KILIÇDAROĞLU: MİLLET İÇ GÜÇLER TARAFINDAN SOYULDU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dolar kurundaki sert yükseliş ve 20 Aralık günü yaşananlara ilişkin “Millet, dış güçlere odaklanmışken iç güçler...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dolar kurundaki sert yükseliş ve 20 Aralık günü yaşananlara ilişkin “Millet, dış güçlere odaklanmışken iç güçler tarafından soyuldu. Erdoğan ve Saray çevresi, belirli kişilere olağanüstü kazançlar sağladılar, Hazine’nin soyulmasını sağladılar” dedi. Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başlattığı “özel teftişi” ise “AK Parti’nin İstanbul üzerinde durmasının nedeni İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kaynaklarını arzu ettiği şekilde kullanmak. ‘İBB’yi alırsak seçimlerde rahat para harcayabiliriz’ gibi bir anlayış olabilir” sözleri ile değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da, gazete temsilcilerinin sorularını yanıtladı.
İkinci Yüzyıl Gazetesi’nin haberine göre Kılıçdaroğlu, döviz kurundaki düşüşe karşın fiyatlarda bir gerileme olmamasına ilişkin; Merkez Bankası’nın ekonomide fiyat istikrarından sorumlu kurum olduğunu, ancak kararnameyle yasa dışı şekilde Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir fiyat istikrar komisyonu kurulduğunu söyledi.
Bu komisyonun hiç toplanmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “İstikrarı sağlayacak mekanizma şu anda devlette yok. Görevli olan kurum (Merkez Bankası) da felç edilmiş durumda. Kur oynaklığıyla yatırımcı da önünü göremiyor. Siparişler de fiyatlar da bekliyor. Devlet doğal gazda, elektrikte, akaryakıtta fiyatları düşürmesi lazım ama dönüyor ‘esnaf fiyat düşürmeli’ diyor. Önce sen esnafa örnek ol. Bu doğru değil” dedi.
“MİLLET İÇ GÜÇLER TARAFINDAN SOYULDU”
Dolar kurundaki sert yükseliş ve düşüşün maliyetini toplumun ödediğini belirten, ekonomi politikalarında son bir ayda ortaya çıkan çelişkiler ile ilgili 11 soru sorduklarını ve TBMM’de araştırma önergesi verdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Gerçekten çok temel bir soygun oldu. Erdoğan eliyle bir soygun gerçekleşti. İktidar ‘biz soygun yapmadık CHP doğruyu söylemiyor’ diyorsa bu önergeye ‘evet’ demek zorunda. AKP ve MHP’nin ‘bunun araştırılması lazım’, demesini bekliyoruz. Millet, dış güçlere odaklanmışken iç güçler tarafından soyuldu. Birkaç gün içerisinde olağanüstü soygun, Erdoğan ve arkadaşlarınca gerçekleştirildi. Kurun yukarı gitmesi, düşmesi Erdoğan’ın para kazanıp kazanmamasına bağlı. Erdoğan ve Saray çevresi, belirli kişilere olağanüstü kazançlar sağladılar, Hazine’nin soyulmasını sağladılar, küçük yatırımcıların zarar etmesini sağladılar. Kazanan Erdoğan, ailesi ve yakın çevresi oldu.”
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ SOYULACAK BİR DEVLET DEĞİLDİR”
“Beşli çete” olarak adlandırılan, kamu ihalelerini en çok alan iş insanları ile ilgili olarak da
“Kamu kaynaklarının açık, şeffaf ve tutarlı ihaleleriyle birilerine verilmiş olması, döviz garantili verilmesi bizim kabul edebileceğimiz uygulama değildir. Bu siyaset ile iş insanlarının devleti soymaları konusunda iş birliği yapmaları demektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti soyulacak bir devlet değildir” değerlendirmesini yaptı.
