ERDOĞAN TOPRAK: "BİDEN'IN TÜRKİYE'YE F-16 SATIŞI İÇİN SİYASİ MÜCADELEYE GİRİŞMESİ BEKLENTİSİ HAYALDEN İBARETTİR"

ERDOĞAN TOPRAK: "BİDEN'IN TÜRKİYE'YE F-16 SATIŞI İÇİN SİYASİ MÜCADELEYE GİRİŞMESİ BEKLENTİSİ HAYALDEN İBARETTİR"

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, F-16 savaş uçağı alımı da dahil Türkiye'nin ABD ile yaşadığı tüm sorunların müzakere komisyonuna...

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, F-16 savaş uçağı alımı da dahil Türkiye'nin ABD ile yaşadığı tüm sorunların müzakere komisyonuna havale edilmesini, "ABD Başkanı Joe Biden'ın oyalama taktiği" olarak nitelendirdi. Toprak, "Kanımca, Biden’ın tüm sorunları müzakere komisyonuna havale tavrı, ABD’nin bir oyalama ve F-16 havucunu gösterip Türkiye’yi avucunda tutma taktiğidir. Biden’ın Türkiye’ye F-16 satışı için siyasi mücadeleye girişmesi beklentisi hayalden ibarettir" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu yayımladı. Toprak’ın raporunda öne çıkanlar şöyle:

"ANLAŞILAN GİDERAYAK ÇOK ACELELERİ VAR"

"Rant için gözünü karartan iktidar, Marmara ve Adaları, 5 Kasım’da yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı’yla ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilan ederek, başta adaların ve Marmara’ya kıyısı olan 7 ildeki kıyı-sahil imar planlarını kendi yetkisine aldı. Anlaşılan giderayak çok aceleleri var. Öyle ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ismini 29 Ekim’de bir başka Cumhurbaşkanı Kararı’yla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirdiklerini unuttular. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Biden ile görüşmeyi garantiye almak için Paris İklim Anlaşması’nı apar topar onaylayıp Roma’da ABD Başkanı’yla görüştükten sonra ‘protokol’ bahanesiyle Glasgow İklim Zirvesi’ne katılmaktan vazgeçmesi bile, son günlerde dillendirdiği ‘Yeşil Devrim’ söyleminin samimiyetsiz ve algı amaçlı olduğunun göstergesi.

"BÖLGEMİZDE TÜRKİYE KARŞITI İTTİFAKLAR, HİNDİSTAN'IN DA KATILIMIYLA GÜÇLENİYOR"

Bölgemizde Türkiye’ye karşı yeni ittifaklar şekilleniyor. Türkiye-Pakistan yakınlaşması, Keşmir sorunu ve iktidarın Taliban sempatisi sonrasında Hindistan; BAE, Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleriyle yakınlaştı. Doğu Akdeniz’de Blue Flag 2021 tatbikatında; ABD, Fransa, İsrail, Yunanistan ve Almanya’nın yanında yer aldı. Hindistan-İsrail iş birliği ve Hindistan ile Yunanistan’ın İbrahim Anlaşmaları’na katılma çabaları dikkat çekici. İbrahim Anlaşmaları temelinde kurgulanan Arap-İsrail birlikteliği, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’i de kapsayacak şekilde Hindu-İbrahim yapılanmasına doğru ilerliyor. Pakistan ile yakınlaşma, Keşmir sorununda Pakistan’dan yana sergilenen tavır ve Afganistan’da yönetime gelen Taliban ile kurulan yakın diyalog, Hindistan’ın Türkiye karşıtı ittifaklara dahil olma girişimlerine hız verdiğini gösteriyor. İktidar, düşmanları azaltıp dostları çoğaltmayı hedeflediğini söylerken izlediği dış politika, aksine Türkiye’yi daha da yalnızlaştırıyor. Türkiye karşıtı ittifakları besleyerek her gün bu ittifaklara bir yenisinin eklenmesine zemin hazırlıyor. 1,3 milyar nüfuslu Hindistan pazarının kaybedilmesi, Türk ihraç ürünlerine ve müteahhitlerine kapanması sürecine doğru gidilirken bölgemizdeki Türkiye karşıtı ittifaklar Hindistan’ın da katılımıyla güçleniyor.

