlar nedeniyle Türkiye’yi zora sokan bir görüntüdür. Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Taliban ile görüşebilmek için arabuluculuğunu talep ettiği, Taliban’ın hamisi konumundaki Pakistan Başbakanıİmran Han’ın Taliban’ın ‘Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani devrilmeden, görevden gitmeden, Kabil’i teslim etmeden hiç kimseyle masaya oturmayacağını’ açıklaması da Taliban’ın Pakistan Başbakanı aracılığıyla iktidara yanıtı niteliğindedir. Ülkeyi ve Cumhurbaşkanlığı makamını cihatçı-şeriatçı bir örgütün lideriyle muhatap kılmaya, eş konumda göstermeye ve aynı masada buluşmak için talepkâr olmaya kimsenin hakkı yoktur.
FAİZ İNDİRİMİNE GİTMEYİ GÖZE ALAMADI: Merkez Bankası (MB), iktidarın tüm baskısına rağmen enflasyonda yükselişin devam ettiği bir aşamada faiz indirimine gitmeyi göze alamadı. Sonuçlarıçok ağır olacak bu adımı atmaktan kaçınan MB yönetimi, kanımca politika faizini altıncı kez yüzde 19’da sabit tutarak hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kızdırmamayı hem de bir ay zaman kazanmayı tercih etti. MB Para Politikası Kurulu (PPK), 12 Ağustos’taki toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının aksine faiz indirimi yerine mart ayından bu yana yüzde 19 olan politika faizini 6’ncı kez sabit tutma kararı aldı.
TÜFE ENFLASYONUNUN 2,5 PUAN ALTINDA: TÜİK’in temmuz ayı itibarıyla yüzde 18,95 olarak açıkladığı yıllık enflasyon ile MB’nin politika faizi arasındaki 0,05’lik farkı değerlendirdiği anlaşılan MB PPK, ‘enflasyonun üzerinde faiz verme’ sözünü tutma ihtiyacı duydu. Zaten yüzde 19’luk politika faizi esas alınarak bankalar tarafından TL mevduatlar için uygulanan faiz, vergi ve stopajlar kesildikten sonra, şu anda bile hem politika faizinin hem de yüzde 18,95’lik TÜFE enflasyonunun 2,5 puan altında ve yüzde 17,5 dolayında. Dolayısıyla MB her ne kadar enflasyonun üzerinde faiz verdiğini savunsa da mevcut şartlarda enflasyon karşısında politika faizi negatif ve TL yatırımcıları enflasyon karşısında zarar eder durumda.
UMUT ETMEK DIŞINDA BİR SEÇENEK GÖRÜNMÜYOR: Bankalardaki TL mevduatlar gerilemeye devam ederken döviz cinsi mevduatlar 6 Ağustos haftası itibarıyla 450 milyon dolar daha artarak 260,5 milyar dolara ulaştı. Döviz mevduatlarının TL karşılığı 2,2 trilyon olurken TL mevduatlar ise aynı hafta itibarıyla 16 milyar TL gerileyerek 1 trilyon 742 milyar liraya indi. Bankalardaki 4 trilyon dolayındaki mevduatın yüzde 50’sinden fazlasını döviz cinsi mevduatlar oluşturuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ağustos’tan itibaren faizlerin düşüşe geçeceği öngörüsü gerçekleşmez iken MB Başkanı açısından da TÜİK’in 3 Eylül’de açıklayacağı ağustos ayı enflasyonunun yüzde 18,95’in altında olmasını umut etmek dışında bir seçenek görünmüyor.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.