DAVUTOĞLU: BU İKTİDAR GİDECEK VE DEVLETİ ZAAFA SOKACAK HERHANGİ BİR GELİŞME YAŞANMAYACAK
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bir araya geldi. Davutoğlu, görüşmenin ardından, "Bu iktidar gidecek...
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bir araya geldi. Davutoğlu, görüşmenin ardından, "Bu iktidar gidecek ve bu iktidarın gidişi sonrasında Türkiye’de devleti zaafa sokacak, toplumsal düzeni kaosa döndürecek herhangi bir gelişme yaşanmayacak" dedi. Uysal ise "Ortak hareket etmek mesuliyetimiz var. Sistematik bir çöküş yaşıyoruz. Kitlelerin karşısına geçip, ‘Durun kalabalıklar durun, bu cadde çıkmaz sokak’ demek her birimizin vazifesi" diye konuştu.
Gültekin Uysal, Ahmet Davutoğlu'nu Gelecek Partisi Genel Merkezi'nde bugün ziyaret etti. Ziyarette, Demokrat Parti’nin genel başkan yardımcıları Nuri Efe, Bülent Şahinalp ve Ali Serdar Eriş ile Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt da hazır bulundu. Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti heyetini, partisinin genel başkan yardımcıları Feramuz Üstün, Selçuk Özdağ ve Nedim Yamalı'yla birlikte ağırladı.
Uysal ve Davutoğlu, yaklaşık iki saat süren görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, şunları söyledi:
"SİYASİ İKLİM TÜMÜYLE GÖLGEDE KALMIŞ, LEKELENMİŞ BİR İKLİM HALİNE GELDİ"
"Bir taraftan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yol açtığı bir yönetim krizi var. Diğer taraftan yine bu yönetim kriziyle bütünleşik şekilde halkın hayatını zindan eden bir ekonomik kriz içerisindeyiz. Yine bu bağlamda ciddi bir hukuki kriz sürecinden geçiyoruz. Siyasi iklim tümüyle gölgede kalmış, lekelenmiş bir iklim haline geldi. Soluduğumuz havada artık siyasi iklimin ümit veren bir yönünün olması gerekiyor. Bu ümit, siyasi partilerin bir araya gelerek, istişare ederek halkımıza yeni bir vizyon vermesiyle sağlanabilir.
"SIZMAYI ÖNCEDEN TESPİT ETMEK VE GEREĞİNİ YAPMAK İÇİŞLERİ BAKANI’NIN GÖREVİDİR"
Dün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne teftiş bağlamında yaşanan gelişmeleri hep beraber yakından takip ediyoruz. Siyasi iktidar, elindeki bütün imkanlarla siyasi iklimi korku, baskı üzerine kurmak ve her tür farklı görüşü terörist olarak itham etmek üzerinden toplumsal bir iklim oluşturma çabası içinde. Bir kez daha siyasi iktidar sahiplerine sesleniyoruz. Hukuk hepimize lazım. Eğer İBB’de gerçekten böyle bir terör örgütü sızması var idiyse bunu çok önceden tespit etmek ve gereğini yapmak İçişleri Bakanı’nın görevidir. Eğer bunlar sızarken Adalet Bakanlığı’ndan temin edilen adli sicillerde bir hata yapılmışsa, kasıtlı bir yönlendirme yapılmışsa bunun da tedbirini almak Adalet Bakanlığı’nın üzerine düşer. Eğer bir terör sızması yaşanmışsa teftiş yaygınlaştırılmalı ve böyle bir sızmada ihmali olan herkes bu teftişin muhatabı kılınmalı.
"KUR OYNAMALARININ YOL AÇTIĞI SERVET AKTARIMI DA ARAŞTIRMAYA MESNET OLMALI"
Son dönemde dolardaki kur oynamalarının yol açtığı servet aktarımı konusu da ciddi bir araştırmaya mesnet olmalı. Dolar 18,5 liraya tırmanırken belli doları elde edenler, daha sonra 12 liraya düştüğünde doları elden çıkaranlar varsa ve küçük bir zümreye kaynak aktarımı yapılmışsa bunun da hesabı sorulmalı. Bunun da bir teftiş konusu edilmesi lazım. Kimler doların yükselişinde dolar alıp manipülatif işlemlere girmişse bunlar göz önüne alınmalıdır. 128 milyar doları 6 lira 40 kuruştan satıp da sonra ortadan kaybolup gidenler, bu satıştan kimlerin kredi üzerinden kâr elde ettikleri de teftiş konusu yapılmalı. Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu bunlar için var.
Halkımız bir çıkış yolu arıyor, bu iktidardan bezmiş durumda, seçim sandığının gelmesini istiyor. Tam da bu süreçte, son günlerde siyasi partiler arasındaki hareketlilik, görüşme trafiği arttı. Demokrat Parti herhangi bir parti değil, bir gelenektir.
