FATİH ERBAKAN: BU MİLLET SİZDEN ÇİN MODELİ, JAPON MODELİ DEĞİL, SEÇİM SANDIĞINI ÖNÜNE KOYMANIZI İSTİYOR

FATİH ERBAKAN: BU MİLLET SİZDEN ÇİN MODELİ, JAPON MODELİ DEĞİL, SEÇİM SANDIĞINI ÖNÜNE KOYMANIZI İSTİYOR

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Bu millet sizden Çin modeli, Japon modeli, Vietnam modeli değil... Bu milletin sizden tek bir isteği var; bir...

MUHAMMET FATİH BAŞCI

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Bu millet sizden Çin modeli, Japon modeli, Vietnam modeli değil... Bu milletin sizden tek bir isteği var; bir an evvel seçim sandığını getirip önüne koymanızı istiyor” dedi.

Fatih Erbakan, bugün partisinin Burdur’daki il kongresinde konuştu. Erbakan, Burdur Öğretmenevi Konferans Salonu’ndaki kongrede şunları söyledi.

“STOKÇULUK SONUÇTUR”

“İktidarın durumu ne? Şu tablo karşısında adeta üç maymunu oynuyorlar. ‘Görmedik, duymadık, bilmiyoruz.’ Hiçbir şeyden sorumlulukları yok. Asıl ekonomik krizin sorumlusu kendileri olduğu halde, 19 seneden beri borç, faiz, zam, vergi ekonomisini uyguladıkları için asgari ücretli, emekli, çiftçi bu halde. 3 tane temel gider kalemine yüz milyarlarca doları akıttıkları için dar gelirli milyonlar bu halde. Neymiş o gider kalemleri; faiz ödemeleri, imtiyazlı holdinglere kaynak aktarılması ve aynı zamanda israf, lüks ve gösterişe yönelik harcamalar. Asıl bu ekonomik krizin sorumlusu kendileri olduğu halde yıllardan beri suçu çıkarıyorlar dış güçlere atıyorlar, zincir marketlere atıyorlar, soğan depolarına, patatesçilere, patates depolarına atıyorlar, pandemiye atıyorlar. Şimdi bu kervana yeni bir düşman daha eklendi, o da stokçular. Hayırlı uğurlu olsun. Yeni düşmanımızı belirledik. Şimdi de bütün ekonomik krizin sebebi stokçularmış. Ya Allah’tan korkun. Bir ortaokul, bir lise öğrencisi bile bunu size söyler. Stokçuluk ekonomik krizin sebebi değil, sonucudur. Bir dolar kuru, bir döviz kuru bir günde sabahtan akşama kadar yüzde 15 artıyorsa, bir ülkede enflasyon yıllık yüzde 60 seviyesine gelmişse, aylık enflasyon neredeyse yüzde 10 seviyesine gelmişse stokçuluk elbette ki olur. Siz şükredin, bu kuzu gibi millet Arjantin’deki gibi gidip marketleri, pazarları, bakkalları yağmalamıyor. İnancından dolayı, medeniyetimizin güzelliğinden dolayı böyle bir şey olmuyor. Stokçuluk ne, stokçuluk elbette ki olur. Stokçuluk borç, faiz, zam, vergi ekonomisinin bir sonucudur, sebebi değil. Sizin ulaştığınız bir ekonomik krizin sonucudur. Döviz kurlarındaki astronomik artışın sonucudur. Doğal gaz, elektrik ve akaryakıta yağmur gibi yağan zamların bir sonucudur.

“BETON EKONOMİSİ YÜZÜNDEN DÖVİZ YÜKSELİYOR"

