ERHAN USTA'DAN “İŞKUR” TEPKİSİ: "İŞKUR GELİR KAPISI OLDU LİSTELERİ AK PARTİ İLÇE BAŞKANLIKLARINDA HAZIRLANIYOR, KALDIRIN BU SİSTEMLERİ"
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erhan Usta, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; “İŞKUR bir gelir kapısı oldu, bir istihdam kapısı oldu Türkiye'de. Böyle...
BURCU KAHRİMAN
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erhan Usta, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; “İŞKUR bir gelir kapısı oldu, bir istihdam kapısı oldu Türkiye'de. Böyle bir İŞKUR falan olmaz, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir İŞKUR falan yok. Seçimler öncesinde, çok net, milletin parasıyla buradan siyaset yapılıyor. Seçim öncesi 800-900 bin kişi diyelim ki toplum yararına veya diğer işlerde çalıştırılıyor, seçim bittikten sonra rakamlar düşürülüyor. Dokuz ay çalışıyor, bir yıl veremiyor, öbür yıl veriyor. Bunların listeleri AK Parti ilçe başkanlıklarında hazırlanıyor. Sayın Bakanım, kaldırın bu sistemleri” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmeler sürüyor. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erhan Usta, şunları söyledi:
"Devletlerin ve hükûmetlerin temelde görevi insanlarını refah içerisinde yaşatmaktır. Bunun için de tabii, insanların bir gelirinin olması gerekiyor. Gelir olması için de normal koşullarda bir insanın işinin olması gerekiyor. Bunun için de tabii, istihdam yaratılabilmesi için de ekonominin düzgün bir şekilde büyümesi ve bu büyümenin de herkesle adil bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Fakat bizim göstergelerimize baktığımızda, aslında bu anlamda çok başarılı olduğunu söyleme imkânımız yok Sayın Bakan. Şu anda istihdam serisi biliyorsunuz, Türkiye İstatistik Kurumunun 2014 yılından, Ocak 2014'ten başlıyor, sürekli bir seri kırılması var."
"ŞU ANDA ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ İNSANLARIMIZIN SADECE YÜZDE 45'İNE İŞ VEREBİLEN BİR EKONOMİYİZ"
Usta, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2014 Ocağında Türkiye'de istihdam oranı yani çalışanların çalışma çağı yaşındaki nüfusa oranı, 15 artı nüfusa oranı yüzde 45'miş; bundan yedi buçuk yıl önce. 2021 Ağustos’unda tekrar yüzde 45. Sayın Bakanım yani yedi buçuk yıl içerisinde istihdam oranı anlamında geldiğimiz noktada hiçbir mesafe alamamışız. Dolayısıyla şu anda çalışma çağındaki insanlarımızın sadece yüzde 45'ine iş verebilen bir ekonomiyiz. Oysa dünyada çok yüksek. Hele hele burada kadın-erkek ayrımına girmiyorum, kadınlarda bu istihdam oranının çok düşük olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu anlamda, kadın istihdamını mutlak surette artırmamız gerekiyor.”
İşsizlik oranlara dikkat çeken Usta, şöyle konuştu:
"Manşet işsizlik oranı 2014 Ocağında 9,2; şu anda, 2021 Ağustos’ta da 12,1; 2,9 puan. Ben bu devraldığınız 2002 mukayeselerine falan girmiyorum; bakın, bunlar çok çiğ, yanlış mukayeseler. Hani, burada bir analiz yapma açısından 2014 Ocağını alıyorum, bir de seri buradan başlıyor zaten. Orayla baktığımızda zaten kötü yani devraldığınız hükûmete göre şu anda son derece daha kötü bir işsizlik oranına sahipsiniz. Tarım dışı işsizlik oranı -ki esas bakılması gereken- oralar daha kötü. Hele hele en kötüsü de tabii "atıl işgücü oranı" diye TÜİK'in açıkladığı, bizim de geçmişten beri "geniş tanımlı işsizlik oranı" dediğimiz işsizlik oranı da yüzde 22'lerde. Gençlerde durum daha vahim. "Her 3 gençten 1'i işsiz" diyor arkadaşlar, bun bunu daha farklı söylüyorum: Her 3 gençten sadece 1'i çalışıyor, 2'si bir şekilde istihdam piyasasının dışında; ya işsiz ya öğrenci ya artık, iş bulma ümidi kalmamış yani iş bile aramayan ama her 3 gençten 2'si.
