MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ: "ALTI AYDIR BURADAYIZ, EKİYORUZ BİÇİYORUZ EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ"

MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ: "ALTI AYDIR BURADAYIZ, EKİYORUZ BİÇİYORUZ EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ"

Şanlıurfa’dan gelerek Ankara’nın farklı ilçelerinde çalışan mevsimlik tarım işçileri; banyosu, tuvaleti olmayan çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor....

DİLAN KUTLU

Şanlıurfa’dan gelerek Ankara’nın farklı ilçelerinde çalışan mevsimlik tarım işçileri; banyosu, tuvaleti olmayan çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Ancak aylarca emek harcadıkları mahsulden de para kazanamıyor. Şereflikoçhisar'daki soğan tarlalarında çalışan bir işçi, “Biz altı aydır buradayız. Ekiyoruz, biçiyoruz emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Soğanın maliyeti 75- 85 kuruş. Biz 50- 60 kuruşa satıyoruz. Şu anda bütün soğanlar kalmış. Ne satabiliyorsun ne geri dönebiliyorsun. Ne yapacağımızışaşırdık" diyor.

Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesinde 8 aydır soğan tarlasında ekimden sökümüne kadar çalışan mevsimlik tarım işçileri, bu yıl soğan fiyatlarından dertli. Günde 14 saat çalışan mevsimlik tarım işçileri maliyeti 85 kuruş olan soğanı 50 kuruşa dahi satamadıklarını söylüyor. Elektriği, suyu olmayan çadırlarda yaşayan işçiler, soğan satılmadığı sürece ücretlerini de alamıyor. 

"7 KİŞİÇADIRDA KALIYORUZ, SOĞANI SATACAĞIZ ALICI DA YOK"

Neşet isimli mevsimlik tarım işçisi yaşadığı süreci şöyle anlatıyor:

“Biz altı aydır buradayız. İkinci ayın 15’inden beri buradayız. O soğukta gerçekten çok perişan olduk, çoluk çocuğumuzla birlikte. Ekiyoruz, biçiyoruz emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Soğanın maliyeti 75- 85 kuruş. Biz 50-60 kuruşa satıyoruz. Maliyeti gerçekten bizi kurtarmıyor. İşçi çalıştırıyor, işçi parasını nereden getireceğimizi bilmiyoruz. Bir traktörüm vardı. Bu sene onu da satacağım, işçi parasını vereceğim. Ben bu işi bırakacağım artık yeter. Çünkü çiftçinin sesi duyulmuyor. Çiftçi ölmüş. Gübre iki kat, ilaç iki kat. Her şey iki kat olmuş. Ama bu soğan bir buçuk kat olsa, o da olmadı. Geçen seneden maliyeti daha düşük, satışı daha düşük. Sayın Cumhurbaşkanı sesimizi duysun, yeter artık. Benim kendi ailem 7 kişiyiz. Çadırda kalıyoruz. Yılanın, akrebin arasında yatıyoruz. Ama emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Şu an da bütün soğanlar kalmış. Alıcı yok. Satacağız alıcı yok. Ne satabiliyorsun ne geri dönebiliyorsun. Ne yapacağımızışaşırdık."

"GELECEK HAYALLERİM İÇİN ENDİŞELİYİM" 

24 yaşındaki, mevsimlik tarım işçisi ise liseyi bitirdikten sonra eğitime devam etmediğini söylüyor. Genç işçi yevmiyelerinin yetmediğini, günde 14 saate varana kadar çalıştıklarını söylüyor.

Tarım işçisi, “Bu şartlar altında ne kadar yevmiye alabilirsin orası da meçhul. Ankara ayazı başladı. Sabahları işe geç gelme durumumuz var soğuktan. Geldiğimiz gibi zaten ateş yakıyoruz. Biraz olsun ellerimiz tutabilsin diye. 14 saat çalışıyoruz" diyor.

Geleceği için “Vallahi endişeliyim” diyen tarım işçisi, “Yaşam çok zor oldu. Eskiden asgari ücret 900 liraydı. Yağ tenekesi 70-80 liraydı. Tamam asgari ücret 3 bin liraya yaklaştı ama yağ tenekesinin fiyatı da 300 liraya çıktı. Yani değişen bir şey yok. Hayat daha da pahalandı” diyor.

"ELEKTRİK YOK, SU YOK, BİR AYDIR BANYO YAPAMADIM" 

Yaşam koşulları kötü bir halde olan tarım işçileri, çadırlarda kalıyorlar. Çadırların hiçbirinde elektrik yok. Suyu ise yakında bulunan İrfanlı Barajı’ndan tankerleri doldurarak kullanıyorlar.

Geldiği günden bu yana banyo yüzü görmediğini söyleyen Abdülbaki Ökten, şunları söylüyor:

“Ben 6 aydır buradayım, yaz, kış. Üstüme üç kere kar yağdı. Urfa’dan geldim. Şu anda 850 bin lira borçluyum. Mazota, gübreye, bakkala, fırıncıya her şeye…Bu ne ya. Vergimizi ödüyoruz ya. Canımızı istiyorsa gelsin alsın. Çadırlarda kalıyor millet artık. Çadırlarda, perişan halde. Elektrik yok. Su yok. Banyo, tuvalet yok. Affedersin bir aydır banyo yapmamışım soğuktan.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.