ÖZTRAK'TAN KURTULMUŞ'A: "ASIL AHLAKSIZLIK, MİLLETİN 7 GÖBEK SÜLALESİNİ FAİZE EZDİRMEKTİR"
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Devletin kendisine vermiş olduğu Türk lirasını gidip dövize yatırmak ahlaksızlıktır” diyen AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'a,...
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Devletin kendisine vermiş olduğu Türk lirasını gidip dövize yatırmak ahlaksızlıktır” diyen AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'a, “Asıl ahlaksızlık, TÜİK’in çakma enflasyon rakamlarını esas alıp işçinin, memurun, emeklinin, dul ve yetimin kul hakkını afiyetle yemektir. Asıl ahlaksızlık, ‘Faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız, milletimizi faize ezdirmeyeceğiz’ dedikten sonra milletin 7 göbek sülalesini faize ezdirmektir. Asıl ahlaksızlık, ‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyenin ekonomiyi berbat etmesidir. Asıl ahlaksızlık, ‘her cuma bir ayet sallıyorum; Bakara, makara’ diyerek mukaddes dinimizle alay edenlerin, rüşvet iddialarından aklanmayanların bu ülkeyi temsil etsin diye büyükelçi atanmasıdır” yanıtını verdi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), CHP Genel Merkezi’nde bugün toplandı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK sonrası basın toplantısı düzenledi. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
ERDOĞAN ŞAHSIM REJİMİ, VATANIMIZI YARI AÇIK CEZAEVİNE ÇEVİRDİ: “Erdoğan şahsım rejimi, cennet vatanımızı yarı açık cezaevine çevirdi. Bu zulmü gösteren, duyuran, eleştiren her kim varsa Erdoğan şahsım rejimi için tehdit ilan ediliyor. Erdoğan en son, sosyal medyayı da tehdit unsuru ilan etti; sabahına da sokak röportajı yapan YouTuberlar gözaltına alındı. Aldığımız habere göre bu hesapların sahiplerine ev hapsi kararı verilmiş. Erdoğan’ın kibri ve tahammülsüzlüğü, demokrasinin olmazsa olmazı, fikir ve ifade özgürlüğüne bir darbe daha vurdu. Sokağın sesi, milletin sesi, gençlerin sesi, saray ve şürekâsını rahatsız ediyor. Üniversiteli gençlerimiz, anayasal haklarını kullanarak, ‘Barınamıyoruz’ demek için yürüyüş yapmak istedi. Gençlerimizin hepsi birden gözaltına alındı. Erdoğan şahsım rejiminde, AK Partililerin lüks arabalarda, koltuklarda burunlarına pudra şekeri çekmesi, olduğu yere sızıp kalması suç değil, ama üniversiteli gençlerimizin ‘barınamıyoruz’ demesi suç. DİSK, KESK, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği, Antalya’da ‘geçinemiyoruz’ diye miting yapmak istedi. O da yasaklandı. Sarayın kibirlisi o kadar nobranlaştı ki daha önce hakkını aramak için kendisinin üç defa başvurduğu, Anayasa ile iç hukukumuzun parçası haline gelen ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları bizi bağlamaz’ dedi. Oysa yönetenlerin görevi adaleti korumaktır. Adaleti korumak, hakkı korumaktır. Hakkı korumak, halkı korumaktır. Adaleti korumanın dışında yapılacak her eylem ise görevi kötüye kullanmaktır.
PARAMIZIN PUL OLMADIĞI PARA PİRİMİ KALMADI: Dolar, bugün 14 lirayı geçti. Son üç ayda milli paramız, ABD doları karşısında yüzde 40, Bulgaristan levası karşısında yüzde 37, Pakistan rupisi karşısında yüzde 37, Mozambik metikali karşısında yüzde 41, Kaleşnikofla Merkez Bankası yöneten Taliban’ın afganisi karşısında yüzde 29 değer kaybetti. Ülkemizin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeleyen milli paramızın karşısında pul olmadığı, dünya üzerinde tek bir para birimi kalmadı. Bugün Merkez Bankası, dövize iki hafta içinde dördüncü kez müdahale etti ama artık Türk lirasının dolar karşısındaki değeri tüm müdahalelere rağmen hızla 15 liraya doğru gidiyor. Herkes Merkez Bankası’nın kolunun kanadının kırık olduğunu görüyor. Bugün, Erdoğan’ın bürokratlarla ekonomi zirvesi yapacağını duyurmasına rağmen dolar tutulamıyor. Güveni yok ettikten sonra yapacağınız her ekonomi toplantısı, Türk lirasının daha fazla değer kaybetmesine neden olacaktır. Bunları geçmiş krizlerde görmüştük. Şimdi aynı tabloyu yeniden yaşıyoruz. Bir kere daha tekrarlıyorum: Sebep değişmeden sonuç değişmez. Yaşanan krizin sebebi Erdoğan’dır. O gitmeden sonuç değişmez.
