CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Soma katliamı davasında madenin sahibi Can Gürkan’ın 20 yıl hapis cezasıyla serbest kalmasını eleştirerek, “Onu dışarıya bırakanlar suç ortaklarıdır. Birbirlerine günahlarıüzerinden bağlı olan çete, Türkiye’yi yönetmektedir” dedi.
CHP Grup Başkanvekili, Manisa Milletvekili Özgür Özel, 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma katliamı davasının ardından Akhisar Adliyesi önünde konuştu. Bugün Akhisar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin açıkladığı kararda, maden sahibi Can Gürkan’a verilen 20 yıl ve iki mühendise de 12,5 yıl hapis cezasının ardından tahliye edildiler.
Madenci aileleriyle birlikte Akhisar Adliyesi önünde kararı eleştiren Özel, şunları belirtti:
“EN ZOR AÇIKLAMA: Bu salonun önünde yaptığım en zor açıklama. Yine beklenen oldu. Faciadan önce Soma’nın neresine gitsek, o zaman tanımadığım annelerin anlattıklarıüzerine bir araştırma önergesi talep etmiştik ‘Çizmemin yarısına kadar ter doluyor, boşaltıp tekrar giriyorum’, ‘Bu madende çok kötü şeyler olacak’ diyen madencilerin feryadını Meclise taşımıştık. O zaman anlamadılar, dinlemediler. Sonra korkulan oldu, beklenen oldu, o katliam yaşandı. Bir mahkeme heyeti kuruldu, bu dava başladı. Bu arkamdaki salonda bu aileler ne yapılması gerekiyorsa, yaptılar, şehitlerine sahip çıktılar. Türkiye’nin dört bir yanından gelen hukukçular, çağdaş hukukçular, Manisa Barosu’nun hukukçuları hepsi üzerine düşeni yaptı. Gerçek gazeteciler üzerlerine düşeni yaptı, belki ana akım unuttu ama onlar unutmadı. Bugün buraya kadar geldik.
CAN GÜRKAN’I DIŞARIYA BIRAKANLAR SUÇ ORTAKLARIDIR: Yine beklenen oldu. Buradaki insanlar birbirlerine evlatlarının alın terleri üzerinden, evlatlarının akan kanlarıüzerinden, son nefesleri üzerinden bağlıydılar. Birbirlerini hiç bırakmadılar. Ama birbirlerine günahlarıüzerinden bağlı olanlar, bugün burada gereğini yaptılar. Can Gürkan’ı içeride tutamazlardı, tutsalardı, ‘Mitinginize madenci getirirken iyiydi ya, seçim masraflarınızı karşılıyorken iyiydi ya’ derdi. O yüzden Can Gürkan içeride kalamazdı. Onu dışarıya bırakanlar suç ortaklarıdır. Birbirlerine günahlarıüzerinden bağlı olan çete, Türkiye’yi yönetmektedir. Ne pislik ortaya dökülüyorsa dökülsün bir şey olmamaktadır. O yüzden bu mahkemede de karar böyle çıkmıştır. 5-0 ile Yargıtay’da bu hakimin verdiği karar bozulmuştu. O kararda, ‘301 kişiyi olası kast ile öldürmekle bu dava açılmıştı, nasıl sen bunları salarsın’ denmişti. O mahkemeye 3 tane kürsüden hakim değil, mesleği hukukçuluk olan 3 saray bürokratı getirdi. O 3’ünün kararıyla bozuldu, bu beyefendi de haksız kararı tekrar etti.
SENİN SADAKATİN HUKUKA DEĞİL SARAYA: Kararı okumaya şöyle başladı: Her ne kadar 301 kişiyi olası kastla öldürmekten dava açıldıysa da diyerek, hepsini dışarıçıkartacak kararı bir daha aldı. Her ne kadar senin üstünde cübben varsa da senin sadakatin kanunlara, adalete, ahlaka değil, senin sadakatin seni buraya özel görevlendiren sarayadır. Her ne kadar senin okuduğun bizim kararımız desen de o karar Türkiye’yi yöneten zenginin dostu, sermayenin dostu, sömürünün dostu, bu garip insanların düşmanı saray rejiminin ve onun başındaki şahsın kararıdır, bu sistemin kararıdır.
AND OLSUN HESAP SORACAĞIZ: Sadece ve sadece şunu söyleyerek bitirmek istiyoruz. Peşini bırakmayacağız. 87 hafta gelip aynı koltukta oturduysak, Yargıtay’ın önünde, Anayasa Mahkemesi’nin önünde AİHM’in önünde bu davayı takip etmeye devam edeceğiz. Bu kararı alanların, bu kararın alınmasına katkı sunanların, altında imzası olanların, Yargıtay’daki çetenin, saraydaki çetenin, bu çetinin bütün işbirlikçilerinin peşinde olacağız. Birbirlerine günahlarıüzerinden bağlı olanların kazanması düşünülemez. Birbirine ahlak, sevgi, alın teri üzerinden bağlı olanlar eninde sonunda kazanacak. Size söz veriyoruz, bu dava bir daha görülecek. Bugün kazandım sananlar mahkum olacak, bugün kaybettiğini düşünenler de ‘Oh be bu sefer adalet kazandı, biz kazandık’ diyecek. Buna söz veriyoruz. O gün kundakta, kucakta, pusette olanlar, bugün ‘Soma için adalet’ diye pankart taşıyor, o gün 10 yaşında olanlar bugün avukat olmak için okul okuyorlar. O gün gözü yaşlı annelere biz söz verdik. O sözü tutmak namus borcumuzdur. And olsun ki tutacağız, and olsun ki hesap soracağız.”