Gazeteciler Cemiyeti ile Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı’nın (BIRN), Avrupa Birliği (AB) desteğiyle ortaklaşa düzenlediği “Batı Balkanlar ve Türkiye, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri” Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi'nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Batı Balkanlar ve Türkiye, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri, Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Araştırmacı gazetecilerin olağanüstü başarılarını tanıma, teşvik etme ve Batı Balkanlar ile Türkiye’de araştırmacı gazeteciliği desteklemeyi amaçlayan “AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri” kapsamında dereceye giren gazetecilere ödülleri takdim edildi. Ödül törenine AB Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Başkan Yardımcısı, Demokrasi için Medya Programı Direktörü ve Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri Jüri Başkanı Yusuf Kanlı ve basın mensupları katıldı.
Birincilik ödülüne YeniÇağ Gazetesi’nden “Paranız Böyle Savruluyor” yazı dizisiyle Murat Ağırel layık görüldü. İkincilik ödülü GazeteDuvar’dan “Iran Sınırı: Kurşunlar ve Kurtlar Arasında” yazı dizisi ile Hale Gönültaş ve Volkan Nakiboğlu'na verildi. Üçüncülük ödülünü Hürriyet Gazetesi’nden “Protokollü Baron: Türk Escobar’a Makam Aracı” haberiyle Fevzi Kızılkoyun aldı. Ayrıca, bu yıl ilk kez iki jüri ödülü de verildi. Jüri ödüllerine ise Evrensel Gazetesi’nde yayımlanan “Mevsimlik İşçilikte 14 Gün” haberiyle İsa Örken ile Cumhuriyet Gazetesi’nden “Boğazda Kaçak Var” ve “Bahçenin Kirası Ayda 258 lira” haberleriyle Hazar Ocak değer görüldü.
Törenin açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı, Demokrasi için Medya Programı Direktörü ve Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri Jüri Başkanı Yusuf Kanlı, Covid-19 virüs salgını döneminde sahada çalışmak durumunda kalan gazetecilere dikkat çekerek, toplumsal olayları takip eden basın mensuplarının yaşadığı zorluklara değindi. Kanlı, Gazeteciler Cemiyeti adına basın mensuplarına yönelik verilen hak mücadelelerine değinerek, “Zor bir yılı geride bıraktık, sağlık açısından olduğu kadar gazetecilik için de zor bir yıl oldu. Covid nedeniyle kaybettiğimiz meslektaşlarımız oldu. Bu nedenle gazetecileri Covid aşısında öncelikli gruba almak için çalışmalar yürüttük. Yalnızca basın kartı olan gazetecilerin öncelikli gruba alınması, hali hazırda tartışmalı olan basın kartı konusunu gündeme getirdi. Meslek örgütlerinin çabaları sonucu aşı için basın şartı kaldırıldı. Bunu olumlu bir gelişme olarak kabul ediyoruz. Öte yandan daha iki gün önce meslektaşlarımız bir kez daha polis şiddeti ile karşı karşıya kaldılar, bu sabah basın örgütleri olarak tepkimizi gösterdik. Yakın zamanda gazetecilerin görev başındaki polislerden görüntü almasın engelleyen genelgeyi de Danıştay’a taşıdık. Konunun takipçisi olacağız” dedi.
Kanlı, “Gazetecilik önce kamuya sonrasında ise doğruya, bilgiye ve tarafsızlığa adanmışlık gerektirir”
Kanlı, “Batı Balkanlar ve Türkiye, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri”ne bu yıl 53 başvurunun yapıldığını belirterek, başvuruların değerlendirme süreçlerine ilişkin, “Bugün, tüm bu engellere rağmen 2020 yılında gazetecilik mesleğinden ve tutkusundan vazgeçmeyen gazetecileri kutlamak için buradayız. Bu yıl da geçtiğimiz yıl gibi 53 başvuru yapıldı, bunlar arasında sekiz birbirinden önemli çalışma kısa listeye alındı. Esasında üç finalist belirlememiz gerekiyordu ama bu yıl üç finalistimiz dışında iki gazeteciye de ilk kez jüri özel ödülü verme konusunda karar aldık. Başvuruları incelerken, farklı alanlardan araştırmacı gazetecilik örneklerini değerlendirme imkanımız oldu. Haberleri incelerken şu tanımı aklımızda tuttuk: Araştırmacı gazetecilik; kişinin okuyucu, izleyici ya da dinleyiciler için önem taşıyan konularda kendi girişimi ve çalışmalarının ürünleriyle yaptığı haberciliktir. Yapılan habere konu olan kişiler çoğunlukla mercek altına alınan meselelerin gizli tutulmasını isteyeceklerdir. Ancak araştırmacı gazetecilik ille de skandal haberciliği olarak da düşünülmemelidir. Bir başka deyişle araştırmacı gazetecilik; siyasi bir gücün aygıtı olmaktansa, toplumu derinden ilgilendiren olayları açığa ve aydınlığa çıkarmakla yükümlüdür. Gazeteciliğin halka ilişkiler faaliyeti olmadığını, iki mesleğin karıştırılmaması gerektiğini her fırsatta vurguluyoruz. Gazetecilik, mesleğin hakkını verebilecek kişiler tarafından yapılmalı, meslek örgütleri ise mesleği sahiplenmelidir. Bugün burada mesleği hakkını vererek icra eden meslektaşlarımızı onurlandırmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Gazetecilik adanmışlık gerektirir, her şeyden önce kamuya daha sonrasında, doğruya, bilgiye ve tarafsızlığa adanmışlık gerektirir. Tüm meslektaşlarımı adanmışlıkları için kutluyorum” sözlerine yer verdi.
