HEMŞİRE ÖMÜR EREZ CİNAYETİNİ PROTESTO EDEN MESLEKTAŞLARI: "BU VAHŞETTEN, ÇAĞRILARIMIZA RAĞMEN ÖNLEM ALMAYAN YETKİLİLER SORUMLUDUR"
Hemşire Ömür Erez’in öldürülmesi, çalıştığı Kartal 10 Numaralı Aile Sağlık Merkezi önünde protesto edildi. Meslektaşları, "Bu vahşetten, tüm çağrılarımıza...
Haber: GAYE ŞEYMA CAN / Kamera: ANIL VEREL
Hemşire Ömür Erez’in öldürülmesi, çalıştığı Kartal 10 Numaralı Aile Sağlık Merkezi önünde protesto edildi. Meslektaşları, "Bu vahşetten, tüm çağrılarımıza rağmen önlem almayan yetkililer sorumludur. Bıçak kemiğe dayandı, kendimizi korumak için biz de mi silahlanalım" açıklamasını yaptı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek şiddetin önünü açıyorlar” dedi.
Sağlık çalışanları, hemşire Ömür Erez’in (33); İstanbul Kartal’da 10 Numaralı Aile Sağlık Merkezi'nde görevinin başındayken, 20 suç kaydı olduğu belirtilen Rahmi Uygun tarafından silahla vurularak öldürülmesinin yanı sıra tüm sağlık çalışanları ve kadınların karşı karşıya kaldığı şiddeti de protesto etti. Protesto için Kartal’da basın açıklaması düzenlendi.
"ŞİDDETİN HIZLA YÜKSELDİĞİNİ VE MEŞRULAŞTIRILDIĞINI GÖRÜYORUZ"
TTB Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, basın açıklamasında yaptığı konuşmada, “Dün hep beraber bir kez daha yüreğimize kor düştü" dedi. Fincancı, şunları söyledi:
"Her gün defalarca bu koru yüreğimizde taşımak zorunda bırakılıyoruz. Bir yanda sağlık alanında sağlık çalışanlarının emeklerinin, mesleki kimliklerinin değersizleştirildiği sağlık politikalarıyla beraber şiddetin hızla yükseldiğini ve meşrulaştırıldığını görüyoruz. Şiddetin önünün açıldığını görüyoruz. Nasıl önünü açıyorlar İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek. Etkili bir koruma caydırıcı cezalar yerine şiddet görmezden geliniyor ve hayatımızın her alanına sızıyor ne yazık ki bunun son örneği silahla elini kolunu sallayarak bir binanın içine girilen bir saldırgan gösterdi bize. Sağlık kuruluşuna silahla giriliyor bu ülkede. Bizleri korumayan yargının adliyelerine, o saray adını verdikleri yerlere silahla giremezsiniz, ama sağlık kurumuna girebilirsiniz. Çünkü sağlık çalışanları, hekimler bu ülkede değersiz. Doktor bulamayacak bu ülkede insanlar, çünkü görevlerini yapmaktan vazgeçiyorlar, tükeniyorlar. Eğer sağlık çalışanları sağlıksız olursa toplumun sağlığını iyileştirmek, geliştirebilmek imkânsız. Sevgili hemşiremiz Ömür Hanım'ın anısı önünde saygıyla eğiliyorum ve bugüne kadar yitirdiğimiz bütün sağlık çalışanlarının anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Onlar yüreğimizde, mücadelemizde bizimle.”
"BU VAHŞETTEN, TÜM ÇAĞRILARIMIZA RAĞMEN ÖNLEM ALMAYAN YETKİLİLER SORUMLUDUR"
Tüm Sağlık Memuru Acil Tıp Teknisyeni Hemşire ve Ebe Derneği (İSAHED) adına konuşan Vildan Aydın da “Bugün bu vahşetten, tüm çağrılarımıza, yardım çığlıklarımıza rağmen önlem almayan yetkililer sorumludur. Buradan o sorumlulara soruyoruz: Hangi meslek mensubu, dün kendisini tehdit eden kişinin ertesi gün işlemini yapıyor? Hangi devlet kurumuna eli kanlı katiller bellerinde silahla rahatça girebiliyor” dedi.
“Biz artık kimin adına acı çekeceğimizi bilemiyoruz" Vildan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bıçakla doğranan cerrahın parmakları için mi, mermerle parçalanmak istenen bilime adanmış kafalar için mi, henüz annesinin karnında tekmelenen bebekler için mi, gündüz vakti canice katledilen bir kadın için mi, görevi başında vahşice öldürülen meslektaşımız için mi? Biz kimin acısını çekeceğimizi bilemiyoruz? Artık bardak taştı, bu yük taşınmaz, katlanılmaz hale geldi. Nereye baksak zorbalık, tehdit şiddet. Her gün birini anıyoruz, birine ağlıyoruz, biri için korkuyoruz. Hem kadın hem sağlık çalışanı olarak kendimiz için iki kere korkuyoruz.
Sayın sorumlular biz artık arkadaşımızın kanını temizleyip hizmete devam etmek istemiyoruz, bu vandallığa kalkışanların sağlık hizmetinden menedildiği, etkin caydırıcı uygulanabilir sağlıkta şiddet yasasının bir an önce çıkarılmasını istiyoruz. Görevimizin başında sövüldük, tehdit edildik, dövüldük, tokatlandık, yumruklandık, saçlarımızdan tutulup yerlerde sürüklendik, düştük, düştüğümüz yerde tekmelendik. Yetmedi başımıza kurşun sıktılar, vurulduk, öldük.”
“BİZ DE Mİ SİLAHLANALIM KENDİMİZİ KORUMAK İÇİN?”
Ömür Erez’in mesai arkadaşı hemşire Nurdan Işıl Hayta ise “Lütfen beni de korusun devletim. Ben de akşam işimi bitirdikten sonra evime dönmek istiyorum. Beni de evde bekleyenler var. Bebeğimi dahi küçücükken bırakıp buradaki bebeklere hizmet etmeye geldim. Onların aşılarını yapmaya geldim, yoğun bakımlarda çalışmaya gittim. Karşılığı bu şekilde olmamalı. Ne yapalım biz de silahlanalım mı biz de birilerinin başına ateş mi edelim kendimizi korumak için” diye konuştu.
“BÖYLE BİR NEFRETİ İLK DEFA GÖRDÜM”
Ömür Erez’in yakını olan Mevlüt Koç, şahit olduğu cinayeti şöyle anlattı:
“Yeğenim 13.44’te beni aradı. Ben de geldim, şahıs burada duruyordu. Sonra ben yeğenimin yanına geçtim, ‘Polisi ara, gelsinler alsınlar’ dedim, ‘Yok olaylar büyümesin, tartışma olmasın, sen şöyle bir otur’ dedi. Şahıs içeriye girdi, ‘Dışarı çık bir şey söyleyeceğim’ dedi, yeğenim ‘yok çalışıyorum çıkamam’ dedi. Benden önce burada 25 dakika tartışmışlar haberim yok. En son kızı kovaladı direğin dibine yatırdı, kafasına iki el ateş etti. Böyle bir kin nefret ben ilk defa gördüm.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.