Başak Demirtaş, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın gözaltına alınışının beşinci yıldönümünde, “Adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin çok uzak olmadığını biliyoruz. Bütün bu yıllar boyunca haksız yere bedel ödeyen sadece biz olmadık. Hukukun ayaklar altına alınması nedeniyle bu bedeli 85 milyon olarak hepimiz ödüyoruz. Demokrasi ve hukuk yoksa, barış yoksa ekmek de olmuyor” dedi.
Başak Demirtaş, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eşi Selahattin Demirtaş’ın gözaltına alınışının beşinci yıldönümü dolayısıyla sosyal medya hesabında videolu mesaj yayınladı. Demirtaş, şunları söyledi:
“Bugün 4 Kasım 2021. Selahattin ve arkadaşlarının hukuk dışı bir şekilde evlerinden kaçırılırcasına götürülmelerinin üzerinden tam beş yıl geçti. Yarın altıncı yıla giriyoruz. Bu beş yılın 20 ayında, yani yaklaşık iki yıldır Selahattin ile açık görüş yapamadık. Aylarca kapalı görüş yapamadığımız oldu. Dışarıda pandemi tedbiri namına hiçbir şey kalmadı ama ben, Selahattin ve kızlarımız iki doz aşılı olduğumuz halde, maskeli olarak bile açık görüş yapamıyoruz. Her şeye rağmen, geçtiğimiz beş yıl boyunca umudumuzu hiç yitirmedik. Ne irademiz kırıldı ne inancımız. Adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin çok uzak olmadığını biliyoruz. Bütün bu yıllar boyunca haksız yere bedel ödeyen sadece biz olmadık. Hukukun ayaklar altına alınması nedeniyle bu bedeli 85 milyon olarak hepimiz ödüyoruz.
“HUKUKSUZLUKLARIN YOL AÇTIĞI EKONOMİK ÇÖKÜŞ NEDENİYLE DOLAR ŞU ANDA 9 BUÇUK LİRA CİVARINDA”
Demokrasi ve hukuk yoksa, barış yoksa ekmek de olmuyor. Düşünün ki Selahattin ve arkadaşları haksız yere hapse konuldukları gece dolar 3 lira civarındaydı. Bugün, ülkedeki bütün hukuksuzlukların yol açtığı ekonomik çöküş nedeniyle dolar şu anda 9 buçuk lira civarında. Yani sırf muhalefeti susturmak amacıyla paramızın değeri yaklaşık yüzde 300 azaldı. Sadece bu kadar da değil. Kutuplaşmayı derinleştirdiler. Komşuyu komşuya kötü gözle bakar hale getirdiler. Ülkenin zaten tam olmayan huzurunu ve neşesini tümden ortadan kaldırıp insanları hayatlarından bezdirdiler. Öyle ki her dört gençten üçü, başka bir ülkede yaşamak için Türkiye’yi terk etmeyi düşünür hale geldi. Evet, belki bu beş yıl boyunca Selahattin ve arkadaşlarını içeride, bir hücrede tutmayı başarabildiler. Ama onların ne seslerini ne de güçlerini bastırabildiler. Dönüp de yangın yerine dönmüş şu güzelim memleketimize baktığımızda, acaba yaptıklarına değdiğini düşünüyorlar mı? Doğrusu çok merak ediyorum. Bizler her şeye rağmen umutluyuz, dirençliyiz ve biliyoruz ki demokrasi kazanacak, mutlaka kazanacak. Aslında söylenecek çok şey var daha ama Selahattin’in Efsun’da dediği gibi, gerek yok.”