“ERDOĞAN’IN İKTİDAR OLMA ŞANSI YOK”
AKP’nin bir baskın seçim isteyip istemediği ile ilgili soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
“Erdoğan ağzıyla kuş tutsa artık topluma güven vermiyor. Sabah söylediğiyle akşam söylediği arasında 180 derece fark olabiliyor. Devletin soyulmasına göz yuman bir Erdoğan var. Gittiğimiz, konuştuğumuz insanlar bu gerçekleri biliyorlar. Vatandaş aslında duyarlı. Baskın seçim yapabilirler mi? Yapsınlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, Erdoğan’ın iktidar olma şansı yok. Erdoğan’a düşen toplumu zor kulvarlara sokmadan, ülkeyi seçime götürmektedir. Demokrasilerde kural budur. Gelmesini bilmek gibi, gitmesini bilmek de gerekiyor. Seçimi yapsın, ‘erken seçim dediniz ama halk bizi seçti’ desin. Saray’dan çıkarsa gerçekleri görecektir”
CUMHURBAŞKANI ADAYI, RESMEN SEÇİM KARARI ALINDIKTAN SONRA AÇIKLANACAK
Kılıçdaroğlu, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili soru karşısında ise şunları söyledi:
“Devleti tanıması, bilmesi lazım. Devlet aklı dediğimiz, özünde liyakat olan anlayış egemen olmalı. Toplumu bütün bileşenleriyle bir araya getirebilmesi lazım. Topluma örnek, saraylara meraklı olmaması lazım. Halk insanı olmalı. Davranışıyla, yaşayışıyla örnek olması lazım. Popstar seçmeyeceğiz. Devleti yeniden inşa etmemiz lazım.”
Cumhurbaşkanı adayını resmen seçim kararı alındıktan sonra açıklayacaklarını belirten
Kılıçdaroğlu, kendisinin adaylığı ile ilgili soruya ise “İllaki, ‘kim olacak?’ Birisi olacak. Buna kim karar verecek? İttifak karar verecek. Onore edici bir görevdir. İttifak istiyorsa olur. Şu anda yasal bir ittifak da yok. Yasal ittifak seçimlerde oluyor. O aşamada da oturur konuşuruz” yanıtı verdi.
Mevcut sistem ile Türkiye’nin felakete sürüklendiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu nedenle güçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine ortak çalışma yaptıklarını ve genel başkan yardımcılarınca hazırlanmış 23 sayfalık metni şu anda genel başkanlar olarak incelediklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
“İKİNCİ YÜZYILINDA TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİ İLE YÖNETİLEN BİR ÜLKE OLMASINI İSTİYORUZ”
“Bu metin, Millet İttifakı’nın hangi yasalarla ülkeyi yönetme iddiasında olduğunu gösterecek. Demokrasi olsun; sosyal hayata, ekonomiye ve dış politikaya bakışında farklılıklar olsa da demokrasi konusunda bir araya gelmeliyiz. Anayasada, TBMM İç Tüzüğü’nde, bürokraside liyakat gibi bazı anlayışlarda ortaklaşıyoruz. İkinci yüzyılında Türkiye’nin demokrasiyle yönetilen bir ülke olmasını istiyoruz. Temel (Karamollaoğlu) beyi ziyaretimde Atatürk’ün Hacı Bayram’dan çıkışındaki fotoğrafı vardı. Farklılıklarımıza rağmen, ama biz ülkemizi seviyoruz bu ülkede yaşayan herkesin huzur içinde yaşamasını istiyoruz. Böyle güzel bir anlayışımız var var. Aramızda da insani bir ilişki sürdürüyoruz. Birbirimizi doğrudan arıyor, konuşuyoruz.”
“HDP, AK PARTİ’YE DESTEK VERİRSE SORUN YOK. AK PARTİ’DEN UZAKLAŞIRSA SORUN”
HDP’nin yasal bir siyasi parti olduğunu ve herhangi bir yasal partiyle görüşmeme gibi bir tavrın olamayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Eğer bir siyasi parti terör örgütüyle bağlantılı ise ve sen gereğini yapıyorsan suç işlemiş olursun. HDP, kendisine, AK Parti’ye yanaşır ve destek verirse sorun yok. Ama HDP, AK Parti’den uzaklaşırsa sorun. Doğuya gidince PKK’lı, batıya gelince FETÖ’cü oluyorsunuz. Bunlar FETÖ ile kucak kucağa yatmıyorlar muydu? Biz FETÖ ile irtibatlı olanları açıklıyoruz ama bunlar halen devletten ihale alıyorlar. AK Parti, yaptığı bütün hataların üstünü kapatmak için en kolay yolu seçiyor.
Toplum bunu fark ediyor, barış içinde yaşamak istiyorlar, kavga istemiyor. Etnik kimlik üzerinden, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden siyaset yanlıştır. Bu üç alan, siyaset alanına girmemeli. Önümüzdeki hafta HDP randevu istedi, bizi ziyarete gelecekler. Terör konusunda ise tavrımız çok nettir. Terörle mücadele akılla mantıkla yapılır. Dış politikada etkin olmakla, iç politikada tutarlı olmakla yapılır. Bunlar PKK’ya en büyük hizmeti yapıyorlar. Terör örgütü adını duyurmayı amaçlar. Bunlar her gün PKK’dan söz ediyor.”
