CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, "Basın özgürlüğünde daha ileri gitmemiz gerekirken, maalesef her geçen gün azaltıldı. 2002’de Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında 99. sıradaydı, 180 ülke arasında. Kötüden kötüsünü 2021 yılında gördük. 153. sıraya geriledik. Artık, diktatörlükle yönetilen ülkelerle neredeyse aynı sıralara geldik” dedi.

Türkiye’de medyaya müdahale sonucunda özgürlük kısıtlanır hale geldi. Diktatörlükle yönetilen ülkeler arasında neredeyse aynı sıralamaya geldik. Basın özgürlüğünde daha ileri gitmemiz gerekirken maalesef özgürlüğümüz her geçen gün azaltıldı. Yasama, yürütme, yargıdan sonra en önemli ayak medya" dedi.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Zonguldak Şubesi, “Yerelden Ulusala Basın” başlıklı bir panel düzenledi. Maden Mühendisleri Odası’nda düzenlenen panele, CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Kemal Erdemol, CHP Zonguldak milletvekilleri Deniz Yavuzyılmaz ve Ünal Demirtaş, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, CHP Zonguldak İl Başkanı Murat Pulat İYİ Parti Zonguldak İl Başkanı Yavuz Erkmen, CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun katıldı.

BASIN İLAN KURUMLARI BASKI İLE YÖNETİLİR HALE GELDİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Torun, şunları söyledi:

“Milli iradenin gerçekleştiği yerde vesayet ve kısıtlama varsa bunun başka alanlarda olmaması mümkün değil. Maalesef toplumun önemli bir kesimi tek adam yönetiminin vesayeti altında. Üç yıldır verdiği tahribat ortada. Ama ülkeyi çok güzel yönetiyorlarmış gibi algıyı da güzel yönetiyorlar. Sağlığı ile ilgili bazı duyumlar ortaya çıkınca, hemen basket potasının karşısına geçiyor ve fotoğraf verebiliyor. Ekonomi ile ilgili bir şey olmuş olsa, farklı bir fotoğraf veriyor, bilgilendirme yapıyor. Bu, Goebbels taktiklerini akla getiriyor. Tam da onu uyguluyor. Basın ve iletişimle ilgili sorumlu kişi, her gün Türkiye’yi bir yalanla, farklı bir ortamla karşı karşıya bırakıyor. Artık söyleyecek sözleri kalmadı. Vatandaş her şeyin farkında. Bu kötü gidişatın durdurulmasını bekliyor.

Biz bu anlamda üstümüze düşeni yapmak zorundayız. Türkiye’yi bu karanlıktan çıkarmak zorundayız. Geçmişte, onca iktidarlar geldi geçti. Ama hiç bu kadar alma, basının yayın yapma hakkı bu kadar elinden alınmadı. Bu kadar baskı altına alınmadı.

Biz basın özgürlüğünde daha ileri gitmemiz gerekirken, özgürleşmemiz gerekirken, toplumun farklı seslerini duymamız gerekirken, maalesef her geçen gün daha azaltıldı. Basın diyoruz ama demokrasinin en önemli unsuru; yasama, yürütme, yargıdan sonra dördüncü ayak medya. Bu ayak güçlü olmalı ki demokrasi işlesin. Kazanımlarımız artsın

2002’de AKP hükümeti iktidara geldiğinde Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında 99. sıradaydı, 180 ülke arasında. Kötüden kötüsünü 2021 yılında gördük. 153. sıraya geriledik. Artık, diktatörlükle yönetilen, monarşi ile yönetilen ülkelerle neredeyse aynı sıralara geldik. İktidarın baskıcı tutumu bizi 54 sıra daha aşağı geriletti.

Şu anda 34 gazeteci tutuklu. Bu rakamlar özetliyor. RTÜK ile Basın İlan Kurumu, muhalif yayın organlarına karşı baskı aracı haline geldi. Amaç muhalif yayınları susturarak, tek ses yaratmak. Asla bugünkü yapıyı eleştiren bir yayını kabul etmiyorlar.

Ne kadar baskı kurarlarsa kursunlar, içinde bulunduğumuz pisliği temizleyemezler. Mutlaka önümüzdeki süreçte bu yapılanların hepsi yargı önünde, halk nezdinde de karşılığını bulacak.

Ulusal anlamda sorunlarımız olduğu kadar, yerel anlamda da sorunlarımız var. Yerel basının yaşaması her geçen gün güçleşiyor. Basın İlan Kurumu’ndan aldıkları o cüzzi rakamları bile ortadan kaldırmaya çalıştılar. Yerel basın ayakta durmadığı sürece, o kentte büyüme, gelişme, sorunların çözülme şansı yok.

Biz daha güçlüyüz. Ülkemizin geleceği adına önemli adımlar atıyoruz. Hiçbir zaman yılmayacağız. Önce kendimize, sonra birbirimize güveneceğiz.”