Haber: EDDA SÖNMEZ- Kamera: ADEM KARABAYIR
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, iktidarın 20 yıl boyunca yoksulluğu idare etmeyi tercih ettiğini, hatta muhtaçlıktan beslendiğini söyledi. Taşkın, "Biz yoksulluğu idare etmek değil, yoksulluktan çıkmayı önceliyoruz. Cumhuriyet tarihinde her kuşağın çocukları bir önceki kuşaktan daha iyi yaşamıştır Romanlar hariç. Pandemide en çok Roman yurttaşlarımıza ciddi şekilde hasar vermiştir. Bugün Romanların yaklaşık yüzde 80’i düzenli gelirden mahrumdur. Yine yüzde 80’i devletin resmi olarak tanımladığı muhtaçlık sınırı, yani yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'da Romanlarla bir araya geldi. Roman Buluşması'na, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın ve İzmir Milletvekili Özcan Purçu ile partililer eşlik etti.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı Ertan Aksoy'un da bir sunum yaptığı toplantıda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, "Siyaset ile hamaset arasında çok net bir fark var. Hamaset o anda duygu yaratır sonra unutulur. Siyasette gerçekten konuşmayı gerektirir. Bizim Roman buluşmalarımız ki bu ilk değil sonuncusu da olmayacak gerçekten birbirimizi dinlemek, gerçekten birbirimizi anlamak ve biz olmak için birbirini anlamazsan biz olamazsınız zaten çok temel amacımız budur" dedi.
Yüksek Taşkın, şunları söyledi:
“FİLDİŞİ KULELERDE YAŞAYARAK, BUZLU CAMLARDAN DÜNYAYA BAKARAK ÖĞRENEBİLECEĞİMİZ BİR ŞEY YOK: Biz bugün Roman yurttaşlarımızın öneri ve taleplerini ve eleştirilerini dinleyeceğiz. Bizim partimiz ve bizim genel başkanımız eleştiri dinlemekten asla yüksünmez. Çünkü biz öğrenen siyasete inanıyoruz. Kendi muhatabımız olan halkı dinlemeden fildişi kulelerde yaşayarak, makam arabalarının buzlu camlarından dünyaya bakarak öğrenebileceğimiz hiçbir şey yok. Şimdi Roman kardeşlerimizi dinleyeceğiz ama temel sorunları zaten belli. Sağlık, barınma, sosyal yardımlar hizmetlerine erişim, eğitim, istihdam ve bütün bunları derinleştiren ayrımcılık meselesi. Dikkat ediyorsanız bazı sorunlar saydım ama bir örnek vereyim; adrese dayalı ayrımcılık diye bir şey var. Adrese dayalı ayrımcılık, Roman arkadaşlar hemen anlıyor ne demek istediğimi. Belli bir semtte kiliseye Romanlar gidiyorsa, diğer semtlerden insanların gitmemesi veya tam tersi bunun olduğu bir yerde zaten hizmetlere erişemez.
BUGÜN ROMANLARIN YAKLAŞIK YÜZDE 80’İ DÜZENLİ GELİRDEN MAHRUMDUR: 2016 yılından Avrupa Birliği sürecinin de biraz iteklemesi ile iktidar partisi biliyorsunuz Roman vatandaşlara yönelik Strateji Belgesi hazırlamıştı. Bu belgeye bakın, bu bölgede tanımlanan yapılacaklar listesine bakın. Adım adım ne yapılacağı yazıyor ve dönüp kendimize şu soruyu soralım, "Bunların hiçbirisi yapıldı mı?’ Hayır. Bütün meseleler çok daha derinleşti. Neden? Çünkü bu konuda bir samimiyet söz konusu değil. Peki biz bütün bu süreçlerden sonra ne gördük? Pandemi süreciyle, pandemi ile beraber bütün sorunların derinleştiğine şahit olduk. Öyle oldu ki derinleşen yoksulluk, derin yoksulluk meselesi ile uğraşmak durumunda kaldık. Yani derin yoksulluk nedir? Çok tanım yapılır derin yoksulluk şudur, budur diye. En net tanımını söyleyeyim "Ben acaba bugün çocuğuma üç öğün yemek verebilecek miyim?" İşte derin yoksulluk budur. Pandemide en çok Roman yurttaşlarımıza ciddi şekilde hasar vermiştir. Ve bunun farkındayız. Bugün Romanların yaklaşık yüzde 80’i düzenli gelirden mahrumdur. Yine yüzde 80’i devletin resmi olarak tanımladığı muhtaçlık sınırı, yani yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.