"KALDIRIN BU SİSTEMLERİ"
İŞKUR bir gelir kapısı oldu, bir istihdam kapısı oldu Türkiye'de. Böyle bir İŞKUR falan olmaz, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir İŞKUR falan yok. Yani İŞKUR piyasayı buluşturması gereken bir yer, artık insanlara ve siyaseten... Bakın, seçimler öncesinde, çok net, milletin parasıyla buradan siyaset yapılıyor. Seçim öncesi 800-900 bin kişi diyelim ki toplum yararına veya diğer işlerde çalıştırılıyor, seçim bittikten sonra rakamlar düşürülüyor. İnsanlar bu işten bir şey anlamıyor. Dokuz ay çalışıyor, bir yıl veremiyor, öbür yıl veriyor. Bunların listeleri AK Parti ilçe başkanlıklarında hazırlanıyor. Sayın Bakanım, ben sizin insafınıza güvenerek bunu söylüyorum: Kaldırın bu sistemleri. Bu toplum yararına çalışmayı Devlet Planlamadayken 2008 küresel krizinde piyasaya enjekte etmenin bir yolu olarak bir yıllığına koymuştuk. Siyaseten o kadar çok verimli oldu ki o kadar hoşa gitti ki on bir yıldır bu kullanılıyor. Ya, burada ihtiyacımız varsa, bizim bir okulda müstahdeme ihtiyacımız varsa düzenli bir şekilde alalım, işini verelim, hiç kimseye de eyvallah etmesin, boyun eğmesin. Dokuz ay çalıştırıyorsun, ondan sonra bir yıl çalıştırmıyorsun, sürekli askıda bekletiyorsun, kendisini yenilemek, kendisini geliştirmek için hiçbir gayreti yok "Gelecek yıl çalışırım." diye; bir yıl onu, bir yıl öbürünü çalıştırarak siyaset malzemesi olarak kullanılıyor. Bunlar bu devirde olmaması gereken meseleler, inşallah bunları siz düzeltirsin diye düşünüyorum ben. Dolayısıyla bu İŞKUR meselesi külliyen alınması lazım. İŞKUR genel müdürleri siyasilerden daha fazla siyasetçi. Şu andakini bilmiyorum kim. Benim hemşehrim mi hâlâ? Benim hemşehrimse o eskiden öyleydi yani o da öyleydi, açıkça söylüyorum. Ben kendisiyle birkaç defa konuştum ama İŞKUR genel müdürleri siyasetçi gibi davranıyor bu memlekette, olmaz böyle bir şey."
Bakan Bilgin'in sunumu sırasında "Emek ve sermaye ilişkisinde hükûmet nerede?" şeklindeki sözlerini anımsatan Usta, "Hakikaten bu soruyu ben de soruyorum. Sayın Bakan, emek ve sermaye ilişkisinde siz sermayeden yanasınız. Ben, sermaye düşmanı değilim ama emeği de ezdirmemiz gerekiyor; sermaye düşmanı değilim derken sermayeden yanayım anlamında, taraf anlamında değil" diye konuştu.
