EĞİTİM SEN: “MEB VE YÜKSEKÖĞRETİM BÜTÇELERİNİN MİLLİ GELİRE ORANI EN 2 KAT ARTIRILMALI”
Eğitim Sen, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün görüşülen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranının en az...
Eğitim Sen, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün görüşülen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranının en az iki kat arttırılmasını, başlangıç olarak OECD ortalaması olan yüzde 6’ya çıkarılmasını istedi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul, sendika genel merkezinde bugün düzenlediği basın toplantısında, MEB ve yükseköğretim bütçelerine ilişkin beklentilerini açıkladı.
Kurul, “MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay, 2022 yılında, 20 yıl öncesinin yarısına bile yaklaşamamıştır. 2021 yılında 11 milyar 301 milyon TL’lik yatırım bütçesinin ilk altı ay içinde sadece yüzde 13’ünün harcanmış olması, MEB’in eğitim yatırımları bütçesi üzerinden tasarruf yapıldığını göstermektedir” dedi. Kurul, şunları söyledi:
İMAM HATİP ORTAOKULLARINDA 30’DAN FAZLA ÖĞRENCİ OLAN ŞUBE ORANI YÜZDE 14,8: “MEB verilerine göre ilkokullarda öğrenci sayısı 30’dan fazla olan şube oranı, 2021 itibariyle yüzde 25,4, ortaokullarda yüzde 25,4’tür. Ne var ki Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesindeki imam hatip ortaokullarında 30'dan fazla öğrenci olan şube oranı, sadece yüzde 14,8’dir. Bu veriler, eğitim yatırımlarının eşitsiz ve ayrımcılık yaratacak şekilde imam hatip okullarının lehine kullanıldığını ortaya koymaktadır. MEB verilerine göre; genel ortaöğretimde öğrenci sayısı 30’dan fazla olan şube oranı yüzde 62,8 gibi yüksek bir oranda iken imam hatip liselerinde öğrenci sayısı 30’dan fazla olan şube oranının yüzde 14,5 olması, okul türleri arasında devlet eliyle ayrımcılık yapıldığını göstermektedir. Özellikle salgın koşullarında genel ortaöğretimde ciddi biçimde derslik ve öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır ve bunun için yeterli bütçe ayrılmamıştır.
TÜRKİYE MAARİF VAKFI’NIN BÜTÇESİ ARTIRILARAK NE AMAÇLANIYOR: Eğitimde yeni bir ‘paralel yapı’ olarak faaliyet yürüten Türkiye Maarif Vakfı’nın (TMV) görevleri arasında, ‘yurt dışında örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar tüm eğitim süreçlerinde burslar vermek, okullar açmak, eğitim kurumları ve yurtlar gibi tesisler açmak, yurt içi de dahil olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek’ gibi görevler bulunmaktadır. MEB, yasalarla kendisine verilmiş yükümlülüklerini Türkiye Maarif Vakfı adı altında, yönetimini siyasi iktidarın belirlediği başka bir yapıya aktarmakta, bir anlamda kendisine ait yetkileri, ‘yetki devri’ uygulaması üzerinden devretmektedir. 2021 yılında 486 milyon 783 bin TL bütçe ayrılan TMV’nin bütçesi, 2022 yılında yaklaşık 3 kat artarak 1 milyar 389 milyon TL olmuştur. MEB bütçe teklifinde, TMV’nin kurumsallaşması ve iş süreçlerindeki gelişim faaliyetlerinin destekleneceği belirtilmektedir. TMV’nin uluslararası çalışmaları ve dünya çapında kaç okulun bu bağlamda hangi hizmetleri verdiği açıklanmalıdır.
EĞİTİM EŞİTSİZLİKLERİ GÖRMEZDEN GELİNMİŞTİR: MEB, 2022 bütçe teklifinde, ‘Eğitime Erişim ve Fırsat Eşitliği’ başlığını sadece destekleme ve yetiştirme kursları, yatılılık, bursluluk, sosyal yardımlar ve okul pansiyonları ile sınırlandırmıştır. MEB’in verilerine göre; Covid-19 salgını başlangıcında 6 milyon, okulların üç dönem kapalı olmasının ardından 5 milyon öğrencinin uzaktan eğitime erişemediği bilinmektedir. MEB bütçesi hazırlanırken salgının yol açtığı öğrenme kayıpları ve 4+4+4 eğitim modeliyle de bağlantılı yapısal sorunlar nedeniyle ortaya çıkan eğitim eşitsizlikleri bütçeye yansıtılarak çözüm üretilmemiştir.
EĞİTİME YETERLİ BÜTÇE VE KAMUSAL EĞİTİM İSTİYORUZ: Eğitime ayrılan kamu kaynakları oransal olarak her geçen yıl azalırken hane halkının cebinden yaptığı eğitim harcamalarının istikrarlı şekilde artmış olması tesadüf değildir. Örneğin Anayasa’ya göre eğitim-öğretimin parasız olduğu ilkokulda velilerin ceplerinden yapmak zorunda kaldığı eğitim harcamaları, her geçen yıl artmaktadır. MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı, başlangıç olarak OECD ortalamasına, yüzde 6’ya çıkarılmalıdır. Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına derhal son verilmeli, özel okullara aktarılacak kaynaklar devlet okulları için kullanılmalıdır. Eğitim ve yükseköğretim kurumlarının bütün ihtiyaçları salgın koşulları göz önünde bulundurularak yeniden güncellenmeli, bütün okullara ve üniversitelere ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır. Eğitim bütçesinden yatırımlara ayrılan pay, başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalı, okul binaları ve derslik gereksinmesi karşılanmalı, eğitimi ticarileştirmeyi hedefleyen özel sektör, dini vakıf ve cemaatlerle yapılan ya da yapılacak olan her türlü ortak proje ve protokoller derhal iptal edilmelidir.
EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİNİN EK GÖSTERGESİ 3600’E ÇIKARILMALIDIR: Eğitim ve bilim emekçilerinin satın alma gücünde ve ücretlerinde yaşanan kaybın giderilmesi için maaşlarda yaşanan erimeyi karşılayacak oranda ek zam yapılmalıdır. Tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ek göstergesi 3600’e çıkarılmalıdır. Ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, ek ders saat ücreti hesaplanırken eğitim ve bilim emekçilerinin aylık maaş tutarı esas alınmalı ve ek ders saat ücreti gelir vergisinden muaf tutulmalıdır. 2022 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, sosyal yardımlara günün koşullarına uygun ve ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.