“İSTANBUL’U KAYBETMEYİ SİNDİREMEDİ”
Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili “özel teftiş” başlatması ile ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Erdoğan İstanbul’u kaybetmeyi sindiremedi. Bu demokrasi kültürü olmamasından, yetersizliğinden kaynaklanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde terör örgütüyle iltisaklı, irtibatlı şu kadar kişi var diye önce İçişleri Bakanı söylüyor. Ardından Erdoğan söylüyor. Soruşturma açmışlar, geç kalmışlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Milli İstihbarat Teşkilatı mı var; kim terör örgütüyle iltisaklı, irtibatlı diye… Ama onlar yanında terör örgütleriyle iltisaklı, irtibatlı, kucaklaşan bir sürü adam var. Biz bunları kamuoyuna deklare de ediyoruz. Bunun üzerinden hangi akılla, hangi mantıkla belediye başkanı saldırıyorlar, bunu anlamak mümkün değil. Hazmedemedikleri için saldırıya geçiyorlar. Ekonomideki kötü gidişin halk tarafından yeterince içselleştirilmesini istemiyorlar. Gündemi saptıralım; bir kavga, dövüş atmosferi yaratalım ki insanlar mutfaklardaki yangını hissetmesinler.”
Kılıçdaroğlu, personel alımında devletin cumhuriyet savcılıklarınca “adli sicil belgesi” verildiğini belirterek, “Cumhuriyet savcısının verdiği sicilden haberleri yok. Devlet mekanizması nasıl çalışıyor, haberleri yok. Böyle devlet yönetimi olmaz, devleti yönetemiyorlar. Devlet bir kişinin kinine, öfkesine teslim edilemez” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Çürümüşlük bunların ruhlarına sinmiş durumda. İktidarda kalmak için söylemeyecekleri yalan, atmayacakları iftira yok. Erdoğan konuşmasında bir saati bana ayırmış. Bana yaptığı bu iyilik dolayısıyla kendisine teşekkür ederim. Bir saat konuşur ama cesaret göstererek on dakika televizyonda karşıma çıkamaz. A Haber’de çık karşıma, istediğin gazetecileri de yanına al, ama çıkamaz. İlk on dakikada bütün sinirlerini bozar, dağıtırım. Bunu bildiği için de karşıma çıkamaz” dedi.
“İBB’Yİ ALIRSAK SEÇİMLERDE RAHAT PARA HARCAYABİLİRİZ’ GİBİ BİR ANLAYIŞ OLABİLİR”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş için de seçim öncesinde benzer suçlamalar yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu; İstanbul’da 31 Mart 2019’da ilk seçimi kaybettiğinde de AKP’nin evlere girdiğini, sandık kurulları hakkında talimatlar verdiğini ve sonrasında bunun soruşturmaya dönüşmediğini söyledi.
Şimdi de saldırı yapıldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne saldırarak, oraya göndereceği müfettişlere neler yapılacağı konusunda açıkça talimat veriyor. Belge olup olmaksızın, adli sicil kayıtlarına bakmaksızın, ben size talimat veriyorum: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında bütün olumsuzlukları yazıp bana göndereceksiniz diyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimine kayyım atanması ihtimaliyle ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“AK Parti’nin İstanbul üzerinde çok fazla durmasının temel nedeni İBB’nin kaynaklarını arzu ettiği şekilde kullanmak. Ekrem Bey, orayı derledi, belirli bir noktaya getirdi, ciddi yatırımlar yaptı, finans desteği sağladı, bekleyen yatırımları yeniden harekete geçti. Bir miktar da İBB’nin bilançosunu, gelir-gider tablosunu düzeltti. Orada bir para var. ‘İBB’yi alırsak seçimlerde rahat para harcayabiliriz’ gibi bir anlayış olabilir. Ama bunu hangi gerekçeyle yapacaklar? Yasalara uymuyorlar ama bunu yaptıkları takdirde… Umarım yapmazlar. Türkiye’yi kimsenin rezil etmeye hakkı yoktur. Kör gözün parmağı… Olur mu öyle şey?”
Kılıçdaroğlu; kendilerine tüm bilgi, belgeler verildiğinde soruşturma süreci için İBB Başkanı’nın açığa alınması yönünde rapor verecek müfettiş olduğunu zannetmediğini de sözlerine ekledi. Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’ın durumunu örnek olarak veren Kılıçdaroğlu, “Yalova örneği dramatik bir örnektir. Bilirkişi, ‘belediye başkanı suçsuzdur’ diye rapor verdi. Bu sefer savcılık, bilirkişi hakkında soruşturma açtı. Yalova’yı tekrar alacağız. Belediye başkanımız yeniden o koltuğa oturacak” dedi.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.