ESKİ TURİZM BAKANI YÜCEL: TURİSTLER DAHA DÜŞÜK GELİRLİ, BUNA RAĞMEN MÜTHİŞ BİR HARCAMA VAR. RAKAMLARIN HAYALİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUM
Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yayınladığı Ocak-Ekim ayları turizm istatistiklerini yorumladı. Yücel, "Turist profilimiz...
CEM HAYAT
Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yayınladığı Ocak-Ekim ayları turizm istatistiklerini yorumladı. Yücel, "Turist profilimiz daha düşük gelir gruplarına kaymış, kalış süreleri kısalmış, buna rağmen müthiş bir harcama artışı var. 645 dolardı, şimdi 845 dolar mı olmuş? Yani 200 dolar artmış birdenbire” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı dün, Ocak-Ekim ayları arasındaki turizm istatistiklerini yayınladı. Buna göre Ekim ayı itibariyle Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı 24 milyon 979 bin 198 olarak açıklandı. Eylül ayı itibariyle toplam turizm geliri ise 16,8 milyar dolar olarak açıklandı. Geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçe görüşmelerinde Bakan Mehmet Nuri Ersoy, "Yapılan başarılı çalışmalar sonucunda sezon başında belirlemiş olduğumuz 25 milyon turist ve 20 milyar dolar gelir hedefimizi, 28 milyon turist ve 22 milyar dolar gelir olarak yukarı yönlü revize ettik. Burada sevindirici olan gelişme 2018'de 630 dolara düşen kişi başına harcamanın, 2021 yılının ilk 9 ayı itibarıyla 830 dolar olarak gerçekleşmesidir" dedi.
ANKA Haber Ajansı'nın konuyla ilgili sorularını yanıtlayan eski bakan Yücel, şöyle konuştu:
"TURİST PROFİLİMİZ DAHA DÜŞÜK GELİR GRUPLARINA KAYMIŞ, BUNA RAĞMEN MÜTHİŞ BİR HARCAMA VAR"
"Dünyada üç tane yalan varmış. Bir, normal yalan; iki, kuyruklu yalan; üç, istatistik. Bizim Bakanlığın rakamları da bence kategorik olarak üçüncüye giriyor çünkü Ağustos ayı sonuna kadar pek parlak gitmeyen o varsayımlar birden bire Ağustos’tan sonra Eylül ve Ekim ayında fırladı ve hedefleri de geçti. Gelir olarak 20 milyar dolarlık beklenti vardı, o yüzde 10 aşıldı. Turist sayısında da ondan daha fazla bir artış var. Yani pozitif anlamda bir yanılma olmuş. Bu konuda ben rakamlara güvenmiyorum. Ben bu turistlere baktığımda bir numarada Rusya var. İki numarada Almanya var ki aralarında 1 milyondan fazla fark var. Ondan sonra Ukrayna var, Bulgaristan var, Beyaz Ruslar var, İran var, Azerbaycan var. Bu profil aslında, Türkiye’de harcama kapasitesi en düşük profili temsil ediyor. Almanlar için de aynı şey söz konusu çünkü Almanya’dan da gelişlerde çok ciddi fiyat indirimleri var, o fiyat indirimlerinden yararlanmak için geliyorlar. Yani bu kişi başına yapılan harcamanın birdenbire yükselmesi de, Bakan’ımızın kendi varsayımlarını doğrulamak için uydurduğu bir efsaneye benziyor, ben böyle bir şeyin olduğuna inanmıyorum. Çünkü turist profilimiz daha düşük gelir gruplarına kaymış, kalış süreleri kısalmış, buna rağmen müthiş bir harcama artışı var. 645 dolardı, şimdi 845 dolar mı olmuş? Yani 200 dolar artmış birdenbire. Ne olarak arttı bilmiyorum. Bir de sizin paranızın değeri düşmüş. Bu, burada gelip, döviz cinsinden yapılan harcamaların da azalması demek. Çünkü doların satın alma gücü artıyor, euorunun satın alma gücü artıyor; sizin paranızın değeri düştüğü için de diyelim ki geçmişte 100 dolara aldığı bir hizmeti şimdi belki 80 dolara alacak, belki 60 dolara alacak. Dolar, ay başından bugüne neredeyse 2,5 lira arttı. Onun için ben bu rakamların hayali olduğunu görüyorum.