Bilgin, “Bu cemiyet var oldukça genç meslektaşlarımızın katkılarıyla insan haklarını, basın özgürlüğünü savunmaya devam edecek”
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, son dönemlerde basın mensuplarına yönelik artan şiddetin boyutuna dikkat çekerek, Gazeteciler Cemiyeti’nin hak savunuculuğu kapsamında üstlendiği görevi anımsattı. Bilgin, son olarak Onur Haftası etkinlikleri kapsamında polis şiddetine maruz kalan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç özelinde mesleğini yaparken çeşitli engellemelere maruz kalan basın mensuplarının yaşadığı güçlükleri ifade ederek, bu anlamda aralarında Gazetecileri Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Basın Konseyi’nin bulunduğu 14 basın meslek örgütünün polis şiddetini kınayan ortak bildirisine dikkat çekti.
Bilgin, bu yıl 75‘inci yaşını kutlayan Gazeteciler Cemiyeti’nin kuruluşundan bu yana ifade ve basın özgürlüğü, meslek ilkeleri ve insan hakları konusundaki mücadelesini anımsatarak, “Güzel şeylere uzun zamandan beri oldukça hasret kaldık, bu güzellikleri kutlamak yerine şimdi meslektaşlarımızın haklarını savunmak, onları hapishanelerden çıkarmak, basın özgürlüğünü savunmak, insan haklarıyla ilgili mücadeleyi vererek, böylesine önemli bir töreni de araya serpiştirmek. Bugün uzun bir aradan sonra tekrar bir araya gelebilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Üstelik güzel bir olay için, bir kutlama için bir araya geldik, araştırmacı gazeteci arkadaşlarımızı tebrik etmek için bir arayayız. Güzel bir olay diyorum, çünkü bildiğiniz üzere Türkiye’de gazeteciler kutlama yapmak için bir araya gelemiyor son yıllarda. Dayanışma için, birbirimizi savunmak için, dün sabah olduğu gibi protesto için, tepkimizi ortaya koymak için bir araya geliyoruz, ama kutlama yapmak için bir araya geldiğimiz günlerin sayısı gittikçe azalıyor. Gazeteciler Cemiyeti kuruluşundan bu yana gazetecilerin eğitimine, meslek ilkelerinin önde tutulmasına, mesleğin layıkıyla ve meslek etiğine uygun şekilde icra edilmesine önem vermiştir. Bu yıl 75’inci yılını kutlayan Cemiyetimiz geçen yıllar içinde ciddi bedeller ödemiş bir Cemiyet. Bu bedelleri öderken hiçbir zaman yılmadık, mücadelemizden vazgeçmedik. Cemiyetin yaşatmaya çalıştığı ilkeler bu ülkede demokrasinin yaşaması için de gerekli olan ilkeler. Bu mücadeleyi verirken geçmişimiz bize en büyük önderliği yapıyor. Dün sabah gazetecilere ve gazeteciliğe yönelik şiddeti kınamak için meslek örgütleri bir araya gelip sesimizi duyurmaya çalıştığımız eylem de bunun en önemli göstergesi. Bu cemiyet var oldukça genç meslektaşlarımızın katkılarıyla insan haklarını, basın özgürlüğünü savunmaya devam edecek” diye konuştu.
