HDP’Lİ DANIŞ BEŞTAŞ: “BİR YÜZÜKTEN BAŞKA SERVETİMİZ YOK’ DEDİNİZ, YÜZÜKLERİN EFENDİSİ OLDUNUZ”
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bir yüzükten başka servetimiz yok’ deyip iktidara geldiniz, bugün yüzüklerin efendisi oldunuz. Ülkenin bütün...
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bir yüzükten başka servetimiz yok’ deyip iktidara geldiniz, bugün yüzüklerin efendisi oldunuz. Ülkenin bütün kaynağını ve iradesini tek adamın yüzüğünde topladınız” dedi.
HDP Grup Başkanvekili ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve HDP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç, TBMM Genel Kurul’da bütçe görüşmelerinin kapanış oturumunda konuştu. Danış Beştaş’ın konuşmasında özetle şunları söyledi:
“AKP, DARBE YÖNTEMLERİNİN USTASI HALİNE GELDİ: Şüphesiz her bütçe dönemine ait özellikler vardır. Bu bütçede görüşmelere damga vuran konu despotizm oldu. Demokrasiye vurulan darbe niteliğindeki kararlar, talimatlar o denli yıkıcı sonuçlar doğurdu ki geçmişin cunta dönemi icraatları dahi unutuldu. AKP, demokrasi aşkına dair söylediği sözleri bir bir unuttu ve darbe yöntemlerinin, yönetimlerinin ustası haline geldi. Vesayet odakları diye diye her kurumda kendi vesayetini kurdu. Mucit iktidar bir de kayyım yöntemini buldu. Halkın kendi iradesini gösterdiği her alana iktidarının avatarı olan kayyımları atadı. Her yerde iktidarın avatarları toplumu dizayn etme cüretini gösterdi. Cüret dediğimiz şey zalimliğin ta kendisidir.
KOBANİ KUMPAS DAVASINDAKİ ADALETSİZ DURUŞ, ADALETİN BİTTİĞİNE ÖRNEKTİR: Saray rejimi ‘Türkiye’yi uçuracağız’ yalanları ile koca bir çukurun dibine itti. Halk içinde kavrulduğu bu derin çukuru dillendirmesin diye kutuplaştırma siyaseti dayatılıyor. Parlamentonun denge ve fren mekanizmaları tamamen yok edildi. Atanmışlar, seçilmişlerin üzerine çıkarılmaya çalışılıyor. Atanmış bakanlar, seçilmişlere parmak sallama cüretini gösterdi parlamentoda. Halk bunun hesabını soracağı günleri bekliyor. Yasama, yürütme, yargı güçlerindeki denge yok edildi. Tek adam, kumpas yargısı, kayyım rejimi erkini kurdunuz yeni üçlü budur. Anayasanın sadece adı kalmış, varlık sebebi bağımsızlık olan yargı erki tarafsızlığını saraya kurban etmiştir. Kendini totalitarizme kurban eden yargı erki, iktidarın siyasetinin bir figüranı olmayı kabul etmiş. Saray’a biatını, Kobani kumpas ve HDP hakkındaki kapatma davalarını da ilan etmiştir. Kobani kumpas davasında sergilenen adaletsiz duruş, adaletin bittiğine dair en önemli verilerden bir tanesidir. Kobani kumpas davasının her duruşmasında zulmün devamına karar veriliyor. Bu davada arkadaşlarımızın tutuklu kalma karının devamına kaçma şüphesi diyorlar. 6 yıl kaçmadılar, hepsi burada. Ama birileri kaçmıştı. 7 yıldır Kobani gerçekleriyle yüzleşmeyen iktidar yargısı kaçmıştı. Sizin hukuk anlayışını buraya kadar. Adaletin terazisini tamamen ortadan kaldırdınız. İmara aykırı olarak yapılan hukuka aykırı kaçak bir yargı tesis etmeye çalışıyorsunuz. Bu sistem bize, halkların neyi istediğini, istemediğini gösteriyor. Türkiye halkları demokrasi istiyor, barış istiyor. Türkiye yurttaşlarına sözümüz olsun, bu rejimde var olan ve halklara acı veren hiçbir şey bizim inşa edeceğimiz yeni demokratik Türkiye’de olmayacaktır.