Şimdi, 2022 Ocak’tan itibaren vergi ve harçları yüzde 36 artıracaklar. İşte o yağmur gibi yağan vergilerin bir sonucudur. Çünkü bundan dolayı enflasyon oynuyor.  Enflasyon olduğu zaman da stokçuluğun olması gayet normal bir şey, hele hele bu oranda bir enflasyon olduğu zaman. Stokçuları düşman etmenin bir manası yok. Beton, çimento ekonomisi yüzünden, üretmediğiniz için, ihraç etmediğiniz için, her sene ithalatınız ihracatınıza 50-60 milyar dolar fark attığı için döviz yükseliyor. Döviz yükselince de fiyatlar patlıyor ve enflasyon patlıyor. Borç-faiz ekonomisini yürüttüğünüz için, kaynak ihtiyacını milli kaynak paketleri ile karşılamadığınız için, dışarıdan devamlı borç aldığınız için yine dövize talep oluyor, döviz yükseliyor. Döviz yükselince fiyatlar patlıyor, enflasyon patlıyor. Onun sonucunda da stokçuluk ortaya çıkıyor. Sonra da çıkıyorlar, ‘Ah stokçular yok mu, ah şu zincir marketler yok mu, ah şu dış güçler yok mu, ah şu patatesçiler, soğancılar yok mu, bunların yüzünden bunlar oluyor’ diyorlar. Bu ekonomik krizin sebebi, müsebbibi patatesçiler, soğancılar, stokçular değil, sizsiniz siz. İşi gücü bırakmış, almış polisi, jandarmayı patates deposu basıyor, soğan deposu basıyor, ‘Stokçuluk yapana 2 milyon ceza keseceğim’ diyor. Erbakan Hoca olsaydı şimdi ‘Sizi gidi kabzımalcılar sizi’ derdi. Taktılar kafayı kabzımalcılara, işleri güçleri sabah, akşam pazar, patates deposu geziyorlar. Bunları burada aramanıza gerek yok. Sizin bu noktaya getirdiğinizi cümle alem biliyor. Sen devamlı dış borç alıyorsun kısa vadede yüksek faizli, onu geri ödemek için bir senede 193 milyar dolar bulmaya çalışıyorsun. 12 ay da 193 milyar doları bulacağım diye döviz çekersen dövizin fiyatı artmaz mı? Bir de ithalat açığımı kapatacağım diye döviz alıyorsun. O talep de dövizi patlatıyor. Döviz patlayınca fiyatlar patlıyor. Neden, çünkü Türkiye’de Türk malı dediğin ürünü bile üretirken kullandığın malzemenin yüzde 82’sini dışarıdan getirtiyorsun. Üzerinde ‘Türk malı’ yazan yerli ürün dediğin ürünün, döviz arttığında fiyatı artıyor. Bir de dünya kadar ithal ürün var, onların da fiyatı artıyor. Enflasyon oranıyla dövizin artış oranına bakın, birebir paralel gidiyor. Neden ithalata bağımlı, dışa bağımlı bir ekonomi; onun için.

"VATAN MİLLET SAKARYA EDEBİYATI SİZİ KURTARAMAZ"

Bu noktada mevcut iktidara, yıllardır yaptığı suni düşmanlar üretip onlarla savaşarak algı oluşturma oyununu, tiyatrosunu bir an önce artık bırakması ve borç, faiz, zam, vergi ekonomisinden bir an evvel üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomiye geçmesi çağrısında bulunuyoruz. Eğer ‘Biz bunu nasıl yapağımızı bilmiyoruz’ diyorsanız bizim kitaplarımız var. Gelin, size bu kitapları verelim. Kitaplarımızda neler yapılacağı yazıyor. Alın okuyun, onları uygulayın. Yeter ki bunlar uygulansın da bu milletin bu sıkıntısı ortadan kalksın. Bu milletin mutfağındaki yangın sönsün. Ancak bunları yapmazsanız, eğer bu ekonomi uygulamalarınızı 19 seneden beri yaptığınız gibi aynı tas aynı hamam sürdürmeye devam ederseniz bundan böyle bu algı operasyonları, bu suni düşmanlar, beka edebiyatı, vatan millet Sakarya edebiyatı da sizi kurtarmaz, bunu bilesiniz. Çünkü bıçak kemiğe dayandı. Eğer ekonomik kriz, enflasyon, döviz kurları, mutfaktaki yangın bu hızla devam ederse yapılacak olan ilk seçimde barajı dahi aşamayacak noktaya gelecekler.

"İNSANLARIN DAYANMA GÜCÜ KALMADI"

Elbette 3 maaş, 5 maaş alanlar, tuzu kurular daha çok dayanırlar, onlar için sorun yok. Devletten ballı kaymaklı ihaleleri alıp bir de üzerine vergi muafiyetlerini alıp da bir kuruş vergi ödemeden milyar dolarlar kazananlar için elbette ki hava hoş. Onlar daha yıllarca dayanır, sorun yok ama askıda ekmek kuyruğunda bekleyen vatandaş, ‘Günde 5-6 tane ekmek alıyorum, çoluk çocuk çorbaya ekmek banıp karnımızı doyuruyoruz’ diyen vatandaşlar, ‘bebek mamasını nasıl alacağım, çocuk bezini nasıl alacağım’ diye düşünen, ‘ayçiçek, zeytin yağını nasıl alacağım’ diye kara kara düşünen insanların artık dayanma gücü kalmadı.

"DAHA FAZLA OYALAYAMAZSINIZ"

Beka edebiyatıyla, algı operasyonuyla, bağırıp çağırmayla bu insanları daha fazla oyalayamazsınız. Bu insanları bu hikayelerle hiçbir yere götüremezsiniz. Bu gidişle dediğim gibi yapılacak olan ilk seçimde DSP’nin yüzde 22’den yüzde 1’e düşmesi gibi sizde barajın altında kalırsınız, bizden söylemesi. Dost acı söyler. ‘Efendim biraz daha sabredin, Çin modeli uyguluyoruz, biraz daha bekleyin, 6 ay sonra sonuç alacağız’… Hiç boşuna nefes tüketmeyin, milletin bu hikayelere artık karnı tok. Bu millet sizden Çin modeli, Japon modeli, Vietnam modeli değil… Bu milletin sizden tek bir isteği var; bir an evvel seçim sandığını getirip önüne koymanızı istiyor."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.