"BU İKTİDAR GİDECEK VE TOPLUMSAL DÜZENİ KAOSA DÖNDÜRECEK BİR GELİŞME YAŞANMAYACAK"
İstişarelerimizi derinleştirme kararı aldık. Şu anda iktidarın bu baskıcı yönetiminden ve gidişatın olumsuzluğundan şikayet edip de hala iktidara destek veren kesimlerin iki temel kaygısı var. Biri, bir iktidar değişiminde acaba devlet zaafa uğrar mı? İkincisi, acaba özellikle 28 Şubat sonrası dönemde elde edilen bazı özgürlüklerle ilgili kazanımlar tehlike altına girer mi? İşte biz, buradan bütün halkımıza şu teminatı veriyoruz. Hiç kimse tereddüt etmesin. Bu iktidar gidecek ve bu iktidarın gidişi sonrasında Türkiye’de devleti zaafa sokacak, toplumsal düzeni kaosa döndürecek herhangi bir gelişme yaşanmayacak. Bir daha bu ülkede kimse, -başörtü yasağı da dahil olmak üzere- 28 Şubat’ın kara dönemini getirecek gücü kudreti kendisinde bulamayacak."
Gültekin Uysal da şöyle konuştu:
"ORTAK HAREKET ETMEK MESULİYETİMİZ VAR"
"Cesaretleri cehaletlerinin önünde olan bir kadro ile korkuları vicdanlarının önünde giden bir Türkiye portresi ile karşı karşıyayız. Sistematik bir çöküş yaşıyoruz. Kitlelerin karşısına geçip, ‘Durun kalabalıklar durun, bu cadde çıkmaz sokak’ demek her birimizin vazifesi. Bu şuurla ortak paydaları üretmek, milletin geleceğine şekil vermek, endişelere mahal vermeyecek şekilde bu ülkenin potansiyelini sadece ülke dahilinde değil bir imparatorluğun bakiyesi olarak yetki sahamız başta olmak üzere tüm alanlarda ortaya koymak gibi bir mesuliyetimiz var. Yaşanan süreç, mağdur olmamış hiçbir siyasal toplumsal kesimin kalmadığı böyle bir sürecin neticesinde yeniden herkesin hukukundan emin olduğu, eşit fırsatlara sahip olduğu bir Türkiye hayalini hep beraber icra etmek en büyük mesuliyetimizdir. Böyle bir krizi yönetmek mesuliyetimiz.
"BÜKEMEDİĞİ BİLEĞİ KIRMAK YOLUNU TERCİH EDECEKLERİ ENDİŞESİNİ YAŞIYORUZ"
İktidarın, kendi hedeflerine Türkiye’yi biraz daha içeriye kapatarak gitmek gibi bir stratejisi var. Kısa vadede havuç politikası, akabinde sopa politikası ile beraber siyasi iklimi enfekte etmekte bir tercihi var. 2019 yerel seçimleri sonrası bunun bir provasını görmüştük, İstanbul seçimleriyle birlikte. Anlıyoruz ki akılları İstanbul’da kalmış. Bükemediği bileği kırmak yolunu tercih edecekleri gibi bir endişe taşıyoruz. Buna sadece ilgili muhatapları değil, demokrasiye inanan tüm unsurların ortak bir irade ile ses vermesi mecburiyeti var. Biz de bu sesi her zamankinden daha kuvvetli bir biçimde ortaya koymaya gayret gösteriyoruz.
"MASUMİYET KARİNESİNİ İHLAL EDEN BİR ANLAYIŞ"
İddiaları sanki hükme bağlanmış bir mahkeme kararı gibi topluma yansıtarak masumiyet karinesini de ihlal edecek bir anlayış içinde siyasal operasyon yürütülmeye çalışılıyor. Öteki tarafından TV’lere çıkıp Melih Gökçek ile ilgili hiçbir soruşturma açılmadığını da teessüf ile burada ifade etmek mecburiyetimiz var. Adeta bir Baas rejimine benzer parti devletinin aparatı haline gelmiş TUİK’ten MGK’ya pek çok devlet kurumunun, sadece ve sadece siyasi iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda bir fonksiyon görmeye çalıştığını görüyoruz.
"BU KADAR KÖTÜLÜĞÜ HAK ETMEDİĞİ KANAATİNDEYİZ"
İktidar, kendi tercihiyle uluslararası alanda kredibilitesi olan aktörlerle, bürokratlarla çalışmak yerine; Durmuş Yılmaz, Rüştü Saraçoğlu gibi bürokratlarla çalışmak yerine bir esafil-i şark portresi olarak sayın Kavcıoğlu gibi bir tipoloji ile çalışmayı kendine tercih etmiş olabilir ama, biz bu ülkenin bu kadar kötülüğü hak etmediği kanaatindeyiz.
"PROBLEMİN MERKEZİNE ŞAHSİ BEKLENTİLERİMİZİ KOYMUYORUZ"
Karşılıklı olumlu iş birliği yürüttüğümüz tüm siyasi partilerle açık yüreklilikle Türkiye’nin önündeki problemin merkezine şahsi beklentilerimizi değil, Türkiye’nin bu tarihi eşikteki problemlerini koyduğumuzu açık yüreklilikle ifade ediyoruz. Kara günün kararıp kalmayacağını biliyoruz. Allah her daim milletimizin yardımcı olmuştur. Biz, milletin kararan ufkundan yine milletin azim ve kararlılığı ile bu sürecin içerisinden çıkacağımıza inanıyoruz."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.