KILIÇDAROĞLU: SENİ VE ŞÜREKANI SEÇİME ZORLAMAK İÇİN ELİMDEN NE GELİYORSA YAPACAĞIM
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Erdoğan şahsım hükümeti, Londra’daki bir avuç tefecinin Türkiye’deki temsilcisidir. Bütün bu tabloların bütün...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Erdoğan şahsım hükümeti, Londra’daki bir avuç tefecinin Türkiye’deki temsilcisidir. Bütün bu tabloların bütün sorumlusu vardır; kifayetsiz, kibirli Erdoğan’dır… Her gelenin aldattığı adam Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetebilir mi? ‘Dış mihraklar’ demek ‘beni kandırdılar’ demektir. Sen çocuk musun? Seni ve şürekanı seçime zorlamak için seçim yaptırmak için elimden ne geliyorsa, ne gerekiyorsa yapacağım” diye konuştu.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), CHP Genel Merkezi’nde olağanüstü toplandı. Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı üzerinden “Olağanüstü MYK toplantımız sona erdi. Kararımızı birazdan milletimize açıklayacağım” duyurusu yaptı.
Toplantı ardından basın toplantısı düzenleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“DEMOKRASİ İÇİNDE ÇIKIŞ ARIYORUZ: Doğrusunu isterseniz söze nereden başlayacağımı da bilmiyorum. Öyle bir karamsar atmosfer yarattılar ki çıkış arıyoruz. Demokrasi içinde çıkış arıyoruz. Gerçekten de mutfaklarda yangın var. İktidar sahipleri asgari ücretlinin evine gitsinler görsünler. Bir sorsunlar ‘ay sonunu nasıl getiriyorsun, işsiz evladın var, baba ile evlat birbirinin yüzüne bakabiliyorlar mı?’ Öyle bir noktaya taşıdılar ki, bir taraftan mutfaklarda yangın var, öbür taraftan piyasalarda büyük bir güvensizlik var.
HER KONUŞMASIYLA EKONOMİYİ ALLAK BULLAK EDİYOR: Güvensizliğin kaynağı ne? Şahsım hükümeti, sarayda oturan zat. Her konuşmasıyla ekonomiyi allak bullak ediyor. Böyle bir tabloyu Türkiye hiç yaşamadı. Eskiden devleti yönetenler, çözümü üretirlerdi ve anlatırlardı. Şimdi çözüm bırakılmış, ‘nasıl kavga edeceğiz’ arayışı içindeler. Böyle bir arayışa giren şahsım hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetmesi mümkün değildir. Devlette liyakati yok ettiler. Devlet aklı denen bir kavram vardı. Devlet aklını liyakatli memurlar oluştururdu. Siyaset kurumuna yol, yöntem öğretirlerdi. Öneri geldiği zaman, öneriyi ölçerlerdi biçerlerdi, siyasi otoritenin önüne koyarlardı. Devleti çürüttüler, devlet aklı denen kavram tümüyle bitti, şahsım hükümetinin tek aklı var, başka kimsenin aklı yok.
GELDİĞİMİZ NOKTA KRİTİK: 2018 Ağustos’undan beri uyarıyorum. Ülkesini seven, 27 buçuk yıl hizmet eden bir kişi olarak daha kriz kapıdayken sorumluluk hissederek… Uyarıyorum, neler yapılması gerektiğini de söylüyorum. En cahil insanın dahi anlayabileceği bir dili kullanmaya da özen gösterdim. Ama uyulmadı sonra kriz çıktı. 2020’de kriz buhrana dönüşmek üzere, yine açıkladım, ‘yapmayın, yanlış yapıyorsunuz’ dedim. Yine madde madde… ‘Buhran olursa fatura sana değil millete çıkacak’ dedim, anlattım tek tek ama yine dinlemedi. Geldiğimiz nokta, kritik nokta.
AÇLIK FAKİRİN, FUKARANIN KAPISINDADIR: Fakir fukaranın çocukları açlığa mahkûm edilecek. Açlık fakirin fukaranın kapısındadır. İnsanlar çocuklarını doyuramayacaklar. Mamalara kelepçe vuruluyorsa, sadece bir kilo alabilirsiniz’ diye sınırlama getiriliyorsa, o paket bittiğinde ne olacak. 21. yüzyılın Türkiye’sinden ve Türkiye’yi aralıksız 20 yıldır yöneten bir iktidardan söz ediyorum. Devleti bir kişi teslim almış durumda.