ERDOĞAN’IN BAKANI EMEKÇİYİ ALDATMAYA KALKIYOR: Ekonomiyi bitkisel hayata sokan Erdoğan’ın, Nebati bakanına ‘İlk toplantını, iş dünyasıyla yap’ demesi tesadüf değil. Emeğin milli gelirden aldığı pay, uzun zamandır zaten geriliyor. Erdoğan’ın pul ettiği Türk lirasıyla, Avrupa’nın en düşük asgari ücretli ülkesi haline geldik. Hatta asgari ücret, örnek gösterdikleri Çin’in bile gerisine düştü. Bugün Çin’in Shanghai bölgesinde asgari ücret 363 euro, Türkiye’deki brüt asgari ücret 223 euro. Oysa sene başında aynı brüt asgari ücret 392 euroydu. Devalüasyonla işçinin 169 eurosunu gasp ettiler. Sadece bunu telafi etseler brüt asgari ücret, 2 bin 717 lira artmalı, 6 bin 295 lira olmalı. Şimdi devalüasyonla gasp ettiklerinin yarısını bile vermeyecekler ama Erdoğan’ın bakanı, ‘bayram havası yaratacağız’ diyerek boş hava basıyor. Amigoluk yaparak emekçiyi aldatmaya kalkıyor. Ülkemizde ucuzlayan sadece emek de değil. Milli varlıklarımızın değeri de Erdoğan’ın elinde üç para, beş kuruş oldu. Atadan kalan son varlıklarımız, Körfez şeyhlerine görücüye çıkarıldı. Pul ettikleri milli paramızı, milli değerlerimizi yok pahasına kapatmak için leş akbabaları memleketimize dolmaya başladı.
KENDİ YARATTIĞI KRİZİN SORUMLULUĞUNU ALLAH’A HAVALE ETMEYE KALKIYOR: Beceriksizlik, liyakatsizlik, iş bilmezlik yüzünden millet soğukta ucuz bir ekmek için saatlerce sıra bekliyor. Erdoğan çıkıyor, ‘Rabbimiz, sizi biraz korku ve açlıkla mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınarız der’ diyerek kendi yarattığı krizin sorumluluğunu yüce Allah’a havale etmeye kalkıyor. Erdoğan, Muaviye’nin Sıffin Savaşı’nda yaptığının benzerini bugün Türkiye’de yapmaya kalkıyor. Muaviye de kaybettiği savaşı durdurabilmek için askerlerinin mızraklarına, Kuran-ı Kerim’in sayfalarını yırtıp geçirmekten çekinmemişti. Dinimiz, siyasi menfaatleri için yüce Allah’ın kelamını istismar edenlerden çektiğini hiç kimseden çekmedi. Hizmeti değil, inancı sahaya süren bu anlayış, siyasete de millete de dine de büyük zarar verdi.
BU ÜLKEDE ASIL AHLAKSIZLIK NEDİR: Daha dün ‘Harun gibi geldiler, Karun olup çıktılar’ diyerek Erdoğan ve şürekâsını suçlayan bugünün AK Parti Genel Başkanvekili, geçmişte neler söylediğini unutup, millete ahlak dersi vermeye kalktı. Bu AK Parti Genel Başkanvekili’ne göre, devletin verdiği Türk lirasını gidip dövize yatırmak bir ahlaksızlıkmış. Şimdi bunları diyenin geçmişte Erdoğan için neler söylediğini düşününce, insanın aklına ister istemez Winston Churchill’in siyasi ahlakla ilgili o meşhur sözü geliyor: ‘Kimileri prensipleri için partisini değiştirir, kimileri ise partisi için prensiplerini değiştirir.’ Bu ülkede asıl ahlaksızlık nedir, biz söyleyelim. Asıl ahlaksızlık, TÜİK’in çakma enflasyon rakamlarını esas alıp işçinin, memurun, emeklinin, dul ve yetimin kul hakkını afiyetle yemektir. Asıl ahlaksızlık, ‘Faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız, milletimizi faize ezdirmeyeceğiz’ dedikten sonra milletin 7 göbek sülalesini faize ezdirmektir. Asıl ahlaksızlık, Merkez Bankası ticari bankalara yüzde 15 ile borç verirken devletin hazinesinin aynı bankalardan yüzde 22,70 faizle borçlanmasıdır. Asıl ahlaksızlık, Merkez Bankası’nın taşıyla hazinenin kuşunu vurdurmaktır. Asıl ahlaksızlık, TÜİK’in çakma enflasyonu yüzde 21 iken milletin tasarrufunu yüzde 15 faizle eritmektir. Asıl ahlaksızlık, milletin tasarruflarını enflasyona ezdirmek, sonra da döviz alanları ‘Neden döviz alıyorsun’ diye suçlamaktır. Bu ülkede asıl ahlaksızlık, milletimizin 128 milyar dolarını, Merkez Bankası’nın arka kapısından, hiçbir kurala ve teamüle uymadan siyasi ikbali için buharlaştırmaktır. Asıl ahlaksızlık, net rezervleri eksi 38 milyar dolara düşürüp Merkez Bankası’nın kolunu, kanadını kesmektir, Türk lirasını sahipsiz bırakmaktır. Asıl ahlaksızlık, ‘Paranın itibarı, milletin itibarıdır’ deyip milli paramızın değerini de milletin itibarını da pul etmektir. Asıl ahlaksızlık, asgari ücreti devalüasyonla Afrika seviyesine düşürmektir. Sonra