ŞEYMA PAŞAYİĞİT
CHP, TBMM İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı rapora şerh düştü. Şerhte; kömürden çıkışın ilk hedef olması, su kaynakları için mevzuatın düzenlenmesi, çöp ithalatının yasaklanması, ormanların işletme olarak görülmesinden vazgeçilmesi ve iklim politikalarının belirlendiği bir yasanın acil olarak çıkarılması önerildi.
CHP, toplamda 43 araştırma önergesinin kabul edilmesi ile beş siyasi partinin uzlaşması sonucu 25 Şubat 2021’de kurulan “Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi, Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”nun hazırladığı iklim krizinin sebepleri, etkileri ve yapılması gerekenleri içeren rapora şerh düştü.
“UZMANLAR BAKANLIKLARI KORUMA REFLEKSİYLE HAREKET ETTİ”
Komisyonun CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu ve Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu imzalı muhalefet şerhinde; CHP’nin son 6 yıldır bilfiil doğa ve çevre haklarıyla ilgili konulara ağırlık verdiği, iklim krizine dikkat çektiği, iklim krizinin doğuracağı sonuçlar konusunda uyardığı, komisyon kurulması için 26 araştırma önergesi verdiği ve 2015 yılında imzalanan Paris Anlaşması’nı 2016 yılında TBMM gündemine taşıdığı belirtildi. Şerhte, komisyon kurulduktan sonra yapılan çalışmalarda bakanlıktan gelen uzmanların bağlı bulundukları politikaları koruma refleksiyle hareket ettikleri ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurmaktan kaçınılması sonucu farklı kesimlerin görüşlerinin rapora yansımadığı vurgulandı. İklim krizi ile ilgili konu başlıklarının raporda eksik bırakıldığı gerekçesiyle iklim krizinin azaltım ve uyum ayağında önemli olan bazı konular ile uzman görüşlerine yer verildi.
SICAKLIK ARTTI, YAĞIŞLAR NORMALİN ALTINDA KALDI
Şerhte, iklim krizinin Türkiye’ye etkileri anlatıldı. 2020’nin son 50 yılın en sıcak sonbahar mevsimi olduğu, yağış ortalamasının normalin yüzde 13 altında kaldığı belirtildi.
KAZDAĞLARI’NIN YÜZDE 79’U, ORDU’NUN YÜZDE 74’Ü, MUĞLA’NIN YÜZDE 59’U MADENLERE RUHSATLI
“İklim krizinde AKP ve ekolojik yıkım” başlığı altında Orman Kanunu’nda, İstanbul Havalimanı için en az 13 milyon ağacın kesildiği ve kesilen ağaçların yaklaşık 6 bin 500 hektarlık bir alan olduğu kaydedildi.
“Kazdağları’nda 200 bin ağaç kesilmiş ve bölgenin ekolojik yapısı alt üst edilmiştir. Kanal İstanbul ile bölgedeki 134 milyon metrekare tarım alanı yok edilerek ve bu alanın 83 milyon metrekaresinin yapılaşmaya açılması planlanmaktadır. 43 tanesi endemik olmak üzere 101 familyaya ait 906 bitki taksonu yaşayan, Anadolu’nun akciğerleri olan Kazdağları'nın yüzde 79’u; Türkiye fındık ihracatının merkezi olan Ordu ilinin yüzde 74’ü; eşsiz koyları ile en önemli doğa, kültür ve turizm alanlarından biri olan Muğla’nın ise yüzde 59’u madenlere ruhsatlandırılmış durumdadır” ifadeleri yer aldı.
CHP şerhindeki diğer tespit ve önerilerde öne çıkanlar şöyle oldu:
“İLK HEDEF, KÖMÜRDEN VAZGEÇ: Türkiye, artık iklim kriziyle mücadele ve uyum konusunda samimi olduğunu göstermek zorundadır. Bunun yolu daha da gecikmeden kömür ve bağlı sektörler için çıkış ve dönüşüm planları yapıp enerji portföyünde yenilenebilir kaynakların payını yükseltmekten geçmektedir. Zonguldak’ın alternatif ekonomileri geliştirecek şekilde yeniden tasarlanması, işçiler için adil geçiş fonu oluşturulması, iklim dostu girişimci ve üreticiye hibe, kredi, vergi indirimi, işletme bilgisi veya kapasite artırımı vb. teşvikler verilmesi, enerji dönüşümünün öncelenmesi, yenilenebilir enerji alanında istihdam olanaklarının yaratılması ve mesleki eğitimlerin verilmesi, özellikle kömürle bağlantılı sektörlerde çalışanlar için bu eğitimlerin öncelenmesi ve ücretsiz gerçekleştirilmesi, kömür nedeniyle atıl ve kirli duruma gelen arazilerin rehabilitasyonu, şehre yeniden kazandırılması, gibi tedbirlerin acilen hayata geçirilmesi gerekmektedir.
