PROF. DR. BAĞCI: “KONYA’DAKİ TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ ARAZİSİ BETONA DÖNÜŞMESİN”

PROF. DR. BAĞCI: “KONYA’DAKİ TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ ARAZİSİ BETONA DÖNÜŞMESİN”

Selçuk Üniversitesi Sarayönü Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seydi Ahmet Bağcı, tarihi 1914 yılında kurulan ‘Numune Çiftlik’e dayanan Konya’daki Bahri Dağdaş Uluslararası...

ÖMER FARUK KARABULUT

Selçuk Üniversitesi Sarayönü Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seydi Ahmet Bağcı, tarihi 1914 yılında kurulan ‘Numune Çiftlik’e dayanan Konya’daki Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü'ne ait verimli arazilerin parça parça tarım alanı dışına çıkartıldığına dikkat çekti. Bu sürecin Türk tarımına büyük zarar vereceğini söyleyen Bağcı, “Verimli araziler betona dönüşmesin, tarım ranta kurban edilmesin” dedi.

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’ne ait arazinin bir bölümüne daha önce şehir hastanesi yapılmış, bir bölümü de özel harekat şube müdürlüğüne tahsis edilmişti.  Şimdi ise Konya Emniyet Müdürlüğü binasının söz konusu arazinin başka bir bölümüne yapılması gündemde.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Prof. Dr. Seydi Ahmet Bağcı, “Enstitü arazisini parça parça tarım dışına çıkartmak, Türk tarımının bugününe ve geleceğine büyük zarar verecektir" dedi. Son zamanlarda enstitünün şehir merkezinde kaldığı ve arazide yetişen yerli ve milli tohumların zarar göreceği iddialarına da tepki gösteren Bağcı, şunları söyledi:

“Ülkemizin tarımsal üretimini artırmak için önemli görevler üstlenmiş tarımsal araştırma enstitülerinin arazilerine hastane ve emniyet binası yapmakla "milli ve yerli" tohumculuğumuz daha sağlıklı ve daha emniyetli hâle de gelmez. Önce insanı doyurmak ve hayvanı beslemek adına gıda güvenliği ve güvenirliğini temin için tarımsal üretimin güvencesi ve geleceği olan tarımsal araştırmaları desteklemek gerekir, yoksa onların arazilerini elinden alarak, sonra da "yerli ve milli" tohumculuktan bahsetmek lafügüzaftır.

“SAVAŞ YILLARINDA BİLE TARIM GÖZARDI EDİLMEDİ”

Burada daha anlaşılır olması adına, ülke tarımında önemli bir yere sahip ve tarımsal kuraklığın şiddetli yaşandığı ve mevcut sulu tarımın yeraltı kaynaklarına dayalı yapıldığı Konya örneği üzerinde durabiliriz. Balkan Savaşları’nın ardından I. Dünya Savaşı’nın başladığı yıl 1914, Konya’da Numune Çiftlik kuruldu. Ülkemizde bir taraftan farklı cephelerde savaş devam ederken bir taraftan da tarımın uygulamalı ve planlı yapılması adına çalışmalar devam etmiş. Çünkü ‘tarım’ demek ‘gıda’ demektir. İnsanların beslenmesi, hayvanların yemlenmesi gerek. Ülkemizin en sıkıntılı yıllarında, 1921 yılında Numune Çiftlik’te ziraat okulu açıldı. Tarımın daha bilinçli yapılması adına. Kurtuluş Savaşı sonrası, Cumhuriyet’in ilanı ve onca sıkıntılı yıllardan sonra tarım yine göz ardı edilmedi.

“TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜ ARAZİLERİ RANTA KURBAN EDİLİYOR”

