ESKİ ANKARA BAROSU YÖNETİMİNİN YARGILANDIĞI DAVADA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI AVUKATI: “DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NIN BÜTÜN SÖZLERİNE KATILIYORUM”

ESKİ ANKARA BAROSU YÖNETİMİNİN YARGILANDIĞI DAVADA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI AVUKATI: “DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NIN BÜTÜN SÖZLERİNE KATILIYORUM”

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan’ın da aralarında olduğu eski Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın...

TAMER ARDA ERŞİN

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan’ın da aralarında olduğu eski Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “cinsel yönelim” ile ilgili hutbesine karşı açıklama nedeniyle yargılandıkları davanın ikinci duruşması yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı avukatı Mahmut Acerce, “Ben Diyanet İşleri Başkanı’nın bütün cümlelerini katılıyorum. Düşüncelerimden dolayı üyesi olduğum baro tarafından kınanıyorum. Ben bu kınamayı ifade özgürlüğü olarak görmüyorum” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın suç duyurusu üzerine; TBB Başkanı Erinç Sağkan’ın Ankara Barosu Başkanı olduğu dönemde, Baro Yönetim Kurulu üyeleriyle beraber; “kamu görevlisine dini inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret” iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması yapıldı. Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmayı; birçok baro başkanı, avukatlar ve Almanya Büyükelçiliği’nden temsilciler takip etti.

Mahkeme Başkanı, “Dosya bize düştü. Bize geldi. İddianameyi kabul mabül yok, doğrudan geldi bize” dedi ve salonda gülüşmeler yaşandı.

Mahkeme salonlarında ilk defa sanık sıfatıyla yer aldığını dile getiren Sağkan, şunları söyledi:

“İsterim ki savunma yapabileceğim iddianame olsun…. Sanığın iddianameyi okuduğunda üzerine atılı suçun ne olduğunu anlayabilmesi zorunlu olduğu halde Diyanet İşleri Başkanı açıklaması ve baronun açıklaması yer aldıktan sonra hangi ibarenin suç olduğu açıklanmadan cezalandırılmamız isteniyor.

Açıklama ortada. Açıklamada asla suç unsuru yoktur. İfade özgürlüğü kapsamında yapılmış bir açıklamadır. Diyanet İşleri Başkanı’nın sözlerinin iddianamede kesildiği açıktır. İddianamede yer alan açıklama kesilmiştir. Bu anlamıyla da düşündürücüdür. Diyanet İşleri Başkanı’nın nikahsız yaşayanların ve eşcinsellerin hastalık taşıdığını ve mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti… Ankara Barosu adına sessiz kalmama hakkımızı kullandık. Yayınlanan basın açıklaması yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesinden ibarettir.”

“Sesi çağlar ötesinden gelen’ ibaresinin hukuk sistemimizde suç taşımadığı herkes tarafından biliniyor” diyen Sağkan, sözlerine şöyle devam etti:

“Cadı avı söylemi ise metafor olup Orta Çağ geleneğine ve o dönem yaşananlara gönderme olduğu da açıktır. Yazımız içerisindeki kan kokan cüret ise bir kesimi hedef göstererek şiddet çağrısında bulunulmasını açıklayan bir metafordur.”

Sağkan, yaptıkları açıklamanın hakaret içermediğini ve hiçbir din, inanç ile alakası olmadığını kaydetti ve beraatini istedi.

Ankara Baro Başkanı, sanık Kemal Koranel, hakaret suçunun yasal, maddi ve manevi unsurunun oluşmadığını belirterek, “Bu açıklama Diyanet İşleri Başkanı’na yönelik yapılmamıştır. Bu açıklama insan hakları ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla yapılmıştır. Eleştiri hakkı kapsamındadır. Baro açıklaması Diyanet İşleri Başkanı’nın sözlerinin olumsuz değerlendirmesi olarak değerlendirilmeli ve eleştiri hakkı kapsamında görülmelidir” dedi.

“KAMU GÖREVLİSİNE ELEŞTİRİ MAHİYETİNDE”

Baro Yönetim Kurulu üyesi sanık Burcu Mine Gargın, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın açıklamasına karşı insan haklarını savunmak kastıyla hareket ettiğini kaydederek, “Şiddete çağırmadan, ayrıştırmadan, hakaret etmeden eleştiri kapsamındadır… Kamu görevlisine eleştiri mahiyetindedir. Katılanın kamu görevi nedeniyle eleştiriye katlanma zorunluğunu bulunmaktadır” dedi.

Baro Yönetim Kurulu üyesi sanık Çağrı Eryılmaz Avukatlık Kanunu’ndaki hükümleri anımsatarak, “Diyanet İşleri Başkanı’nın toplumun bir kesimini hedef gösteren ve mücadele çağrısından sonra yönetim kurulumuz davaya konu açıklamayı yaptı. Eleştiri yapmak demokratik toplum düzeni gereğidir. Buna katlanmak da (kamu görevlisinin) görevidir” dedi.

Baro Yönetim Kurulu üyesi sanık Özgen Hindistan, “Herkesçe dinlenen kamu görevlisinin öyle bir şeyi söylemesi kadına, çocuğa şiddeti arttırmaktadır. Kişisel olarak da olsa aynı bildirinin altına imza atarım. Hoşgörüyü bütünleştirici beyefendi bulunması gereken kamu görevlisinin şiddete verecek açıklaması yapmasına karşı biz de açıklamamızı yaptık” diye konuştu.

