Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Diyanet İşleri Başkanlığı’na “Dövize endeksli kur korumalı TL vadeli mevduat sistemi çerçevesinde hesaba yatırılan paradan elde edilen gelir helal midir, bu konuda nas var mıdır?” sorusunu yöneltti.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Youtube kanalı Zanka TV’de Ferit Atay’ın sorularını yanıtladı. Pazartesi gecesi dövizde yaşanan düşüşe ilişkin yaptığı, “Piyasaya yerli biri tarafından en az 40 milyar dolara sürüldü” açıklaması sorulan BTP Genel Başkanı Baş, sözlerinin arkasında olduğunu belirtti. Baş’ın açıklamaları şöyle:
“Merkez Bankası 12 TL'den beri dolar 14 TL'ye geçmesin diye piyasaya 6.5 milyar dolar döviz sürdü. 6.5 milyar dolara rağmen 18 TL'ye gelen dolar/TL paritesi pazartesi gecesi 11 liraya düştü. Bankacılar Birliği Başkanı, "1 milyar dolar para satıldı" dedi. Yani 1 milyar dolarla 18 liradan 12 liraya indi. Böyle bir şey mümkün değil. 6,5 milyar dolarla sen bunu 12'de tutamadın ve 18'e çıktı, ama sen 1 milyar dolar daha sattın ve bu para 11 milyar liraya düştü. En az 40 milyar dolar piyasaya döviz girecek ki böyle bir düşüş olabilsin. Bu bir matematik. Bunu da hiç kimse inkâr edemez. Bunun dışında da bir şey ortaya atan tamamen hikâye uyduruyordur.”
“PİYASAYA 40 MİLYAR DOLARA NASIL VE KİM TARAFINDAN SOKULDU?”
Piyasa 40 milyar dolar sürüldü açıklamasıyla birlikte bazı sorular da sorduğunu ifade eden Hüseyin Baş şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu parayı kim piyasaya sürdü? Ben bunu merak ediyorum. Bu parayı piyasaya süren kişi bu parayı nereden buldu? 40 milyar dolar bir devlet parası. Bugün birçok irili ufaklı devletin kasasında bu kadar para yok hatta net rezerv olarak biz de bile bu para yok. Başka ne sorduk? Bu adam bu parayı ne zaman geri çekecek? Şimdi işin mihenk taşı burası. 40 milyar doları biri piyasa sürdü aksi halde bu kur böyle düşemez bunu çok net söylüyorum. ‘Yok, ben açıklama yaptım düşürdüm’ vs. O zaman açıklasaydın 10 gün önce, bugün çıksın bir şey daha açıklasınlar ve yine düşürsünler. Bu açıklamalarla düşüyorsa 5 liraya düşürsünler o zaman. Bu, madem sizin elinizde, madem sizin açıklamanıza bağlı o zaman alın düşürün. İşte buradaki temel soru şu; bu para nereden geldi ve daha ne kadar para gelecek?
Şimdi bir devlet olarak düşünelim; ben döviz yükselirse senin kaybını telafi edeceğim dedim. Bunu demem için benim ya cahil olmam lazım ya da dövizin düşeceğine emin olmam lazım. Aksi halde kendi ayağıma sıkmış olurum. Beklenti şu; biz dövizi daha da aşağıya getireceğiz ki insanların yatırdığı paraların karşılığında daha fazla para vermeyelim. Peki, biz bunu nasıl sağlayacağız. Belki piyasaya bir 40 milyar dolar daha para süreceğiz. İşte soru burada giriyor, bu para kimin parası?