“Yaşadığımız dönem, gerçeklerin kara bulutlarla örtüldüğü, kamuoyuna ulaştırılmadığı bir dönem”
Araştırmacı gazeteciliğin günümüz koşullarında cesaret gerektiren mesleklerden biri olduğunu vurgulayan Bilgin, bu anlamda ödül töreninin ismine ‘cesaret’ kelimesinin eklenmesinin gerekliliğine işaret ederek, "Yaşadığımız dönem, gerçeklerin kara bulutlarla örtüldüğü, kamuoyuna ulaştırılmadığı bir dönem, bu işi yapmak da cesaret ister. Dolayısıyla bu ödüle bu yıl ‘Cesaret’ kelimesini de ekleyerek, ‘Batı Balkanlar ve Türkiye, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik ve Cesaret Ödülleri’ demek istiyorum. Batı Balkanlar ve Türkiye, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri bizim üç yıldan bu yana, gururla sürdürdüğümüz bir proje. Bu sahnede geçtiğimiz yıl da altı meslektaşımızı onurlandırdık, kutladık. Bu projeyi Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı ile birlikte düzenliyoruz, kurumun Bosna & Hersek’teki merkezinden ortağımız Hatice Gusic burada, kendisine Türkiye’ye hoş geldin diyorum. Ödül alan meslektaşlarımı canı gönülden kutluyorum, şimdi olduğu gibi daha güzel günlerde sıkça buluşacağımız günlerin yakın olması dileğiyle” dedi.
Meyer-Landrut, “Artan kutuplaşma ve yalan haberin olduğu bu zorlu küresel ortamda objektif ve etik gazeteciliğe ihtiyaç duyuyoruz”
AB Delegasyonu Başkanı Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut, Batı Balkanlar ve Türkiye, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri’nin araştırmacı gazetecilerin olağanüstü başarılarına destek olmayı ve nitelikli gazeteciliğin görünürlüğünü artırmayı hedeflediğini anımsattı. Meyer-Landrut ifade ve düşünce özgürlüğünün, AB, Birleşmiş Milletler ve uluslararası sözleşmelerin temelinde yer alan vazgeçilmez insan haklarından biri olduğunu vurgulayarak aynı zamanda demokrasi, iyi yönetişim ve hukukun üstünlüğü açısından da kıstas konumunda olduğunu belirtti.
AB Komisyonu’nun Türkiye hakkındaki ilerleme raporlarında ifade ve basın özgürlüğünün vurgulandığını belirten Meyer-Landrut, “İfade ve düşünce özgürlüğü bütün AB’ye katılım süreçlerinde de kilit siyasi kriterler arasında yer almaktadır. Türkiye durumunda hem yerel hem de uluslararası medya kuruluşları bu alanda ciddi sorunlara dikkat çekmektedir. Biz de AB komisyonunun Türkiye hakkındaki ilerleme raporlarında bu konuları vurgulamaktayız. Elbette ki gazetecilere uygulanan şiddet kabul edilemez. Bunu ifade etmek istiyorum çünkü AFP muhabirine karşı kullanılan şiddete dikkat çekmek istiyorum. Öte yandan medyanın da üzerine düşen sorumluluk; kamuoyunu doğru ve objektif bir şekilde bilgilendirme, yalan haber ve bilgiyle mücadele etmektir. İfade ve düşünce özgürlüğü için bütün aktörlerin üzerine düşeni yapması gerekmektedir. AB de bu süreçte taslak medya mevzuatının hazırlanmasında yardım sağlamaktadır. Yıllık raporlarımızda aday ülkelerin bu alandaki politikaları değerlendirilmekte aynı zamanda mali destek sağlanmaktadır. AB’nin bu alandaki mali işbirliğinin önceliklerine bakacak olursak; ilerlemeye uygun hukuki ve politik ortamın sağlanması, medyanın kendi iç mekanizmalarını kullanarak gelişiminin desteklenmesi, vatandaşa nitelikli ve güvenilir araştırmacı gazetecilik hizmetlerinin sunulması ve gazetecilik alanındaki meslek örgütlerinin kapasitelerinin, temsiliyetinin artırılması. Sonuç olarak artan kutuplaşma ve yalan haberin olduğu bu zorlu küresel ortamda her yerde objektif ve etik gazeteciliğe ihtiyaç duyduğumuzu vurgulamak istiyorum. Ödüle layık görülen tüm finalistleri ve medya özgürlüklerinin, nitelikli gazeteciliğin ileri taşınması için verdiği çabalardan dolayı da Gazeteciler Cemiyeti’ni kutluyorum” diye konuştu.
Örken, “Gazetecilerin kendilerini kullandırmadığı bir ortam diliyorum”
Açılış töreninin ardın “Mevsimlik İşçilikte 14 Gün” haberiyle jüri özel ödülüne layık görülen Evrensel Gazetesi’nden İsa Örken ödülünü Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve yarışmanın jüri başkanı Yusuf Kanlı’nın elinden alırken, “Ödüle layık gören jüri üyelerine teşekkür ediyorum. Böyle bir atmosferde mesleğimizi, emeğimizi onurlandıranların desteğine ihtiyacımız var. Gazetecilerin kendilerini kullandırmadığı bir ortam diliyorum” dedi.
