DEVA PARTİLİ HATİPOĞLU'NDAN MUAYENE SÜRESİ TEPKİSİ: HASTALARIN TANI VE TEDAVİDEN YOKSUN KALMASI ANLAMINA GELECEK

DEVA PARTİLİ HATİPOĞLU'NDAN MUAYENE SÜRESİ TEPKİSİ: HASTALARIN TANI VE TEDAVİDEN YOKSUN KALMASI ANLAMINA GELECEK

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Sağlık Politikaları Başkanı Aysun Hatipoğlu, Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden 10...

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Sağlık Politikaları Başkanı Aysun Hatipoğlu, Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden 10 dakika olan muayene aralığının beş dakikaya düşürülmesi kararını eleştirdi. Hatipoğlu, "Bu durum hastaların etkin şekilde tanı ve tedaviden yoksun kalması anlamına gelecektir. Hekimler için ise bir günde bu kadar fazla sayıda hasta ile ilgilenmek son derece yıpratıcı olacaktır" değerlendirmesini yaptı.

DEVA Partisi Sağlık Politikaları Başkanı Aysun Hatipoğlu, Sağlık Bakanlığı'nın muayene aralığını 10 dakikadan beş dakikaya düşürmesine tepki gösterdi.

Hatipoğlu, "Hastalar şikayetlerini söyleyemeden süre dolacak ve tedavi olamayacak; hekimler doğru tanıyı koyamadan tedavi vermeye zorlanacak, hatalı tanı ve tedaviler artacak böylece sağlık hizmetlerinde verim ciddi oranda düşecek ve şiddet sorunu körüklenecektir" değerlendirmesini yaptı.

Hatipoğlu’nun, yazılı açıklamasışöyle:

“HASTALAR ETKİN TANI VE TEDAVİDEN YOKSUN KALACAK, HEKİMLER AÇISINDAN DA YIPRATICI OLACAK: Sağlık Bakanlığı’nın beş dakikaya indirdiği muayene randevu aralığı mantığa ve tıp biliminin temel prensiplerine aykırıdır. Bu bir hekimin günlük mesaisinde 96 hastaya bakması anlamına gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiye ettiği ortalama muayene süresi 20 dakikadır. Hekim hastalık konusunda yeterli veriyi ancak hastanın şikayetini ayrıntılı olarak dinleyerek ve fiziki muayene yaparak elde edebilir. Genel olarak bir hastalığın teşhisi, yüzde 90 hastanın hikayesi ve fizik muayene bulguları ile, yüzde 10’da laboratuvar ve diğer yardımcı tetkikler ile yapılabilir. Hekimlerin beş dakika içerisinde hastanın şikayetini dinleyip, fiziki muayene yapıp, teşhis koyması, reçete düzenlemesi, gerekirse ilave tetkikler için yönlendirme yapması mümkün değildir. Bu durum hastaların etkin şekilde tanı ve tedaviden yoksun kalması anlamına gelecektir. Hekimler için ise bir günde bu kadar fazla sayıda hasta ile ilgilenmek son derece yıpratıcı olacaktır.

SAĞLIKTA BEYİN GÖÇÜ HIZLA BİR ‘HALK SAĞLIĞI’ SORUNU HALİNE GELİYOR: Sağlık Bakanlığı’nın bu kararı son dönemde MHRS üzerinden artan randevuların bazı branşlarda aylar sonrasına verilmesi sebebiyle artan hasta şikayetleri nedeniyle aldığı anlaşılıyor. Diğer pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da palyatif çözümlerle, ‘günü kurtarma’ zihniyetinin devrede olduğu aşikardır. Bir türlü kontrol altına alınamayan salgın nedeniyle halihazırda sağlık çalışanlarının üçte biri pandemi servislerinde görev yapıyor. Çok sayıda hekim salgın döneminde artan iş yükü, yetersiz ücretlendirme, izin kullanamama ve şiddet gibi sorunlar nedeniyle, istifa yasağının temmuz ayında sona ermesiyle emekliliğini istedi veya istifa etti. Son iki yılda üç binden fazla hekim emeğinin karşılığını kendi ülkesinde bulamadığı ve yaşadığı mesleki tatminsizlik nedeniyle yurtdışına gitti. Sağlıkta beyin göçü hızla bir ‘halk sağlığı’ sorunu haline geliyor.

SAĞLIK HİZMETLERİNDE VERİM CİDDİ ORANDA DÜŞECEK VE ŞİDDET SORUNU KÖRÜKLENECEKTİR: OECD ülkelerine göre kişi başına düşen hekim ve yardımcı sağlık çalışanı sayısında son sıralarda olan ülkemiz, hastaneye başvuruda ise en üst sıralarda yer alıyor. Arz talep dengesini kuramayan sağlık politikaları nedeniyle hastalar ve hekimler karşı karşıya kalıyor; sağlıkta şiddet zemin buluyor. Şimdi muayene randevu aralığının beş dakikaya düşürülmesiyle de hastalar şikayetlerini söyleyemeden süre dolacak ve tedavi olamayacak; hekimler doğru tanıyı koyamadan tedavi vermeye zorlanacak, hatalı tanı ve tedaviler artacak böylece sağlık hizmetlerinde verim ciddi oranda düşecek ve şiddet sorunu körüklenecektir.

SAĞLIK POLİTİKALARININ ARZ TALEP DENGESİNİ KURACAK ŞEKİLDE YENİDEN YAPILANDIRILMASI KAÇINILMAZDIR: Sağlık sistemimizin tamamen tıkanma noktasına gelmesini engellemek için sağlık politikalarının arz talep dengesini kuracak şekilde yeniden yapılandırılması kaçınılmazdır. Atama bekleyen yüzbinlerce sağlıkçının sisteme dahil edilmesini sağlayacak bir işgücü planlaması ile, dengeli iş yükü dağılımı sağlanmalıdır. Sağlık çalışanlarının maaş ve özlük hakları iş-yaşam kalitesini artıracak şekilde iyileştirilerek, tükenmişliğin ve beyin göçünün önüne geçilmelidir. Sağlık bilimlerinin akademik kadrolarına sadakatli yandaşlar değil, liyakatli bilim insanları yerleştirilmelidir.

DEVA Partisi olarak, sistemin tüm yükünün sağlık çalışanlarının omuzlarına yüklendiği bir sağlık sisteminin adil ve sürdürülebilir olmadığının farkında olarak, ekonomik koşulları iyileştirilmiş, iş-yaşam dengesi iyi kurulmuş bir sağlık camiası yaratmayı taahhüt ediyoruz."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.