Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ittifaklar için, “İlk hedef, parlamenter sistemle ilgili ortak metnin imzalanıp, altı parti tarafından ortak bir hedef olarak belirlenmesi. Ondan sonra geçiş sürecinin yol haritasının çalışılması gerekecek. Biz, arzu ediyoruz ki geçiş sürecinde de tam mutabakat sağlayalım. Eğer geçiş sürecinde tam bir mutabakat sağlarsak o zaman bizim ittifakta yer alıp almamamızla ilgili kararımız kolaylaşır. Şu an bir adım geride duruyoruz” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KRT TV’de Savaş Kerimoğlu’nun sunduğu Günaydın Türkiye programında gündemi değerlendirdi. Babacan, özetle şunları söyledi:
"ŞU ANDA BİR ADIM GERİDE DURUYORUZ"
“Parlamenter sistem üzerinde detaylı mutabakatı şimdiden sağlarsak seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçmek altı aydır. İlk hedef, parlamenter sistemle ilgili ortak metnin imzalanıp, altı parti tarafından ortak bir hedef olarak belirlenmesi. Ondan sonra geçiş sürecinin yol haritasının çalışılması gerekecek. Biz, arzu ediyoruz ki geçiş sürecinde de tam mutabakat sağlayalım. Eğer geçiş sürecinde tam bir mutabakat sağlarsak o zaman bizim ittifakta yer alıp almamamızla ilgili kararımız kolaylaşır. Şu an bir adım geride duruyoruz. İzliyoruz, katkı veriyoruz.
"ÖĞRENCİLERİN YATACAK YERİ YOKSA NİYE ÜNİVERSİTE AÇMAKLA ÖVÜNÜYORSUNUZ"
Karşılaştığım yüzlerce öğrenci ‘Üniversiteyi kazandım ama yurt çıkmadı. Ailem özel yurtta veya daire tutarak beni okutacak maddi imkana sahip değil. Kaydımı yaptırmıyorum’ dedi. Devletin, işini yapması, uygun fiyatlı ve kaliteli yurt imkanını öğrencilere sunması lazım. Kim istiyorsa devlet yurdunda yerini bulmalı. Bu, devletin görevi. O zaman niye açtınız bu kadar üniversiteyi? Öğrencilerin yatacak yeri yoksa niye üniversite açmakla övünüyorsunuz?
"İNANDIĞI ÇERÇEVEDE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ TEMEL İNSAN HAKKIDIR"
İnanç özgürlüğü, ibadet özgürlüğü, inandığı gibi yaşama özgürlüğü ve inandığı çerçevede örgütlenme özgürlüğü temel insan hakkıdır. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de olan temel bir konu. Özgürlük alanından sapmamamız gerekiyor. Bunun yanında devletin, tüm sivil toplum kuruluşlarına mutlaka iyi bir denetim uygulaması gerekiyor.
“‘MENSUBİYET AVANTAJ SAĞLAR’ DİYE DÜŞÜNÜLÜYOR"
Özellikle kamuda işe alımda, kamuda yükselmede, üst düzey görevlendirmelerde ‘Mensubiyetim olursa bana avantaj sağlar, mülakatı kolay geçerim, yöneticilik pozisyonu açıldığında abilerim, ablalarım bana destek verir’ diye düşünülüyor. İşte bu yanlış. Siz devlette liyakati temel bir kural haline getirin, hak eden devlette işe girsin; ehliyet ve liyakati devlet yönetimine derç edin, o zaman insanların sırf bu sebeple mensubiyet arayışı kalmaz.
"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ OLDUĞUNDA BU YAPILARA OLAN İLGİ AZALACAKTIR"
Hukukun üstünlüğü olduğunda ve yargı sistemi iyi işlediğinde bu yapılara olan ilgi bir miktar azalacaktır. ‘Ülkede hukuk yok, adalet yok. Yarın başıma iş geldiğinde yapayalnız ortada kalırım’ hissiyatı da cazibeyi artırıyor. ‘Mensubiyetim olursa haksızlığa uğradığımda, mahkemeye düştüğümde abilerim, ablalarım bana yardımcı olur’ hissiyatı var. Devlet olarak yargıyı düzgün işletin, her vatandaşınızın hakkını hukukunu adil ve hızlı bir yargıyla koruyun, bu tür yapılara olan ihtiyacı, mensubiyet hissini, sadece bu sebeple cazibe merkezi olmasını önlersiniz.
"YASAKLADIĞINIZDA HER ŞEY DAHA GİZLİ SAKLI OLUR"
Cemaatler ve tarikatlar, bu toprakların yüzlerce yıllık bir geleneği. Yasaklamakla hiçbir şeyi çözemiyorsunuz. Yasakladığınızda kayıt dışına çıkıyorlar; daha gizli saklı oluyor her şey. Biz her zaman özgürlüklerden ve şeffaflıktan yanayız. Devletin denetim fonksiyonunun adil bir şekilde sürekli devrede olması gerektiğini düşünüyoruz. Yasakçı bir zihniyetle yüz yılların geleneğini yok edemezsiniz. Bir araya gelip ibadet yapacaklarsa ya da bir şeyler yapmak istiyorlarsa bunu gizli saklı yapmaya başlarlar.
"DEVLET BU YAPILARLA HERHANGİ BİR ÖZEL İLİŞKİYE ASLA GİRMEMELİ"
Devletin, bu yapılarla herhangi bir özel ilişkiye asla girmemesi lazım. Devlete nüfuz etmek, devleti yönetmeye çalışmak, devlet yönetiminde etkili olmak, devlet gücünden hisse almak gibi işlere girdiği zaman, devletin, ‘Orada dur’ demesi lazım. Siz ehliyeti, liyakati, adaleti, fırsat eşitliğini getirin, cemaatler zaten kendi alanlarında kalacaktır. Devlet tarafındaki yanlışlıklar, cemaatler tarafındaki yanlışlıkları bir bakıma besliyor.
"TÜİK BİLE YÜZDE 40’IN ALTINDA ENFLASYON AÇIKLAYAMAYACAK"
Türkiye’de maliyetler çok hızlı arttı. Ancak bu fiyatlar henüz tüketici fiyatlarına tam aktarılmadı. Onun için ocakta, şubatta, martta çok yüksek enflasyon gelecek. TÜİK bile yüzde 40’ın altında enflasyon açıklayamayacak. Enflasyonu düşürmek için öncelikle Allah’ın verdiği aklı kullanmak, bilimle hareket etmek lazım. Bilmiyorsa bilenlere sorması lazım. Türkiye’de şu anda kronik yüksek enflasyon dönemi var. Allah korusun, yanlış politikalar ve hatalarda ısrar, ülkeyi hiper enflasyona bile götürebilir.”