"SAYILARLA BİR ALGI YÖNETİMİ YAPILIYOR"
İstatistiklere baktığımız zaman, yurt dışında yaşayan ama Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda olan vatandaşlarımızın da rakamlarda turist gibi algılandığına dair ciddi kuşkum var. İstatistiklerde gördüğüm bir başka eksiklik ise sadece ve sadece günü birlik gelenlerin 29 bin 500 gibi bir sayıyla gerçekleşmiş olması. Geçmişte bu sayı çok daha yüksekti, 1 milyonu aşıyordu. Bu da sadece deniz yoluyla gelenlere ilişkin bir değerlendirme gibi sunulmuş kamuoyuna. Halbuki şunu biliyoruz. Bulgaristan’dan gelip Edirne pazarında alışveriş yapmak isteyenlerin yarattığı bir izdiham var. Onlar sadece günübirlik değil, belki de sadece birkaç saatliğine Türkiye’ye gelip dönüyorlar. Bu kötü bir hareket mi, asla değil. Türkiye’nin o pazarı çekmesi lazım ama benim gördüğüm kadarıyla sayılarla bir algı yönetimi yapılıyor ki bu algı yönetimi maalesef iktidar için de çok alıştığımız bir şey.
“BU YÖNTEMLERİN KULLANILMASI NE DEVLET ADAMLIĞINA YAKIŞIYOR NE DE YÖNETİCİLİĞE”
… İstanbul Havalimanı’na gelmiş, çay kahve içip gitmiş. Buna da bir itirazımız yok, tabii ki THY transit olarak taşısın. Fakat turizmle ilgili bir gelir hesaplaması yaparken insanları kandırmak için ya da bir sanal başarı hikayesi yazmak için bu yöntemlerin kullanılması ne devlet adamlığına yakışıyor ne de yöneticiliğe.
"BAKAN TOSUNCUK'U GERÇEKTEN ARIYORSA, AYNAYA BAKSIN"
Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinde bizim Kültür ve Turizm Bakanı’mız bir sözlü soru üzerine Kuşadası’nda Komer adlı bir kongre merkezi var. Bunun yüzde 34’ü bakanlığa, geri kalanı da TÜRSAB’a ait. TÜRSAB’ın önceki yönetimi birtakım vakıf ve iktisadi işletme olarak kurduğu şirketler aracılığıyla borçlanarak bu kongre merkezini yaptı. Son derece yanlış bir seçimdi… Bakanımız bunu şimdiki yönetime mâl etmeye çalıştı bunu. Orada çok ciddi bir hayalcilik yaratıyor. Geçmiş yönetimin burada ciddi yolsuzluk yaptığını, ciddi paralar harcandığını belgelediler. Bununla ilgili soruşturma açılmasını istediler ve savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını önerdiler. Bakan bunu şimdiye kadar sümen altında tuttu. Hatta bütün bu suçlamalarda bir numaralı hedef olan eski TÜRSAB başkanını bütün toplantılarda yanına oturttu. Şimdi iş soruya gelince kendisini aklamak ve mevcut yönetime de bir şaibe düşürmek için geçmişte yapılanları onlara mâl eden bir tutumla davrandı ve TÜRSAB’ı Çiftlikbank olmakla suçladı. Kendisi de şirketi üzerinden TÜRSAB’ın bir üyesi. Ben de oraya çok uzun yıllar emek vermiş birisiyim. O Çiftlikbank anlayışını, o Tosuncuk’u bakan gerçekten arıyorsa, aynaya baksın diyorum."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.