Ocak, “14 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyorum”
“Boğazda Kaçak Var” ve “Bahçenin Kirası Ayda 258 lira” haberleriyle jüri özel ödülüne hak kazanan Cumhuriyet Gazetesi’nden Hazal Ocak, Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Savaş Kıratlı’dan ödülünü aldı. Ocak, haberin ardından hakkında yargı süreci başlatıldığına dikkat çekerek, “Yaklaşık 10 yıldır kent ve çevre konusunda haberler yazıyorum. Ödül aldığım bu haberden sonra hakkımda ciddi bir linç kampanası başlatıldı, suç duyurusunda bulunuldu, üç ayrı davadan yargılanıyorum. 14 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyorum. Bununla beraber gazetem Cumhuriyet’ e de Basın İlan Kurumu tarafından ilan kesme cezaları verildi. Türkiye’de gazetecilik yapmak çok zor. Ödülümü gazetem ve beni bugünlere taşıyan annem adına alıyorum” dedi.
Kızılkoyun, “Sözde gazeteciler, mafya ve baronların gündeme oturduğu böylesi bir dönemde bu ödülü almak çok anlamlı oldu”
“Protokollü Baron: Türk Escobar’a Makam Aracı” haberiyle üçüncülük ödülüne değer görülen Hürriyet Gazetesi muhabiri Fevzi Kızılkoyun ödülünü Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı Bosna & Hersek temsilcisi Hatice Gusic’den aldı. Kızılkoyun ödülünü alırken, “Son dönemde sözde gazeteciler, mafya ve baronların gündeme oturduğu böylesi bir dönemde bu ödülü almak çok anlamlı oldu, layık görenlere teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Gönültaş, “Nefessiz bırakmaya çalışsalar da biz buradayız, her koşulda haber yazmaya var olmaya devam edeceğiz”
“Iran Sınırı: Kurşunlar ve Kurtlar Arasında” yazı dizisi ile ikincilik ödülüne hak kazanan GazeteDuvar’dan Hale Gönültaş ve Volkan Nakiboğlu ödüllerini Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin’in elinden aldı. Gönültaşödülünü alırken, “Pek çok açıdan mesleğimiz zor günlerden geçiyor. Gazeteciliğin önüne set çekmeye çalışıyorlar. Kamu görevlileri şiddet uygulayarak bizleri teker teker eksiltmeye çalışıyorlar ama eksilmiyoruz. Ne Metin Göktepeler ne Abdi İpekçiler bizler var olmaya devam ediyoruz. Nefessiz bırakmaya çalışsalar da biz buradayız, her koşulda haber yazmaya var olmaya devam edeceğiz. İktidar kendi medyasını yaratmaya çalışıyor, bizleri gazeteci olarak görmüyor. 27 yıldır ben gazetecilik yapıyorum, her ne kadar bu yaklaşım olsa da mücadelemize devam edeceğiz. Sizlerin desteği güç ve cesaret veriyor” dedi.
Nakiboğlu, “Zorlukları aşacağımıza inanıyorum”
Volkan Nakiboğlu da, “Bu ödülü almaktan onur duyuyorum. Gazetecilik her ne kadar zor olsa da zorluklar artıkça daha keyifli oluyor. Zorlukları aşacağımıza inanıyorum” sözlerine yer verdi.
Ağırel, “Kalemini satmayan, namuslu gazetecilerin varlığını herkese göstereceğiz, Uğur Mumcu’nun yolunda ilerlemeye devam edeceğiz”
Son olarak “Paranız Böyle Savruluyor” yazı dizisiyle birincilik ödülüne layık görülen YeniÇağ Gazetesi’nden Murat Ağırel’de ödülünü AB Delegasyonu Başkanı Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut’tan aldı. Ağırel, “Onur verici bir ödül. Su gibi demir gibi hava kadar ağır bir dönemden geçiyoruz. Bu ağırlığı demokrasiyle, ifade özgürlüğüyle, halkın haber alma özgürlüğüyle aşacağımıza inanıyorum. Ne yazık ki günümüzde toplumu yozlaştıran en büyük katmanlardan biri olan suç örgütü liderlerinin mesleğimiz hakkında görüş bildirdiği, mesleğin etik ve ahlak kurallarına uymayan insanların kendini gazeteci olarak tanımladığı, halkın haber alma özgürlüğünü engelleyen, mesleğimizi aşağılayanlar karşısında gerçek gazetecilerin var olduğunu belirtiyoruz. Araştırmacı, soruşturmacı gazeteciliğin duayeni benim de yolumu aydınlatan Uğur Mumcu’nun ışığında gazetecilik yapmaya, onların alın teriyle oluşturduğu kamu kaynaklarının kimler tarafından nasıl harcandığını denetlemeye, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Gazetecilik suç değil, bizleri boğmaya susturmaya, mesleğimizi yaptırmamaya çalışıyorlar. Kalemini satmayan, namuslu gazetecilerin varlığını herkese göstereceğiz, Uğur Mumcu’nun yolunda ilerlemeye devam edeceğiz” diye konuştu.