DDA’DAN 4. YARGI PAKETİ'NE İTİRAZ: "ÇOCUK VE KADINLARA YÖNELİK CİNSEL İSTİSMAR VE SALDIRILAR ARTAR"
Denge ve Denetleme Ağı (DDA), 4. Yargı Paketi’nde yer alan ve katalog suçlar kapsamındaki tutuklamalar için öngörülen ‘kuvvetli suçşüphesinin varlığını gösteren somut delil şartının’,...
Denge ve Denetleme Ağı (DDA), 4. Yargı Paketi’nde yer alan ve katalog suçlar kapsamındaki tutuklamalar için öngörülen ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delil şartının’, çocuk ve kadınlara yönelik cinsel istismar ve saldırı olaylarını artıracağı uyarısında bulundu.
DDA, “4. Yargı Paketinin Denge Denetleme Ölçütleri Üzerinden Değerlendirmesi” başlıklı politika belgesi yayımladı.
DDA, yargı paketiyle Türk Ceza Kanunu’ndaki ceza arttırıcı ve ağırlaştırıcı nedenlerin ‘boşanmış eşleri’ kapsayacak şekilde genişletilmesinin, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için olumlu adım olduğunu vurguladı. Ancak DDA, bu düzenlemenin evli olmayan kadınları kapsamamasına şöyle itiraz etti:
“Ancak yapılan düzenleme, ceza ağırlaştırmasını geleneksel evlilik kurumu ve bu kurumun ortadan kalktığı boşanma durumuyla sınırlı tutmaktadır. Bu bağlamdaki sınırlılık; öldürme, kasten yaralama, eziyet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından mağdur olan evli olmayan kadınları kapsamamaktadır.
“TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİ GÖZ ARDI EDİYOR”
Türkiye’de kadına karşışiddet ve kadın cinayetleri sorunlarının boyutu düşünüldüğünde kanunun sadece aile temelli değerlendirilmesi, bu sorunların çözümüne toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden yaklaşılmadığını bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu bakış, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sorunlarının arkasında yatan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini göz ardı ederek, çözüm yerine bu sorunların daha da derinleşmesine neden olmaktadır.”
DDA, pakette yer alan ve katalog suçlar kapsamındaki tutuklamalar için öngörülen ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delil şartının’ cinsel istismar ve saldırı davalarında uygulanmasının sakıncalarınışöyle anlattı:
“Getirilen düzenleme, kuvvetli suç şüphesi ya da belirtisi olmadan tatbik edilen tutuklama kararlarınıönleme anlamında olumlu olmakla beraber, cinsel istismar ve saldırı davalarında işlenen suç ile ölçüsüz kararların ve koruma tedbirlerinin uygulanması ihtimali anlamında endişe vericidir. Türkiye’de cinsel istismar ve cinsel saldırı vakalarının sayısı ve bu süreçlerde karara bağlanan düşük ölçekli koruma tedbirleri ve kararlar hem caydırıcılık bağlamında hem de adaletin tesisi anlamında sorunlar yaratmaktadır. Özellikle bu tip olaylarda somut delile ulaşmanın zorluğu, halihazırda ölçüsüz olarak uygulanan koruma tedbirlerinin daha da zor şekilde alınmasına ve uygulanmasına neden olacaktır. Bu da kadın ve çocuk haklarının garantiye alınması bağlamında bir geriye gidiş ve bu tip vakalarda artış riskine işaret etmektedir”
“YÖNETİCİ HESAP VERMELİ”
DDA, Türkiye’deki yargıya sistemine ve reformuna ilişkin önerilerini şöyle sıraladı:
“İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yapılan düzenlemeleri olumlu bulmakla beraber, idare adına yetki kullanan yöneticilerin fiilleri sonucu oluşan mağduriyetlerin azaltılması adına, idarenin haksız bulunduğu durumlarda, ilgili yöneticilere belli yaptırımlar getirilerek idarenin hesap verebilirliği artırılabilir.
“EVLİ OLMAYAN KADINI DA KAPSAMALI”
Cezayı ağırlaştırıcı nedenlerin ‘boşanmış eşleri’ kapsayacak şekilde genişletilmesini mevcut duruma göre bir ilerleme olarak görsek dahi bu düzenleme, evli olmayan tüm kadınları kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Bir koruma tedbiri olan tutuklama ve tutuklamanın devamına ya da tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda, ‘adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını’ gösteren delillerin somut olgularla gerekçelendirilerek mahkeme kararlarına eklenmesi şartı, olumlu bir adımdır. Ancak uygulamada yaşanan sorunlar dikkate alındığında bu düzenleme, temelde çözüm niteliğinde değildir. Bu nedenle uygulamada, karar gerekçelerinde tutukluluğa gerek olduğuna dair somut delillerin açık biçimde belirtilmiş olması denetlenmelidir.
“SULH CEZALAR YENİDEN DÜZENLENMELİ”
Sulh ceza hakimliklerinin verdiği koruma tedbiri kararlarına dikey denetim mekanizması kurularak itirazlara asliye ceza mahkemelerinin bakacak olması, olumlu bir gelişmedir. Ancak, sulh ceza hakimliği sisteminin kapsamlışekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Hak ihlali ve mağduriyetlere neden olan yanlış kararlarda hakimlerin hesap verebilirliği ve sorumluluğunu sağlayacak yargı içi denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
Temel hak ve özgürlükler bağlamında temel sorun alanlarından birisi olan uzun, gerekçelendirilmemiş ve ölçüsüz koruma tedbirleri, yargıdaki temel sorun alanlarından birisidir. Bu bağlamda, katalog suçlara ilişkin tutuklama kararlarında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller şartı, olumlu bir gelişmedir. Fakat bu şartın gerektiği gibi uygulanamaması, temel bazı yasalardaki maddelerin geniş yoruma olanak verecek şekilde kurgulanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle temel kanunlarda, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
“BEYAN YETERLİ OLMALI”
Katalog suçlar içerisindeki cinsel istismar ve taciz suçlarına ilişkin farklı bir düzenleme yapılmalıdır. Bu bağlamda, mağdurların beyanlarının koruma tedbiri olarak tutuklamaya gerekçe olması sağlanabilir.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.