BU TABLO KALDIRILACAK BİR TABLO DEĞİL: Bu tablo kaldırılacak bir tablo değildir. Hiç sağ sola bakmaya gerek yok. Sorumlu bellidir, açıktır sorumlu. ‘Her şeyin sorumlusu benim’ diyen kişidir. Erdoğan’dır. Sarayda oturan zattır.
ERDOĞAN LONDRA’DAKİ BİR AVUÇ TEFECİNİN TÜRKİYE’DEKİ TEMSİLCİSİDİR: Ben defalarca uyardım. ‘Kendi ülkende kendi vatandaşına dolarla borçlanma’ dedim. ‘Hayır ben borçlanacağım’ dedi. Hani sen milliydin yerliydin. ‘83 milyonu Londra’da bir avuç tefeciye teslim etme’ dedim. Dinlemedi. Onlara çalıştı bize değil. Erdoğan şahsım hükümeti, Londra’daki bir avuç tefecinin Türkiye’deki temsilcisidir. Onlara çalışıyor, hizmet ediyor. Hizmetini sürdürüyor.
BU KİBRİN MALİYETİDİR BU TABLO: Devlet aklının gereği olarak, devletini, milletini seven kişi olarak ‘ekonomide, piyasalarda, mutfaklarda yangın var, ekonomik sosyal konseyi çağır konuş’ dedim. Çağırıp konuşmadı. Çünkü ‘her şeyi ben biliyorum’ diyor. Bir kibrin devlete, topluma maliyetidir bu yaşadığımız tablo. Kibirli insanın bir ülkeye hizmet etme şansı yoktur; kendilerine, ailelerine ve onların kurdukları vakıflara bir de kendisinden daha güçlü hissettikleri çevrelere hizmet ederler. ‘İsraf haramdır, yolsuzlukları engelle’ dedim. İsraf diz boyu devam etti. Yolsuzluk yapanları, israfın her türlüsünü yapanları, bırakın engellemeyi; devletin en önemli kurumların başına getirdiler. Böyle bir tabloyu vicdanı olan herhangi bir vatandaş kabul edilebilir mi? Böyle bir tablo Türkiye’de yaşandı mı?
BÜTÜN BU TABLOLARIN SORUMLUSU ERDOĞAN’DIR: Bütün bu tabloların tek sorumlusu vardır; kifayetsiz, kibirli Erdoğan’dır. Kibrini yenememiştir, kibrine teslim olmuştur. Kibir, şeytana özgü kavramdır. Toplumun başına bu belaları getiren kişi budur. Bunu bütün milletin bilmesini isterim.
HER GELENİN ALDATTIĞI ADAM YÖNETEBİLİR Mİ: Şimdi açtığı belalardan nasıl kurtulabilirim’ bunun arayışı içinde. ‘Dış mihraklarmış, ekonomik modellermiş.’ Ne dış mihrakı kardeşim? Dışardan kimliği belirsiz 13 milyar dolar hara geldi. Kimin parasıydı? Uyuşturucu baronlarının parası mı? dış mihraklardan kimi kastediyorsun? Milleti kandırıyor, kandıracağını sanıyor. ‘Dış mihraklar dersem arkamdan gelen olur’ diyor. Millet artık bu numaraları yemiyor. Vatandaş akşam geliyor, mutfağa bakıyor. Hangi dış mihraklar? Sen orada nesin peki, senin pozisyonun ne? Sana bunu yaptırdılarsa senin burada hiç kalmaman lazım. Her gelenin aldattığı bir adam, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetebilir mi? ‘Dış mihraklar’ demek ‘beni kandırdılar’ demektir. Sen çocuk musun? Her gelen kandıracak…
DOLAR BARONLARINA HİZMET EDİYOR: Erdoğan ve şürekâsının tek hedefi vardır. İnsanımızı fakirleştirmek. Lira ne kadar pul haline gelirse Erdoğan o kadar memnun oluyor. Çünkü dolar baronlarına hizmet ediyor. Bir günde yüzde 20-25 kar. Terini dahi silmeden, elini yıkamadan elde ettiriyor. Kime hizmet ettiği belli. Dolar baronlarına hizmet edenler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına hizmet edemez. Bunlar gayri millidir. Destekleyenler de gayri millidir.
