Çimse-İş Sendikası Kütahya Şubesi işçileri, işverenin kendilerini sendika üyeliğinden istifaya zorladıklarını belirtti. Sendika üyeleri, "İşverenimiz ekmeğimize kan doğramakta. Tüten ocaklarımızı söndürmekte ısrarını sürdürüyor. Bizleri sendikasızlaştırarak, işçi maliyetlerini aşağı çekmek ve sektöründe haksız bir rekabet elde etmek istiyor" dedi.
Çimse-İş Sendikası Kütahya Şubesi, Altın Çini fabrikası önünde bir basın açıklaması yaptı. Fabrikanın çalışanlarına baskı ve mobbing uyguladığını belirten sendika yetkilileri, temsil ettikleri işçilerin haklarının gasp edilmesine seyirci kalmayacaklarını belirtti.
“SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ”
Çimse-İş Kütahya Şube Başkanı İsmail Gök, 17 yıldır Altın Çini’de çalışan sendika temsilcisi ve eşinin sendikal sebeplerden ötürü işten çıkarıldığını belirterek şunları söyledi:
“Bizler, iş yerimizin bacası tütsün, satışımız, ihracatımız artsın diye canla başla çalışırken işverenimiz acımasızca ocak söndürme yolunu seçmiştir. Temsil ettiğimiz işçi kardeşlerimizin alın terinin gasp edilmesine sendika olarak seyirci kalmayacağız. Türkiye Çimse-İş Sendikası; üyesinin, temsilcisinin ve ailelerinin yanındadır. 30 bine yakın üyesiyle büyük bir ailedir. Anayasadan aldığı güçle hareket eder. Haktan adaletten milletten yana tavır alır."
“PANDEMİDE HERKES OTURURKEN BİZ ÇALIŞTIK”
Altın Çini yetkililerinin, işçileri sendikasızlaştırarak maliyetleri düşürmeyi ve sektöründe haksız bir rekabet elde etmeyi hedeflediklerini söyleyen Gök açıklamasına şöyle devam etti:
“İşverenimiz ekmeğimize kan doğramakta. Tüten ocaklarımızı söndürmekte ısrarını sürdürüyor. Bizleri sendikasızlaştırarak, işçi maliyetlerini aşağı çekmek ve sektöründe haksız bir rekabet elde etmek istiyor... Emek ve alın terimiz hiçe sayılmaktadır. Önümüzdeki yıl itibariyle imzalanacak olan toplu sözleşme için de Altın Çini işverenimiz şimdiden köprüleri atmış, kurduğu köle sistemini sürdürme düşüncesine girmiştir. Biz, emekçiler olarak kimsenin kölesi değiliz. Gece gündüz, yaz kış demeden iş yerimiz için çalıştık. Pandemi döneminde sokağa çıkma yasaklarında herkes evinde otururken biz çalıştık. Ürettik ve kazandırdık. Şimdi tüm bunların karşılığında emeğimizin karşılığını istiyoruz. Adaletli bir paylaşım, hakça bir düzen istiyoruz. İş yerimizde barış, evlerimizde huzur istiyoruz. İşverenlerimizi masada diyaloğa davet ediyoruz. Anayasadan aldığımız tüm gücümüzü ve potansiyelimiz olan kuvvetimizi de herkesin bilmesini istiyoruz.”