“PAZARTESİ EN AZ 4 KERE 10 MİLYAR DOLAR SATILDI”
Senin Merkez Bankanın döviz alış satış hacminin üzerinde bir hacmi piyasaya sürdüğünde bu döviz arz talep dengesiyle birlikte zaten düşer. Pazartesi günü de bunu yaşadık. Bu döviz düşürüldü. Bu ‘şakkadanak’ kısmı doğruydu, o kısmı yaşadık. Şimdi de ikinci kısmı yaşayacağız. Ne olacak? Bu tutmayacak. Niye tutamaz? Bu yeni mevduat şekliyle biz faizi yüzde 14 gibi gösterip aslında dövize endeksleyerek belki de yüzde 40'lık döviz artışı ile birlikte faizi yüzde 40 yaptık. Peki, insanlar size faiziniz düşük diye mi parayı vermiyordu? Hayır. Türkiye'deki faiz dünyanın neresinde var? Şuandaki yüzde 14 bile dünyanın neresinde var biri bana açıklasın. Bu paranın akmamasının sebebi senin faizin değil güvensizliğin. Bugünkü açıklanan politikada da hiçbir dış yatırım sana para getirmeyecek. Sana kimse güvenmiyor.
“HEDEF VATANDAŞIN KEFEN PARASI”
Yastık altında 280 milyar dolar değerinde altın var dediler. Öyle bir acziyeti itiraf ettiler ki... Yani bütün kasaları boşalttık, bütün güvenilirliği bitirdik ve gözü milletin kasasına diktik. Bunun itirafıdır bu. Yastık altında 280 milyar dolarlık altın var bunu bozun da getirin bize. Batık bir projenin son çırpınışları. Bütün kasayı yok ettim gözümü de senin kasana diktim işin Türkçesi bu. Peki, ben şimdi soru soruyorum, adam 280 milyar dolarlık altının 200 milyar dolarını bozdurdu ve senin faizli krediye yatırdı, döviz de yüzde 50 arttı. Yüzde 50 farkın Hazine'ye yükü 100 milyar dolar. Yoktan yere bizim Hazinemiz 100 milyar dolar borçlandırıldı bir akşamda ve üstelik milletin parasıyla borçlandırıldı. Buradaki hedef yabancı yatırımcıyı Türkiye'ye çekmek için faiz artırımı değil yerli yatırımcının, düğününde koluna bilezik takılan gelinin, hayatında 3-5 kuruş para biriktirmiş yastık altında kefen parası olarak tutanın bütün parasına göz dikildi bugün. Çıkış yolu burada bulundu. Böyle bir hükümet modeli olamaz.”
“YENİ SİSTEM HARAM MI, HELAL Mİ?”
“Dinsel istismar kavramı sevdiğim bir kavram çünkü istismar suçunun devrede olduğu bir kavram. Bilmeyen ya da kendisini savunamayacak insanlara karşı işlenen bir suç, dinsel istismar bu” diyen Baş, şunları söyledi:
“Siz kalktınız, "Faiz haram, bu konuda nas var. Benden başka bir şey beklemeyin" diye diye bugün ülkedeki herkesi faize mahkûm ettiniz. Hani haram, hani helal? Herkesi faize teşvik ediyorsunuz ve bütün evlere faiz parası sokuyorsunuz. Hani sen bunu nastan dolayı yapıyordun? Hani ayet vardı? İlk defa burada açıklıyorum. Diyanet İşleri Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'na başvuracağız ve şunu soracağız. 21 Aralık günü Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca yapılan açıklamayı aynen aldık ve ‘Döviz endeksli kur koruma TL Vadeli Mevduat Sistemi duyurulmuştur. Bu sistem çerçevesinde hesaba yatırılan paradan elde edilen gelir helal midir, bu konuda nas var mıdır?’ şeklinde Diyanet İşleri Başkanlığı'na resmi bir soru soracağım. Bu helal mi? Biz bu işi helal haram diye yapıyorsak bunu yapamazsın kardeşim. Yok eğer sen bu işi, "ben devlet yönetiyorum" diye yapıyorsan o zaman bu dini istismar edemezsin. Vatandaşımızın kandırılmasına, sömürülmesine ben gerçekten dayanamıyorum.”