PARTİLER MEZARLIĞI MÜZESİNDE YERİNİZ HAZIR: Ezberlenmiş terör retoriği ile bir halkın varlığını boş hamasetle perdelemeye çalışıyorsunuz. Terör kelimesinin icat edildiği Fransız Devrimi’nden bu yana hiçbir iktidar bu kelimeye bu kadar sarılmadı ve hiçbir halk Kürtler kadar bu kelimeyle baskılanmadı. Kürt sorunu yok diyorsunuz ya neyi çözdünüz bunu soruyorsunuz? Yıllarca İmralı’da sizin taraf olmanızla bu soruna dair çözüm arayışları vardı. Uluslararası kaynaklar şöyle bir veri veriyor. Kürt sorununun çözümünde güvenlikçi politikaları tercih nedeniyle son 40 yılda Türkiye’nin 4 trilyon dolar kaybettiğini söylüyor. Savaşın ekonomik maliyeti bu. Halkın boğazından çalınarak savaşa aktarılan para bu. Kürt düşmanlığı ve çözümsüzlükte ısrarınız gelip sizi vurdu. Kürtlerin varlığını inkâr ederek biten onlarca partiden biri olacaksınız. Partiler mezarlığı müzesinde yeriniz hazırdır.
ÜÇ TARAFI DENİZLERLE ÇEVRİLİ TÜRKİYE’Yİ, DÖRT TARAFI DÜŞMANLARLA ÇEVRİLİ BİR COĞRAFYAYA DÖNDÜRDÜNÜZ: Barış politikalarıyla arasına mesafe koyan bir akıl 84 milyona kaybettiriyor. Kurulacak ilk sandıkta, sizin sonuna geldiğiniz hikayenize bir ‘son’ yazılacak. Türkiye’de savaş kriterleri değil barış kriterleri işleteceğiz. Lübnan’da Doğu Akdeniz’de, Kafkasya’da, Avrupa’da ve daha birçok dış politika konusunda zafer nidaları kibir benzeri şovenist yaklaşımlarınızı görüyoruz. Savaş çığırtkanlığı ve hamasi siyasetsizliğinizi gördük. Dış politikayı ÖSO, IŞİD, El Nusra, HTŞ ve türevleriyle ellerinizde SİHA ve İHA’larla yürüttüğünüzü sanıyorsunuz. Denizde, havada, karada kriz fırsatçılığı yapıyorsunuz, savaş politikalarıyla besleniyorsunuz. Besin kaynağınız insan kaynaklı değil kan ve göz yaşı odaklı. Kürt düşmanlığı, barış karşıtlığı şeklindeki politikanızın sonucudur Suriye’deki yıkım. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’yi dört tarafı düşmanlarla çevrili bir coğrafyaya döndürdünüz. Etrafta dost bırakmadınız. Geçmişte, ‘15 Temmuz finansörü’ dediğiniz, hakkında en ağır manşetleri attırdığınız BAE kapısında sıcak para bekliyorsunuz ya… Tutarsızlık, ilkesizlik dış politikanızın ekseni olmuş. Sizin dış politikada müzakere dediğiniz, dolar müzakeresidir. Türkiye’nin kaynaklarını dışarıya peşkeş çekme müzakeresidir.
BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ SADECE EKONOMİK TERCİHLERİN DEĞİL, İKTİDARIN TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISININ DA TURNUSOL KAĞIDIDIR: Bu bütçede kadın, çocuk yoktu şimdi de yok. Bütçe görüşmeleri sadece ekonomik tercihlerin değil aynı zamanda iktidarın toplumsal cinsiyet algısının da turnusol kağıdıdır. Bütçeden önce kadınlarla, kadın kurumlarıyla, LGBTİ+’larla bir araya geldik. Kadınlara karşı değil, kadın yoksulluğuna karşı mücadele edin dedik. Kadınlar için adalet dedik. Kadın sığınaklarının sayısı artırılsın, kadınlara değil, kadına yönelik şiddetle mücadele edin dedik. Çocuklara duyarlı bütçeyi hayata geçirin dedik. Ancak iktidar, HDP’nin Meclis’teki kadınların ve muhalefet partilerinin bütün taleplerine kulaklarına tıkadı. İktidar, kadınları sadece sosyal yardımlarla yani muhtaç ekonomisi ile gündeme getirdi. Kadınları toplumun yarısı değil, ailenin bir eklentisi olarak gören zihniyet, görüşmeler boyunca, zihinlerinin dışa vurumu olarak ‘kadınlarımız’ ifadesini kullandı. Bu parlamentoda, ‘kadınlarımız’ kavramına hep karşı çıkmaya devam edeceğiz. AKP İstanbul Sözleşmesi’ni savunan, kendi içinde çalışan kadınları da tasfiye eden bir erkek rejimidir. Tek adam dayanışmasını da gördük burada. Kadınlar devletin, partinin, milletin ve siz erkeklerin uzantısı değildir, bunu kabul edeceksiniz. Başka yolu yok. Biz kadınlar hangi partiden olursak olalım gasp ettiğiniz haklarımızı bir bir alacağız. HDP yönetiminde toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemeyi mutlaka hayata geçireceğiz, Kadın Bakanlığını kuracağız, bu iktidarı biz kadınlar göndereceğiz.
BEŞLİ ÇETENİZE YENİ KAYNAK YARATMA MODELİDİR: ‘Samanı ateşe verdi mücadele ediyormuş gibi görünerek rüzgâra yol verdi’ diye bir söz vardır Kürtçe’de. Bu söz AKP iktidarını çok iyi anlatıyor. AKP algoritması denen bir şey var, temeli hakikati inkâr etmeye dayanıyor. İktidar ‘başarı’ diyorsa, başarısız olduğundandır. ‘Uzay’ diyorsa, yaya kaldığı içindir. ‘Hak, hukuk, adalet’ diyorsa; aylaklar altına aldığındandır. ‘Demokrasi’ diyorsa, artık kelimeye de tahammülü kalmadığındandır. ‘Herkes için’ diyorsa üç beş kişiden bahsettiğindendir. ‘Halk’ diyorsa, orada halkın yokluğundandır. ‘Kitabını yazdık’ diyorsunuz, kitap okumadığınızdandır. Kitap yazmayı bir kenara bırakalım, kitap okusaydınız, 19 yılın sonunda ülkeyi bu yangın yerine çevirmezdiniz. Sorsak, büyük bir mücadele içindesiniz. Ama bu mücadelenin adı nedense değişiyor. Bir gün beka oluyor, bir gün kurtuluş oluyor, bir gün faiz lobisi oluyor. AKP çok büyük fedakarlıkla ve çabayla 2002’de 1.6 olan bir doları bugün 16 liraya getirmeyi başardı, kutluyoruz sizi. ‘Bir yüzükten başka servetimiz yok’ deyip iktidara geldiniz, bugün yüzüklerin efendisi oldunuz. Ülkenin bütün kaynağını ve iradesini tek adamın yüzüğünde topladınız. Mallardan ürünlerden canlardan eksilmeden söz ediyor. Yoksulun eksilecek neyi kaldı? İnsanların canı kaldı sadece. Bir de sizin mal varlığınız azalsın, sizden azalsın, neden sürekli yurttaşlardan eksiliyor? Yüksek kur, düşük faiz modeliymiş. Modeliniz, yüksek talan yüksek yalan modelidir. Yeni ekonomik modeliniz, savaş, israf ve yoksulluk modelini sürdürme, halkı daha fazla yoksullaştırma modelidir. Halka değil, beşli çetenize yeni kaynak yaratma modelidir. Zamanınız giderek daralıyor, size bir tavsiyem var, yüce divan için hazırlıklarınızı yapın.”