SENİN NERELERDE NE YAPTIĞINI BİLİYORUM: Türkiye’yi çok fakir yapacaklar. Yoksulluk içinde olacak. Dışarıdan bol para gelecekmiş. Satın alacaklar. Beyefendi sen kendine Londra’da, New York’ta mı yer yaptın? Senin nerelerde, ne yaptığını ben gayet biliyorum. Dünyalıklarını yaptığını, dolarlarını, Man Adası’nı da biliyorum. Bu milletin aklını korumak benim görevimdir. Sen Türkiye’yi birilerine peşkeş çekiyorsun, biz buna isyan ediyoruz.
YAPTIĞI TAM BİR ZIRVALIK: Yaptığı tam bir delilik, tam bir saçmalık, tam bir zırvalıktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütün birikimlerini değersizleştireceksin. Yabancılar gelecek, ‘nasıl satarız bunları’ diye. Satmaktan bıkmadın mı? Üzerine bir şey ilave eden kardeşim ya. Bu ülkenin onuru var, parası var. Onu bile sattın, peşkeş çektin.
BU TABLODAN ÇIKARACAĞIZ: Türkiye’yi bu zor tablodan çekip çıkaracağız. Kimsenin endişesi olmasın. Türkiye’yi çekip çıkarmak bizim boynumuzun borcudur. Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Türkiye düzelir, potansiyeli vardır. Herkese söylemek istiyorum. Türkiye’yi krizden çıkaracak en yetkin kadrolar CHP çatısı altındadır. Bu yangından Türkiye’yi çıkarmak bizim temel görevimizdir.
SORUNU AŞMANIN YOLU SİYASETTİR: Buradan nasıl çıkarız? Sorunu aşmanın yolu siyasettir. Demokratik yollarla aşacağız. Milletin iradesine başvurarak. Erdoğan ve şürekâsına sesleniyorum. Milletten niye korkuyorsun? Demokrasiden niye korkuyorsun? Sandıktan niye korkuyorsun? Yönetemiyorsun. Yönetme gücünü kaybettin. Ne yaptığını bilmiyorsun. Sabah verdiğin kararı öğleden sonra değiştiriyorsun. Sandığı getir kardeşim. Sandığı getir. Yangın varsa sandığı getireceksin? Niye milletten korkuyorsun. Korkuyorsun. Kaçıyorsun. Milletin iradesinden kaçılır mı? Getireceksin sandığı.
SEÇİM İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM: Seni ve şürekanı seçime zorlamak için seçim yaptırmak için elimden ne geliyorsa, tüyü bitmemiş yetim için, işsizler için, evladı var iş bulamadığı için babasının yüzüne bakamayan işsizler için ne gerekiyorsa yapacağım. Bu coğrafyada hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini istemiyoruz. Hiçbir evde açlık olmasın istiyoruz. Her evde huzur, barış olsun istiyoruz. Sen yapamadın, yapamazsın, gücün yetmez, ahlakın yetmez, bilgin yetmez, birikimin de yetmez, kibrin zaten bütün bunları yok etmiş vaziyette. Biz bilgimiz, birikimimiz, ahlakımız, erdemimiz, danışmayla, istişareyle sorunların tamamını çözeriz. Sandığı getireceksin kardeşim. Sağ sola kaçmanın gereği yok. Yönetemiyorsun. Erdeminle, bilginle getir. Getir sandığı kardeşim ya, milletin iradesini karşılayalım.
NİYE KORKUYORSUN?: Erken seçim talebi sadece benim ve partimizin talebi değil. Buradan çıktı artık. Milletin talebidir. Manava sorun. Kılık kıyafetini değiştiren AK Partililer vardı, ‘yemek yemeyiz de soğan yeriz.’ Düne kadar soğan mı yiyordun? Kilolarca et tükettiğinizi de biliyoruz. Milletimizle beraber omuz omuza bu işin üstesinden geleceğiz. 4 Aralık Cumartesi Mersin’deyiz. Çiftçi, memur, emekli, sanayi, tüccarı, ihracatçı, kamyon şoförüyle buluşacağız. Talebi göreceksin. Millet seçim istiyor. Kaçma kardeşim ya. Kaçan insan zayıf, kibrine teslim olmuş, demokrasiyi içine sindirememiş, korkak insandır. Niye korkuyorsun? Çıkacaksın milletin önüne.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.