AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, “Lütfü Bey bir hata yaptı ancak yaptığı hata karşısında olgunluk gösterdi” sözlerine; “Lütfü Türkkan’a, onun saygısızlığına, hakaretlerine ‘olgun davranmak’ olarak karşılık veren Akşener maalesef milleti de kamuoyunu da sukutu hayale uğratmıştır” karşılığını verdi.
AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Bingöl’de bir vatandaşla ile tartışmasına ilişkin “provokasyon” değerlendirmesini yapan CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a tepki gösteren Akbaşoğlu, “Sayın Öztrak, CHP Parti Sözcüsü; bir provokasyondan bahsedecekse, olay yerinden ayrılıp giderken hırsla hınçla şehidimizin ağabeyini takip etmek suretiyle arkasından boynuna dolanmak, çenesine sıkarak, kulağına eğilerek, şehidimizin bacısına küfrederek ve sonra onu iterek böyle bir olaya sebebiyet vererek Lütfü Türkkan’ın provokasyonunu görmesi gerekirdi. Bir provokatör görmek istiyorsa aynaya bakmasını tavsiye ederim” dedi.
“BİR BAŞKA ÖZÜR VESİLESİ ORTAYA KOYMUŞTUR”
Akbaşoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in; Lütfü Türkkan ile ilgili değerlendirmeleri için de şunları söyledi:
“Lütfü Türkkan’a, onun saygısızlığına, hakaretlerine ‘olgun davranmak’ olarak karşılık veren Akşener maalesef milleti de kamuoyunu da sukutu hayale uğratmıştır. Yapmış olduğu açıklamalar, yakıştırmalar ve suçlamalar ve gerçekten ağza bir bayanın almaması gerektiği kavramlarla şehit yakınlarına ve şehitlere sahip çıkanlara yönelik suçlamaları kamuoyunun gözünden kaçmayacaktır.
Sayın Akşener maalesef Lütfü Türkkan’ın hakaretlerini öncelikli olarak inkâr ettiği, küfür ettiği gerçeğini kabul ederek daha sonra istifa etmesini olgunluk olarak değerlendirmek suretiyle aslında bir başka özür dileme vesilesini ortaya koymuştur. Akşener bu konuda İYİ Parti’nin milletle olan gönül bağını kopartarak, İYİ Parti’nin ipini CHP-HDP ittifakına bağladığını göstermiştir. Dolayısıyla bu vicdanlarda mutlaka milletimiz tarafından değerlendirilecek ve gereken cevap Haziran 2023’te de sandığa yansıyacaktır. CHP ve İYİ Parti’nin ve onların bazen gizli bazen açık ortakları HDP’nin bu konudaki tutum ve davranışları, ortaklıkları, provokasyonları, meseleleri çarpıtmaları, meselelerin vicdanına çarpacak ve geri dönecektir. Her gün farklı bir boyutunu yaşadığımız bu meselenin, adına Millet İttifakı denilen milleti aldatma ve kandırmaya dönen bu ittifakın nasıl milletle olan bağının ortadan kaldırarak, emperyalistlerle nasıl birleştiklerine şahit oluyoruz.”
“O REZİL MEKTUBU SAVUNMAYA DÖNÜK AÇIKLAMALARDA BULUNMAYA ÇALIŞIYOR”
Kılıçdaroğlu’nun Kanal İstanbul’a ilişkin büyükelçilere yaptığı çağrıyı da değerlendiren Akbaşoğlu, şöyle konuştu:
“CHP grup toplantısında yapmış olduğu konuşmada hiçbir şekilde şehidimize dönük hakaretlere yönelik bir cümlede dahi bulunma yaklaşımında olmamıştır. Bunun sebebi nedir? Hakikatin üstünü örtmeye dönük yaklaşımın sebebi siyasi hırslarınız ve hakikatlere karşı millete düşmanlığınız olarak karşımıza çıkıyor. Büyükelçilere yazmış olduğu o rezil mektubu savunmaya dönük açıklamalarda bulunmaya çalışıyor. Kamuoyunun büyük tepkisini azaltabilir miyim’ diye kendince yol almaya çalışıyor. Manda ve himayeyi davet eden bu yaklaşım asla milletimiz tarafından unutulmayacak. Bu yaklaşıma gerekli cevap da başta ulusal bağımsızlığına sahip çıkan CHP seçmeni olmak üzere 84 milyon insanımızın tamamınca Haziran 2023’te sandığa yansıyacaktır.”
Akbaşoğlu, Lütfü Türkkan’ın milletvekilliğinden istifasını vermesi gerektiğini ancak konunun unutturulmaya çalışıldığını söyledi. Akbaşoğlu, “Muhalefetin hakikati değil yalanı, algıyı milletimize yutturmak için çaba sarf ettiği; bununla beraber milletimizin gönlünün, vicdanının ve gözünün açık olduğu hepimizin malumu. Bu nedenle ben gerçekten bu konuda bir kötülük, bir itibarsızlaştırma, bir değersizleştirme; hakikati, yalanı ve algıya teslim etmeye dönük İYİ Parti ve CHP ittifakının milletimiz nezdinde karşılığı olmadığını görüyorum” yorumu yaptı.
Akbaşoğlu, “Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Akşener’in bir milletvekilinin şehidin bacısına küfretmesiyle ilgili tek bir söz dahi etmedi. İşte bunların ittifakı budur. Bu ittifaktan milletimize vatanımıza, devletimize hiçbir hayır gelmez. Ancak müstevilerle emellerini şahsi hırs ve ihtiraslarını, şahsi hırslarını birleştirdiği anlaşılır” dedi.
Akbaşoğlu, Lütfü Türkkan için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “En ağır bedelleri ödemesi için tüm imkanları kullanacağız” ifadelerindeki ‘imkanların’ ne anlama geldiği sorusuna şu yanıtı verdi:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir hukuk devletidir. İlgili mevzuat açıktır. Şehidimizin ağabeyi kendisine yapılan davranış, ailelerine yapılan hakaret ve kız kardeşine yapılan küfür ile ilgili hukuki yollara başvurmuştur. Bu süreç neticelenecektir. Dolayısıyla hukuki olarak ortaya çıkacak sonuca göre de hukuken hareket edileceği açıktır. Siyaseten biz dinimiz ve milletimiz için en büyük şeref olan şehitlik ve gazilik unvanını, mertebesini gerçekten tahkir eden bu tutum ve davranışı ve bu hakareti adete ödüllendirircesine yaklaşımı olgunluk olarak değerlendiren yaklaşımı, milletimizin huzurunda her zaman dile getireceğiz ve ahlaki olan bu hususu siyasi anlamda istismar etmeye çalışan bütün milletimizin ortak değerlerinin değil de önemi nereden geldiği bilinmeyen bir grup başkanvekilinin yapmış olduğu bu küfürlere sahip çıkma nedenini milletimize anlatacağız. Grup başkanvekili değil de bir milletvekili olsaydı Sayın Türkkan, ne yapacaklardı o zaman? Grup başkanvekilliğinden istifa ettirerek bir yaptırım uygulandığı izlenimi verenler, şehidimizin bacısına küfredenlere ne yapacaktınız.”