PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ KURUCU BAŞKANI DEMİR: KEÇECİ BABA DERGÂHI'NA YAPILAN CAMİ, ALEVİLİĞE VE İBADETHANELERİMİZE SALDIRIDIR
Tokat’taki Keçeci Baba Dergahı’nın camiye dönüştürülmesi üzerine, 2014 yılında "İmamınızı da alıp gidin" başlığıyla bir yazı kaleme alan Pir Sultan...
Tokat’taki Keçeci Baba Dergahı’nın camiye dönüştürülmesi üzerine, 2014 yılında "İmamınızı da alıp gidin" başlığıyla bir yazı kaleme alan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kurucu Genel Başkanı Murtaza Demir hakkında ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla açılan dava, 10 Mayıs 2022'ye ertelendi. Demir, "Benim hakkımda dava açanlar, Keçeci Baba’da bu işlemleri yapanlar hakkında dava açmalıydı. Bu işlemle dergâha, inanca, Aleviliğe ve ibadethanelerimize saldırmışlardır” dedi.
Murtaza Demir’in, Tokat’ın Erbaa ilçesi Keçeci Köyü’nde bulunan Keçeci Baba Dergâhı’nın camiye çevrilmesine yönelik 2014 yılında yazdığı "İmamınızı da alıp gidin" başlıklı yazı nedeniyle ‘cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlarından yargılandığı davanın 3'üncü duruşması bugün yapıldı.
9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dünkü duruşmasında tanıklar dinlendi. Keçeci Köyü sakinleri, duruşmada verdikleri ifadede, Keçeci Baba Dergâhı içindeki tekkenin 1995 yılında yandığını ve 2014 yılında da yetkililerin, tadilat yapıldıktan sonra aslına uygun olarak açılacağını söylediklerini belirtti. Tanıklar, ancak daha sonra dergâhın camiye çevrildiğini, imam atandığını, hoparlör bağlanarak ezan okutulduğunu anlattı.
"ALEVİLER İÇİN KUTSAL BİR ALAN CAMİYE ÇEVRİLDİ"
Murtaza Demir de 2014 yılında Keçeci Baba Alevi Dergâhı'nın devlet zoru ve jandarma marifetiyle camiye dönüştürüldüğünü ve o tarihte de tüm Alevi-Bektaşilerin, Keçeci Köyü sakinlerinin, dedeler, talipler ve kendisi gibi yazarların bu işleme tepki gösterdiğini söyledi. Aleviler için kutsal bir mekânın devlet eliyle camiye çevrildiğini, bu tutumun da Alevi inancına saldırı olduğunu belirten Demir, şunları söyledi:
"Yerelde yaşayan yurttaşlar ve huzurda bulunan şahitlerin gözlemlerine göre, köye gelen devlet bürokratları, "Burası Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün mülküdür ve kurumumuzda mescit olarak kaydı vardır" diyerek, bin yıllık Alevi dergâhına, Sünni cemaat adına el koymuştur. Bu yaklaşım ve davranışın son derece itici, incitici ve inkara dayalı olduğunu söylememe gerek yoktur. Düşünün, devlet, herhangi bir Alevi köyüne gelip, "Burası devletin malı, o yüzden artık bu yapı cami olarak kullanılacak" mealinde konuşuyor, hoparlör bağlıyor, bir de imam ataması yapıp gidiyor.
"AKP İSTANBUL İL BİNASI DA ALEVİ TEKKESİ ARAZİSİ ÜZERİNE YAPILI"
Bu tutumu basit, rastgele, sıradan bir işlem olarak göremeyiz. Benzer maddi işlemin Türkiye’de yüzlerce örneği olduğunu, başta İstanbul olmak üzere Alevi-Bektaşi tekke ve dergahlarına devlet adına el konulduğunu, Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nın müze olarak kullanıldığını, Alevi Bektaşilere ait dergâh ve tekke arazileri üzerinde binlerce konut, yüzlerce cami veya kamu binası bulunduğunu, AKP İstanbul il binasının dahi bir Alevi tekkesi (Karaağaç Tekkesi) arazisi üzerine yapıldığını biliyoruz. Dolayısıyla bu tutumun Alevi-Bektaşi dünyasında rahatsızlığa ve duygusal kopuşlara neden olduğunu-olabileceğini ve bu zulmün tahammül sınırlarını aştığını göz ardı edemeyiz."
Demir’in avukatları, iddianamede belirtilen ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçuna konu olan eylem ya da söylemin olmadığını vurguladı. Dava, savcının mütalaasını hazırlaması için 10 Mayıs 2022 tarihine ertelendi.
"CEMEVİ İBADETHANE DEĞİL DEMEYE ÇALIŞTILAR”
Duruşma sonrasında İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan Murtaza Demir, “Keçeci Baba Dergâhı'na yapılan devlet kaynaklı saldırının duruşması görüldü" dedi. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Duruşmada Alevilere yapılan zulümleri özetledim. Alevi dergâhını camiye çevirerek dergâhı gasp etmekle kalmadılar, Alevilere de şunu demeye çalıştılar: "Siz yurttaş değilsiniz. Alevilik inanç değil. Cemevi ibadethane değil. Siz insan değilsiniz. Sizin üzerinizde her türlü tasarrufu yapma hakkına sahibiz. Çünkü biz ve bu devlet Sünni’dir." Devletin Anayasa’sında laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti yazıyor. Benim hakkımda dava açanlar, Keçeci Baba’da bu işlemleri yapanlar hakkında dava açmalıydı. Keçeci Baba’daki işlemle birlikte dergâha, inanca, Aleviliğe ve ibadethanelerimize saldırmışlardır. Adalet ve yargının işleyişine yüz karası bir örnektir bu.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.