"BİDEN'IN TÜRKİYE'YE F-16 SATIŞI İÇİN SİYASİ MÜCADELEYE GİRİŞMESİ BEKLENTİSİ HAYALDEN İBARETTİR"

Türkiye’nin ABD’den F-16 savaş uçağı alımı da dahil tüm sorunların müzakere komisyonuna havale edilmesi, Biden’ın oyalama taktiğidir. Biden yönetimine mektup yazan 41 Kongre üyesi, F-16’ların da S-400 gibi CAATSA yaptırımları kapsamına alınmasını önerirken, Hindistan’ın Rusya’dan S-400 alımına özel muafiyet tanınmasını içeren yasa teklifi verilmesi, NATO müttefiki Türkiye’ye karşı ‘samimiyetsizlik ve çifte standart’tır. Kanımca, Biden’ın tüm sorunları müzakere komisyonuna havale tavrı, ABD’nin bir oyalama ve F-16 havucunu gösterip Türkiye’yi avucunda tutma taktiğidir. ABD Kongresi’ndeki 50-50 dengesi dikkate alındığında, Biden’ın Türkiye’ye F-16 satışı için siyasi mücadeleye girişmesi beklentisi hayalden ibarettir. Ayrıca Türkiye’ye ABD’nin yaptırım ve ambargo uyguladığı Rusya’dan aldığı S-400 için yaptırım uygulanması kararını alan ABD Kongresi’nin, Rusya’dan S-400 alan Hindistan içinse CAATSA yaptırımlarından ‘özel muafiyet ve istisna’ yönünde bir yasa teklifini gündemine alması çok çarpıcıdır. İktidar, 10 büyükelçiyle birlikte ABD büyükelçisini sınır dışı etmekten son anda vazgeçtikten sonra Roma’da Biden ile buluşmayı diplomasi zaferi olarak sunma çabasında. Oysa Biden, FETÖ’ye, PKK’ya, PYD-SDG-YPG’ye destekten vazgeçme sözü vermiş değil. Özetle; Türkiye’yi F-35 projesinden çıkartan, S-400 yaptırımlarından vazgeçmeyen, F-16 alma talebi içinse ‘komisyon kuralım, bakarız’ diyerek örtülü umut veren Biden, bir yandan NATO müttefikliğine vurgu yaparken diğer yandan NATO üyesi olmayan Hindistan’a S-400 için ayrıcalık ve istisna tanırken iktidarın tepki gösteremeyeceğinden emin görünüyor.

"TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİİNE YÖNELİK BU GİRİŞİM, DOSTLUKLA BAĞDAŞAN BİR ADIM DEĞİLDİR"

ABD Kongresi, her yıl çıkartılan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nda (NDAA) bu kez Türkiye aleyhine değişiklik yaparak İHA-SİHA satışlarının engellenmesi, bu alanda Türkiye’ye teknoloji ve parça satışının yasaklanması, Türkiye’nin İHA-SİHA satışlarının inceleme ve soruşturmaya alınmasını önerdi. Türkiye savunma sanayiine yönelik bu girişim, stratejik ortaklık, müttefiklik ya da dostlukla bağdaşan bir adım değildir. Türkiye’nin F-35 projesinden ve yüzlerce parçanın üretiminden dışlanmasıyla uğratıldığı ve 15 milyar dolar olarak tahmin edilen ekonomik kayıpların yanında; S-400 yaptırımları çerçevesinde Savunma Sanayii Başkanı ve üst düzey yöneticilerinin yaptırım kapsamına alınması, F-16 satışı ve modernizasyonunun engellenmeye çalışılması, ödenen 1,4 milyar doların iade edilmemesi, Şimdi de Türk savunma sanayiinin son dönemde büyük aşama gösterdiği İHA-SİHA üretim ve satışlarının incelemeye alınarak yasaklama girişimlerinin devreye sokulması, hiçbir şekilde dostluk, stratejik ortaklık, müttefiklikle ilgisi olmayan adımlardır.

"ÜRETİCİ ENFLASYONU AK PARTİ'NİN 20. YILA GİREN İKTİDARINDA REKOR KIRIP YÜZDE 46'YI AŞTI"

TÜİK’in yıllık TÜFE enflasyonu yüzde 19,89. Üretici enflasyonu ise AK Parti’nin 20’nci yıla giren iktidarında rekor kırıp yüzde 46’yı aştı. Bağımsız bilim insanlarının oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENA Grup) yine TÜİK verileriyle hesapladığı yıllık enflasyon rakamı ise yüzde 49,87. Vergi, harç ve cezalar için iktidarın 2022 yılında uygulayacağı enflasyon değerleme oranı, TÜİK’in hesabıyla yüzde 36 ve Cumhurbaşkanı'nın bunu yüzde 54’e kadar çıkartma yetkisi var. Buna karşılık Merkez Bankası’nın bu yıl beşinci kez yeniden değiştirdiği yıl sonu enflasyon hedefi ise yüzde 18,4 olarak açıklandı.

