CHP'Lİ TOPRAK: SONUÇTA BU İŞİN KAZANANI BANKALAR VE BANKALARDA PARASI OLANLAR OLACAK
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, kur korumalı TL mevduatı ile ilgili, "Bankadaki TL tasarrufuna yüzde 14-16 faiz alan tasarruf sahibi,...
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, kur korumalı TL mevduatı ile ilgili, "Bankadaki TL tasarrufuna yüzde 14-16 faiz alan tasarruf sahibi, dövizden birkaç haftada yüzde 50 kazanınca iktidar bu kez vatandaşa ‘dövize gitme aradaki yüzde 36 farkı ben sana vereyim’ demek zorunda kaldı. Bunu kendi cebinden değil milletin hazinesinden ve Merkez Bankası’ndan verecek. Sonuçta bu işin kazananı bankalar ve bankalarda parası olanlar olacak" değerlendirmesini yaptı.
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, ülke ve dünya gündemine ilişkin haftalık değerlendirme raporunu yayımladı. Toprak, raporda şu değerlendirmeleri yaptı:
"TOPLUMU BEYAZ VE SİYAH TÜRKLER OLARAK AYRIŞTIRMAK DOĞRU DEĞİLDİR"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep’teki konuşmasında ülkemizin ve toplumuzun barış içinde bir arada yaşama arzusunu görmezden gelen ifadelerle tehlikeli olabilecek bir siyaset dilini gündeme taşıdı. Gaziantep’teki küçük bir kız çocuğunun başına gelen pitbull vahşetini bahane ederek söylediği ‘Beyaz Türkler hayvanlarınıza sahip çıkın’ sözleri toplumda ayrışma-kamplaşma ve karşıtlıkları körükleyebilecek ifadelerdir. Bir yanıyla ırkçılığı bir yanıyla Türk toplumunun ayrımcı nitelemelerle farklılaştırılmasını çağrıştıran, kin ve nefret duygularını besleyebilecek bu sözlerin, anayasamızda ülkenin birlik ve beraberliğini temsil eden Cumhurbaşkanınca sarf edilmesinin hiçbir gerekçesi ve mazereti olamaz. Bir yandan ‘yaratılanı severiz yaratandan ötürü’ deyip diğer yanda doğadaki tüm varlıkların, canlıların sevgisini taşıyanları hedef göstermek samimiyetsizliktir. Toplumu Beyaz ve Siyah Türkler olarak ayrıştırmak doğru bir yaklaşım değildir.
"PUTİN'İN İFADESİ, TÜRKİYE'NİN EKONOMİK GÜÇLÜKLERİNİN ARTACAĞI MESAJI OLARAK GÖRÜLMELİDİR"
Kazakistan’ın başkenti Nur Sultan’da gerçekleşen toplantı sonrası Putin’in Suriye Özel Temsilcisi, Türkiye’nin Suriye’den ilk fırsatta çekilme sözü verdiğini duyurdu. Dışişleri, böyle bir söz verilmediğini açıklasa da Rusya’nın çekilme baskısının arttığını, İdlib’in öncelikli hale geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır! Putin’in ‘sonumuz Türkiye gibi olur’ ifadesi, taleplerin karşılanmaması durumunda Türkiye’nin ekonomik güçlüklerinin artacağı mesajı olarak görülmelidir.
"17 ARALIK HAFTASINDA 264 MİLYAR 458 MİLYON DOLARA ULAŞTI"
Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 16 Aralık toplantısında politika faizini 1 puan daha düşürerek yüzde 14’e indirmesi ardından adeta kurlarda patlama yaşanırken, vatandaşın buna rağmen bir haftada 6 milyar doların üzerinde döviz satın aldığı MB verilerine yansıdı. Haftalık Para-Banka İstatistiklerinde 10 Aralık haftasında 258 milyar 126 milyon dolar olan döviz mevduat hesaplarındaki toplam tutarın 17 Aralık haftasında 6 milyar 332 milyon dolar artışla 264 milyar 458 milyon dolara ulaştığı görülüyor. Bu tutarın 237 milyar 790 milyon dolarlık kısmı yurtiçi yerleşiklere ait. 10 Aralık haftasında yurtiçi yerleşiklere ait döviz hesaplarındaki toplam tutar 231 milyar 645 milyon dolar idi. MB’nin 17 Aralık rakamları sonrasında bankalardaki toplam mevduat içinde döviz mevduatlarının payı yüzde 66,39 düzeyine yükseldi.
