KONYA'DA AYNI AİLEDEN 7 KİŞİNİN ÖLDÜRDÜĞÜ İÇİN YARGILANAN SANIK İFADE VERDİ
Konya'nın Meram ilçesinde aynı aileden yedi kişinin öldürülmesi ile ilgili davada, sanık Mehmet Altun, “evdeki herkesin öldüğünden emin olduktan sonra evden...
TANER ÖZAY
Konya'nın Meram ilçesinde aynı aileden yedi kişinin öldürülmesi ile ilgili davada, sanık Mehmet Altun, “evdeki herkesin öldüğünden emin olduktan sonra evden ayrıldığını” belirterek, “Kin duymuyordum onlara karşı, sadece konuşmak istiyordum. Aramızda son 5 yıldır bir husumet yoktu, ta ki Ramazan ayına kadar. Olaydan birkaç gün önce el kol hareketi yaptılar ama önemsemedim. Böyle olsun istemedim” dedi.
Konya’nın Meram ilçesinde, aynı aileden yedi kişinin öldürülmesi ile ilgili yargılamamın ilk duruşması, Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmayı; CHP milletvekilleri Levent Gök ile Sezgin Tanrıkulu, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy, Mahmut Toğrul, Abdullah Koç; Ankara, Diyarbakır, Van, Mardin, Şırnak, Urfa ve Batman baro başkanları, Türkiye Barolar Birliği (TBB) temsilcileri ve İnsan Hakları Derneği temsilcileri katıldı.
Duruşma, tutukla sanık Mehmet Altun’un sorgusu ile başladı. Avukatlar, sanığın ifadesinin alınmadan, sorgu işleminin başlatılmasına itiraz etti. Müşteki Dedeoğulları ailesinin avukatlarından Ali Bozan, “İfade alınmadan soru soruyorsunuz. Bu durumda yoruma dayalı beyanlar oluyor. Sanık ifade vermeden soru sordunuz. Bu konuda ara karar kurulmasını istiyoruz” dedi.
Bu itiraz üzerine sanık Altun’un ifade işlemine geçildi. Altun ifadesinde, “20 yıldır aynı yerde oturuyoruz. Maktülleri çocukluğumdan beri tanırım. Ben de onlara yakın oturuyorum. Ablamlara sürekli gidiyorduk. Özellikle son 2 yıldır aralarında geçimsizlik vardı. Benim çocukluğumdan beri araları bozuktu ve aralarında sürtüşme yaşanıyordu. Problemin asıl nedeni nedir bilmiyorum. Orada başkasına ait arazi vardı sürtüşmenin nedeni muhtemel bu yüzdendir diye düşünüyorum" dedi. “Bahçeden kendisine doğru taş atıldığını” iddia eden Altun, şunları söyledi:
“Ablamların orada başka kimseyle bir derdi yoktu. Önceki ev sahiplerinin de bunlarla arası bozukmuş. 2010 yılında ben yeni askerden geldim. Babamdan duydum ablamların onlarla arası bozuk olduğunu. Babamın söylediğine göre de onlardan birisi anneme küfretmiş. İlk ruhsatlı silahımı 2018 yılında aldım. 12 Mayıs’taki kavgada ben yoktum. Ama sonradan olay yerine gittim. Yaşananlardan sonra bir hafta ablamlarda kaldım. Silahım da evde duruyordu."
Davanın tek tutuklu sanığı olan Altun, ifadesine şöyle devam etti:
"Öncelikle kesinlikle ırkçılık söz konusu değil. Son yaşanan olayda da ailem beni azmettirmedi. O araya gidiş amacım öldürmek değildi. Silahı daha önce yaşadığımız bir hırsızlık meselesinden dolayı aldım. Silahı aileye karşı kullanmak için almadım. Olaydan önce psikolojik sorunlarımdan dolayı Ankara- İstanbul- Bursa’ya gittim. Olaydan 2 gün önce onlarla görüşmeye karar verdim. Kavgadan sonra sürekli tehdit ediliyorduk. Amacım arayı düzeltmekti. Zaten onlarla görüşmeye gideceğimi kimseye söylemedim, söylesem zaten izin vermezlerdi. Silahı da yanıma kendimi korumak için aldım. Yanıma benzini neden aldığımı bilmiyorum. Yakma niyetim yoktu. Saat 18.00 civarında evlerine gittim. Ondan önce de cumaya gitmiştim.
Olaydan iki gün önce de araç kiraladım. Oraya tamamen konuşmak için gittim. Yanımdaki dosyaya isimlerini yazdım ve kendimi belediye çalışanı olarak tanıttım. Onlar da bana ‘bizim belediyeyle işimiz olmaz’ dediler. Daha sonra Barış Dedeoğulları’nın gelmesini bekledim. Daha sonra benden maskemi çıkartmamı istediler. Maskemi çıkarttım ve daha sonra silahımı elime aldım. Ben kibar konuşurken kızlardan birisi bana taş attı o esnada elimdeki silahı ateşleyemedim. Silahımı doğrulttum ama vurmak istemedim. Daha sonra kendimi kaybettim. Nasıl ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Kargaşa anını da hatırlamıyorum. Şarjör değiştirdim. 2. şarjörde de mermi hazırdı. Sağa sola kaçan oldu. Yaralılardı. Yere düştükten sonra sadece bir kişiye ateş ettim. Diğerlerini hatırlamıyorum. İçeri kaçana ise 2 kez ateş ettim. Mermiler çantamın içerisindeydi. Tekrar doldurdum şarjörü. Daha sonra ne kadar ateş ettim bilmiyorum. Hepsinin öldüğünden emin olduktan sonra arabaya bindim, benzin aklıma geldi. Kamera ve delillerin yok olması için bidonu direkt içeri attım. Daha sonra ayrıldım. Bozkır’a gittim. Saat 20.00 civarı köye gittim. Bu sürede telefonum açıktı ve sadece arabayı kiraladığım yer aradı. O da hızlı gittiğim için beni uyardı. 4-5 gün bağ bahçede kırsal alanda yaşadım. Köye gittikten sonra sim kartımı kırıp attım. Bana kimse ulaşsın istemedim."
Altun, kendisini azmettiren olmadığını belirterek, "Kin duymuyordum onlara karşı sadece konuşmak istiyordum. Aramızda son 5 yıldır bir husumet yoktu, ta ki Ramazan ayına kadar. Olaydan birkaç gün önce el kol hareketi yaptılar ama önemsemedim. Böyle olsun istemedim. Özür diliyorum. Pişmanım" dedi.
CHP'Lİ GÖK: BU OLAYIN TÜM BOYUTLARI İLE ARAŞTIRILMASI ÜLKEMİZİN BİRLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMLİ
Duruşmaya verilen arada açıklama yapan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, "Bu olayın bütün boyutları ile araştırılması ve sonuca kavuşturulması ülkemizin birliği ve esenliği açısından önemlidir. Türkiye'de kutuplaştırma dilinin ülkeyi nasıl bir noktaya getirdiğinin, öfkenin nefrete nasıl dönüştüğünün tipik bir örneğidir" diye konuştu. Gök, "Bu davadan tek beklentimiz kamu vicdanının tatmin olmasıdır. Bu açıdan akıllarda hiçbir soru kalmadan davanın adil bir şekilde sonuçlanmasını bekliyoruz" dedi.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.