CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu’nun görevden alınmasını; “Kış geçer, kurt yediği ayazı unutmazmış. Kimse de ‘Efendim Melih Bulu’yu görevden aldı, 6 aydır Boğaziçi’ne yaşattıklarını unutalım.’ Biz yediğimiz ayazı da unutmayız. Bunu Recep Tayyip Erdoğan, ekibi not etsin. Birileri dili yumuşatırsa, biz bu yumuşamanın karşısında üzerimize düşeni yaparız. Ama size yapılanları unutmayız, hesap sorma azmimizi asla ve asla terk etmeyiz” sözleri ile değerlendirdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından satır başlarışöyle:
“ELLERİNE YÜZLERİNE NASIL BULAŞTIRDIKLARI KONUŞULSUN İSTEMEZLER: Bugün 15 Temmuz 2021. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tam beş yıl geçti. O gece kapalı olan Meclis’in açılma çağrısında bulunmuş, Meclis’e gelmiş, Genel Başkanı’mızın talimatlarını iletmiş ve Meclis’in, demokrasinin yanında olduğumuzu, yeni seçim yapılana kadar ana muhalefet partisi olduğumuzu, darbenin karşısında demokrasinin yanında olduğumuzu açıkça ifade etmiştik. Başta o günkü Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclis Başkanı’nın tebriklerini almış, hiçbir eleştiri almamıştık. Saray ve onun İletişim Başkanlığı, yeni bir strateji belirlediler. Darbeden aylar önce tükenmekte olan iktidarlarına destek ayarlamışlar biz de darbeden beş altı ay önce deşifre etmiştik. 15 Temmuz gecesini Cumhur İttifakı’nın doğum gecesi olarak ifade ediyorlar. Kendi yazdıkları yalan tarihte, kimseye yer yok. Kendileri anlatmak ve toplumu da inandırmak istiyorlar. O geceki eksikliklerin, soru işaretlerinin, nasıl istifade edildiğinin konuşulmasını istemiyorlar. Ortaklaşa kurulmuş komisyonda, ilk kez hazırlanmış rapor basılamıyordur. Meclis Başkanı’ndan ekleri ile birlikte talep ettik. Buna da engel olmaya çalışıyorlar. Bazı soruların sorulmasını istemedikleri için 15 Temmuz yıl dönümünü de kendilerine uygun hale getirdiler. 2019’a kadar özel oturum yapılıyordu. Tüm partilerin başkanları, bu konuyla ilgili partilerinin tutumunu paylaşıyorlardı. Geçen yıl olduğu gibi bu sene de Sayın Mustafa Şentop’un emriyle 15 Temmuz kapalı ancak özel oturum yok. Meclis’i o gece vurdular. Meclis’te özel oturum yapılmayacaksa nerede yapılacak? Bahçesinde bir anma programı. İlk Meclis Başkanı sonra AKP Genel Başkanı. Diğerleri konuşamazlar ancak gelecekseniz gelin, gelmeden PCR testinizi verin, size verilen yerlere oturun. Biz buna karşıyız. O akıldır ki bir gecede üniformayıçıkarıp takım elbise giydirdiği kişiyi, Meclis’e yollamamışlardı. MİT Müsteşarı’nı yollamamışlardı. Gerçeklerden korktukları ve kaçtıkları için. Bekledikleri sorular var. ‘Nerede darbe araştırma komisyonu? Darbe geliyor diye size yakın köşe yazarları yazarken siz bu darbeden nasıl haberdar değildiniz? Öngördüyseniz önleyici önlemleri niye almadınız. Türk Ordusu’nun namuslu askerlerini neden evlerine yolladınız? Neden kışlaları FETÖ’cülere terk ettiniz? Neden bütün Meclis darbeye direnmişken, bir tek milletvekili bile darbeye teslim olmamışken, bu girişimi araçsallaştırıp OHAL ilan edip, rejime kasteden Anayasa değişikliğini niye yaptınız? FETÖ’cülerle mücadelede edeceğiz derken neden STK’ların gazetelerin önüne geçip, rejim değişikliği yapmak için niye kullandınız? 15 Temmuz’un o günkü pozisyonları, o günkü durumlarışüpheli ancak bugün 15 Temmuz’a kendi tarihini yazanların nasıl bazışeyleri ellerine yüzlerine bulaştırdığı konuşulsun istemez.
FAHRETTİN ALTUN, İLK İSTİHBARATIN 14.45’TE GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR: Cumhurbaşkanlığıİletişim Başkanlığı’ndan 15 Temmuz belgeseli. (belgeselden alınmış bir görseli göstererek) İngilizce. Bunu da İngilizce yazmışlar ki anlamayalım diye. ‘İlk istihbarat tarihi 14.45’ diyor. Oysa; darbe araştırma komisyonundan kaçan, bütçe buraya geldiğinde muhalefetin soruları karşılığında sıkışan; dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, şöyle söylüyor: ‘Saat 16’ya kadar, hatta 20.30’a kadar yemin ediyorum darbe istihbaratı diye bir şey yok, 20.30’a kadar yok’ diyor. Oysa ilk istihbarat için 14.45 yazıyor. Hulusi Akar, MİT Müsteşarı’nın kaçırılacağını bile 18.30’da bildiklerini, 20.30’dan önce darbe lafının olmadığını söylerken; Fahrettin Altun, ilk istihbaratın 14.45’te geldiğini söylüyor.