"BU GİDİŞİN SONU EKONOMİDE TOPYEKUN ÇÖKÜŞTÜR"

Üretilen mal ve ürünler, yakında fiyatlar zamlanacak beklentisiyle stokta, depolarda bekletiliyor. ‘Yüzde 50 zam’ söylentileriyle şeker piyasadan çekiliyor. Yaygınlaşan stokçuluğun bir sonraki aşaması, malların, ürünlerin tezgâh altına inmesi; yokluk ve karaborsadır. Altı ayda ekmek İstanbul’da üçüncü kez zamlandı ve 1 TL’den 2,5 TL’ye çıktı. Fırıncılar Odası, tüm ülkedeki odalara genelge göndererek maliyet hesaplarını gözden geçirmelerini, gramaj düşürerek ekmekte zamlı fiyatları yeniden belirlemelerini bildirdi. Bu gidişin sonu, piyasaların durması, üretim ve arzın kesilmesi, ekonomide topyekun çöküştür. TÜİK dışındaki bilimsel hesaplamalarda yüzde 50’ye yaklaşan çift haneli enflasyon karşısında iktidarın çift haneli büyüme beklentisinin ezilen halk için bir anlamı olmadığı gibi; ‘naylon’ büyümenin yegâne getirisi, gelir dağılımının daha da bozulması, milli gelirin dolar bazında iyice gerileyerek daha dar bir kesimin elinde toplanması, yoksulluğun, fakirliğin, işsizliğin tüm topluma yayılması ve sosyal çözülme olacaktır.

"ÜRETİCİ-TÜKETİCİ MAKASINDA TARİHTEKİ EN YÜKSEK SEVİYEYE ULAŞILDI"

Rahip Brunson kriziyle 2018’de yaşanan kur şoku sonrası Eylül 2018’de yüzde 46,15 oranıyla o güne kadarki en yüksek düzeyine ulaşan Yİ-ÜFE, ekim ayında üç yıl önceki bu oranı da geride bıraktı. Üretici-tüketici makasında ise tarihteki en yüksek seviyeye ulaşıldı. TÜİK verilerine göre; gıda grubunda ekimde aylık artış yüzde 1,92 oldu ve manşet tüketici enflasyonuna 0,52 puanlık katkı yaptı. Sera ürünlerinin piyasaya çıkmasıyla özellikle domates ve biberde yüzde 32-36 arası aylık fiyat artışları gerçekleşti. Kıvırcık fiyatında aylık artış ise yüzde 65,8 oldu. Alkol ve sigara grubunda, sigara fiyatlarına yapılan yüzde 6,18’lik zamla bu grupta aylık artış yüzde 5,97 ve manşet enflasyona etki 0,26 puan oldu. Ulaştırma grubunda ise akaryakıt zamlarında eşel mobil sisteminin sona ermesiyle benzin, motorin ve LPG fiyatlarındaki zamların yarattığı yükseliş enflasyona yansımaya başladı. Ulaştırma grubunda aylık artış yüzde 2,43 ve manşet enflasyona etkisi 0,36 puan düzeyinde gerçekleşirken geçtiğimiz ay LPG yüzde 19,27, motorin yüzde 6,63, benzin ise yüzde 2,4 zamlandı.

"KIVIRCIĞIN YÜZDE 65 ZAMLANDIĞI BİR AYDA TÜİK'İN GIDA ENFLASYONU GERÇEĞİ YASNITMIYOR"

Diğer tarafta bağımsız iktisatçılardan ve akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) da ekim ayına ilişkin enflasyon verilerini yayımladı. TÜİK verileriyle hesaplama yapan ENAG’a göre; ekimde aylık enflasyon yüzde 6,90 artarken yıllık bazda ise enflasyon yüzde 49,87 düzeyiyle yüzde 50’ye yaklaştı. TÜİK’in yüzde 19,89’luk verisinin yaklaşık 2,5 katı olan ENAG verisi, piyasadaki fiyatlarla, pazar-marketteki etiketlerle daha gerçekçi şekilde örtüşüyor. Domates-biberin yüzde 32-36 arasında, kıvırcığın yüzde 65 zamlandığı bir ayda TÜİK’in gıda enflasyonunun yüzde 1,92 olması inandırıcılıktan uzak duruyor ve gerçeği yansıtmıyor."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.