OLUÇ: DAHA BÜTÇEYİ ONAYLAMADAN, EK BÜTÇE YAPILACAĞI HABERLERİ DOLAŞMAYA BAŞLADI
Oluç, bütçe görüşmelerine ilişkin, “Günlerdir Meclis’te 2022 yılının bütçesi üzerine konuşmalar gerçekleştirdik. Aslında, kadük hale gelmiş bir bütçe görüşüldü. Bütçe, plan bütçe komisyonuna geldiğinde dolar 9,27 idi, şimdi kapanış konuşmalarını yapıyoruz, dolar, 16-17 arasında dalgalanıyor. Yani, bütçenin bütün öngörüler ve değerlendirmeleri boşa düşmüş durumda” dedi ve şunları söyledi:
“GERÇEKLERİ KONUŞMAZSAK, GERÇEKLERDEN KAÇABİLİRİZ DİYE DÜŞÜNMEYİN: Türkiye ekonomisini az buçuk bilen bilir ki bağımlı bir üretim vardır, döviz kurlarındaki yükselme ithalatı ve enerji fiyatlarını doğrudan belirlemektedir. ‘Türkiye ekonomisini kurlar üzerinden ölçmek haksızlık’ diyen bakanlara diyoruz ki, gerçekleri konuşmazsak, gerçeklerden kaçabiliriz diye düşünmeyin. Daha bu bütçeyi oylamadan, ek bütçe yapılacağına dair haberler ortalıkta dolaşmaya başladı ve sizler iktidar kibrinizden dolayı muhalefete kulaklarınızı kapatıyorsunuz. Aslında bu bütçenin geri çekilmesi gerekirdi. Bu iktidarın bunu yapacak vizyonu yok. 2015 yılında tohumları atılan ve 2018’de başlayan ekonomik kriz siz yok deseniz de her gün hissediliyor. AKP-MHP iktidarı ‘ekonomik kriz’ kelimesini ağzına almasa da, bir ülkede, karnımızı doyurduğumuz gün şükrediyoruz diyorsa bu ülkede ekonomik kriz vardır. Saray sefa sürerken, işçinin, emeklinin, çiftçinin, dar gelirlinin mutfağı yangın yerine dönmüştür.
ERDOĞAN’IN BİR KİTABI VARSA ADI, ‘SARAY’IN SAADET ZİNCİRİDİR’: Üretici maliyetlerden dolayı üretemiyor, esnaf alıp satamıyor, vatandaş alım gücünü kaybediyor. Kim yapıyor bunları bu iktidar yapıyor. Erdoğan ise ya ‘Faiz Nas’tır’ ya da ‘stokçuluk haramdır’ sözlerini sarf ediyor. Halk güvenmiyor sizin sözlerinize, günahkâr olan Saray’dır. ‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyen Erdoğan’ın eğer bir kitabı varsa, adı, ‘Saray’ın saadet zinciridir’.
BU MODELİ, HAYALİ İHRACATLARDAN, GIDA KUYRUKLARINDAN TANIYORUZ: İktidar, ömrünü uzatmak için şimdi de ‘Yeni ekonomik model’ lafına sarıldı. Her şeyden önce bu model yeni değil, Kenan Evren’in bu ülkeye 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile getirdiği modelin makyajlanmış halidir. Bu modelin faturasını halk, 1994 ekonomik krizinde ödedi. Biz bu modeli, bankerler krizinden, hayali ihracatlardan, gıda kuyruklarından tanıyoruz. Bu modelin ilk icraatı Merkez Bankası’nın dolar satışları oldu. Erdoğan, grup toplantısı yaparken bile kurlar oynamasın diye dolar satıldı. Kimin dolarlarını satıyor? Kimlere peşkeş çekiliyor? Dolar satımının piyasaya etkisi sadece 45 dakika sürdü. Bu halkın cebinden çıkan milyarlarca dolar açıkça kül edildi. Bütün dünyada ülkelerin Merkez Bankası vardır. Türkiye’de ise tek adamın Merkez Bankası. Yani Saray Bank var. Bu model bir çelişkiler modelidir. Faize karşıyız diyenlerin, yüksek faiz ödediği, yerliyiz milliyiz diyenlerin, ülkenin zenginliklerini kelepir fiyatını yabancı yatırımcılara satmaya çalıştığı bir modeldir. Toplumu yüksek kur, yüksek faiz borcu, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı sistemiyle kuşatan sisteminiz miladını tamamladı. Dünya Bankası raporuna göre, nüfusun yarısı toplam yıllık ülke gelirinin yüzde 15’ini alıyor, en yukarıdaki yüzde 1, yüzde 24’ünü alıyor.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.