SADECE İSTANBUL'DA 4 MİLYON YURTTAŞIMIZA YARDIM YAPILMIŞTIR: Ayrıca pandemi sırasında sokak ekonomisinin tamamen tükenmesi ile çiçekçilik gibi müzisyenlik gibi mesleklerini icra edilmesiyle sorunlar çok daha derinleşmiş durumda. Bizim parti olarak Romanlara yönelik eylem planımız biliyorsunuz hayata geçti. Süreç çok önemli, bizim için yerel yönetimleri devamlı takip ediyoruz. Teşvik ediyoruz ve stratejik planlarını, bu hedeflerin hayata geçirilmesi için uğraşıyoruz. Dolayısıyla şöyle bir meselemiz var; unutmayalım Romanlara yönelik eylem planımızı hayata geçirirken pandemi süreci başladı. Ve en temel ağırlığı doğal olarak, temel ihtiyaçların giderilmesine vermek zorunda kaldık. Bu demek değildir ki plandan saptık. Hayır. Öncelikli hedef insanların temel ihtiyaçlarına odaklanmaktı ve bunu yaptık. Çünkü CHP'li belediyeler kendilerinden önceki döneme göre 3 kat daha fazla sosyal yardım yaptılar. Eğer bizim belediyelerimiz bu önemli sorun karşısında dayanışmayı devreye sokmasalardı. Örneğin; paraları çarçur etselerdi, yolsuzluğa bulaşsalardı belki pandemi süreci çok daha derin yaşanacaktı. Sadece İstanbul'da 4 milyon yurttaşımıza yardım yapılmıştır. 4 milyon, 20 milyon nüfusun 5'te biri, eğer 16 milyon isek 4'te biri anlamına geliyor.
İKTİDAR 20 YIL BOYUNCA YOKSULLUĞU İDARE ETMEYİ TERCİH ETTİ, HATTA MUHTAÇLIKTAN BESLENDİ: Ama günün sonunda günü kurtarmaya yönelik politikalarla gidilecek yer çok sınırlıdır. Günü kurtarırsınız evet, 3 kap yemeği ihtiyaç vardır evet. Ama bundan sonrası çok çok önemli. Çünkü biz yoksulluğu idare etmek değil yoksulluktan çıkmayı önceliyoruz. İktidar 20 yıl boyunca yoksulluğu idare etmeyi tercih etti. Hatta muhtaçlıktan beslendi. Muhteşem kültüründen oy devşirmeyi tercih eti. Biz diyoruz ki bize oy versin vermesin asıl gayemiz insanları yoksulluktan çıkarmaktır. Dolayısıyla biz vaad ettiğimiz sosyal devlet hak temelli etkin bir sosyal devlettir. En önemli araçlarımızdan bir tanesi aile destekleri sigortası olacaktır.
KAYMAKAMLIĞIN ÖNÜNDE, VALİLİĞİN ÖNÜNDE İNSANLARI MEDYATİK HAYIRSEVERLERİN KURBANI YAPMAYACAĞIZ: Ama eğer bir aile asgari ücretin altında gelire sahipse, ailede gelir asgari ücretin altındaysa o ailede aile geçim desteği veya aile gelir desteği olacak. Ve doğrudan ev kadınının kartına yatacak. Kaymakamlığın önünde, valiliğin önünde insanları medyatik hayırseverlerin kurbanı yapmayacağız. Doğrudan hesabına yatacak. Bu yeterli midir? Hayır. Çok farklı desteklerle kardeşlerimizi destekleyeceğiz. Genç kardeşlerimiz, eğer yoksul bir ailenin içerisindeyse kamuda öncelik tanıyacağız.
CUMHURİYET TARİHİNDE HER KUŞAĞIN ÇOCUKLARI BİR ÖNCEKİ KUŞAKTAN DAHA İYİ YAŞAMIŞTIR ROMANLAR HARİÇ: Kısacası biz şunu yapacağız: Cumhuriyet tarihinde her kuşağın çocukları bir önceki kuşaktan daha iyi yaşamıştır Romanlar hariç. Bugün ise Türkiye Cumhuriyeti'nde mevcut kuşağın, çocukların, gençlerin bizden daha kötü yaşama ihtimali ve riski var. Bütün Türkiye olarak fakirleşiyoruz. Tam da dayanışmanın zamandır. Biz şunu vaat ediyoruz, seçim günü geldik kapınıza diyoruz ki "Şunu şunu getirdik bizi oy ver" günü kurtarmaya yönelik böyle taleplerle gelirsek yüzümüze bakmayın. Ama eğer biz çocuklarımızın bizden çok daha iyi yaşayacağız. Sizin de insanca yaşayacağı ama çocuklarımızın bizden çok daha iyi yaşayacağı bir Türkiye için somut planlarımızı, projelerimizi anlatıp ikna edersek bize oy verin, gerisi boş laf ediyorum.”