EĞİTİM-İŞ SENDİKASI "İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ" DİYEREK İŞ BIRAKTI: "KAMU EMEKÇİSİNİN ALIM GÜCÜ YERLE BİR EDİLMİŞTİR"
Eğitim-İş Sendikası “İnsanca yaşamak istiyoruz” sloganı ile maaşlarına zam taleplerini diye getirmek için kitlesel iş bırakma eylemi yaptı. İstanbul...
Haber: ALTAN YAĞCI - Kamera: ANIL VEREL
Eğitim-İş Sendikası “İnsanca yaşamak istiyoruz” sloganı ile maaşlarına zam taleplerini diye getirmek için kitlesel iş bırakma eylemi yaptı. İstanbul Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanan eğitim çalışanları adına açıklama yapan sendika genel başkanı Kadem Özbay, “Zengini daha zengin, emekçileri ise daha yoksul hale getiren bu eziyetten, eğitim emekçileri de payını en ağır biçimde almıştır. Sözde toplu sözleşme görüşmelerinde kamu çalışanlarına reva görülen 2 yılık zamlar yıl bitmeden erimiş, enflasyon ve artan vergi dilimiyle kamu emekçisinin alım gücü yerle bir edilmiştir” dedi.
Eğitim-İş Sendikası “Bu yoksulluk, bu sömürü artık yeter! Gün umutsuzluğa kapılma, kendini çaresiz ve güçsüz hissetme günü değildir. Gün dayanışma günüdür, mücadele günüdür” çağrısıyla tüm Türkiye’de iş bırakma eylemi yaptı. Birçok kentteki eylemin İstanbul ayağı Kadıköy İskele Meydanı'nda yapıldı.
Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, burada yaptığı konuşmada, AKP iktidarının ekonomik krizin bütün yükünü emekçilerin sırtına yüklediğini söyledi. Özbay, satır başlarıyla şunları söyledi:
“2022 BÜTÇESİNDEN DAR GELİRLİYE VERGİ, ZAM AÇLIK VE YOKSULLUK ÇIKMIŞTIR: AKP iktidarı ekonomik krizin yükünü tamamen emekçilerin sırtına yıkan, gelir adaletsizliğini derinleştiren ve yoksullaşmayı artıran politikalar yürütmeye devam etmektedir. Ağustos 2021'de yandaş sendikayla imzalanan sözde toplu sözleşme ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin geleceğine el konulmuş, adeta sefalete mahkûm edilmiştir. Hükümetin oluşturduğu bütçe ve cari açığın bedeli milyonlarca emekçiye KDV ve ÖTV olarak dönmüş ve çarşıda pazarda kendini göstermiştir. 2022 bütçesinden; memura, dar gelirliye, esnafa, çiftçiye, emekliye, işçiye, vergi, zam, açlık ve yoksulluk çıkmıştır.
KURDAKİ DALGALANMA, BİZ EMEKÇİLERİN BELİNİ İYİCE BÜKMÜŞTÜR: Türk lirası hızla değer kaybederken, kurdaki dalgalanmalar biz emekçilerin belini iyice bükmüştür. Bu karanlık ekonomik tablo karşısında, aylardır meydanlarda çağrıda bulunuyoruz. "Zam, kriz, yoksulluk, tükeniyoruz" diyerek peş peşe yapılan zamları, yaşadığımız ekonomik kriz ve derin yoksulluğu haykırıp, siyasi iktidarı önlemler almaya çağırıyoruz.
HER GÜN BİRAZ DAHA YOKSULLAŞIYORUZ, EMEĞİMİZ UCUZLUYOR: Ancak bu çağrılarımıza ve taleplerimize yanıt verilmediği gibi her gün biraz daha yoksullaşıyoruz, emeğimiz ucuzluyor. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam daha da imkânsız hale gelmişken, AKP iktidarı sadece yandaşların özgür ve refah içinde olduğu bir ülke yaratmıştır. Devletin fabrikalarını yıllar içinde bir bir elden çıkaran, tarımı emperyalistlerin ambargolarıyla baş baya bırakan, sanayiyi teşvikten yandaşı kalkındırmayı anlayan iktidar, 20 yıl içerisinde üretmeden tüketen, birçok mal ve hizmeti dışarıdan almak zorunda olan bir ülke yaratmıştır. Ülkedeki işsizlik oranı ise tavan yapmış, işsiz sayısı 7 milyon 870 bin kişiye ulaşmıştır.
DÜNYA SEFALET ENDEKSİ'NDE 156 ÜLKE İÇİNDE 21. SIRADA YER ALMIŞTIR: Büyük önder Atatürk'ün eğitimi, kalkınmayı, sosyal ve ekonomik ilerlemeyi birbirinden ayırmadan var ettiği Türkiye, daha gencecik bir Cumhuriyet iken bile Avrupa ülkelerine parmak ısırtırken, şimdi tepetaklak haldeki ekonomisiyle, Dünya Sefalet Endeksi'nde 156 ülke içinde 21. sırada yer almıştır.