"İSTERSENİZ ÜÇ BASAMAKLI BÜYÜYÜN BUNDAN MİLLETE BİR FAYDA YOK"
Erhan Usta, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen yılın aynı döneminde, yılın ikinci çeyreğinde ücretlilerin katma değer içerisindeki payı yani toplam yaratılan değer içerisindeki payı yüzde 37 -burası, mevsimsel düzeltilmiş olmadığı için ancak ikinci çeyrekleri birbirleriyle mukayese edebilirim- bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 32,9'a düşüyor Sayın Bakanım. Ücretin katma değer içerisindeki payı 4,1 puan düşmüş; milli gelir içerisindeki, GSYH içerisindeki payı olarak bakarsak da 3,6 puan düşmüş. Yani, geçen yılki seviyesini dahi koruyamamışız ve bu geldiğimiz nokta birinci çeyrekte 2014'ten, ikinci çeyrekte 2013'ten sonraki en düşük seviye. Şimdi, dün Sayın Cumhurbaşkanı "Yılın tamamında da çift basamaklı büyüyeceğiz" dedi. İsterseniz üç basamaklı büyüyün, bundan millete bir fayda yok. Bu büyüme... Yani esas, ana kütle aileleriyle birlikte ücretli yani bunların payı düşüyor. Bakın, buradan bir simülasyon yaptığımızda, geçen yılla aynı seviyede ücretin payını, millî gelirin payını tutmuş olsaydık, bugün, bu sene ücretlilerin geliri yıllık bazda alacağının 270 milyar lira yani eski parayla 270 katrilyon lira daha fazlası olacaktı. Aslında biz bir şekilde bu kadar parayı emek-sermaye ilişkisinde ücretlinin cebinden çekip almışız; bu doğru bir şey değil. İşte, bu feryat o yüzden yükseliyor, o yüzden bu kadar çok insanlar feryat ediyor. Ki yani bunun bazı da kötü, 2020'nin ikinci çeyreği pandeminin olduğu, insanların zaten iş bulamadığı falan bir baz ama son bir yılı şey yapıyorum, buna geriye doğru da bakabilirsiniz, ben baktım, 2013-2014'ten beri olan en düşük seviye bu seviye. Dolayısıyla, maalesef, AK PARTİ hükûmetleri emek ve sermaye ilişkisinde emekten yana değil, artık sermayeden yana. Sermayenin de belli kesimlerinden yana, yoksa sermaye derken yani Anadolu'daki KOBİ'ler falan onlar da perişan bunu söyleyeyim, onları başka bütçelerde konuştuğumuz için burada çok fazla üzerinde durmayacağım.
TÜRKİYE'Yİ SARI SENDİKACILIK CENNETİ OLMAKTAN KURTARMAK LAZIM"
Sayın Bakanım, beni çok hayal kırıklığına uğratan konu, sizin bu sendikalara yüzde 1 baraj meselesini getirmeniz. Bunu çok antidemokratik buluyorum yani bunu yapmamak gerekirdi. Burada birkaç tane sendika, zaten 2 tanesi Cumhur İttifakı'na yakın, 1 tanesi de onun dışında alternatif olan... Ancak burada, daha demokratik bir şekilde küçük sendikaların önünü açalım, rekabet olsun, Türkiye'de sarı sendikacılık olmasın. Hangi iktidar gelirse o iktidara yakın sendika, temsil eden sendika oluyor. Niye? Çünkü artık lafı dinlenmiyor filan diye bakılıyor, o da sarı sendikacılık yapıyor Türkiye'de. Türkiye'yi sarı sendikacılık cenneti olmaktan bence kurtarmak lazım.
EYT meselesi kanayan bir yara hâline geldi, epeydir kanayan bir yaraydı. Dolayısıyla, burada hiç prim yatırmamış insanları dahi emekli eden bir sistem, on bin gün prim yatırmış bir sürü insan var; bunların her birinin kırılımları elimde var. Bu konuyu İYİ Parti olarak çok iyi çalıştık, yakında da bir çözüm planımızı kamuoyuyla paylaşacağız inşallah ama bu konunun çözülmesi lazım. Yani on bin gün prim yatıran birisine hala ‘Üç yıl, beş yıl bekleyeceksiniz’ demenin bu normal koşullar ve Türkiye ekonomisi içerisinde adil olduğunu düşünmüyorum.
3600 ek gösterge meselesinde de yine aynı şekilde verilmiş sözler var, artık bu sözlerin tutulmasını istiyoruz. Yalnız, bu bütçede 3600 ek göstergeye ilişkin -tabii, EYT'de yok zaten de- herhangi bir parasallaşmış bir şey de göremedik. Sayın Cumhurbaşkanı zannediyorum, 2022 yılı sonu için dedi hâlbuki bu 2018 seçimlerinde de yapılacak denilmişti. Ama bizim de bunlara ilişkin, bu söylediklerimin her birine ilişkin de önergelerimiz olacak bu akşam."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.