Diğer yönetim kurulu üyeleri de açıklamalarının eleştiri kapsamında olduğunu belirterek, haklarında beraat kararı verilmesini istediler. Sanıkların hepsi savunmalarında hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumak için bu açıklamayı yaptıklarını vurguladı.

ESKİ AİHM YARGICI TÜRMEN SAVUNDU

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Avukat Rıza Türmen, sanıklar adına yaptığı savunmada; “Dava konusu iki beyan mevcuttur. İlk beyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın cuma hutbesinde söylediği sözler, diğer beyan da Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin yaptığı açıklama. Bu beyanları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında değerlendirmek istiyorum” dedi.

Türmen, Erbaş’ın eşcinseller ve nikahsız yaşayanları hedef alan açıklamasının “nefret söylemi” olduğunu belirterek, “Diyanet İşleri Başkanı’nın eşcinsel ve evlilik dışı birliktelik yaşayan kişilere karşı mücadele çağrısı içeren, bir kesimi ayrıştıran açıklaması AİHM içtihatları çerçevesinde nefret söylemidir…. AİHM nefret söylemi ya da nefrete teşvik için şiddet aramayacağını ifade etmiştir. Yetkililerin nefret söylemine karşı önlem almaları gerektiğini belirtmiştir. Cinsel yönelime ayrımcılık ile ırk, kökene yönelik ayrımcılığı bir tutmuştur” diye konuştu.

Türmen, Erbaş’ın “cinsel yönelimi hedef alan söylemlerine” ilişkin “Ne ilktir, ne tek kelimedir. Sistematik niteliktedir” dedi.

Türmen, “Devlet görevlilerinin nefret söyleminden kaçınmaları gerekir. Devletin bir pozitif sorumluluğu vardır. Nefret söylemine ilişkin soruşturma açmalıdır. Bu olayımızda devlet hem negatif hem de pozitif sorumluluğunu yerine getirmemiştir” dedi.

“BARO YÖNETİM KURULU ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YERİNE GETİRDİ”

Türmen baronun açıklamasının nefret söylemiyle mücadele kapsamında olduğunu ifade ederek, “Baronun açıklamasında nefret söyleminin kan ve şiddete yol açabilecek endişeyi yansıtmaktadır. Devlet söylemiyle yasal yolların yanında bunun zararlarını ortadan kaldıracak söylemelerle de mücadele edilmelidir. Tam baronun yaptığı da budur. Baro yönetim kurulu kendilerine düşen görevi yerine getirmiştir” dedi.

“BÖYLE BİR USUL YOK” ATIŞMASI

Avukat Bülent Yücetürk, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili sözlerini anımsattı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın avukatı Mahmut Acerce, “Böyle bir usul yok. İddianame dışına çıkıyor” dedi. Mahkeme Başkanı da Acerce’ye “Asıl böyle bir usul yok. Size söz verdiğimde ‘Böyle bir usul yok’ diyebilirsiniz. Savunma yapıyor” karşılığını verdi. Yücetürk savunmasına devam etti.

Diyanet İşleri Başkanlığı Avukatı Mahmut Acerce, Erbaş’ın hutbesinden söylemlerinin kendisinin değil, Kur’an- Kerim’de yer aldığını açıkladı. Acerce, Ankara Barosu yönetiminin “niyet okuduğunu” belirterek; “Bizler hukukçu olarak ne zaman niyet okumaya başladık. Müvekkilim bir hutbe ifade ediyor. Sonraki adım, elinde meşalelerle cadı avına çıkacaksın. Sonra de hukukçuyuz diyeceğiz… Ben Diyanet İşleri Başkanı’nın bütün cümlelerine katılıyorum. Sonra ben düşüncelerimden dolayı üyesi olduğum baro tarafından kınanıyorum. Ben bu kınamayı ifade özgürlüğü olarak görmüyorum” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşaviri Bekir Korkmaz, sadece Erbaş değil tüm din görevlileri adına suç duyurusunda bulunduklarını ifade ederek, “Hukukun üstünlüğünü savunan baro eliyle halkımız kışkırtılmaya çalışılmıştır” dedi ve sanıkların cezalandırılmasını istedi.

“AMERİKAN FİLMİNDEKİ GİBİ İTİRAZ EDİYORUM MU DİYELİM”

Korkmaz, hakimin sanık avukatlarına karşı müdahalede bulunmadığını, savunma sınırlarının aşıldığı söyledi. Mahkeme Başkanı ise “Amerikan filmlerindeki gibi itiraz ediyorum mu diyelim. Herkes sırası gelince konuşuyor” karşılığını verdi.

NE OLMUŞTU?

Erinç Sağkan’ın da aralarında olduğu 11 yönetim kurulu üyesi hakkında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, 24 Nisan 2020 tarihinde Ankara’daki Hacı Bayram Camisi'nde verdiği hutbenin içeriğiyle ilgili yaptıkları basın açıklaması gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı tamamladıktan sonra, avukatların yargılama usulüne göre iddianame hazırlayarak Ankara Batı 3. Ağır Ceza Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkeme iddianameyi kabul ederek eski Baro Başkanı Erinç Sağkan’nda arasında olduğu 11 Yönetim Kurulu üyesi hakkında, “kamu görevlisine dini inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla dava açtı. 11 avukat hakkında, 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezaları talep edildi.

Ankara Barosu, hutbeyle ilgili, “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği konuşmasıyla ilgili basın açıklaması” başlıklı açıklama yayınladı. Yapılan basın açıklamasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı resen soruşturma başlattı, Diyanet İşleri Başkanlığı da ayrıca suç duyurusunda bulundu. Her iki soruşturma daha sonra birleştirildi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.