İKTİDARIN ASGARİ ÜCRETE YAPTIĞI ZAM DA BOŞ ÇIKMIŞTIR: İktidarın asgari ücrete yaptığı zam da boş çıkmıştır. Marketlerdeki fiyatlar, yeni vergi zamlarıyla birlikte asgari ücretin zamlı hali bile geçen sene aynı ayda sahip olduğu alım gücünden çok aşağıda kalmış, zam şimdiden erimiştir. Bu erimeyi çeyrek altınla, dolarla anlatma safhasını çoktan geçtik: Geçen yıl maaşıyla 7 bin yumurta alabilen asgari ücretli şimdi ancak 3 bin 700 yumurta alabilmektedir.
EĞİTİM EMEKÇİLERİ, DAHA AYIN BAŞINDA AYIN SONUNU KARA KARA DÜŞÜNÜR HALE GELMİŞTİR: Zengini daha zengin, emekçileri ise daha yoksul hale getiren bu eziyetten, eğitim emekçileri de payını en ağır biçimde almıştır. Sözde toplu sözleşme görüşmelerinde kamu çalışanlarına reva görülen 2 yılık zamlar yıl bitmeden erimiş enflasyon ve artan vergi dilimi ile kamu emekçisinin alım gücü yerle bir edilmiştir. Eğitim emekçileri, daha ayın başında ayın sonunu kara kara düşünür hale gelmiştir. Üstelik bu tablo daha da ağırlaşıyor. TÜİK ezbere bildiğimiz yalanlan söyleyedursun, konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in aralık ayı araştırmasına göre; 4 kişilik bir ailenin için yoksulluk sınırı 13 bin 598 liraya, açlık sınırı ise 4 bin 652 liraya yükselmiştir. 1 yılda tüketilmesi zorunlu olan tüm gıda maddelerine yüzde 100'ü aşan oranlarda zam gelmiştir. Gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 2 bin 6 lira artmıştır.
TÜM EĞİTİM EMEKÇİLERİ İÇİN KADROLU, GÜVENCELİ ÇALIŞMA VE İNSANCA ÇALIŞMA ŞARTLARI İSTİYORUZ: Bu böyle gitmez gidemez. Bugün bizim halimizi görmezden gelenlere, isyanımıza kulağını kapatanlara karşı üretimden gelen gücümüzü kullanacağız. Bir günlük iş bırakma eylemimizle sesimizi herkese duyuracağız. Bugün derse girmeyeceğiz ve meslek büyüğümüz Fakir Baykurt'un dediği gibi ders vereceğiz. Bugün dünyada başöğretmen unvanı taşıyan bir liderin kurduğu tek ülke olan Cumhuriyetimizde, öğretmenlere ve öğretmenliğe pranga vurulamayacağını göstereceğiz. Sistematik ve hadsiz saldırılar altındaki meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz. Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli çalışma ve insanca çalışma şartları istiyoruz.
LAİK, BİLİMSEL, ADİL VE KAMUSAL BİR EĞİTİM İSTİYORUZ: Nitelikli eğitimin sürdürülmesinde en önemli paydaşlar arasında olan idari, yardımcı ve teknik personellerin taleplerinin yerine getirilmesini, Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği’nin ayrım gözetilmeksizin eğitim çalışanlarının tümüne ödenmesini istiyoruz. Eğitim çalışanlarının görev tanımlarının yapılmasını, angarya çalışmaya son verilmesini istiyoruz. Üniversitelerimizde bilimsel, idari ve mali özerklik istiyoruz. Üniversitelerimizde akademik ve idari kadrolar arasındaki keskin çizgilerin azaltılmasını, görevde yükselme koşullarının liyakat sistemine göre yapılmasını, akademik teşvik ödeneğinin akademik alanların şartları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesini, akademisyenleri gerçekten teşvik edecek oranlarda olmasını istiyoruz. Atatürk'ün bize emanet ettiği yeni nesiller için laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim istiyoruz.
BU YOKSULLUK, BU SÖMÜRÜ ARTIK YETER: Bu yoksulluk, bu sömürü artık yeter. Gün umutsuzluğa kapılma, kendini çaresiz ve güçsüz hissetme günü değildir. Gün dayanışma günüdür, mücadele günüdür. Üreten emekçileriz, sesimiz, sözümüz var, hep birlikte güçlüyüz.
HAKLARIMIZI SÖKE SÖKE ALACAĞIZ: Biz eğitim emekçileri, bugünün gerçekliğini TÖS'ten TÖB-DER'den Köy Enstitüleri'nden devraldığımız tarihsel mirasla yoğuracağız. Nazım’ın dediği gibi ağır ellerimizi toprağa basıp doğrulacağız. Bugün burada bulunan ve iş bırakma eylemimize destek olan tüm eğitim emekçilerini de selamlıyoruz. Mücadelemizi tüm haklarımızı elde edene kadar, eğitim emekçilerine insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayana kadar sürdüreceğiz, haklarımızı söke söke alacağız.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.