İlk kurulan araştırma enstitülerinden Yeşilköy’ün arazisine havaalanı yapıldı. Sonra arazilerinin bir kısmı Ankara ve Eskişehir’de üniversite, Edirne’de toplu konut, Sakarya’da otogar, Samsun’da organize gıda sanayi, Adana’da özel sektör işletmesine kiralandı ve satıldı. Konya’da benim idareci olarak görev yaptığım dönemde bundan önceki dönemlerde de olduğu gibi araştırma enstitüsünün en verimli 1000 dekarlık arazisini Konya Büyükşehir Belediyesi "hal ve sosyal tesisler" yapmak için talep etti. İdareci olarak bana sorduklarında ben uygun bulmadığımı belirttim ve istenen yazıyı yazmadım. Hatta o sırada yapılan bir çalışma sonucu talep edilen o bölgenin bir bölümü Kültür Varlıkları Bölge Koruma Kurulu tarafından 2008 yılında sit alanı ilan edilmişti. 2008 yılında idarecilik görev sürem sona erdikten ve enstitüden ayrıldıktan sonra, daha önce hal ve sosyal tesis yapımı için talep edilen alana Konya Şehir Hastanesi yapıldı. Hâlbuki o bölge yükseklik kodu olarak Konya’nın en düşük alanıdır ve hava kirliliğinin geçmişte en yoğun yaşandığı bölgesidir. Bu olumsuzluklara rağmen 1914 yılından itibaren yapılagelen tarımsal faaliyetler neticesinde 1. sınıf toprak yapısına sahip tarımsal araştırma için önemli bir arazi parçası olan kısım, tarım dışı bırakıldı. Türkiye’nin alan bakımından en geniş topraklarına sahip ve tarımda önemli bir yere sahip Konya’da başka alan kalmamış gibi enstitünün arazisi yapılaşmaya açılmış oldu. Hastane elbette önemli, fakat tarımsal araştırma ve gıda üretim zinciri en az onun kadar önemlidir. Binaları başka bölgelere inşa edebilirsiniz ama her toprakta deneme kuramaz, araştırma yapamazsınız. Selçuk Üniversitesi ile beraber ülkemizde ilk olacak ‘Tarım Teknokent’ini oluşturmak için çalışma başlatılmıştı. Fakat bu çalışma da biz görevden ayrıldıktan sonra iptal edildi.”

“ENSTİTÜYE AİT LABORATUVAR BİNASI POLİS ÖZEL HAREKÂTA DEVREDİLDİ”

Verimli arazilere Şehir Hastanesi'nin yapılmasının ardından başka yapılaşmaların da konuşulduğunu dile getiren Bağçı, şunları kaydetti:

“Tarım Teknokent’inin idare ve laboratuvarları için düşündüğümüz hara binası, zamanında “at tavlası” olarak kullanılan daha sonra idare ve laboratuvar binası için onarılan ve belli bir müddet kullanılan bina, bugün Polis Özel Harekât birimine devredilmiş durumdadır. Basından öğrendiğimize göre arazisinin bir bölümü de Konya İl Emniyet Müdürlüğü yapımı için tahsis edilmiş. Arazi üzerinde daha başka tasarruflarında yapılacağı da söylenegelmekte. Kamuoyunda oluşturulan, maalesef içi boş bir slogandan öteye gidemeyen “milli ve yerli tohum” söylemi, bu işi 1925 yılından beri yapan tarımsal araştırmaların çalışma alanlarını daraltarak ve ortadan kaldırarak gerçekleşemez. Birim alandan daha yüksek ve kaliteli, kuraklık dahil stres şartlarında kabul edilebilir bir verim için çabalayan ve üreten tarımsal araştırma enstitülerinin çalışmaları sonucu elde edilen çeşitler hem yerli hem de millidir. Yoksa siyez, gernik (kavılca), kırik, havrani, şahman (sorgül) gibi yerel ve genetik kaynak olan çeşitlerimiz ile ülkemizin buğday ihtiyacını karşılamamız mümkün değildir, aksini düşünmek akla ziyandır."

“TÜRK TARIMINA BÜYÜK ZARAR VERİLİYOR”

Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nün korunması ve Ar-Ge çalışmalarının devam ettirilmesi çağrısında bulunan Prof. Dr. Bağcı, "Ülkemizin tahıl ambarı ve tohumculuk sektörünün lideri konumundaki Konya’mız bu sene diğer pek çok bölgemiz gibi kuraklık mustaribidir. Bu tür tarımsal problemlere çözüm üretecek, Konya ve diğer illerdeki ülke tarımına katkıları tartışılmaz olan tarımsal araştırma enstitülerinin arazilerini "Yağma Hasan’ın Böreği" gibi dilim dilim, parsel parsel tarım dışına çıkartmak, Türk tarımının bugününe ve geleceğine büyük zarar vermektedir. Bu uygulamalara karar verenler ya tarımın ve gıdanın öneminin farkında değiller ya da bilime ve Araştırma-Geliştirme (AR-GE)’ye inançları yok. Bu nedenle karar sahipleri bu kararlarınıülkenin gıda güvenliği ve güvenirliliği adına yeniden gözden geçirmeleri ve bu tür uygulamalarından vaz geçmeleri gerekir, yoksa her iki cihanda da bu millete karşı sorumlu olacaklardır.” 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.