emekçiye kaybettirdiğinin yarısını verip, bir de sıkılmadan bayram havası basmaktır. Asıl ahlaksızlık, ‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyenin ekonomiyi berbat etmesidir. Milletin tenceresini, cüzdanını boşaltıp, bu rezalete de ‘çakma Çin işi’ kılıfı takmaktır. Asıl ahlaksızlık, bu ülkenin çiftçilerinin traktörüne, tarlasına haciz yağdırırken Ziraat Bankası’ndan aldığı 750 milyon dolarlık kredi borcunu ödemeyen yandaşa tek bir söz söylememektir. Asıl ahlaksızlık, Türk bankalarının verdiği krediyle Türk Telekom’u Lübnanlı Hariri Ailesi’ne peşkeş çekmektir. Sonra da Telekom’un kârını Haririlere gönderip kredi borcunu da milletimizin sırtına yıkmaktır. Bu ülkede asıl ahlaksızlık, Türkiye Cumhuriyeti devletinde dolarla, euroyla kamu-özel iş birliği ihaleleri yapmaktır. Yandaşlara dolarla, euroyla gelir garantileri vermektir. Asıl ahlaksızlık, ‘Milletin cebinden bir kuruş çıkmayacak’ dedikten sonra kamu-özel iş birliği ihaleleriyle çocuklarımızın, torunlarımızın omuzlarına milyarlarca dolarlık yük yüklemektir. Asıl ahlaksızlık, dolara, euroya bağladıkları bu ihalelerle ilgili anlaşmazlıklarda Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkisini tanımayıp, Londra mahkemelerinin yetkisini tanımaktır. Bu ülkede asıl ahlaksızlık, en stratejik savunma tesislerimizden Tank Palet Fabrikası’nı Katar ordusuna beş kuruş almadan peşkeş çekmektir. Asıl ahlaksızlık, dün 15 Temmuz’un finansörü olmakla suçladıklarının, yandaş gazetelerde olmadık hakaretler ettiklerinin, bugün 10 milyar dolar için ayaklarına turkuaz halılar sermektir. Bu ülkede asıl ahlaksızlık, milletin gencecik evlatları çalışacak tek iş bulamazken sarayın beslemelerine üç-beş ayrı yerden üç-beş maaş bağlamaktır. Asıl ahlaksızlık, millet evine götürecek şeker bulamazken parti çalışanlarının lüks arabalarda, deri koltuklarda burunlarına pudra şekeri çekmesidir. Asıl ahlaksızlık, ‘Her cuma bir ayet sallıyorum, Bakara, makara’ diyerek mukaddes dinimizle alay edenlerin, rüşvet iddialarından aklanmayanların bu ülkeyi temsil etsin diye büyükelçi atanmasıdır. Bu ülkede asıl ahlaksızlık, öz evladına paraları sıfırlama talimatı vermektir. Bakanlık yapmış olanların, 30 yaşındaki bir İranlı sahtekâra ‘önüne yatarım’ demesidir. Asıl ahlaksızlık, dolarla, euroyla alınan rüşvetlerin ayakkabı kutularında, evlerdeki çelik kasalarda saklanmasıdır. Bu ülkede asıl ahlaksızlık, ABD’ye gidip itirafçı olan 30 yaşındaki bir sahtekâra, milli şerefimizin, haysiyetimizin timsali bayrağımızı havuz televizyonlarında dekor yapmaktır. Bu dolandırıcıyı, ‘cari açığımızı kapatıyor’ diyerek resmi törenle taltif etmektir.”
Öztrak, gelen sorulara da yanıt verdi. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin CHP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini sırtından hançerlediğini söylemesine Öztrak, “Bu konu bizim gündemimizde yok” dedi.
HDP’nin İstanbul Kongresi’ne soruşturma açılması için Öztrak, “Bu hiçbir şekilde kabul edilemez, yanlıştır” diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İBB’de teröristlerin çalıştığını iddia etmesine ilişkin Öztrak, “Soruyu soranların, sordurtanların istihbarat teşkilatı olabilir ama CHP’nin yoktur. Biz belgeye bakarız. Yargı kararına bakarız. Ortaya konulan belge yok, yargı kararı yok, sadece iddialar var. Bu iddiayı ortaya atan, daha önce ortaya attığı mafyadan 10 bin dolar alan siyasetçiyi açıklasın ve Sezgin Baran Korkmaz’ı neden makamda ağırladığının hesabını versin” yanıtını verdi.
Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in yeni ekonomi modeli yaptığı için ‘Türk tipi’ açıklaması için Öztrak, “Merkez Bankası’nın iki kolunu kullanamaz halde ringe çıkarıyorsunuz, dayak yediriyorsunuz, sonra kılıf geçirmeye çalışıyorsunuz. Önce çakma Çin işi uydurdular, şimdi Türk işine geldi. Ortada bir model yok, büyük becerisizlik ve üstünü örtme çabası var. Modelden bahsedilecekse bu yoksuldan alıp zengine verme modelidir” dedi.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.