HEMEN, İKLİM YASASI: Türkiye’nin iklim politikasını belirleyecek olan İklim Yasası’nın hızlı bir şekilde hayata geçmesi ve mevzuatın AB’nin iklim kriziyle mücadelede aldığı standartları da içeren kapsamlı şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Türkiye’nin hâlihazırda 2010’da yaklaşık 400 milyon ton olan sera gazı emisyonunu 2030 yılında 959 milyon tona çıkarma potansiyeli taşıyan ulusal niyet beyanını ve iklim politikalarını güncellenmesi gerekmektedir. Türkiye’nin en büyük sera gazı kaynağı olan enerji sektöründe, en fazla emisyona sebep olan kömürlü termik santrallerin kapatılarak kömürden çıkış ve fosil yakıtlara desteğin azaltılması stratejisinin belirlenmesi gerekmektedir.
ACİL DURUM, SU YASASI: Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmasıyla beraber son derece zengin göl ve akarsu kaynakları olmasına rağmen, su stresli ülkeler sınıfında yer almakta ve su fakiri olma yolunda ilerlemektedir. Su kaynaklarıyla ilgili acilen tedbir alınmazsa, kaynaklar yakın gelecekte tükenecek ve tasarruf yapacak su dahi olmayacaktır. İklim krizi ile olası kuraklık senaryolarında mevcut su kaynaklarının kirletilmesinin önüne geçilmesi için gerekli yasal mevzuatların düzenlenmesi, denetimlerin yapılması gerekmektedir. Gıda güvenliği dahil yaşamın her alanını etkileyen su kaynakları ve sürdürülebilir yaşam için kapsamlı bir su yasası çıkarılmalıdır. Türkiye’nin göllerinde yaşanan kuraklık, su krizinin en önemli göstergelerinden biridir.
DÜNYANIN ÇÖP SÖMÜRGESİ OLMAMAK İÇİN ÇÖP İTHALATINI YASAKLA: Türkiye, Avrupa’nın plastik atıklarının en büyük alıcısı olmuştur. Bu iktidar döneminde Avrupa’dan gelen plastik atık miktarı son 15 yılda 173 kat artmıştır. Türkiye, deyim yerindeyse Avrupa’nın çöp sömürgesi haline gelmiştir. Yani gelişmiş ülkeler dönüştürebileceği temiz atıkları kendileri dönüştürürken dönüşmesi zor ya da imkânsız olanları yoksul ülkelere göndermektedirler. Ancak denetimin az olduğu bu ülkelerde, atıklar geri dönüştürülememekte ya yakılmakta ve çıkan zehirli gazlar ile havayı, toprağı kirletmekte ya da doğaya atılarak çevresel kirlilik yaratılmaktadır. Bu ülkelerden biri de Türkiye’dir. Geri dönüşüm tesislerinde yaşanan yangınların nedenlerinin titizlikle takip edilmesi ve yasaya aykırı şekilde yangınların bir bertaraf yöntemi olarak kullanılmasının engellenmesi gerekmektedir. Türkiye plastik çöp ithalatını tamamen yasaklamalıdır.
ORMANLARI İŞLETME OLARAK GÖRMEKTEN VAZGEÇ: Dünyadaki en önemli karbon tüketiminin yapıldığı yerler bir yandan okyanuslar, denizler, göller, sulak alanlarken diğer yandan ormanlardır. Orman Genel Müdürlüğü’nün ormanları bir üretim alanı olarak görmesi iklim krizinin geldiği noktadan habersiz olduğunu ayrıca orman varlığının ekosistem bakımından ne kadar önemli olduğunu kavrayamadığını göstermektedir. Orman Genel Müdürlüğü’nün bir bakış açısı değişikliğine ihtiyacı olduğu açıkça görülmektedir. Orman yangınlarının sayısının ve yanan alan miktarının yıllar içinde artmakta olduğundan dolayı önlemlerin arttırılması gerekmektedir. Orman yangınlarına uçak ile müdahalenin önemli olduğu bilinen bir gerçektir ancak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın envanterinde yangın söndürme uçağı bulunmamaktadır. Önemli konulardan bir diğeri ise personel sayısındaki azalıştır. Orman yangınlarına müdahale ihtisas ve sürekli eğitim gerektiren hassas bir iştir geçici işçi statüsünde çalışan personelin başarılı ve verimli olması mümkün değildir. AKP iktidarı döneminde ormanlar turizme, madenciliğe, enerji şirketlerine açılmıştır. Bu artışta, orman yangınlarının sayısının artmasının en önemli nedenlerindendir. Bakanlık bir an önce yangın söndürme uçaklarını bünyesine katmak zorundadır. Orman ürünleri satışından ise 7 milyar TL’dir. Orman Genel Müdürlüğü, ormanları gelir getirici bir işletme olarak gördüğü sürece ormansızlaşma ve iklim kriziyle mücadele hedeflerine ulaşmak bir hayalden öteye geçmeyecektir.”