"NET ULUSLARARASI REZERVLERİ 12,2 MİLYAR DOLARA GERİLEDİ"
20 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı dövize endeksli vadeli mevduat hesaplarına geçiş kararı sonrasında 18 liranın üzerine çıkan dolar kuru 10,22 düzeyine gerilerken döviz mevduatlarında çözülmeyi hedefleyen bu adımın ilk etkisi 30 Aralık’ta açıklanacak 24 Aralık 2021 haftasına ait Para ve Banka istatistiklerinde görülecek. MB’nin 17 Aralık verilerine göre, döviz hesaplarındaki 6,3 milyar dolarlık artışa karşılık aynı haftada 1 trilyon 891 milyar lira olan TL mevduatları 60 milyar düşüşle 1 trilyon 831 milyar liraya geriledi ve toplam mevduatlar içinde dövizin payı yüzde 66,39'a yükselirken TL'nin payı yüzde 33,61'e indi. Kurdaki yükselişe döviz satışı yoluyla müdahale eden MB'nin net uluslararası rezervleri ise 17 Aralık haftasında 21,2 milyar dolardan 9 milyar dolarlık azalışla 12,2 milyar dolara geriledi.
"ELDE SADECE EKONOMİYE VERİLEN AĞIR HASAR KALACAKTIR"
Akıbeti hâlâ açıklanmayan 128 milyar dolar olayının yeni versiyonu, 20 Aralık’ta sahneye konuldu. MB net rezervlerinin müdahaleler sonrası 17 Aralık haftasında 9 milyar dolar erimesinin ardından 20 Aralık’ta da 7 milyar dolar kamu bankalarına arka kapıdan sattırılarak CB Erdoğan’ın ekonomistlik iddiasına destek uğruna dört günde 16 milyar dolar rezerv tüketildi. 3 aylık ilk vadenin dolacağı 21 Mart ve izleyen günlerde yeni sistemde her gün saat 11.00’de kur ilan eden MB’nin ödeme gününde düşük kur ilan etmesi ya da kurun olası yükselişine karşı müdahaleyle kur farkı ödemesinde kurun düşürülmesi gibi hamlelerin gündeme gelebileceği kaygıları sisteme talebi düşürerek dövize yönelişi yeniden tetikleyebilir. 20 Aralık kararlarıyla dövizde sağlanan düşüş sonrası tasarruf sahiplerinin son ayların en dip noktasına inen kurdan döviz toplamaya girişmeleri ihtimali göz ardı edilmemelidir. Günü kurtarmak için uygulanan yapay çözümlerle milletin, hazinenin, MB’nin sırtından garantilerle milyar dolarların el değiştirmesine zemin hazırlandı. Sürdürülebilir olmayan, hazine ve MB’ye ağır yük bindirecek bu model de ilk aşamada 3 aylık vadenin bitimi olan 21 Mart’ta miadını dolduracak, elde sadece ekonomiye verilen ağır hasar kalacaktır.
“SONUÇTA BU İŞİN KAZANANI BANKALAR VE BANKALARDA PARASI OLANLAR OLACAK”
İktidar faizi baskılayıp, zorla düşürerek tasarruf sahiplerini TL’den kaçırıp kendi eliyle dövize yöneltti. Dövize talep patlayınca kurlar kontrolden çıktı. Bankadaki TL tasarrufuna yüzde 14-16 faiz alan tasarruf sahibi, dövizden birkaç haftada yüzde 50 kazanınca iktidar bu kez vatandaşa ‘dövize gitme aradaki yüzde 36 farkı ben sana vereyim’ demek zorunda kaldı. Bunu kendi cebinden değil milletin hazinesinden ve Merkez Bankası’ndan verecek. Parası olmayanlar para sahiplerinin kur riskini ve faizini ödeyecek. Bankalar kur riskini üstlenmeyip farkı hazineden alıp hesap sahibine ödeyecek.
Sonuçta bu işin kazananı bankalar ve bankalarda parası olanlar olacak. Önümüzdeki dönemde bankaların 3 aylık bilançoları açıklandığında kârlarının ne kadar katlandığını hep birlikte göreceğiz. Başlatılan bu uygulama ‘örtülü faiz artırımından’ başka bir şey olmadığı gibi tamamıyla dövize ve kurlardaki değişime endeksli nereye varacağı belirsiz ucu açık bir gizli faizi içermektedir. Bu yöntemle sözde faizi düşürme iddiasındaki iktidar, tam aksine faizi dört aydır olağanüstü dalgalanmalarla kontrolü kaybettiği dövize ve yabancı paraya çıpalamaktadır."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.