ERDOĞAN: TÜRKİYE NÜKLEER ENERJİYE SAHİP OLMASIN DEMEK, İHANET DEĞİLSE GAFLETTİR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye nükleer enerjiye sahip olmasın demek, ihanet değilse gaflettir. Nasıl ağaç bahanesiyle vizyon projelerimize kastedenlere...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye nükleer enerjiye sahip olmasın demek, ihanet değilse gaflettir. Nasıl ağaç bahanesiyle vizyon projelerimize kastedenlere fırsat vermediysek çevre diyerek enerji hamlemizi dinamitlemeye çalışanlara da meydanı boş bırakmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’nun (EPDK) hizmet binası ve yapımı tamamlanan enerji santrallerinin açılış törenine katıldı. Erdoğan, burada şunları söyledi:
“EPDK'NIN EN ÖNEMLİ EKSİĞİ, KENDİSİNE LAYIK BİR HİZMET BİNASININ OLMAMASIYDI”
“Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun kuruluşundan bugüne ortaya koyduğu tablo hepimiz için gurur vesilesidir. Kurumumuz enerji piyasalarının serbestleştirilmesi ve düzenlenmesi uygulamalarıyla uluslararası düzeyde takip edilen bir yapıya dönüşmüştür. EPDK’nın en önemli eksikliği, uzun yıllar kendine layık bir hizmet binasının olmamasıydı. Kurum Başkanı’mız Mustafa Bey’in de yakın takibiyle hamdolsun 4 yıl gibi bir sürede içinde bulunduğumuz bu binayı ülkemize, devletimize kazandırdık.
"BİNAMIZIN ÇATISININ TAMAMI GÜNEŞ ENERJİSİ VE SU ISITMA PANELLERİYLE KAPLI"
Yatay mimari anlayışıyla insan odaklı bir şekilde inşa edilen en yüksek seviyede enerji verimliliğini hedefleyen binamızın çatısının tamamı güneş enerjisi ve su ısıtma panelleriyle kaplı. Bu paneller bina içinde kullanılan enerji ve suyun önemli bir bölümünü karşılıyor. Modern çalışma alanlarının yanı sıra binamızda; kreşinden mescidine, konferans salonundan fuaye ve sergi bölümüne, kütüphanesinden kapalı otoparkına kadar her türlü ihtiyaç da düşünüldü. Bugün ayrıca özel sektörümüzün Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl’de inşa ettiği yenilenebilir enerji santrallerinin de açılışını gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin çatıda yapılan en büyük güneş enerjisi projesini, Çöpgaz Elektrik Üretim Tesisi’ni, Avrupa’nın en büyük birleşik yenilenebilir elektrik üretim santralini bugün resmen hizmete alıyoruz. Enerji sektörümüze güç katacak Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl’deki kardeşlerimize istihdam imkanı sunacak bu önemli yatırımların da ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
"AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ'NİN İLK ÜNİTESİNİ 2023 YILINDA DEVREYE ALMAYI PLANLIYORUZ"
Türkiye ekonomisi son 19 yılda olağanüstü 1-2 dönem haricinde yüksek büyüme trendini sürekli devam ettirmiştir. Ülkemizin enerji talebi ekonomik büyümesine ve nüfusumuza paralel olarak artmıştır. Elektrik enerjisi tüketimimiz sadece bu yıl yüzde 8 seviyesinde artmıştır. Hükümet olarak gerek ülkemizin artan enerji ihtiyacını gerekse küresel ekonomik görünümü dikkate alarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. 2017 yılında açıkladığımız milli enerji ve maden politikası bu süreçte bizlere ve enerji sektörümüze rehberlik ediyor. Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir şiarıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızın hedefi enerji ihtiyacımızı yerli ve milli imkanlarla sürekli, kaliteli ve uygun fiyatlarla karşılamaktır. Rüzgar ve güneş enerjisinde 2027 yılına kadar 10’ar bin megavatlık ek kurulu güç katkısı hedefliyoruz. Enerji havuzumuz, nükleer enerjiyi de ekleyerek üretim portföyümüzü daha da çeşitlendirmeyi ve zenginleştirmeyi arzu ediyoruz. Nitekim Eylül ayındaki Mersin seyahatimizde Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni de ziyaret ederek gelinen aşamayı bizzat yerinde gördük. Her biri 1.200 megavat güce sahip dört üniteden oluşan 4 bin 800 megavat kapasiteli olarak planladığımız santralimizle ilgili çalışmalar devam ediyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk ünitesini 2023 yılında devreye almayı planlıyoruz. Böylece Türkiye’yi, dünyada nükleer enerjiyi işleyen ve kullanabilen sınırlı sayıdaki ülkeler arasına dahil etmiş olacağız. Akkuyu’nun ardından süratle ikinci, hatta üçüncü nükleer güç santralimiz için hazırlıklara başlayacağız.
"TÜRK MİLLETİNİN REFAHINA DAİR HASSASİYETİ OLANIN NÜKLEER ENERJİYE KARŞI ÇIKMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Her ne kadar çevrecilik adına sokakları yakıp yıkanlar, attığımız her adım gibi bunu da eleştirseler de biz nükleer enerjiyi ülkemize kazandırmakta kararlıyız. Dünyanın 32 ülkesinde 443 nükleer güç santrali halen faaliyetteyken, Türkiye nükleer enerjiye sahip olmasın demek, ihanet değilse gaflettir. Ülkemizin temiz nükleer enerjiye ulaşma çabalarını dile dolayanların çevre duyarlılığından ziyade başka gündemlerle hareket ettiği açıktır. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına, Türk milletinin refahına dair yüreğinde zerre kadar hassasiyeti olanın nükleer enerjiye karşı çıkması mümkün değildir.
"YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZDAN DAHA FAZLA İSTİFADE ETMENİN YOLLARINI ARIYORUZ"
Aynı zamanda yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan daha fazla istifade etmenin yollarını arıyoruz. Bu alanda son 19 yılda hamdolsun ciddi mesafe kat ettik. Kendi akarsularımızdan, rüzgarımızdan, güneşimizden, jeotermal kaynaklarımızdan elde ettiğimiz enerjinin payı bu süreçte yüzde 290 arttı. Bugün, yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 52 bin 140 megavat değeriyle toplam kurulu gücümüzün yüzde 53’lük kısmını oluşturuyor. Jeotermal enerji kurulu gücü bakımından 2020 yılı verilerine göre Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıradayız. Yine ülkemiz 2020 yılında toplam yenilenebilir kurulu gücünde dünyada 12., Avrupa’da beşinci sırada yer alıyor.
"ENERJİ HAMLEMİZİ DİNAMİTLEMEYE ÇALIŞANLARA MEYDANI BOŞ BIRAKMAYACAĞIZ"
Yerli kaynaklarımızdan yararlanma çabalarını engellemeyi çevrecilik zanneden marjinal örgütlerin burada da piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Dünyanın en temiz enerji kaynaklarına karşı çıkmanın çevreyle bir ilgisi olmadığı açıktır. Nasıl ağaç bahanesiyle vizyon projelerimize kastedenlere fırsat vermediysek çevre diyerek enerji hamlemizi dinamitlemeye çalışanlara da meydanı boş bırakmayacağız.
"KARADENİZ'DE DE AKDENİZ'DE DE NEREDE NE VARSA BULUP ÇIKARACAĞIZ"
Ülkemizde çok uzun yıllar boyunca petrol ve doğalgaz arama çalışmaları genellikle kiralama usulüyle yapıldı. Özellikle derin deniz sondajlarında ülkemiz tamamen dışa bağımlıydı. Ciddi kaynak ayırdığımız, büyük meblağlar ayırdığımız bu çalışmalardan maalesef yakın tarihe kadar olumlu bir sonuç çıkmadı. Daha önce kiralama ya da benzeri yöntemlerle yürütülen bu faaliyetleri biz kendi milli imkanlarımızla sürdürmeye karar verdik. O dönemki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’mız Berat Albayrak ile selefi Fatih Dönmez kardeşimiz, alınan bu kararı titizlikle hayata geçirdiler. Üç sondaj ve iki sismik araştırma gemimizi ülkemizin filosuna dahil ettiler. Sahip olduğumuz filoyla 2018 yılından bu yana 14 derin deniz kuyusu açtık. Akdeniz ve Karadeniz’deki iki ve üç boyutlu sismik aramalarımızı 6-7 katına çıkardık. Karalama kampanyalarına ve gizli açık sabotajlara rağmen sabırla yürütülen bu çalışmalar neticesinde hamdolsun geçen sene Karadeniz’de tarihimizin en büyük doğal keşfine imza attık. Toplam 540 milyar metreküplük bu keşifle Türkiye artık farklı bir lige yükselmiştir. Tilki yetişemediği üzüme, koruk dermiş. Şimdi muhalefet anasıyla yavrusuyla hepsi de koruk diyor. İsteseniz de istemeseniz de sondaj gemilerini de artıracağız, sismik araştırmaları da artıracağız ve Karadeniz’de de Akdeniz’de nerede ne var ne yok bunları bulup çıkartacağız.
"KARADENİZ GAZININ İLK FAZININ 2023 SENESİNDE KULLANIMA HAZIR HALE GELMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Karadeniz gazının ilk fazının 2023 senesinde kullanıma hazır hale getirilmesi için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çok daha güçlü, bağımsızlığını daha da perçinlemiş bir ülke olarak Cumhuriyet’imizin 100. yılını kutlamayı arzu ediyoruz. 2002’den beri verdiğimiz zorlu ve kutlu mücadeleyi aziz milletimizi asırlık bir hayaline daha kavuşturarak inşallah taçlandırmak istiyoruz.
"ELİNİZE DİLİNİZE DURSUN. NEREDE DOKTOR YOK, HEPSİ DE VAR"
Kaptanın hüneri dalgalı denizde belli olur. Buradan hareketle Türkiye, salgının yol açtığı zorlukları en hızlı atlatan ülkelerden biri olmuştur. Bu ana muhalefet, bu yavrular bizim yaptığımız şehir hastanelerinden rahatsız oluyorlar. Eğer bu şehir hastanelerimiz olmamış olsaydı, biz bu koronavirüsle nasıl savaşacaktık? Bu hastanelere gidenler memnuniyetlerini ifade etmekle kalmıyorlar. Şimdi yeni bir şey daha uydurdular, ‘hastane var da doktor yok.’ Elinize, dilinize dursun. Nerede doktor yok, hepsi de var.
Dün 40 bin personel daha ilave etme kararını Kabine Toplantımızda aldık ve açıkladık. Bundan sonra da erken vakitli ve etkili tedbirler alarak proaktif bir şekilde çalışmalarımızı südüreceğiz. Salgının olumsuz, küresel etkileri sebebiyle insanımızın sırtına binen yükü hafifletirken, iş dünyamıza destek olacak projeleri de hayata geçireceğiz."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.