SİS PERDESİNİ KALDIRMAK GEREKİYOR: O yüzden bugün darbeye hep birlikte direnmek ve darbeyle ilgili tüm iddiaları konuşmak, tüm sis perdesini kaldırmak gerekiyor. O sis perdesini kaldırmak istemeyenlerin ne yaptığı ortada. Seçmen ilk seçmende kabine girip perdeyi çekecek, 15 Temmuz üzerindeki sis perdesini de kaldıracak. Darbe başarılı olsaydı bir İslam devleti, şeriat devleti olarak Fetullah Gülen’in yönetmeye başlayacağını biliyoruz. Kimden gelirse gelsin, kim içinde olursa olsun karşı olmaya devam edeceğiz. Boynumuzun borcudur, o sis perdesini kaldıracağız. İlan ettikleri OHAL ile tüm muhaliflere saldırdılar. Araya bir komisyon koyarak AİHM’e gidecekleri geciktirdiler. O komisyon bile 14 bin 72 kişinin boşuna cezalandırıldığını teyit etti. Fetullah Gülen yok, Adil Öksüz yok, Zekeriya Öz yok. Türkiye aleyhinde kulis yapmaya devam ediyorlar. Ne Avrupa’dan ne ABD’den bir cevap alınabilmiş değil. Çok açık bir şekilde güvenlik ve diplomatik bürokrasisi ya adım atmaya istekli değiller ya ikna edecek yetkinlikte değiller. İktidarın değişiminden sonra doğru ilişkiler, FETÖ’cülerin iadesinde en güvenli güvence olduğunun altınıçizmek isteriz.
‘BAŞINA BİR ŞEY Mİ DÜŞTÜ’ DİYE YORUMLAYACAK DEĞİLİZ: Bugün Melih Bulu, atandığı yöntemle geri alındı. Burada CHP olarak çok üniversiteye kelepçe vurulmasından, akademinin üzerinden tahakküm kurulmasına kadar eleştirilerimiz oldu. Ancak iktidara buradan yüklenecek değiliz. Çünkü bu Boğaziçi akademisyen, öğrenci ve mezunlarının kendi okul, geleneklerine sahip çıkmalarının zaferidir. Bir soruna sorunun gerçek sahipleri sahip çıkıyorsa, hepsi birden geleneklerine sahip çıkıyorsa, bunun karşısında hiçbir gücün durması mümkün değildir. Bugün yeni rektörün atanış yöntemini yani üniversitenin hocalarına, geleneklerine, yazılı ya da yazılı olmayan kurallarına, öğrenci ve mezununa bakarak seçime saygı duyulan bir atama yapılmalı. Tüm üniversiteler için de örnek olmalı. Kanuni düzenlemesi de yapılmalıdır. Melih Bulu arkasından bir şey söyleyecek değiliz. Kıymetli biriyse yazık edildi, değilse üniversiteye yazık edildi. Yaratılan tahribat Melih Bulu’nun görevden alınmasıyla ortadan kalkmıyor. Öğrencilerin aldıkların bütün cezaların yok hükmünde sayılması, haklarında yürütülen soruşturmaların, kovuşturmaların, yargılamaların bir an önce sona erdirilmesi gerekiyor. Açılmış bütün davaların düşürülmesi gerekiyor. Hakkında yurt dışı yasağı ya da ev yasağı verilmişöğrencilerin bu cezasının ortadan kaldırılması gerekiyor. Ders vermesi engellenen hocaların derhal davet edilmesi gerekiyor. Kapatılan tüm öğrenci kulüplerinin faaliyetlerini sürdürmeleri gerekiyor. Bir diğer yandan, bu atamayı; yumuşama olarak algılayanlar da hiç az değil. Zaten herhangi bir ankete baksanız; bugünlerde atılan bir dizi yumuşama adımının az bile olduğu ortada. Zaten dün tarihin en kısa grup konuşması yapan, bugün ‘aynı vatanın, aynı iklimin insanlarıyız’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’daki değişimi ‘bilmediğimiz bir yerde başına bir şey düştü’ diye yorumlayacak değiliz. Düne kadar ‘5. kol faaliyeti, çapsızlar, kifayetsiz siyasi güruh, avara kasnak, terör destekçileri, darbeciler’ diyenlerin, yani düşman hukuku kuranların bugün geldiği nokta, sürdürdükleri gerilim politikasının kendilerini savurdukları yerden ilerleyemeyeceklerini görmelerindendir. Bugün birden ‘aynı gemideyiz’ dönüşlerini samimi bulmuyoruz. Ama bu ülke; kutuplaşmadan, ötekileştirmeden çok çekmiştir, buradan dönülmesi lazım, bu dilden dönsünler, bu dilden dönüşü teşvik ederiz.
KURT YEDİĞİ AYAZI UNUTMAZ: Kış geçer, kurt yediği ayazı unutmazmış. Kimse de ‘Efendim Melih Bulu’yu görevden aldı, 6 aydır Boğaziçi’ne yaşattıklarını unutalım. Madenlerde öldürdüklerini, Soma dönüşü hakkını vermedikleri için yollarda öldürdükleri madencileri unutalım. Deresini koruyan teyzeye yaptıklarını unutalım. Biber gazlarını, tutsaklıkları, cezalandırmaya dönüşmüş tutuklamaları, serbest bırakılmasına rağmen bir başka maddeden içeride tutulan aydınları unutalım.’ Biz yediğimiz ayazı da unutmayız. Bunu Recep Tayyip Erdoğan, ekibi not etsin. Biz milletimize şunu söylüyoruz. Birileri dili yumuşatırsa, biz bu yumuşamanın karşısında üzerimize düşeni yaparız. Ama size yapılanları unutmayız, hesap sorma azmimizi asla ve asla terk etmeyiz.”