Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yaptığı "Milletten özür dileyin" çağrısını yineleyerek, "Cumhurbaşkanı bir açıklama yapsa ‘Ben yanlışmışım hata yapmışım tezim yanlışmış’ dese. ‘Artık ben Merkez Bankası’na dokunmayacağım’ dese. İnanın kur hemen aşağıya doğru iner" dedi.
Babacan, Mersin’de bugün yapılan Silifke ilçe kongresinde konuştu. Kongrenin, Akdeniz kıyısında yaptıkları ilk kongre olduğunu belirten Babacan'ın gündeminde ekonomi ile İstanbul Sözleşmesi vardı. Babacan, "Bir ülkenin Merkez Bankası Başkanı’nın böyle üst üste değiştirilmesi böyle siyasi hesapların aracı haline gelmesi kabul edilemez. Hükümetin eğer gerçekten bu ülkenin ekonomisini düzeltmeye niyeti var ise önce bu kurumların güçlendirilmesi gerekiyor. TÜİK’in bağımsız olması gerekiyor. Merkez Bankası’nın bağımsız olması gerekiyor" diye konuştu.
Babacan'ın konuşmasından satır başlarışöyle:
EN ÖNEMLİ ANAYASA İHLALLERİ: Sadece Cuma gününden bu yana yaşadıklarımıza bakın gerçekten akıl alır gibi değil. Bu iktidarın en önemli sorunu bunlar kendilerini hiçbir şekilde kurala bağlı kılmak istemiyor. Çünkü bu yönetim zihniyetinin esasında keyfilik var. Oysaki devlet anayasa ile yasalarla mevzuat dahilinde ve kurallara göre yönetilir. Cumhurbaşkanının yemin metninde tarafsızlık var. Peki şimdi soruyorum size, bugünkü anayasa hâlâ geçerli mi, geçerli. Anayasa metnindeki tarafsızlık ilkesi duruyor mu, duruyor. Cumhurbaşkanının yemin metnindeki ‘tarafsızca yapacağım’ görevimi duruyor mu, duruyor. Peki Sayın Erdoğan bu ülkeyi gerçekten tarafsız yönetiyor mu? Yoksa her mesele de hemen taraf mı oluyor. İşte alın size en önemli anayasa ihlallerinden bir tanesi.
HUKUK KİMSENİN OYUNCAĞI DEĞİL: Cumayı cumartesiye bağlayan gece yarısı saat 02:00, artık sabah karşı neredeyse. Bir gece yarısı kararlara baktık ki kadın hakları için imzalanmış olan uluslararası bir sözleşmeden Türkiye çekilecekmiş. Bu sözleşmenin uygulanması yürürlükten kaldırılmış. Altına bakıyorsunuz Resmi Gazete’de, tek bir imza var. Bu uluslararası bir sözleşme, bunun tarafı olan 30 fazla ülke var. Bu sözleşme madde madde gelmiş, Meclis’te komisyonlarda görüşülmüş. Genel Kurul’da oylanmış. TBMM’nin iradesi oluşmuş orada. Fakat bir bakıyoruz tek bir imza ile ben bunu çekiyorum. Böyle bir şey olabilir mi? ‘Neye istinaden yaptı bunu’ diye sorduğumuzda da diyorlar ki, ‘kararname var ona istinaden yaptık’. O kararname ne kararnamesi. Yine aynı kişinin tek imzasıyla diyor ki, Cumhurbaşkanıçok taraflı sözleşmelerden uluslararası sözleşmelerden çekilebilir diyor. Önce tek bir imza ile kendine tek bir imza alıyor. Ondan sonra o yetkiyi ‘Çekiliyorum’ diye kullanıyor. Hukuk kimsenin oyuncağı değil.
KABUL EDİLEMEZ: Koltuğa oturalı henüz 132 gün olmuş, saymaca. 132 gün, dört aydan biraz fazla. Böyle bir Merkez Bankası Başkanı görevden alındı. Yerine bir başka isim atandı. 20 gibi ay gibi kısa bir sürede yani 2 yıl bile değil, 4’üncü Merkez Başkanı bu. Aynı sürede 4’üncü TÜİK Başkanı atandı. ‘Merkez Bankası’nın bağımsız çalışmasına müsaade edecek misiniz’ diye sormuştuk. Ve yanıt gecikmeden geldi. Ne ile geldi, uygulama ile geldi. Bir yandan ‘ekonomik reform’ diyorlar. Bir yandan da tutuyorlar, 20 ayda dört defa Merkez Bankası başkanı görüyoruz. Ve bunu yaparken de aynı karanlıkta yapıyorlar. Aynı gece yarısı işlemiyle yapıyorlar. Bir ülkenin Merkez Bankası Başkanı’nın böyle üst üste değiştirilmesi böyle siyasi hesapların aracı haline gelmesi kabul edilemez. Hükümetin eğer gerçekten bu ülkenin ekonomisini düzeltmeye niyeti var ise önce bu kurumların güçlendirilmesi gerekiyor. TÜİK’in bağımsız olması gerekiyor. Merkez Bankası’nın bağımsız olması gerekiyor. Bu bağımsızlığı nasıl sağlıyorsunuz? Görevlendirdiğiniz kişiye dört sene beş sene ne ise görev süresi dokunmayacaksınız. Bunu da kanuni güvence ile sağlayacaksınız. Merkez Bankası’nın kanunu değişmedi ki. TÜİK’in kanunu değişmedi ki.
ERDOĞAN'A TAVSİYE: Merkez Bankası geçen hafta Perşembe günü faizi yüzde 19’a çıkarınca ben Cuma günü iki tane seçeneğiniz var dedim. Ya dedim ‘Tezimiz yanlıştı, hata yapmışsız, kusura bakmayın deyin özür dileyin’ dedim. Ya da ‘Merkez Bankası gereğini yapın’ dedim. İki tane seçenek arasından gitti yanlışı seçti. Hâlâ faiz yüzde 19’da duruyor. Bir de kur fırladı gitti. Borsa işte 2 gündür aşağıya düşüyor. İkide bir borsayı kapatmak zorunda kalıyorlar, daha fazla düşmesin diye. Bugün tekrar bakın, hâlâ fırsat var ellerinde. Tavsiye ediyoruz, bakın buradan duyuruyoruz, bugün çıkıp Cumhurbaşkanı bir açıklama yapsa ‘Ben yanlışmışım hata yapmışım tezim yanlışmış’ dese. ‘Artık ben Merkez Bankası’na dokunmayacağım’ dese. İnanın kur hemen aşağıya doğru iner. Piyasa der ki ‘Tamam en azından hatasını kabul etti’ der. Ama yapmıyor. Hatasını da kabul etmiyor öte yandan Merkez Bankası’na da dönüp şu 19’u düşür falan da demiyor. Ciddi bir tutarsızlık var burada.